BIST 100 9.641 DOLAR 34,58 EURO 36,27 ALTIN 2.973,11
8° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

İYİ Parti’nin emeklilerle ilgili önergesi AKP ve MHP’nin oylarıyla reddedildi

İYİ Parti’nin emeklilerle ilgili önergesi AKP ve MHP’nin oylarıyla reddedildi

İYİ Parti TBMM Grubu, partisinin Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs tarafından emeklilerin sorunlarının incelenmesi ve çözüm yollarının araştırılması amacıyla Meclis Başkanlığı'na sunulan önergenin AKP ve MHP'nin oylarıyla reddedildiğini duyurdu.

İYİ Parti TBMM Grubu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda İYİ Parti Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs tarafından emeklilerin sorunlarının incelenmesi ve çözüm yollarının araştırılması amacıyla Meclis Başkanlığı’na sunulan önergenin AKP ve MHP’nin oylarıyla reddedildiğini duyurdu.

Soru önergesindeki gerekçede ise şu ifadelere yer verildi:

* Sosyal Güvenlik; evrensel sözleşmelerle bir insan hakkı olarak görülmekte ve demokrasi ile yönetilen ülkelerin anayasalarında en temel hak olarak değerlendirilmektedir. Eşitlik ilkesi, sosyal güvenliğin en temel kuralıdır. Sigorta mevzuatımızda yapılan değişiklikler, norm ve standart birliğinden giderek uzaklaşılması, emekli aylıklarında farklılıkların oluşmasına neden olmuştur. Sosyal güvenlik hakları ve emekli aylığı seviyeleri, sosyal devlet ve refah devleti olmanın önemli bir göstergesi durumundadır.

* 1 Ekim 2008 öncesi dönemde prim kazanlarının güncellenmesinde dikkate alınan milli gelir artışının yüzde yüzü yapılan değişiklikle yüzde 30'a çekilmiş; aylık bağlama oranı da her bir 360 gün için ortalama 2.6 uygulanırken, bu oran yüzde 2'ye düşürülmüştür. 1 Ekim 2008 itibariyle çalışılan süre uzadıkça, özellikle de asgari ücretle çalışanların emekli aylıklarındaki kayıplara çözüm getirilmesi gerekmektedir.

* SSK VE BAĞ-KUR sigortalarının aylıklarının hesaplanması; çalışılan dönemlerde yürürlükte olan kanun hükümlerine göre, karma sistem üzerinden yapılmaktadır. Bu hesaplama sistemi, eşitliği bozan bir uygulamaya dönüşmüştür. 2000 öncesi dönemde olduğu gibi, emekli aylığı hesaplamalarında eşitliğin sağlanması için primlerin güncellenmesi ve aylık bağlama oranındaki farklılıklara son veren değişiklikler yapılmalı, prim kazancı ve prim ödeme gün sayıları eşit olanların emekli oldukları tarihlere bakılmaksızın aynı aylık ödenmelidir.

* 2000 öncesi dönemde uygulanan 506 sayılı kanun döneminde olduğu gibi alt sınır aylık bağlama oranının yüzde 70'ten az olmayacağı hükmü ile emekli aylıklarını koruyan bir sistem bulunmaktaydı. 2000 sonrası için alt sınır aylık bağlama oranının yüzde 35'e düşürülmesiyle birlikte aylıkları koruyan bir sistem kalmamıştır. Gerçekçi bir alt sınır aylık bağlama oranı belirlenmelidir.

* 2000 öncesi SSK emeklilerine 6283 sayılı kanunla intibaklar yapılmış ve 1 Ocak 2013 itibariyle intibak farkları emekli aylıklarına ilave edilmiştir. 2000 öncesi emekli olanların intibak aylıkları ile 2000 sonrası intibak yapılmayan emeklilerin aylıkları prim kazançları ve prim ödeme gün sayıları aynı olmalarına rağmen, emekli aylıklarında farklılıklar oluşmuştur. Sosyal güvenlik kuruluşlarının kendi içindeki objektif olmayan farklılıklar giderilmeli ve ortak standartlar oluşturulmalıdır. Taban aylıklar ve gelirler eşitlenmeli ve bu seviyenin tespitinde insan onuruna yaraşır hayat seviyesi dikkate alınmalıdır. Sosyal güvenlik kuruluşlarının standartlarındaki farklılıklar yasal düzenlemelerle intibak yapılarak giderilmelidir.

* 418 madde üzerinden yapılan tüfe artışının hesaplanmasındaki ana harcama madde grupları ve dağılım yüzdeleri, çalışanların ve emeklilerin zamlarını yakından ilgilendirmektedir. Doğalgaz, elektrik, ulaşım, çay ve şekere ve diğer gıda maddelerine gelen yüksek oranlı zamların tüfe hesaplamalarına ve artışlarına sınırlarına sınırlı yansıması, çalışanların ve emeklilerin aylıklarını küçülten bir etki yaratmaktadır.

* Diğer taraftan SSK ve BAĞ-KUR emekli aylıkları altı aylık tüfe artışına göre yapılırken, memur emeklilerine kamu sözleşmelerine göre artışların yapılması, eşitlik kuralına da aykırıdır. Yüzdeli zamlar, zengini zengin, fakiri fakir eden bir uygulamaya dönüşmüş, emekliler arasında makas büyümüştür. Tüfe artışı, emeklileri koruyan bir sistem olmadığından, yeni bir artış sistemi getirilmeli, emeklilere büyümeden pay verilmelidir.

* 2006 itibariyle vergi iadelerinin kaldırılması ve yerine getirilen yüzde 4-5 arasında değişen ek ödeme oranları, günümüzde bir anlam ifade etmemektedir. Çalışanlar ve emekliler arasında da eşitlik bozulmuştur. Çalışanların vergi iadesi kaldırılırken yerine getirilen asgari geçim indirimi tutarı, emeklilerimizin ek ödemesinin çok üzerinde ödenmektedir.

* Vergi iadesinin karşılığı olarak çalışanlara en az 220 lira asgari geçim indirimi yapılırken, 2000 TL emekli aylığı olan bir emekliye 80 TL ek ödeme yapılması, emeklilerimizin vergi mağduru olduğunun somut bir örneğidir. Bu nedenle, emeklilerimiz için en az ek ödeme tutarı günün koşullarına göre yükseltilmeli, ek ödeme oranlarının en az yüzde 8-9 olarak belirlenmesi gerekmektedir.

* Sağlık ve emeklilik hakları; temel bir insan hakkı olarak tanımlanmış ve evrensel sözleşmelerde güvence altına alınmıştır. Anayasamızın 56. maddesinde, sağlık hakkı güvence altına alınmıştır. Sağlık hizmetleri, doğrudan yaşam hakkı ile ilgili olması nedeniyle diğer kamu hizmetlerinden farklı değerlendirilmelidir.

* Belli bir yaşa gelen emeklilerimizin sağlık ihtiyacı giderek artmakta ve buna paralel olarak da aylıklardan önemli tutarda katkı payları adı altında kesintiler yapılmaktadır. Vakıf üniversiteleri ve özel hastanelerin yüzde 200'e kadar ilave ücret uygulaması, emeklilerimizin ödeme gücünü aştığından, emeklilerimizin buradan sağlık hizmeti alması zorlaşmıştır. Çalıştıkları yıllarda yüksek oranda kesilen genel sağlık primleri, emekli aylığını ve sağlık hakkını güvence altına almak adına ödenmiştir. Bu nedenle, emekliler katkı paylarından muaf tutulmalı ve hiçbir ad altında katkı payı alınmamalıdır.

* 7143 sayılı kanunun 23. maddesiyle 5510 sayılı kanuna ‘ek madde 18' eklenmiş ve 13 milyon gelir ve aylık alanlara Ramazan ve Kurban Bayramlarında 1000'er Türk Lirası emekli ikramiyesi ödenmeye başlanmıştır. Yüksek enflasyon karşısında, bin lira ikramiyelerin sabit kalması için emekli aylıklarına yapılan artışa göre güncellenmesi gerekmektedir. Gelir ve aylıklar ile birlikte sosyal yardımların her yıl artırıldığından, ayı şekilde emekli bayram ikramiyeleri de bir artış sistemine endekslenmelidir.

* Emeklilere ödenmekte olan banka promosyonları yüksek enflasyon karşısında değerini kaybetmiştir. Sosyal Güvenlik Kurumu ve bankalar arasında yapılan promosyon protokolün esasları emeklileri koruyacak biçimde değiştirilmelidir. Promosyonlar, her yıl yeniden güncellenerek ödenmesi sağlanmalıdır.

* Yaşlılar için Anayasamızla getirilen pozitif ayrımcılık içeren düzenlemenin uyum yasaları acilen çıkartılmalıdır. Bu kapsamda; yaşlıların fizyolojik ihtiyaçları dikkate alınarak, başta ısınma ve barınma ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde kira ve yakıt yardımı yapılmalıdır. Doğalgaz, elektrik, su, telefon ve ulaşım hizmetlerinde pozitif ayrımcılık sağlayacak şekilde özel indirimler sağlanmalı, yaşlı bakan ailelere sosyal destek ödemesi yapılmalıdır.