İYİ Parti Grubu adına söz alan İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu şunları söyledi:
“6 ŞUBAT’TA ÜLKEMİZDE MEYDANA GELEN DEPREMLERLE İLGİLİ TOPYEKUN BİR BAŞARISIZLIK OLDUĞU AÇIKTIR”
“Deprem, sel, kuraklık, orman yangınları, fırtınalar, toprak kaymaları, çığ düşmesi, çevre kirliliği ve salgın hastalıklar doğal afettir. Ayrıca, teknolojik nitelikte endüstriyel ve kimyasal kazalar ile nükleer sızıntılar da doğal afet kapsamında değerlendirilmektedir. Doğal afetlerin ortak özelliği, ne zaman meydana geleceğinin önceden bilinmemesidir. Bu sebeple ülkelerin ve toplumların afetlere karşı hazırlıklarının seviyesi ilgili kurum ve kuruluşların gösterdiği başarıyla ortaya çıkar. Başarı seviyesi afetlerin insan yaşamındaki etkisinin azaltılması ve can kayıplarının olmaması veya en aza indirilmesiyle anlaşılır. O hâlde 6 Şubat’ta ülkemizde meydana gelen depremlerle ilgili topyekûn bir başarısızlık olduğu açıktır.
“ÜLKEMİZDEKİ SU KAYNAKLARINDA BELİRGİN BİR ŞEKİLDE AZALMA GÖRÜLMEKTEDİR”
Depremlerle birlikte Kahramanmaraş, Hatay, Malatya, Adıyaman, Gaziantep, Osmaniye, Adana, Kilis, Diyarbakır, Şanlıurfa ve Elâzığ illerimizi kapsayan afet bölgesinde bulunan 110 baraj, 30’a yakın gölet ve 170’ten fazla hidroelektrik santralinin zarar görebileceği basında yer almış, söylentiler halkı tedirgin etmiştir. 21’inci yüzyılda karşımıza çıkan temel sorunlardan biri de su kaynaklarının kısıtlı olmasıdır. Bu sebeple suyla ilgili yatırımlar değerli görülmektedir. İklim değişikliğiyle mücadele ve biyolojik çeşitliliğin korunması, ekonomik büyüme, gıda ve enerji güvenliği gibi birçok konunun temelinde su kaynaklarının varlığı ve sürdürülebilirliği yer almaktadır. Son yıllarda küresel ısınmanın etkisiyle meydana gelen iklim değişiklikleri sebebiyle tüm dünyada kuraklık yaşanmakta, ülkemizdeki su kaynaklarında belirgin bir şekilde azalma görülmektedir. Buna ayrıca yeraltı sularının kontrolsüz ve sorumsuzca kullanılması eklenmektedir.
“SU KULLANIMININ ÜLKELERİN İÇ VE DIŞ POLİTİKALARI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ KAÇINILMAZ OLACAKTIR”
Nüfus artışına bağlı olarak artan ihtiyacın etkisiyle önümüzdeki yıllarda su kaynaklarımızın yetersiz kalacağı öngörülmektedir. Ülkemizde 993 baraj, yüzlerce gölet, elektrik üretimi yapılan 751 HES ile çok sayıda sulama tesisi bulunmaktadır. Bu tesislerin büyük bir çoğunluğu fay hatları üzerinde veya yakınında yer almaktadır. Afetin deprem bölgesindeki etkileri göz önüne alındığında, mevcut su varlığımızın korunması ve geliştirilmesinde sorun varsa giderilmesi öncelikli işlerden olmalıdır. Bir ülkenin su zengini sayılabilmesi için kişi başına düşen yıllık su miktarı en az 5 bin metreküp olmalıdır. Ülkemizde ise kişi başına bin 346 metreküp kullanılabilir su düşmektedir. Dolayısıyla Türkiye su fakiri bir ülke kategorisinde yer almaktadır. Bu miktar Irak’ta 2 bin, Batı Avrupa ülkelerinde 5 bin, dünyada ise ortalama 7 bin 600 metreküp civarındadır. Su kaynaklarının dünya üzerinde dengeli dağılmadığı göz önünde bulundurulduğunda suyun ve su kullanımının ülkelerin iç ve dış politikaları üzerindeki etkileri kaçınılmaz olacaktır.
Yakın gelecekte dünyanın en önemli sorunu hâline gelmesi muhtemel olan su kıtlığının ülkemizde yaşanmaması ve sürdürülebilir politikaların oluşturulması için deprem bölgesindeki 11 ilimizde baraj, gölet, sulama sistemleri ile enerji üretim tesislerimizin depremden etkilenip etkilenmediğinin ve diğer doğal afetlere karşı dayanıklı olup olmadıklarının tespit edilmesi ülkemizde bulunan diğer suyla ilgili tesisler için de bir fikir oluşturması bakımından hayati öneme sahiptir. Ayrıca, bu yapıların güvenli hâle getirilmesi hem su varlığımızın korunması hem enerji üretiminin sürdürülmesi hem de afet anında ve sonrasında yeni facialara engel olunması bakımından da önemlidir.”
“99’DAN ÖNCE YAPILAN BİNALARIN YIKILDIĞINA DAİR BEYANLAR TAMAMIYLA GERÇEK DIŞIDIR”
İYİ Parti’nin grup önerisi üzerine söz alan HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya da şunları kaydetti:
“AKP Genel Başkanı yıkılan binaların yüzde 99’una yakın bir kısmının 99 yılından önce yapılanlar olduğunu birkaç defa üst üste ifade etti fakat gittiğimizde gördük; Malatya’da, Adıyaman’da, Hatay’da otuz yıllık hatta elli yıllık gecekondular bile ayaktaydı ama üç yıllık, beş yıllık, on yıllık son derece lüks, ultra lüks yapılar, rezidanslar yerle bir olmuştu, enkaz hâlindeydi. Ve özellikle Malatya’da ‘Bostanbaşı’ diye ifade edilen bir bölge, Malatya’nın zamanında güzelim kayısı bahçelerinin, bağların, bostanların, bahçeli evlerin olduğu bölge tamamıyla lüks bir mahalleye dönüştürülmüş vaziyetteydi birkaç yıldır ve orada birkaç trilyona satılan dairelerin olduğu, ultra lüks, Malatya’nın göz bebeği denilen Bostanbaşı mevkisinde bulunan, yapımı devam eden pek çok lüks yapılar, yüksek katlı binalar artık oturulamaz hâle gelmişti. Dolayısıyla, 99’dan önce yapılan binaların yıkıldığına dair beyanlar tamamıyla gerçek dışıdır.
“BAŞKALARININ EMEĞİNE ÇÖKMEDE ÇOK BAŞARILISINIZ”
Depremde genelde muhalefet sizleri beceriksizlikle, olayı yönetememekle itham ediyor fakat ben şuna katılmıyorum yani bir konuda çok beceriklisiniz, başkalarının emeğine çökmede çok başarılısınız, yabancı ekipler ve maden emekçilerimiz canlarını ortaya koyarak enkazdan canlı çıkarmak üzereyken ortama müdahale ederek kameralara poz vermekte çok başarılıydınız. AKP Esenler Belediyesi’nin ilköğretim okullarında öğrencilerden ailelerinin gıda yardımı yapması isteniyor ve bu gönderilen gıda paketleri, binlerce öğrenciden toplanan gıdalar ‘AKP’ etiketi yapıştırılarak ve logosu yapıştırılarak deprem bölgesine, depremzedelere götürülüyor. Her konuda başkalarının emeğine çökmekte çok maharetliler. Bu konuda HDP’nin yaptığı yardımları engellemeye çalıştınız; hatta tırları engellediniz, yetmedi yardım koordinasyon merkezlerine kayyum atadınız. Hâlbuki ‘kayyum’ demek doğrulup ayakta durmak, devam ve sebat etmek, bir işin idaresini üzerine almak, gözetip korumak demek. Siz ise emek hırsızlığının adını kayyum koydunuz ama sevgili halkımız kayyumun ne olduğunu 14 Mayıs’ta sizlere gösterecek.”
“11 İLİ KAPSAYAN BÖLGEDEKİ SU KAYNAKLARININ POTANSİYELİ ÜLKEMİZ AÇISINDAN ÇOK ÖNEMLİ BİR YER TUTTUĞU GÖRÜLMEKTEDİR”
CHP Sivas Milletvekili Ulaş Karasu ise şunları söyledi:
“6 Şubat 2023 tarihindeki Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi merkezli 7,7 büyüklüğündeki depremden ve aynı gün içerisindeki Elbistan merkezli 7,6 büyüklüğündeki depremden etkilenen bölge içerisinde yaklaşık 13 milyon vatandaşımız yaşamaktadır. 11 ili kapsayan bölgedeki su kaynaklarının potansiyeli ve mevcut su yapıları hakkında bir değerlendirme yapıldığında ülkemiz açısından çok önemli bir yer tuttuğu görülmektedir. Söz konusu bölge, Türkiye su havzaları bakımından Fırat-Dicle havzası, Seyhan-Ceyhan havzası ile Asi havzasını kapsamaktadır.
Bölgede toplam 110 baraj, 30 gölet bulunmaktadır. Bölgeye baktığımızda yapılmış barajların büyük bir bölümünün bünyesinden Cumhurbaşkanı çıkaran Devlet Su İşleri’nin geçmişteki liyakatli kadroları tarafından yapıldığını görüyoruz. Şimdi o zamanki DSİ'den bugünlere geldik. Bugün herkesin, tüm toplumun gözü kulağı 11 ilde ancak unutmayalım ki ülkemizin tamamı bir deprem bölgesi. Hâl böyleyken, yine bir deprem bölgesinde bulunan baraja bakalım: Melen Barajı. ‘2016’da bitirilecek’ denmiş, bitmemiş. ‘2017’ denmiş, bitmemiş. ‘2018’ denmiş, yine bitmemiş. Bu kez gövdede çatlaklar oluşmuş. Baraj çatlaklar nedeniyle su tutamayacağı için güçlendirme ihalesi yapılmış. İhaleyi alan şirket fiyat artışları sebebiyle projeden çekilmiş.
“DEPREMİ İLK KEZ YAŞAMIYORUZ, SON DA OLMAYACAKTIR”
Olmuşu konuşmak kolay ama ortada olan, gün gün yaklaşan bir tehlikeye önlem almazsanız, işte o zaman oturduğunuz koltukların hakkını vermiyorsunuz demektir. Önemli olan afetler yaşanmadan tedbir alabilmektir, sizler de yirmi yıldır bir türlü bunu beceremediniz. Üzülerek söylüyorum, yaşanan depremler göstermiştir ki ne Çevre, Şehircilik Bakanlığı ne Ulaştırma Bakanlığı ne Devlet Su İşleri ne AFAD ne Kızılay hiçbir felakete hazırlıklı değildir. Depremi ilk kez yaşamıyoruz, son da olmayacaktır. Geçmiş depremlerde binaların, iş yerlerinin yıkıldığına şahit olmuştuk ama kamu binalarının yerle bir olduğuna şahit olmamıştık; kara yollarında devasa çatlakların oluştuğuna şahit olmamıştık; üç sene önce açılan barajın hasar gördüğüne şahit olmamıştık; doğal afette vatandaşlarımızın sığınacağı kurumun doğal afete teslim olduğuna şahit olmamıştık. Kuşkusuz, depremden etkilenen 11 ilimizde bulunan kamu yapılarının, barajların, göletlerin, sulama sistemlerinin doğal afetlere dayanaklı olup olmadığının araştırılması önemlidir ama bunu yaparken Marmara’ya, Ege’ye, Kuzey Anadolu Fay Bölgesi’ne de bakmamız gerekiyor.”