Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

İstanbul'da ölü bulunan 'ajan' hakkında Yılmaz Özdil'den çarpıcı yazı

Yılmaz Özdil, İstanbul'un göbeğinde ölü bulunan James Le Mesurier'le ilgili bir yazı kaleme aldı. Özdil, "Bütün bunlar, İstanbul'un göbeğinde yaşanırken,hepimizin gözünün önünde yaşanırken, casus kerkenezin peşindeki sayın ahalimizin ruhu bile duymadı" dedi.

Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, Beyaz Baretliler grubunun destekçisi İngiliz vatandaşı James Le Mesurier'in ölümüyle ilgili çarpıcı bir yazı kaleme aldı.

Özdil, Mesurier'in kim olduğunu yazısında açıklarken, ölümün İstanbul'da gerçekleşmesi ile ilgili "Aman ağaç dallarına, havaya filan iyi bakın ha! Maazallah casus karga marga gelirse kaçırmayalım." ifadesini kullandı.

Yılmaz Özdil'in yazısı şöyle:

Elazığ'da kerkenez yakalandı.

Ayağında metal halka takılıydı.

Metal halkada “Tel Aviv” yazıyordu.

Göç yollarını takip etmek için kullanılan rutin yöntemdi.

Ama sayın ahalimiz yemezdi bu tür numaraları…

“Casus bu” dediler.

Kafese koyup, kaymakama götürdüler.

Kaymakam da derhal Fırat Üniversitesi'ne götürdü.

Çarmıha gerer gibi kanatlarını açtılar, röntgenini çektiler!

Ciğerine böbreğine bakıp, iç organlarına kamera veya dinleme cihazı gizlenip gizlenmediğini kontrol ettiler.

Röntgen filminin üstüne, hasta adı olarak “İsrail ajanı” yazmışlardı!

Bağırsağına kursağına güzelce baktılar, herhangi bir cihaz taşımadığına dair rapor yazdılar, sayın ahalimiz rahat bir nefes aldı.

Bilahare, Konya'da casus pelikan yakalandı.

Ayağındaki bantta alenen “İsrail” yazıyordu.

Demeye kalmadı, Gaziantep'te casus arıkuşu yakalandı.

Ayağında “Tel Aviv” yazıyordu.

Ahalimiz enseledi, emniyete teslim etti.

İpsala'da casus ördek yakaladılar…

Ayağında “Norveç” yazıyordu.

Hatay'da casus atmaca vuruldu.

Finlandiyalı olduğu anlaşıldı.

Ne uçan ne kaçan…

Sayın ahalimizinden kurtulamazdı.

Bizim hükümetin “milli” dediği öso'cular, Suriye topraklarında, İdlib'de casus kızıl akbaba yakaladı… Kuşun her gün aynı bölgede uçmasından şüphelendiler, dürbünle baktılar, ayağında halka gibi bir şey bağlıydı, “kamerayla çekim yapıyor” dediler, drann diye indirdiler. Halbuki, nesli tükenmekte olduğu için, koruma altına alınmıştı, ayağındaki metal ibareyle göç güzergahı takip ediliyordu.

Hal böyleyken…

İngiliz istihbarat teşkilatının casusu, İstanbul'un göbeğinde, Karaköy'de, Kılıç Ali Paşa Camisi'nin hemen bitişindeki, duvarlarla çevrili, üç katlı, evinin bahçesinde ölü/öldürülmüş halde bulundu.

Bosna'da Kosova'da Lübnan'da Irak'ta Filistin'de görev yapan ve İngiltere Kraliçesi tarafından “şövalye” nişanıyla ödüllendirilen bu casusun, Beyoğlu'ndan başka, Büyükada'da evi olduğu anlaşıldı.

Bu casus… Suriye'de algı operasyonları yürüten Beyaz Miğferlileri kurduğu için, Rusya tarafından deşifre edilmişti.

Beyaz Miğferliler, kafalarına beyaz baret takarak, güya kendi hayatlarını tehlikeye atarak, Rusya ve Şam rejiminin bombaladığı bölgelerde hayat kurtaran, gönüllü bir sivil yardım kuruluşu gibi, arama kurtarma derneği gibi gösteriliyordu.

Halbuki, İngiliz ve Amerikan istihbarat teşkilatlarının figüranıydı.

“Kimyasal silah kullanıldı, bebekler öldürüldü, okul bombalandı” gibi, tezgahlanmış yalan haberlerle, Rusya'yı dünya kamuoyunda zor durumda bırakmayı amaçlayan, istihbarat faaliyetiydi.

Karaköy'de ölü/öldürülmüş halde bulunan İngiliz casusu, maşa olarak kullanılan bu örgütü, 2013 yılında İstanbul'da kurdu.

ABD 33 milyon dolar verdi.

İngiltere 39 milyon pound verdi.

Üç bin öso'cudan oluşuyordu.

Dubai merkezli bir güvenlik şirketi tarafından eğitildiler, sonra da Hollanda merkezli bir arama kurtarma şirketi tarafından eğitildiler.

Ölü/öldürülmüş halde bulunan İngiliz casusu, hem Dubai merkezli güvenlik şirketinin direktörü görünüyordu, hem de Hollanda merkezli arama kurtarma şirketinin kurucusuydu!

Batı medyası tarafından öylesine kahramanlaştırıldılar ki, 2016 yılında Nobel Barış Ödülü'ne bile aday gösterildiler!

Belgesellerini çektiler…

2017 yılında en iyi kısa belgesel dalında Oscar ödülü verdiler!

Gel zaman git zaman, Suriye'deki vekalet savaşını Rusya kazanınca, Beyaz Miğferliler bölgede sıkıştı… Bunların binden fazlasını, Mossad aracılığıyla, Golan tepeleri üzerinden Ürdün'e kaçırdılar.

Türkiye'ye gelen beş milyon Suriyeliden bir kişi bile almayan ABD, İngiltere, Almanya ve Kanada, bu Beyaz Miğferlileri kapış kapış aldı.

Bütün bunlar, İstanbul'un göbeğinde yaşanırken, hepimizin gözünün önünde yaşanırken, casus kerkenezin peşindeki sayın ahalimizin ruhu bile duymadı.

Ne diyelim…

Aman ağaç dallarına, havaya filan iyi bakın ha!

Maazallah casus karga marga gelirse kaçırmayalım.

BBC TÜRKÇE'YE GÖRE LE MESURİER KİMDİR?

BBC Türkçe'ye konuşan bir Beyaz Baretliler çalışanı, Le Mesurier'in cansız bedeninin, Karaköy'deki Mayday Rescue Vakfı'nın ofisinin yakınlarında, sokakta bulunduğunu, bedenin ilk olarak çevredeki caminin müezzini tarafından fark edildiğini söyledi.

Mayday Rescue Vakfı'nın en önemli projesi, Beyaz Baretliler'e desteğiydi.

Vakıf çalışanı, bu ofiste Le Mesurier'in bir odası bulunduğunu ifade etti.

İstanbul Valiliği de Le Mesurier'nin ölümüyle ilgili soruşturma başlattıklarını açıkladı.

BBC Türkçe'nin haberine göre, İngiliz vatandaşı Le Mesurier, İngiliz ordusunun eski bir askeri istihbarat görevlisiydi.

2014 yılında, amacını 'çatışma ve doğal afet bölgelerinde acil yardım müdahalesi' olarak tanımlayan Mayday Rescue Vakfı'nı kurdu.

Vakıf, Lübnan ve Mogadişu'da bazı projeler geliştirmekle birlikte asıl olarak Suriye'yle ilgili faaliyet yürüttü.

Vakfın Suriye projeleri için 2015'te İstanbul'da bir ofis kurdu. Le Mesurier, Mayday Rescue Vakfı'nın başkanlığını yürütmeye devam ediyordu.

Mayday Rescue'nün sitesinde vakfa maddi destekte bulunan ülke ve kurumlar şöyle sıralanıyor: Birleşmiş Milletler, Danimarka, Almanya, Hollanda, İngiltere, ABD ve Kanada hükümetleri, Katar Kalkınma Fonu ve birçok hayırsever.

İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth 2016 yılında, "Suriye'deki sivil savunma ve sivillerin korunmasıyla ilgili yaptığı hizmetlerden ötürü" Le Mesurier'ye şövalyelik unvanı verdi.

Geçen hafta Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zakharova, Le Mesurier'nin eski bir MI6 (İngiliz Gizli İstihbarat Servisi-SIS) ajanı olduğunu, yıllarca Balkanlar ve Orta Doğu'da görev yaptığını iddia etti.

Zakharova, Le Mesurier'nin Kosova'da görev yaptığı dönemde "terör örgütleriyle" bağlantısının olduğunun bildirildiğini de öne sürdü

İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER