Mitinge CHP Stuttgart Temsilciliğinin öncülügünde Atatürk çizgisinde STK’lar, bölgenin sevilen sanatçısı Ahmet Gül , dünyaca ünlü karikatürist Erdogan Karayel ve halk geniş destek verdi.
Türk Halk Müziği Sanatçısı Şirin Üstün yaptığı değerlendirmede 'Nasıl ve neresinden gözlemlersek gözlemleyelim ortada rejim değiştirmek isteyen iktidar var. Bizler uygar dünyanın bir parçası olmak istiyoruz. Burada nasıl birinci sınıf demokrasi varsa, Türkiye'de de birinci sınıf demokrasi ve insan hakları olsun.' ifadelerini kullandı.
İşte Şirin Üstün'ün yaptığı değerlendirmenin tamamı...
Almanya´dan bakıldığında Türkiye bir Ortadoğu ülkesi mi yoksa bir batı ülkesi mi?
Nasıl ve neresinden gözlemlersek gözlemleyelim ortada rejim değiştirmek isteyen iktidar var. Bizler uygar dünyanın bir parçası olmak istiyoruz. Burada nasıl birinci sınıf demokrasi varsa, Türkiye'de de birinci sınıf demokrasi ve insan hakları olsun.
Türkiye'de korkunç bir siyasal kamplaşma var. Kimse kimsenin dediğini dinlemiyor, kimse kimseyi anlamıyor. İnsanların yasam hakları gasp ediliyor, ellerinden alınıyor. Önemli bir coğrafyayı sahipleniyoruz. İçinde bulunduğumuz topluma karsı hassasiyetlerimiz var.
En kutsal savaş insanın nefsine karşı savaşıdır! Eğer bunu becerebilirsek savaşmakta istemeyiz zaten.
Bugün katıldığınız mitingde kimler vardı ? Aslında biz sizi sanatçı kimliğiniz ile tanıyoruz fakat birde siyasetin içindesiniz. Neden parti kimliği ile katılmadınız ?
Türkiye´nin içinde bulunduğu durum itibari ile çözümün minicik bir parçası olmak için girdim. Bugünkü mitingi pandemi koşulları sebebi ile çok kısa sürede gerçekleştirdik. Çünkü İstanbul sözleşmesi bir partinin üstleneceği bir sey değil, partiler üstü çok büyük bir olay bana göre.
Toplumun her kesimini ilgilendiren, kadın-erkek eşitliğine inanan herkes ile halkın inisiyatifini alarak miting düzenledik. İyi de oldu, CHP Stuttgart ve birçok STK yöneticileri ile sivil halk ve sanatçıların desteğini aldı.
Yasadığımız dönemin tanığı olan bizler birçok şeyi gözlerimizle görüp, kulaklarımızla duyduk. Yapılan bu işkencelere ,zulümlere topyekün tepkisiz kalınmamalı. Kendi coğrafyamıza sahip çıkamıyoruz, yasadığımız coğrafyada halklar birbirine düşman gösteriliyor.
Ama biz kadınlar, Bizlerse düşmanımızın da bir insan olduğunu, bu dünyaya insan olmaya geldiğimizi her fırsatta dillendiriyoruz.
Ne istiyoruz, bilimin, sanatın, felsefenin öne çıktığı bir dünyada yasamak istiyoruz. Bağımsız düşünce cağındayız, kimseden emir almak ya da kimseye emir vermek istemiyoruz.
Peki Cumartesi Anneleri ?
Bugün cumartesi annelerinin durumları içler acısı, evlatlarını, yakınlarını kaybeden anneler evlatlarını istiyor, evlatlarının nerede olduğunu bilmek istiyor ? Bunun neresi kötü , nasıl bir art niyet aranır ki ?
Devlet halkına güvence vermeli, devlet halkının yanında olmalı...
Yurtdışından bir kadın gözüyle ülkemiz nasıl görünüyor ?
Atatürk´ün kurduğu çağdaş, aydın , ilim ve bilimin ışığında ilerleyen, toprağı bin bereketli bu güzelim coğrafyanın talan edildiğini, eğitimli , çok başarılı gençlerin ve özellikle kız çocuklarının yurtdışına geldiğini görüyorum ve biliyorum.
Kendilerinden olmayanı aforoz etmek bu ülkenin siyasetinde ilke haline geldi. Siz hiç kimsenin meydan okuyuşlarına tahammül edemeyen, cesur yazılarını okuyamayan, tehlikeden bağnazlıktan ve yüreğinize saplanmakta olan hançerden söz edemeyen, Allahı sorgulayanlardan hep korkan ve kaçansınız.
Hep söylüyoruz 1400 yıldır çok kültürlülüğü, birlikte yasama bilincini yaşatmış, yasatmaya devam eden bir inancın, bir felsefenin bugün terörle, şiddetle ,hainlikle, ikiyüzlülükle o inanca, o felsefeye kendini inandıran bazı yöneticilerle anılması Alevilere yapılan en büyük haksizliktir.
Bir alevi sanatçı kimliği ile İstanbul sözleşmesini nasıl değerlendiriyorsunuz ?
Bu duruma sadece kadınlar üzerinden bakmıyorum, bu bir insanlık olayıdır. Kadınlara sahip çıkmak , insanlığa sahip çıkmaktır. Su yeryüzünde gördüğünüz güzellikler kadınların eseridir, kadın yaşamın ta kendisidir. Türkiye´nin kadınlara bakisi değişmelidir. İstanbul sözleşmesi sıradan bir sözleşme değildir, uluslararası ilk sözleşmedir ve adını İstanbul şehrinden alır.
