İstanbul Barosu, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) Türkiye İşçi Partisi (TİP) milletvekili Can Atalay hakkında hak ihlali ve tahliye kararı vermesine karşın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi dosyayı Yargıtay 3. Dairesi'ne göndermesine ilişkin İstanbul Adliyesi’nin önünde açıklama yaptı.
Açıklamaya İstanbul Barosu Başkanı Filiz Saraç, Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısı Gürkan Altun, SOL Parti Merkez Yürütme Kurulu üyesi Alper Taş ve baroya bağlı avukatlar katıldı.
İstanbul Barosu Başkanı Filiz Saraç, burada yaptığı basın açıklamasında Cumhuriyet'in 100.yılının kutlandığı bugünlerde AYM kararlarının uygulanmamasını ‘hukukun üstünlüğü ayaklar altına alınması’ olarak değerlendirdi.
Saraç, “İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, AYM'nin hak ihlali kararından sonra görevli olan mahkemedir. Bu husus kararda açıkça belirtilmiştir. Can Atalay, AYM kararı doğrultusunda ihlalin sonuçları ortadan kaldırılarak derhal tahliye edilmelidir. Aksi durum ‘hürriyeti tahdit’ ve ‘görevi kötüye kullanma’ suçlarını oluşturur. Buna karşın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı imzası ile dosya Yargıtay’a gönderilmiştir. Ayrıca ağır ceza mahkemeleri heyet halinde karar verir. Sadece Başkanın imzası ile böyle bir karar verilemez” dedi.
HUKUK DEVLETİNE SAYGI DEMEK İÇİN...
Saraç sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Hak ihlali sona erdirilmeyip, tahliye sağlanmadığından, Baromuz tarafından Hakimler Savcılar Kurulu’na İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı hakkında ‘görev suçu’ ve ‘meşru vasıtaları kullanmak sureti ile hürriyeti tahdit’ nedeni ile şikâyette bulunulmuştur. Yargının taraflı ve bağımlı olmasının yeni bir örneğinin yaşanıyor olması, AYM’nin yoruma açık olmayan hak ihlali ve bu ihlalin giderilmesine ilişkin kararının uygulanmaması karşısında üyemiz avukat Can Atalay için sesimizi yükseltmek ve ‘Hukuk Devletine Saygı’ demek için bir aradayız. Yargı kurumlarını hukuk devletine bağlı olmaya ve saygı duymaya davet ediyoruz”
"HAKİMLERİMİZ DUYMAZ OLMUŞ"
Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısı Gürkan Altun ise ,“Demek ki Anayasa Mahkemesi'nin binasının duvarları ince, demek ki orada hakimlerin koridorlarında kilitli kapılar yok. Orada sesimiz duyuldu ve Anayasa Mahkemesi üyeleri tam da bağlı oldukları anayasaya uygun olarak bir karar verdiler. Ancak Çağlayan Adliyesi yapılırken duvarları herhalde kalın yapılmış. Koridorları kapatılmış, güvenlik görevlilerinden başka kimsenin giremediği alanlar yaratılmış ve hakimlerimiz sağır, hakimlerimiz duymaz olmuş. Can Atalay gerçek anlamda hukuksuz olarak içeride tutulmaktadır. Mahkumiyeti hükümsüzdür. Hukuksuzdur. Bunu eleştiririz. Bu bizim eleştiri hakkımızdır ama olay artık eleştiri noktasını geçmiştir. Bir mahkeme kararını uygulamama noktasına ve suç işleme noktasına gelmiştir” ifadelerini kullandı.