Gazeteci İsmail Saymaz'ın, 26 Nisan 2022 tarihinde yayınlanan ‘Gezi Davası’ndaki AKP’li hakimin eşi FETÖ itirafçısıymış’ başlıklı yazısına ilişkin “hakaret” ve “terörle mücadelede görev almış kamu görevlisini hedef göstermek” suçlarından toplamda 2 yıl 3 aydan 7 yıl 7 aya kadar hapis cezası istemiyle İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davada bugün karar çıktı.
Duruşmaya İsmail Saymaz ve avukatları katıldı. Saymaz esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmasında şunları söyledi:
"HAKİM BEY 2018'DE AKP'DEN MİLLETVEKİLİ ADAYI OLDU: Savcı bey benimle ilgili terörle mücadelede görev almış kamu görevlisini hedef gösterme suçundan cezalandırılmamı istedi. Ben bu suçu işlemedim. Dosyadaki bilirkişi raporlarında da anlaşılacağı üzere hakim beyin fotoğrafını basmış değiliz. Basmış olduğumuzu varsaysak bile hakim bey 2018 yılında Ak Parti’den milletvekili adayı oldu. Kendisinin fotoğrafları seçim kampanyası dolayısıyla zaten çokça kullanıldı. 2019’da da Ak Parti’den Bafra Belediye Başkan Yardımcısı iken de fotoğrafı kullanılıyordu hatta kendisi de kullanıyordu.
Kendisinin AKP vekil aday adayı olduğu bilgisini ben yazmadan önce, hakim beyin fotoğrafları başka haber sitelerinde zaten paylaşıldı, adaylığı yazıldı. Ama ben fotoğrafını kullanmadığım halde sadece ben yargılanıyorum.
BEN EŞİNİN FETÖ İTİRAFÇISI OLDUĞUNU YAZDIM: Neden, çünkü ben sayın hakimin eşinin FETÖ itirafçısı olduğunu ve 1 yıl soruşturma geçirdiğini yazdım. Çocuklarını 17-25 Aralık sonrasında bile FETÖ okullarında okuttuğunu yazdım. Ben bunları yazdığım için yargılanıyorum. Bunları yazmamış olsaydım yargılanıyor olmazdım. Hakim beyin eşi 15 Temmuz’dan 2 hafta sonra bizzat kendisi savcılığa gidip ifade vermiştir, örgüte bağlantılı başka bir kişinin evinde bulunan dijital materyalde de bu kişinin hanımefendiyle yazışmaları çıktığı için bir yıl FETÖ soruşturması geçirdi. Tarihte ilktir bir kişinin eşi adına şikayette bulunması. Hanımefendi şikayetçi olmuyor, ama eşi ağır ceza hakimi olduğu için şikayetçi oluyor ve ben yargılanıyorum.
AYM ÜYELERİNİ HEDEF GÖSTEREN YANDAŞ GAZETENİN KARDEŞİ AKİT: Bakın Anayasa Mahkemesi (AYM) Üyeleri, Hatay TİP Milletvekili için hak ihlali kararı verdi diye yandaş bir gazetede AYM Üyelerinin fotoğraflarını yayınladı, bundan ala hedef gösterme mi olur. Yarın öbür gün biri kalksa suç işlese ne yapacaksınız, olmadık şey değil, AYM Üyelerini hedef gösteren yandaş gazetenin kardeşi Akit, daha önce Danıştay üyelerini hedef gösterdi, Alparslan diye biri kalktı Danıştay’ı bastı bir hakimi öldürdü. Bense hakim beyin fotoğrafını kullanmadığım halde burada yargılanıyorum.”
SAYMAZ: "AKP'Lİ OLDUĞU İÇİN ÇAĞLAYAN'DA AĞIR CEZA HAKİMİ OLDU"
Saymaz son sözlerinde ise, "Hakim bey 2020 ve öncesinde avukattı ve siyasi işler içindeydi. Gezi Parkı davası hakkında kendi hükümetine karşı silahlı ayaklanma olduğunu düşünüyordu kendisi. Hakim olduktan sonra bu davada görevlendirilerek bir hakim sıfatıyla değil, partisinin avukatı sıfatında hakim koltuğuna oturmuştur. 3 gün öncesinde Karadeniz'de bir avukatken 3 gün sonra Çağlayan'da hakim olmuştur. AKP'li olduğu içindir. Vereceğiniz karar Türk Milleti’nin çıkarına mı verilecektir, benim için önemlidir" dedi.
İKİ SUÇTAN DA BERAAT KARARI
Kararını açıklayan mahkeme heyeti Saymaz'ın “kamu görevlisine hakaret” ve “terörle mücadelede görev almış kamu görevlisini hedef göstermek” suçlarından beraatına hükmetti.
Duruşma sonrasında açıklama yapan Saymaz, davanın açılma tarihine de dikkat çekerek şunları söyledi:
"BEN ŞUNU YAZMIŞTIM: GEZİ PARKI DAVASININ BİR HAKİMİ 3-4 YIL ÖNCE AK PARTİ'DEN MİLLETVEKİLİ ADAYIYDI: Beraat ettim, aslında hiç yargılanmamam gerekiyordu. Çünkü ben esasen şunu kaleme almıştım; Gezi Parkı davası görülüyor bu adliyede. Gezi Parkı davasının bir hakimi Sayın Murat Bircan daha önce hem de 3-4 yıl önce AK Parti'den milletvekili adayıydı ve belediye başkan yardımcısıydı. Kendisi bu Gezi Parkı davası görülürken reddi hakim talebiyle 'mahkemeden çekilsin' istenmişti. O günlerde ben sadece Sayın Hakim'in AK Parti milletvekili adayı olmadığını aynı zamanda eşinin de FETÖ şüphelisi olduğunu yazdım. Ben bunu mahkeme kayıtlarına dayanarak yazdım. Sayın Hakim'in eşi Arzu Hanım, 2016 yılında darbe sonrasına kadar FETÖ'yle temas halinde olduğunu ifade etmişti hem de bu yapının içinde bulunduğunu belirtmiştim. Soruşturma yürütülmüş takipsizlik kararı verilmişti. Ben bunu yazdım.
AK PARTİLİ DEMEK NE ZAMANDAN BERİ HAKARET: Fakat sayın hanımefendinin adına eşi beyefendi hakim bey şikayetçi oldu. Tarihte ilk kez görülmüştü. Bir insanın karısı adına suç duyurusunda bulunduğu. Bu suç duyurusu ardından bana hakim bey AK Parti'li demek suretiyle hakaret etmekten ve hakim beyin fotoğrafını basmaktan dava açıldı. Halbuki AK Parti'li demek ne zamandan beri hakaret oluyor? Eğer AK Partili olmaktan utanıyorsanız aday olmasaydınız. İkincisi Hakim beyin fotoğrafını ne demek basmak suç olabilir? Ki basmadık .ilirkişi raporuna göre basmadık ama bassak ne olur? Hakim beyin fotoğrafını milletvekili adayıyken bütün Samsun sokaklarına astılar. Üstelik dikkat edin, bana açılan davanın günü 29 Mayıs, seçimden bir gün sonra. Seçimin bitmesini beklediler, AK Parti'nin seçimi kazandığını anlayıp bana dava açtılar. Adalet galip geldi, benim suçsuz olduğum gazetecilik görevini yerine getirdiğim bugün bir mahkeme kararıyla daha kabullenmiş oldu.
BAŞTA CAN ATALAY OLMAK ÜZERE GEZİ PARKI DAVASINDA TUTUKLU BULUNAN YURTSEVER İNSANLAR TAHLİYE EDİLMELİDİR: Gezi Parkı gibi davalarda namuslu yurtsever, tertemiz insanlar yatıyorlar. Siyasi davaların hedefi durumundalar. Kendisi bir siyasi partinin üyesi olup onun baktığı davada insanlara siyaseten ceza verilmesi döneminin artık Türkiye'de kapanması gerekir. Başta Can Atalay olmak üzere Gezi Parkı davasında tutuklu bulunan tertemiz, namuslu yurtsever insanların da tahliye edilmesi gerekiyor."