Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

IŞİD militanlarının tecavüz ettiği Ezidi kadınların dramı

IŞİD tarafından tecavüze uğrayan Ezidi kadınların yaşadıkları acılar gittikçe artıyor...

5 yıl önce IŞİD savaşçıları muhtemelen en korkunç suçlarını işledi: Ezidi nüfusun çoğunluğunun yaşadığı kuzeybatı Sincar bölgesine saldırıp, topladıkları insanları kadınlar ve erkekler olarak ayırmaya başladı.

Erkekler öldürüldü, çocuklar kaçırıldı, Ezidilerin hac bölgeleri ve ibadethaneleri yerle bir edildi. Kadınlar ve kız çocukları tecavüze uğradı, köleleştirildi ve tarifsiz vahşetlere katlanmak zorunda bırakıldı. Henüz 9 yaşındaki kız çocukları bekaret testinden geçirildi ve birçoğu seks kölesi olarak satıldı.

Yaklaşık 3 bin 500 kadın IŞİD tarafından kaçırıldı. Ancak bu kadınların yarısının nerede olduğu bugün dahi bilinmiyor. Kimileri kaçarken, geride kalanlar içinse hayat çetinliğini koruyor. Uğradıkları tecavüzden çocukları olan Ezidi kadınlar acı verici bir ikilemle karşı karşıya bırakılıyor: Topluluklarına dönebilmek için bebeklerini terk etmek ya da onları yanlarında tutup toplumdan dışlanmış bir hayat sürmek.

Ezidilere Özgürlük Vakfı'nın kurucusu ve İcra Direktörü Pari Ibrahim, IŞİD'in Irak'taki etnik-dini grup Ezidilere karşı işlediği soykırımın başlangıcı kabul edilen Ağustos 2014'teki Sincar katliamında birçok akrabasını kaybetti. Ailesinden 17 kadından hala haber alınamıyor. Toplamda 19 yakını IŞİD tarafından kaçırıldı ancak içlerinden yalnızca ikisi kaçmayı başardı. Ailesinden 21 erkek de götürüldü ama İbrahim hiçbirinin artık hayatta olmadığını düşünüyor.

The Independent’a konuşan İbrahim, “Erkeklerin öldüğünü varsayıyoruz (...) Geri gelebilen kadınlar bize erkeklerin ve yaşlı kadınların katledildiğini söyledi. Onlar benim kuzenlerim ve diğer akrabalarım” diyor.

IŞİD saldırılarından en çok etkilenen Ezidi sivillere yardım eden vakfın yöneticisi İbrahim, IŞİD militanlarının tecavüzü sonucu çocuğu olan Ezidi kadınların, çocuklarıyla beraber dönmeleri toplumda hoş karşılanmadığı için birçok zorlukla karşılaştığını aktarıyor.

Ezidiler için dini konularda bağlayıcı kararlar alan Ezidi Yüksek Ruhani Meclisi, nisan ayında verdiği hükümde bu çocukların anneleriyle birlikte topluluklarına kabul edilebileceğini duyurdu. Ancak bundan sadece birkaç gün sonra -kısmen Ezidi nüfusun şiddetli öfkesi ve şaşkınlığı nedeniyle- meseleye izahat getirildi ve bu çocukların hoş karşılanmayacağı açıkça ifade edildi.

İbrahim, “IŞİD üyelerinden kaç çocuğun olduğunu kimse bilmiyor (...) Kadınlar ne yapmayı seçerlerse seçsinler yanlarındayız. Bebeklerini evlatlık olarak bırakmaları ya da onlara sahip çıkmaları kadınların tercihine kalmış” diye konuşuyor.

Elbette çocukların damga yiyebileceği bir toplumda yaşamak çok zor. Ezidi ailelerin çocukları annelerinden zorla alıp evlatlık verdiği ya da bu çocukları, onlara bir aile bulacak veya bir yetimhaneye teslim edecek kuruluşlara verdiği vakalardan haberdarız. Bu kadınların hepsi çok üzgün. Hayatta kalan Ezidi kadınlar tartışma dışı bırakılıyor.

Hollanda merkezli vakfının Ezidi bir anneyi başka bir aileye evlatlık verilen çocuğuyla irtibata geçmesini sağladığını aktaran İbrahim, “Esaretten kurtulup IŞİD'den kaçan Ezidi kadınlar topluluklarına döndüklerinde adeta ruhsuz bir bedene dönüşüyor” diyor.

Artık umutları yok ve geleceği göremiyorlar. Tek istedikleri bir çadırda oturmak, yitirdikleri hayatları ve aile üyeleri için yas tutmak. Genç kadının kaçırılmadan önceki haliyle şimdi çadırda ya da bitmemiş bir binada oturan halini mukayese etmek fazlasıyla güç (...) Vakıf faaliyetlerine Ezidilere hayatlarını yeniden kurma şansı vermek için başladım. Tedavi ettiğimiz kadınlarda büyük değişimler gördük.

İbrahim, bütün ailesini katliamda kaybeden Ezidi bir kadının artık yaşamak istemediğini söylediği ve neden hayatta olduğunu sorguladığı günlerden, Ezidilere Özgürlük Vakfı'nda yoga öğretmeni olma aşamasına geldiğini aktarıyor. İbrahim, bu kadının aldığı yardımın hayatını değiştirdiğini ve şimdi çok daha mutlu olduğunu söylüyor.

Üç yaşındayken Saddam Hüseyin yönetimindeki Irak’tan ailesiyle birlikte kaçan İbrahim, Ezidi toplumunun kamplarda katlandığı şartların "korkunç" olduğunu belirtirken, bu insanların hem temel gereksinimlerini karşılayacak malzemelere hem de ruh sağlığı yardımına ciddi derecede ihtiyaç duyduğunu dile getiriyor.

“Uluslararası toplum Ezidi halkı yüzüstü bırakıyor” diyen İbrahim, “Ezidileri kendi ülkelerinde mülteci olarak görmek istemedikleri için bu insanların Sincar'a dönmesini istiyorlar. Ezidilerinse söz hakkı bulunmuyor. Halkımız için hiç adalet yok” diye ekliyor.

İbrahim'in anlattıklarına göre Ezidi toplumun üyeleri, kendi aile fertlerinden çocuklarının el-Hol kampında tutulduğuna dair sık sık mesajlar alıyor. Suriye'nin kuzeydoğusunda etrafı çölle sarılı bu kampta IŞİD şüphelileriyle bağlantılı 11 binden fazla yabancı kadın ve çocuk tutuluyor.

Kamptaki koşulları “ölümcül” ve “dehşet verici” olarak nitelendiren İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), burada tuvaletlerin taştığını, lime lime olmuş çadırlara lağım sularının sızdığını ve içme suyunun içinde solucanlar bulunan tanklardan tedarik edildiğini aktardı.

İbrahim, Ezidi temsilcilerin Ezidileri aramak için el-Hol'a ve diğer kamplara gittiğini ancak kampta yaşayanların çoğunun, IŞİD savaşçılarının arasında oldukları için kimliklerini açıklamaktan ve bu yüzden “hayatlarını tehlikeye atmaktan” korktuğunu söylüyor.

İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER