Sözcü'den Fahrettin Öztürk'ün haberine göre, İstanbul Levent'te Kanyon AVM önünde, 14 Kasım 2019 tarihinde meydana gelen olayda iddiaya göre İranlı muhalif Mesud Molavi Vardanjani, İranlı uyuşturucu baronu Naci Şerifi Zindaşti'nin talimatıyla öldürülmüştü. İran’da ‘harika çocuk’ olarak bilinen Vardanjani'nin, sosyal medya hesaplarından İran rejimi hakkında eleştirel paylaşımlar yaptığı biliniyordu. İran'da siber güvenlik ve İHA uzmanı olarak görev yapan Vardanjani, 2018'in Mart ayında Türkiye'ye kaçmıştı.
Vardanjani cinayetinin iki numaralı sanığı olarak kayıtlara geçen İran'ın eski İstanbul 2. konsolosu firari Reza Nasırzade, 8 Şubat 2021'de yurt dışına kaçmaya çalışırken yakalanmıştı. Tahliye istemiyle mahkemeye sevk edilen Nasırzade, tutuklanarak ceza evine gönderilmişti. Ancak daha sonra tahliye edilmişti. Tahliye edilen Nasırzade, cezaevinden çıktıktan sonra ortadan kaybolmuştu.
İstanbul 39. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuklu sanıklar Abdulvahhab Koçak, Veli Sarı ve Sıavash Abazarı Shalamzari, getirildi. Diğer tutuklu sanık Cengiz Akın ise mahkemeye SEGBİS ile bağlandı. Duruşmada bazı tutuksuz sanıklar ile avukatları hazır bulundu.
“GÜNAH KEÇİSİ ARIYORLAR, BEN OLMAK İSTEMİYORUM”
Cinayetin tetikçisi olduğu iddia edilen ve olay tarihinde 22 yaşında olan, tutuklu sanık Abdulvahab Koçak, “Metrobüs durağındayken kim olduklarını bilmediğim kişiler beni ters kelepçeyle aldılar. Polis değillerdi çünkü beni karakola götürmediler. Bir günah keçisi arıyorlar, ben günah keçisi olmak istemiyorum. Kafama çuval geçirip başka bir araca bindirdiler. Bir yere götürdüler. Beni çırılçıplak soydular, kafama, her yerime vurdular. Bana, ‘Sen İran ajanısın, sen böylesin, söyle silahı nerden aldın’ deyip durdular. Bir şey bilmediğimi söyledim durdum” diyen Koçak, savunma yaptığı sırada ağlamaya başlayarak, “Orada ne yaşadığımı ben biliyorum. Çırılçıplaktım. Beni öldüreceklerini sandım. Orada böyle anlatamıyordum. Ellerim arkadan kelepçeli, kafam duvara dayalı. Konuşsam dövecekler” ifadelerini kullandı.
“ZİNDAŞTİ’Yİ TANIYORUM”
Abdulvahab Koçak, “Ben dosyada adı geçenlerden sadece Birol Özdemir ile Naci Şerifi Zindaşti’yi tanıyorum. Zindaşti'yi de abim Ali’nin patronu olduğu için tanırım. Bu dosyadaki diğer kişiler biri İranlı, biri Fizanlı biri bilmem nereli. Valla ben Türkiyeliyim. Adıyamanlıyım ben efendim. Kimse de bana silah vermedi, kimseden bir şey almadım. İddianamede bu isimlerin hepsi iş insanı, hepsi milyonluk adamlar. Valla ben milyonluk biri değilim. Bu adamları tanıyacak ya da bunlarla aynı yerde oturacak kapasitede değilim” şeklinde konuştu.
Tutuklandığında 22 yaşında olduğunu söyleyen Koçak, “Aşkım vardı, evlenecektik, hayatım vardı. Ben aşkımı kaybettim ailemi de kaybetmek istemiyorum. Hayatım, hayallerim çalındı. Tetikçi denilen kişi, iddianamede okuduğum kadarıyla 3 kişiyle yüz yüze gelmiş. Bu güne kadar niye bu kişilerle yüz yüze getirilmedim. Ben olayın nerede olduğunu bile iddianameden öğrendim. Olay yerinde beyan veren güvenlik görevlisi demiş ki, ‘Türkçesi yoktu, Arap aksanlıydı. Ben burada hangi dili konuşuyorum, ne aksanıyla konuşuyorum” dedi.
“MAHKEMENİN HAKKANİYETLİ KARAR VERMESİNİ İSTİYORUM”
Koçak, “Benim hayatım altüst oldu. 60 yaşında annemle babamın eline bakıyorum. Ben görüntülerde de nerede olduğumu, her şeyi size açık açık söylüyorum, neden bana sormuyorsunuz. Çok klişe olacak ama mağdurum. Bugün 10 Aralık, Dünya İnsan Hakları Günü. Mahkemenin hakkaniyetli karar vermesini istiyorum” diyerek, suçlamaları kabul etmediğini söyledi.
Diğer sanıklar da mahkemedeki savunmalarında suçlamaları reddederken, azmettiricilikle suçlanan Konsolos Mohammad Reza Nasırzadeh Noshahr’ın avukatı, müvekkilinin diplomatik dokunulmazlığa sahip olduğunu, dosyasının ayrılmasını ve davanın düşürülmesini talep etti.
BİR KİŞİYE TAHLİYE
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıklardan Sıavash Abazarı Shalamzarı’nın tahliyesine, diğer 3 kişinin ise tutukluluk halinin devamına karar verdi. Mahkeme, firari sanıklar Najı Sharıfı Zindaşti ile Alı Esfanjani hakkındaki tutuklamaya yönelik yakalama emirlerinin devamına karar vererek eksik hususların giderilmesi için duruşmayı erteledi.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianamede, Reza Nasırzade ile Zindaşti’nin de aralarında bulunduğu 5’i Türk 11’i İranlı 16 kişi hakkında, ‘tasarlayarak öldürmeye azmettirme', ‘tasarlayarak öldürmeye iştirak', ‘tasarlayarak öldürme', ‘tasarlayarak öldürmeye yardım etme', ‘olası kast ile yaralama' ve ‘resmi belgede sahtecilik' suçlarından değişen oranlarda hapis cezaları istendi.