İstanbul’un seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Maltepe’de bir otelde Sivaslı İş İnsanları ve Sanayicilerle buluştu. Toplantıya İstanbul’un eski Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen ve eski Başbakan yardımcısı Abdullatif Şener de katıldı.
“İSTANBULLU OLMA KONUSUNDA SORUNUMUZ VAR”
Hemşehri derneklerinin siyaset üstü olması gerektiğini vurgulayan İmamoğlu, ”Bir hemşehri derneği, memleketinin kültürüne hizmet etmeli ve kültürünü yaşatmalı. Bu prensipler doğrultusunda yol almalı. İstanbul’un bir varoluş biçimi var. İstanbul’da, Türkiye’nin muhtelif yerlerinden gelip hayata umutla bağlanmak istedikleri bu kentte bir araya gelip, bir şehir var ettiği bir ortamdayız. Hemşehriliklerini en derinden yaşamaya çalışan insanların, İstanbullu olmayı da en üst seviyede çözme noktasında çaba gösteren insanlar olmalı diye düşünüyorum. Bizim, İstanbullu olma konusunda sorunumuz var. Bunu aştığımız taktirde, buradaki renkliliği hepimizin zenginliği haline getirdiğimiz taktirde İstanbul’un kitlesel anlamda en önemli sorunlarından birini aşmış oluruz” diye konuştu.
“BU SEÇİM NORMAL BİR SEÇİM DEĞİL”
”İstanbul’da 23 Haziran’da bir seçim yaşayacağız” diyen İmamoğlu, ”Bu seçim normal bir seçim değildir. Bu seçim, yapılmış bir seçimin, hatta sonucu belli olmuş bir seçimin ne yazık ki hukuka aykırı bir şekilde, 16 milyon insanın iradesini gasp ederek, bir hukuksuzluğa sebep olarak bir seçimin yenilenmesidir. Sanki bu seçim, en adil koşullarda, en özgür koşullarda, demokrasinin bir parçasıymış gibi yapıldığı izlenimi ortaya koyanlara, ben buradan ‘1 dakika’ diyorum. Bu seçim, Türkiye’nin demokrasi yolculuğuna uğratılan o haksız müdahaleyi tekrar düzeltme seçimidir. 23 Haziran, 31 Mart’ta kazanılmış ve sonucu belli olmuş bir seçimin, yenilenen haline vatandaşın bu yönüyle iradesini koyduğu bir seçim olacaktır. Yeniden İBB Başkanı seçilecek, aynı zamanda da demokrasi mücadelesine İstanbul halkı katkı sunarak, bir avuç insanın demokrasi sürecine zarar vermesine engel olacaktır” şeklinde konuştu.
“GÖREVE BAŞLADIKTAN SONRA HİZMET YARIŞI YAPACAĞIZ”
Sivas’ın Cumhuriyet’in kuruluşundaki önemine dikkat çeken İmamoğlu, ”Sivas Kongresi, bir ülkenin varoluş biçimini tanımlıyor. ‘Tam bağımsız Türkiye’ diyor.
Milletin iradesinin kayıtsız şartsız varlığını tescil eden bir kongre. Böyle bir kentin insanları elbette daha hassas davranacak ve sürece en seviyede katkı sunacaktır. Sivas’a, İmranlı Belediye Başkanı’yla beraber gittim 2 yıl kadar önce. Büyük onur duydum. Kıştı. Atatürk’e çok ilgili bir insan olarak, Sivas’ın ıskaladığım bir tarafını belirtmek isterim. Mustafa Kemal Atatürk’ün 108 gününü orada geçirdiğini çok da analiz edebilmiş değildim. Bu 108 günü orada hissedince, Sivas’ın bu özelliğinin biraz daha öne çıkması gerektiğini hissettim. İstanbul’a döner dönmez arkadaşlarımdan bu konuda araştırma yapmalarını istedim. ‘Sivas’ta 108 Gün’ adlı bir eser çalıştık. 108 günün her gününü tek tek anlatan film tadında bir çalışma oldu.
İstanbul, Türkiye’nin motor gücü. Türkiye’de işler iyi gitmiyorsa, İstanbul’da da sorun var demektir. Bugün Türkiye’nin ana gündemleri var. Komşularla olan süreç, ekonomik sıkıntılar, terörle olan mücadelemiz… Bütün bunlar Türkiye’nin ana meseleleri. Geçen yıl seçilmiş bir hükümet var. Cumhurbaşkanı var. Yeni sistemle atadığı kabinesi var. Biz, diler ve isteriz ki, bu kadar yoğun süreç yaşanırken, siz işinize bakın. Burada da yerel seçim süreci yürüsün. Israrla bunun karşısında duruldu. Bugün geldiğimiz noktada, aslında bir nebze haklı çıktığıma seviniyorum. Hukuki süreci bir kenara koyarsak, gördüğümüz kadarıyla bir kısım ülke iradesini elinde tutan insanlar, anlıyorum ki İstanbul yerel seçim süreciyle pek ilgilenmeyecekler. 31 Mart öncesi çağrımın bunda bir nebze katkısı varsa, mutlu olurum. 23 Haziran’da Allah’ın izniyle göreve başladıktan sonra, yine hizmet yarışı yapacağız.” şeklinde konuştu.
“ŞU SALONDAN BİLE ÜLKEYİ YÖNETECEK KADRO ÇIKAR”
31 Mart öncesinde Cumhur İttifakı’nın ‘beka’ sorunu olduğunu söylediklerini şimdi ise beka sorunu olmadıklarını kendilerinin anlattıklarını öne süren İmamoğlu, ” ‘Tek siyasi kadro bizde var, başka kimsede yok’ diyen kibirli anlayışa karşı, şunu söylüyorum: Şu salondan bile ülkeyi yönetecek kadro çıkar. Kendi insanına güvenmeyen kibirli anlayış, o ülkenin insanlarını yönetemez. Ancak kendine ve yakın çevresine hizmet eder. İstanbul’da yaşanan süreç tam da böyle bir süreçtir. ‘Dur’ demek istediğimiz süreç de tam olarak budur. İBB’yi halka açık hale getiren, şeffaf bir biçimde milletin huzuruna getiren yeni bir yönetim dönemi ve anlayışı. Şu an İBB, partizanlık duygularının içine gömülmüş hatta yakın akraba ve eş, dost ilişkisiyle yönetilir hale gelmiştir. Bizim derdimiz, o bir avuç insanla. Biz, bu şehrin nimetlerini bir avuç insanla değil, 16 milyon insanla paylaşmaya geliyoruz’ dedi.
‘YA SEN KİMSİN? SİZ HANGİ SIFATLA İNDİRİM YAPTIĞINIZI İFADE EDİYORSUNUZ?’
İmamoğlu, “31 Mart öncesi açıkladığımız tüm söylemlerimiz kopya ediliyor. Kelimesi kelimesine kopya ediliyor. Bu, beni üzmüyor, sevindiriyor. Çünkü söylediğimiz şeyler İstanbul’un gerçek sorunları. Beni şaşırtan, açıklamalar. 2004’ten itibaren İstanbul’u yöneten kişilersiniz. ‘Baktık, inceledik, 800 mahallede hiç kreş yok’ diyorlar. Bulmuşlar. ‘Gelir gelmez yapacağız’ diyorlar. Neredeydiniz, nereye geliyorsunuz? Yöneten irade vaatte bulunmaz, yapar. Biz, 18 günde çatır çatır yaptık. Önceliğimiz sosyal politikalar olacak. Ben, 31 Mart öncesi vaatte bulunduk. Geldik, 18 günde çatır çatır yaptık kardeşim. Önceliğimizi sosyal politikalara verdik. Bu kentin seçilmiş belediye başkanıyım. Şu anda Vali Bey, atanmış olarak vekalet ediyor. Rakibimiz açıklama yapıyor, ‘Doğalgaza yüzde 10 indirim yaptık’ diyor. Ya sen kimsin? Hangi sıfatla indirim yapıyorsun? Eğer yapılmışsa Vali Bey açıklasın, anlarım. Komik tarafı da yazın ortasında İGDAŞ indirimi yapılıyor. Bütün bu trajikomik durumlar ve kopyalamalar beni rahatsız etmiyor. Halkını unutmuş insanlara, vatandaşı hatırlattık. Pazarlara girme, esnafla buluşma çabası var. Bu millet bizden samimiyet, partiler üstü bir tavır, içtenlik istiyor. ‘Benim malımı koru’ diyor. Kimse şirketine patron seçilmeyecek.” ifadelerini kullandı.
“İKİ TANE GENEL BAŞKAN YARDIMCISI VAR İSPATLI”
Toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan İmamoğlu’na dün katıldığı bir TV programında “Binali Yıldırım, soruları istedi” sözleri üzerine Binali Yıldırım’ın sözlerini yalanlaması ve özür dilemesini istediği soruldu. İmamoğlu, ispatlayacağı bir şey olmadığını söyleyerek “Soruların tespitli olması konusunda ben burada yokken tatildeyken bazı ön görüşmeler olmuştu. Ben bunu söyledim. Bana ilk bilgi ulaştığında ’10 soru biz hazırlayalım, 10 soru siz hazırlayın’ dediklerinde o zaman İsmail Küçükkaya ismi ortada bile yokken buna gerek yok diyen kişiyim. Bu talebi getirip götüren iki arkadaşımız var. Konuyu büyütmeye gerek yok. Sayın Yıldırım’ın tercihi bu süreçten sonra ‘Evet buyurun serbest sorularınızı sorun’ diye dönüşmüşse bana mutluluk verir. O zaman bize iletilen bu yöndeydi. Bu konuları da sayın Küçükkaya bilmez. Dahil olmasına gerek yok. Çünkü bu görüşmeleri yürüten başka insanlar vardı. Bana ulaştırılan not ’10 soru biz hazırlayalım, 10 soru siz hazırlayın moderatöre verelim’ şeklindeydi. Ben bunu anlattım. İki tane genel başkan yardımcısı var ispatlı. Ben hala diyorum ki konu bellidir. 31 Mart seçimi sonrasında olanlar ve İstanbul. Sorularını sorsun biz de cevaplayalım.” ifadelerini kullandı.
“VALİ BEY’İ ÇOK BÜYÜTMEYİN GÖZÜNÜZDE”
Bir başka gazeteci ise “Ordu’da yaşanan olayla ilgili siz valinin basitliğini anlattım demiştiniz ama reddetme ya da kabul etme gibi durum olmadığı için ‘Evet orada bir hakaret var’ olarak yorumlandı. Bununla ilgili ne söyleyeceksiniz?” diye sordu. İmamoğlu, ne söylediğini bile söylediğini daha önce hatırlatarak, “Orada polislere ne söylediğimi bile söyledim. ‘Sizin bir kusurunuz yok, olaylardan dolayı kusura bakmayın’ dediğimi söyledim. Vali Bey’in basitlik yaptığını da söyledim. Vali Bey, benim için pek inandırıcı bir insan değil. Vali Bey’i çok büyütmeyin gözünüzde. Islak imzalı bana ulaştırılan belgeler var. Engelliler gününde bile ne hikmetse Vali Bey bir ay önce bana hakaret etmeyi vazife edinmiş bir adam. Basitlik yaptı dedim aksi bir şey söylediğimi tabi ki reddediyorum. Kurduğu tuzağın hesabını versin. Her hesap verilir bu ülkede. Tuzak kurmuştur, yazık etmiştir. Biz de gittik öbür salondan uçağımıza bindik. 70 yaşındaki annem ve 72 yaşındaki babamla uçağa bindik ve ayrıldık. Engelliler gününde, Engelliler Derneği Başkanı’nın bizzat kaleme alıp altına da imzasını attığı, tanıklık yapacağını söylediği, Ordu Valisi’nin şahsıma hakaret eden söylemlerin olduğu tutanak. Ne alakası varsa. Ben ne tanırım ne bilirim Ordu Valisi’ni. Yüz yüze gelmemişdir, hiç hatırlamıyorum. 11-12 Mayıs günlerinde şahsıma yönelik hakaretler. Nasıl bir vazife edinmişse anlamış değilim. Onun için çok gözünüzde büyütmeyin. Bir tuzak kurmuştur. Bunu bilinçli yapmıştır. Bunu da tek tek tane anlattım.” diye konuştu.
“VIP OLAYININ TEKRAR ELE ALINMASI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM”
Bir gazeteci ise İmamoğlu’na mazbatasını aldıktan sonra belediye de yaşanan musakka-antrikot olayını hatırlatarak “Biz muhabir olduğumuz için sürekli sokaklardayız. Daha önce belediye de yaşanan musakka olayında gönülleri fethettiğinizi söyleyen bazı vatandaşlar VIP olayında ısrar ederek daha önce olaya tezat olduğunu ve kırıldıklarını ifade ediyor” sorusunu yöneltti. İmamoğlu, “Benim böyle bir alışkanlığım yok. Ben uçaktan indiğimde hangi kapıdan çıkacağımı o şehirdeki yetkililer planlıyor. İl başkanı, vali ile görüşüyor. Örneğin, Trabzon'da indik. VIP'ten çıktık. Niye kalabalık. Nerdeyse bin 500 kişi ordaydı. Oranın rahatsız edilmemesi için öyle bir tercihte bulunmuşlar. Ve oradan çıktık. Beni oradan çıkarın talebim yok. Dönüş yolunda da yine boş salondan çıkabilirdik ama dönüş saatimiz 20.30-21.00 olduğu için arkadaşlar VIP'ten çıkış yapılarak o saatte İstanbul Ankara uçaklarının meşgul edilememesi için . Ben zaten VIP'e mi gittim başka yere mi gittim bilmiyorum. Böyle bir düşkünlüğüm yok. Benim tevazumu insanlar hissediyor, biliyor. Bundan da şüphe etmiyor. VIP düzenin tekrar ele alınması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü ahlaki yönetilmediğine dair elime yüzlerce veri akmaya başladı bu olaydan sonra. Kimlerin eş dost akrabayı geçirdiğine dair görüntüler ulaşıyor. Bende onlara üzülerek bakıyorum. Tümden elden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bir iki defa Ankara'ya Belediye Başkanlığım döneminde kullandım. Oradan uçuş yaptım. Sıkıldığımı söyledim. Ben vatandaşlarla selamlaşarak gitmeyi, dertleşmesi, hasbihal etmeyi seven ve ruhunda bunu taşıyan biriyim. Kendi tercihimizle orayı tercih etmeyip başka salondan girdiğim seyahatimde oldu Büyükşehir Belediye Başkanıyken.” şeklinde yanıtladı.