İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin seçilmiş Başkanı Ekrem İmamoğlu Çatalca'da halkla buluştu. Çatalca'daki buluşmaya İmamoğlu'na destek için İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da katıldı.
İlk konuşmayı İmamoğlu yaptı. İmamoğlu, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın devlet adamına yakışır şekilde daranması gerektiğini söyledi. İmamoğlu rakibi Binali Yıldırım'a da Sayştay ve makam aracı üzerinden yüklenerek, "6 yıla yakındır kendi aracıyla her yere giden bir kardeşinizim. Ben ortak yayına da kendi aracımla giderken, kendisi halen Başbakanlıktaki aracıyla gidiyor. Arabasını değiştirsin kardeşim." ifadelerini kullandı.
İmamoğlu, "18 günde onları sıkıntıya soktu bu kardeşiniz 1800 günde de deli edeceğim, çalışarak, çok çalışarak deli edeceğim onları. Anketlere bakınca yüzüm biraz güleç ama biraz tereddütte yaşıyorum. Gerçek anket sandıkta sandıkta... İstanbul'da olmayan kardeşlerim sizleri çok özledim çok, gelin oyunuzu kullanın" dedi.
İmamoğlu, "Ankara'dan bir abim geldi. Çok güzel işler başardı" diyerek Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ı, 'Biz ablalık yaptı, yapıyor" diyerek de Meral Akşener'i davet etti.
Akşener burada yaptığı açıklamada, "Karşımızdakilerin çamura yatmaması için, bir sonuç almak için buradayız. Meral Akşener olarak değil, İYİ Parti Genel Başkanı olarak değil, hakkını arayan bir seçmen olarak İstanbul'un ilçelerini geziyorum. 18 günde israfı bitiren Ekrem İmamoğlu kardeşimden Allah razı olsun. Devletin parası ile partililere maaş bağlamak israftır. Haram zıkkım olsun. 6 bin araba kayıp. Haram zıkkım olsun. Bu kul hakkı yemektir. Ekrem Başkana mazbatasını yeniden yeniden vermek için, sandıkları oylarla patlatmak için buradayız. İstanbul'daki israfı kesip, İstanbulluya hizmet için, yeniden 2. kez İmamoğlu'nu Başkan seçmek için buradayız. Bu arkadaşlar İstanbul'a ihanet etti" ifadelerini kullandı.
Ekrem İmamoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
Size söz veriyorum, İstanbul'un en değerli ilçelerinden birisi Çatalca olacak. Kimi köyünde süt üretecekler, direk İBB olarak biz alacağızb. Kimi köyünde sebze üretecekler,. vatandaşımızın ucuz ve kaliteli gıdaya erişimini sağlayacağız. Çatalca'nın köylerini şehrin mücevheri gibi koruyacağız.
Rusya açıklama yapıyor, "10 yılda 26 milyar dolarlık tarım ihracatı yapan bir ülke olduk"... Bizde tam tersine milyarlarca liralık tarım ithalatı yapan ülkeye döndük. Neredeyse samanı bile ithal ediyoruz. Bu bir genel politika işi ama biz yerel yönetimde bu süreci destekleyen, takip eden, 16 milyonluk şehrin her refleksini bilerek yürüyeceğiz. Tarımı en üst seviyede destekleyeceğiz. Göreceksiniz, Çatalca İstanbul'un en önemli günübirlik turizm merkezlerinden biri olacak. Her konuda yanınızdayım.
Çatalca'ya hizmet eden seçilmiş bir belediye başkanı var. İstanbul'un 39 Belediye Başkanına saygı duyuyorum. 25'i bizim, 14'ü bizden değil diyenler gibi değiliz. O ne siyasi ahlaka sığar, ne devlet ve millet anlayışına sığar. Ben size söz veriyorum, seçilmiş belediye başkanıyla keyifle çalışacağım. Hizmet için talimat alan birisi değilim, milletinden talimat alan birisiyim.
Biz hizmet için koşacağız ve bu toplumun hizmetkarı olacağız. Burada pırıl pırıl çocuklarımız var, gözlerindeki heyecanı görüyorum. Ben onlara, onların gözündeki ışığa hizmet edeceğim.
Bu şehrin dinamizmi, heyecanı, şehri ayağa kaldıracak güç var burada, gençler var. Ben onların Ekrem Abi'si olacağım, Ekrem Abi'si. Güzel hanımefendiler, anneler, hepinizin ellerinden öpüyorum. Burada varsınız ya, dua ediyorsunuz ya, bu ülke, bu millet, bu ülke için iyilik istiyorsunuz ya, size söz veriyorum; o temennilerinizi sizlerle birlikte gerçek yapacağız.
Kıymetli hemşehrilerim; birazcık şu mızıkçılardan bahsedelim. Hani kim gelirse gelsin vız gelir tırıs gider diyordu ya rakibimiz, ne oldu sonra, efendim onunla görüşmüş de benimle görüşmemiş... Vah vah vah... Ağlasak mı, gülsek mi hallerine bilemiyorum.
Yol arkadaşlarıyla birlikte mızımçılık yapan, Ekrem'den Sorumlu Devlet Bakanlarıyla mızıkçılık yapanlar şunu düşünüyorlar şimdi; Ya biz yetemedik, Cumhurbaşkanı da bir şeyler söylesin... O da söyledi... O kadar üzülüyorum ki; yerel seçime gidiyoruz, ben söyledim. Dedim ki, ben olsam bu ülkenin bir vatandaşı olarak temennim sayın Cumhurbaşkanının meydanlara çıkmamasıdır. Cumhurbaşkanı devlet adamıdır, insan ister ki bu mevzulara dahil olmasın. En azından kiminle yarıştığımızı daha net görmüş oluruz. Ama olmadı. Biliyorsunuz, Yunan dediler, o dediler, bu dediler, şimdi de Sisi diyorlar. Akşamdan sabaha bir şey uyduruyorlar.
Bu arada bu köyün mızıkçısı arkadaş, efendim büyük bir şey bulmuş gibi Sayıştay raporlarında Beylikdüzü Belediyesi'nde 6 buçuk milyon lira ile yargılandığımı bulmuş. Bu konuyu açtığı için sayın mızıkçıya, Binali Yıldırım'a yürekten teşekkür ediyorum, sağolsun. Niye? Ben Beylikdüzü'nde niye yargılanıyorum? İfade verdim, süreç devam ediyorum. Beylikdüzü'nde mevzuatın ön gördüğü taban ücretten daha fazla çalışanına ücret verdiği için yargılanıyorum.
Vallahi ben birileri gibi araç saltanatı kurarak yargılanmıyorum. Ya da birileri gibi bir avuç insana kaynak ayırarak yargılanmıyorum. Ben işçisineş, memuruna hakkı olanı verdiğim için yargılanıyorum. Helali hoş olsun. Sayın Yıldırım sayesinde söyleyeyim buradan; İBB çalışanlarına müjdemi yeniliyorum; 82 bin çalışan hem ahlaklı bir yönetimle buluşacak, hem de maddi manevi destek olan Belediye BAşkanıyla bir araya gelecek.
Makam aracı saltanatı, bir çok saltanatı kuranların bu sürecini israfı yok ederek koruyacağız. 6 yıla yakındır kendi aracıyla her yere giden bir kardeşinizim. Sayın Yıldırım benim raporlarımı inceleyeceğine İBB'nin Sayıştay raporlarını incelesin. Yolladım, nereden okuyacağını söyledim. Ben ortak yayına kendi aracımla giderken, kendisi halen Başbakanlıktaki aracıyla gidiyor. Arabasını değiştirsin kardeşim.
Bizi çaya davet et, şu milleti biraz güldürelim, yüreklerine su serpelim, millet biraz rahatlasın kardeşim. Yazık değil mi, geriyorsunuz? İstanbul'da gezdiğimde hissediyorum ki, insanlar beni gördüğünde ferahlıyor. Biz yine de çay davetini hatırlatalım.
Değerli dostlar, ne kadar gererlerse gersinler, o yola girmeyeceğiz. Biz bu milleti birleştirmeye, buluşturmaya, barıştırmaya geldik. Hani seçimden sonra hatırlarsanız 'kızgın demiri soğutma vakti' demişlerdi.