Adaylık lansmanına CHP Genel Başkanı Özgür Özel de katıldı. İmamoğlu ise tanıtım için paylaştığı videoda “Her şey çok güzel olacak” sloganını tekrar kullandı.
CHP İl Başkanı Özgür Çelik ve CHP lideri Özgür Özel'in ardından konuşmasını yapmak üzere kürsüye İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu çıktı. İmamoğlu, kürsüye kendisi adına yazılmış şarkı ile çıkarak yurttaşları selamladı.
Konuşması sırasında ceketini çıkarıp, kollarını sıvayan İmamoğlu, "Biz 6 Mayıs'ta çıkarttığımız o ceketi hiç giymedik, Türkiye'de iktidar olana kadar hiç giymeyeceğiz" diye konuştu.
İmamoğlu'nun satırbaşları şöyle:
"Az zamanda çok ve büyük bir işler yaptık" der büyük önderimiz Nutuk'ta. Şöyle devam eder; "Asla yaptıklarımızı kafi görmeyiz. Çünkü çok ve daha büyük işler yapma mecburiyetinde ve azmindeyiz" der. Azmindeyiz. Hazır mıyız İstanbul? Hazır mıyız?
Her türlü engele rağmen az zamanda çok ve büyük işler başardık. Başardıklarımız bize güven ve cesaret veriyor. İşte bu cesaretle bir kez daha İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na adayım. Beni oy birliğiyle aday ilan edilen partimizin genel başkanı Özgür Özel'e, Parti Meclisi'mize beni destekledikleri için teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum.
"Önümüze çıkarılan zorluk ve engelleri aşa aşa ustalaştık"
İBB Başkanlığına yeniden aday olmak için kendinize güvenmeniz yetmez. Ekibinize, partinize, örgütünüze, vizyonunuza ve 16 milyon İstanbul'un aklına ve vicdanına güvenmeniz gerekir. Sizlerin iradesiyle 2019'da bu şehirde köklü bir değişim başardık. Sizlerin desteğiyle biz başardıkça onlar 25 yılda yaptıklarını her gün ama acemice her gün hararetle bizim 4.5 yılımızla kıyaslamak zorunda kaldılar. Bu başarı hepimizin başarısıdır. İstanbul olarak hep birlikte başarmaya devam edeceğiz.
2024'te İstanbul'u sizin iradenizle yeniden kazanacağız ve daha büyük işler yapacağız. Hizmet ürettik, tecrübe kazandık. Artık küçüldükçe küçüldü o engelleme refleksleri. Önümüze çıkarılan zorluk ve engelleri aşa aşa ustalaştık. Her yerde şunu söyleyin; "İstanbul başardı".
İstanbul 16 milyonun. İstanbul senin, herkesin. İstanbul değişim istiyordu. Yeni bir ses, nefes, vizyon istiyordu. İstanbul'un iradesi değişimle sonuçlandı. İşlerine gelince 'Millet İradesini' ağızlarından düşürmeyenler demokrasi tarihimizin en büyük utancına imza attılar. 16 milyonun kul hakkını yediler.
"Onlar ayağımıza pranga bağladıkça biz zincirleri kırdık"
16 milyon İstanbullu bizi ikinci defa ve çok büyük bir farkla iş başına getirdi. Bu büyük millet o gün sadece demokrasiye sahip çıkmadı. İstanbul'da çok büyük bir değişim talep ettiğini de bütün dünyaya ilan etti. Marazet yerine marifet göstermek için var gücümüzle çalıştık. Onlar 'Seni topal ördek yapacağız' dedi. Biz atom karınca olduk. Onlar ayağımıza pranga bağladıkça biz zincirleri kırdık. Onlar 'Sana İstanbul'u yönettirmeyeceğiz' dedikçe biz onların aklına gelmeyecek ahlaklı yeni yollar bulduk.
Onlarca yıl kapısından denetçi, müfettiş geçmemiz birimlerimiz müfettişlerin yeni mesai mekanı oldu. Daha önce kazandığımız konularda bile yeni davalar açtılar. Geçmişe döndüler, Beylikdüzü'ne gittiler, 30 yıllık iş yaşamımın içine girmeye çalıştılar. Dava açıp, özel görevlendirilmiş hakimlere karar verdirmek için kumpas kurdular. Bakanından, milletvekiline, gazetecisinden, bürokratına yalana sarıldılar. İftira üstüne iftira attılar. Peki biz ne yaptık? Tüm engellemelere inat işimize baktık. Kazanan İstanbul ve İstanbullu oldu.
"İsraf düzeni İstanbul'un kaynaklarını tarumar etmişti"
Görevi devraldığımızda İstanbul neredeyse durmuştu. Bizden önceki yönetim hizmet üretmekten uzaklaşmıştı. Ben 5 yıl İstanbul'un en büyük ilçelerinden biri olmama rağmen Büyükşehir ile tek bir sokakta bir iş için yan yana duramadık. İsraf düzeni İstanbul'un kaynaklarını tarumar etmişti.
Tüm dünya insanlık tarihinde görülmemiş bir salgın geçirildi. Yanlış ve kasıtlı politikalarla ülkemiz çok ağır bir krizin içine sokuldu. Covid salgını ülkemiz ve şehrimizi kasıp kavururken dahi boş durmadık.
Enflasyon, döviz kurları, işsizlik aldı başını gitti. Fakirleştik. Her yürütüğümüz projenin maliyeti artarken israfı bitirdiğimiz için öyle hijyenik bir bütçe yönettik ki bu zor dönemde bile onların ürettiği işlerin iki katını bitirmeyi başardık.
Bizden önceki 25 yılın ortalamasından 4 kat fazla metro hattını her yıl İstanbul'a kazandırdık. İlk kez bizim başlattığımız Halk Süt uygulamasıyla 24 milyon litre süt dağıttık.
Ceketini çıkarıp, kollarını sıvadı
Biz 6 Mayıs'ta çıkarttığımız o ceketi hiç giymedik, Türkiye'de iktidar olana kadar hiç giymeyeceğiz.
Her anlamda bizden önceki 25 yılın ortalamasından çok daha fazla yatırım ve icraat yaptık. Hem de çok daha az bütçeyle. Bütün bunlar Türkiye tarihinde benzeri görülmemiş adil, halkçı ve demokrat uygulamalar ile oldu. 2019'da biz seçilmeseydik ne olurdu herkes düşünsün.
İstanbul modeli sadece hizmet değil, adil hizmet belediyeciliğidir. İstanbul modeli sadaka dağıtan değil, haysiyetli yaşam standartları sunan belediyeciliktir.
İBB Meclisi'nde iş yapmamızı kolaylaştıracak o büyük çoğunluğu hep birlikte kazanacağız. Halka hizmet etmeyenin hakka hizmet etmek olduğunu çok iyi biliyorum. Ben inançlı bir babanın, ananın evladı olarak biliyorum iktidar bugün yetişmiş insan kaynağımız, ortak değerleri, hassasiyetleri ile kavga içinde.
"Tam yol ileri"
Yoksullukla daha kapsamlı mücadele eden bir kent olacak. Gençlerimiz ve kadınlarımız için İstanbul daha adil, güvenli, sosyal bir şehir olacak. Yaşlılara, çocuklara kamunun şefkatli, vicdanlı ve sürdürülebilir desteğini hissettirecek. Devlet fırça atmaz. Had bildirmez.
Daha yeşil bir İstanbul için tam yol ileri. Daha özgür bir İstanbul için tam yol ileri. Birbirini dinleyen, birlikte üretenlerin şehri olacak. Milli bayramlarını, dini bayramlarını yaşayan herkesin şehri olacak. Bu şehir Kürtlerin de şehri, bu şehir bu şehirde yaşayan Caferilerin de şehri.
Sefaköy-Beylikdüzü Tüyap Metro Hattı; kredisi hazır, projesi hazır, bir imza bekliyor! Seçim boyunca o imzayı atana kadar sayın Cumhurbaşkanı'nı ve bütün yetkilileri 4 milyon insanın yaşadığı Bakırköy'den Beylikdüzü'ne, Büyükçekmece'den Avcılar'a kadar herkese şikayet edeceğim. Bir mürekkep, bir kalem... Ne kefalet istiyoruz, ne bir şey, sadece onay! 2036 Olimpiyatlarını İstanbul'a biz getireceğiz.
"İstanbul'a ihanet eden Türkiye'ye ihanet eder"
Biz tensipleriyle değil milletimizin aklıyla çalışıyoruz. Şehrimizi ortak akılla yönetiyoruz. İkinci dönemimizde çok daha büyük işler yapacağız. Önümüzdeki günlerde bu vizyon çerçevesinde hazırladığımız somut projeleri paylaşacağım. Biz adaletliyiz, biz halkçı, devletçi anlayışın 21. yüzyıldaki versiyonu olarak milletini mutlu eden insanlarıyız. Biz Atatürk milliyetçiyiz. Biz, söz verip yapanlardanız. İsraf düzeni olarak bize engel olmak, itibar suikastı yapmak, İstanbul kaynaklarına göz koymak yerine gelin lütfen şu ekonomiyi düzeltin. Enflasyonu düşürün. Şu derin yoksulluğa son verin. İlaçtan tedaviye kadar alarm veren sağlık sistemini düzeltin. Hukukun üstünlüğü yeniden hakim kılın, adaletsiz uygulamalarınızdan vazgeçin. Suçsuz yere içeri attığınız muhalifleri serbest bırakın. Şu mafya, bu mafya dünyadaki bütün mafyaların ismini öğrendik. Son 150 gündür bu kadar operasyon yapıldı geçmiş dönem bakanlarına, yetkililerine dava açılacak mı?
Ey aziz İstanbul senin refahını, huzur ve mutluluk dolu bir şehir olmasını hep birlikte sağlayacağız. İstanbul'un muhafızı olacağız. Bu aziz şehre ihane edilmesine izin vermeyeceğiz. Çünkü İstanbul'a ihanet eden Türkiye'ye ihanet eder.
"Biliyoruz ki bu seçimde de yine eşit şartlarda yarışmayacağız"
İlk olarak CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik konuşma yaptı. Çelik, "Bugün hep birlikte yeniden yola çıkıyoruz. İstanbul 2019'dan bu yana katılımcı, adil, halkçı bir anlayışla yönetiliyor. 4.5 yılda çok önemli başarılara imza atıldı. Tüm engellemelere rağmen bu mücadele gerçekleşti. 31 Mart 2019'da seçimi kazandığımız gün hep birlikte demokrasi mücadelesi vermek zorunda kaldık. 6 Mayıs 2019'da kapkara bir güne şahitlik ettik. Mazbata iptal edildi. İBB Başkanımız büyük bir demokrasi mücadelesi ile İstanbul yeniden kazanıldı" diye konuştu.
Çelik şöyle devam etti:
İstanbul'un kültür varlıkları korunuyor. Tüm bu çalışmaları ve daha fazlasını önümüzdeki üç ay boyunca tüm İstanbullulara kapı kapı, sokak sokak anlatacağız. Çünkü tarihi bir seçime gidiyoruz. Ülkemizin ve İstanbul'un merkezi yönetimden kaynaklı çok ağır sorunları var. 2028' giderken halkımıza yeniden umut olacağız. Biliyoruz ki bu seçimde de yine eşit şartlarda yarışmayacağız. Onlar yine montaj videolarla, sahte broşürlerle toplumu ayrıştırmaya çalışacaklar.
"Onun derdi Gezi Davası'dır"
Çelik'in ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel kürsüye çıktı.
Özel'in satırbaşları şöyle:
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Bu milletin gözbebeği' dediği İstanbul'da beş yıldır İstanbul için çalışan Ekrem İmamoğlu ve onun değerli ekibinin ikinci beş yıl için 'Tam yol ileri' dedikleri bu günde beraberiz.
Değiştirilemez ilk dört maddesiyle, hepimizin üzerinde mutabık olduğu maddeleriyle bir Anayasamız var. O Anayasa hepimize yetkiler sorumluluklar veriyor ve tüm kurumları, tüm kişileri bağlıyor. Birileri çıkıyor ve Anayasamızın bir maddesine 'Bu madde benim için yoktur' diyor. Sebebi kendi güttüğü kan davası. Diyorlar ki 'Anayasa Mahkemesi kararı birinin aklına yatmazsa biz onu uygulamayız.' Birileri devletin çivisini almış çıkarmaya ve devletin temeli olan Anayasa'yı yok saymaya çalışmakta. 'Bütün yetki bende' diyen birisinin kişisel derdi yüzünden. Onun derdi Gezi Davası'dır. Gezi, bütün Türkiye'nin onurudur. Ama o birisininin kinidir, kan davasıdır.
Türkiye'nin en büyük ve köklü ailelerinden birisi Cumhuriyet Halk Partisi'dir. Bir tanesi de İstanbul'a hizmet eden İstanbul Büyükşehir Belediyesi ailesidir. Bu iki ailenin ortak bir evladı var, Tayfun Kahraman. Tayfun Kahraman'ın şahsında Osman Kavala'yı, Can Atalay'ı Mine Özerden'i ve Çiğdem Mater'i selamlayarak bütün Türkiye'ye bir şeyi hatırlatmak isterim. Bu insanlar Gezi'de bir kişinin daha burnu kanamasın diye gayret sarf ettiler.
16 milyon İstanbullunun gözünün içine bakarak söylüyorum ki, 'Ağaçları kesmeyin' diyorlardı. 'AKM'yi yıkıp da yerine AVM yapmayın, gençleri nezarethanelerde tutmayın. Söz verin ağaca dokunmayacağız diye, evimize dönelim' diyorlardı. Bugün Gezi Parkı duruyorsa bu insanlar sayesinde duruyor. AKM yerine AVM yapılmadıysa arkadaşlarımız sayesinde duruyor. Şimdi dönmüş diyorlar ki 'Orada bize darbe yapmaya çalıştılar. Anayasa Mahkemesi ne derse desin bırakmayız'. Ama geçtiğimiz günlerde Türkiye'nin göz bebeği iki takımı 100. yılın son derbisini oynayacak, alıyorlar Suudi Arabistan'a götürüyorlar. Orada Gazi Mustafa Kemal'i utanmadan pazarlık konusu yapmaya niyetleniyorlar. Sonra biz çıkıp 'Niye sorumluluk almıyorsun?' deyince açıklama yaptırıyorlar. Dahlin yoksa Gezi'den, bu milletin evlatlarından da elini çek. Her şeyi sen biliyorsan o Suudi Arabistanlıları 'Atatürk'ü istemeyiz' dedirtecek hadsizliğin sorumlusu sensin Recep Tayyip Erdoğan.
Bu ikiyüzlülüğe artık yeter. Biz hep beraber bu güzel ülkenin başta kurucu değerlerine, Cumhuriyet'in temel niteliklerine, laikliğe, Anayasa'ya, gençlerimize, kentlerimize ve geleceğimize hep birlikte sahip çıkıyoruz. İstanbul'un 16 milyon güzel insanı, hepinizi Ankara'da Cumhuriyet'e ve Anayasa'ya sahip çıkmaya çağırıyoruz.
Biz geldiğimizde 'İsraf etmeyeceğiz, hortumları keseceğiz, hizmeti 16 milyona yayacağız' demiştik. Bir takım çıkar çevrelerinin artık İstanbul'un kanını emmesine engel olduk. İsraf, kayırmacılık, birilerine peşkeş çekilenler 16 milyon İstanbulluya hizmet olarak dönmüş. Örneğin pandemide hepimiz canımızla uğraşırken birileri İstanbul'u düşündü, bizleri düşündü.