İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, bugün sabah Bilecik’te basın mensuplarıyla bir araya geldi. Toplantıya; CHP Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel ve Bilecik Belediye Başkan Vekili Melek Mızrak Subaşı ve CHP Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün de katıldı.
Yurttaşlara seslenen İmamoğlu, “Kararlı bir kardeşiniz var karşınızda. Makamı, yolu, yolculuğu, makamı olmaksızın vatandaş Ekrem İmamoğlu olarak milletimizin iradesine vurulacak bu darbeyi engellemek, önüne geçmek için; bugün Bilecik’teyim” dedi.
“GÜZEL İSTANBUL'UMUZ, BEŞ YIL BOYUNCA İŞGAL ALTINDA BULUNMUŞTUR”
İmamoğlu, burada şunları söyledi:
"Bilecik çok özel bir şehrimiz. Bilecik’in tarihinde çok özel anekdotlar var. Bir tanesi, önemli şanlı Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşunun temellerinin atıldığı yer. Bu bölge, bu anlamda çok mistik bir geçmişe sahip. Ne güzel işler başarılmış, yüzyıllar boyunca dünyaya çok özel başarıları taşımış bir imparatorluğunun temelinin atıldığı bir yer. Benim burada bugün bulunmam, bir payitahtın temsilcisi olarak İstanbul'umuzun Osmanlı İmparatorluğu'na, şanlı Osmanlı İmparatorluğu'na yüzyıllar boyu başkentlik yapmış İstanbul'umuzun belediye başkanı olarak Bilecik'te bulunmak elbette çok manevi bir buluşma diye düşünüyorum. Daha önce de birkaç kez ziyaret ettiğim hem Şeyh Edebali'nin türbesini hem Ertuğrul Gazi Türbesi’ni ziyaret ettiğimde bu duyguları kalben hissettiğini ifade etmek isterim.
Tabi bir başka boyutu var. Örneğin İstanbul'la ilgili hep söylerim. İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu'nun başkentliğini yapmış kadim İstanbul; Fatih Sultan Mehmet'in bize emanetidir, derim. Ama eklerim. Bilinmez, çok hissedilmez. Tarihimizde bazı sayfaları biraz üstü kapalı geçeriz. Güzel İstanbul'umuz, unutmayınız ki beş yıl boyunca işgal altında bulunmuştur.
Beş yıl dile kolay, beş yıl yani biz milletçe bir günlük esareti bile kendimize dayanılmaz bir acı olarak görürüz. Güzel İstanbul'umuz beş yıl esaret altında tutuldu. Ve esaretten kurtuluşu Cumhuriyetimizin kuruluşundan sadece ve sadece 13 gün önce, 16 Ekim 1923’te işgal kuvvetlerinin İstanbul'dan ayrılışıyla son bulmuştur. O başarı, İstiklal Savaşı'nın başarısıdır ve Cumhuriyetin kuruluşunun başarısıdır. İşte o başarının da temelleri yine bu sahada, bu topraklarda atıldı. Bu bölgedeki Kurtuluş Savaşı direncinde kaderimizi değiştiren aslında İnönü Savaşları diye bildiğimiz o cephe başarısı olmasaydı umutları kırık bir ordumuz olabilirdi Allah korusun.
İşte onun için aslında bu ikili buluşmayı hem Osmanlı İmparatorluğu'nun o şanlı tarihinin başlangıcı ve İstanbul buluşması hem de işgalden kurtulan İstanbul'umuzun da ilk İstiklal Savaşı noktasındaki başarılı mücadelenin verildiği topraklar olarak Bilecik'le buluşmak olarak buluyorum. Onun için bu manevi hazzı, bu tarihi buluşmayı, sayfaların birbiriyle örtüştüğü, buluşmayı sizlerle bu güzel sabahta paylaşmak istedim. Ve bu vesileyle gerçekten ecdadımızı rahmetle, minnetle anıyorum. Bütün ecdadımızı, güzel hizmetler sunmuş güzel insanları, komutanları, padişahları alimleri, bilim insanlarını, özellikle bu güzel Cumhuriyeti bize emanet eden, hepimizin geçmişini rahmetle, minnetle anıyorum. Tabi ki ütün lider, üstün komutan, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü rahmetle, minnetle anıyorum.
“MALUM İTTİFAKIN BELEDİYELERİ; ‘BİZİ BİLİRLERSE BAŞIMIZA İŞ AÇARLAR’ DEDİKLERİ İÇİN, ONLARIN HİZMETLERİNİ GİZLİDEN YAPTIK”
450’ye yakın yerel yönetime katkı sunduk. Koştuk. Her yerde güzel eserler üretmeyi… İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin elinde hangi imkan var ise paylaşma konusunda üstün bir gayret içinde olduk. Bu birim sayesinde bilimsel çalışma sürdürdük. Kapımızı çalan bazı belediyeler, malum ittifakın belediyeleri; ‘Bizi bilirlerse başımıza iş açarlar’ dedikleri için, onların hizmetlerini gizliden yaptık. Katkılarımızı gizliden sunduk. ‘Yapmayız’ demedik. Onlara katkı sunduk. İyilik bilinsin diye yapılmaz. Memleket faydalansın diye yapılır.
“ALLAH’TAN KORK”
Ülkemizde hiçbir zaman yapılan hizmetler, bir siyasi partinin hizmeti diye yapılmamıştır. Ama bu dönem AK Parti projesi diye bir şey çıktı. AK Parti’nin yaptığı köprü, yol… Allah’tan kork. Onların hepsinde 86 milyon insanın parası var. Benim param var, senin paran var… Yani iyi şeyler yapılır, alkışlanır; kötü şeyler yapılır, eleştirilir. Benim projem yoktur. Bir siyasi partinin projesi olamaz. Milletimizin projesi, devletimizin projesi. Devletimizin esaslığı…
“HAYSİYET MÜCADELESİ İÇİN, BİLECİK’E GELDİM”
İlk defa, ‘AK Parti projesi.’ Ve ben diyen bir akıl. Sorarlarsa, Ekrem İmamoğlu Bilecik’e niye geldi. Tam da bunun için geldim. O ‘ben’ diyen aklın, ‘ben ne yaparsam o olur’ diyen aklın; ya da hukuksal zeminde hak yiyen, hukuku çiğneyen, yargıyı silah gibi kullanan ve milletin iradesini çalmaya çalışan akılla mücadele için, haysiyet mücadelesi için, asla vazgeçmediğimi ilan etmek için karşılarında sürekli dimdik ayakta duracağımı ilan etmek için Bilecik’e geldim.
İstanbul’da saçma sapan bir terör soruşturması ile önümüze dikilmeye çalışan, ‘İstanbul’daki seçimi kaybettiğimde hüngür hüngür ağladım’ diyen bir akılla… Seçildikten sonra bir hukuksuz müdahale ile görevden alınmasına rağmen, yapılan bugünkü müdahalelere göz yuman ve siyaset iradesinin üstünde olmadığına dair tek bir açıklaması olmayan o akılla da mücadele etmek için Bilecik’teyim. Kararlı bir kardeşiniz var karşınızda. Makamı, yolu, yolculuğu, makamı olmaksızın vatandaş Ekrem İmamoğlu olarak milletimizin iradesine vurulacak bu darbeyi engellemek, önüne geçmek için; bugün Bilecik’teyim.
“İLKOKULA GİDEN BİR ÇOCUK, ‘KURTARIN BİZİ’ NİYE DESİN ALLAH AŞKINA…”
Bu yapılmaya çalışılan, süreci bu şekilde darbelemeye çalışan, yapılmaya çalışılan bu müdahaleyi, Ekrem İmamoğlu’na yapılan bir müdahale olarak görmeyiniz. Bu müdahale, Türkiye’de başka yerlerde de yapıldı, bunlara da karşıyız. Hukuksuzluğa karşı, adaletsizliğe karşı susan dilsiz şeytandır. Buna, biz gelemeyiz. Hukuksuzluk varsa… Diyarbakır’daysa ona da, Mardin’deyse ona da, İstanbul’daysa ona da karşıyız. Memlekette adaletsizliğin olmadığı; bu cennet vatanın, 86 milyon eşit hissedar olduğu bu ülkenin bireylerinin her yerde hakkının korunduğunu bu ülkenin her karış toprağında hissettiremezsek, o tek kişilik akıl bugün gider, yarın başka bir tek kişilik akıl gelir. Allah korusun. Ben siyasetin bu kadar erken yaşta algılandığı başka bir dönem hatırlamıyorum. İlkokula giden bir çocuk, ‘Kurtarın bizi’ niye desin Allah aşkına…
Meselemiz A partisi, B partisi değildir. Altılı masanın ortaya koyduğu ittifak süreci tam da bunun adresidir. Milletin ittifakıdır, milletin iktidarına yürüyüştür. Bunun karşısında başka bir duygu, asla ve asla başarılı olmamalıdır, olamaz. Hep birlikte başarılı olmalıyız. Siyaset üstü durduğumuzu, işimizin kişiler olmadığını; kötü rejimin çok güçlü bir sisteme dönüşmesini, adil bir ülke olmasını istiyoruz. Bu duygularda buradayım.
“DEVLETİN YÖNETİCİLERİNE FIRÇA ATAN, ONU AŞAĞILAYAN BİR AKLIN VAR OLMADIĞI BİR TÜRKİYE İSTİYORUM”
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım. Çocuklarınızın zincire vurulmasını, yani mecazi anlamda kullanıyorum; zihninin zapt edilmesini, fikri hür, vicdanı hür nesiller değil de iki dudağın arasından çıkanın yapıldığı… Ya da öyle kürsüden devletin yöneticilerine fırça atan, onu aşağılayan bir aklın var olmadığı bir Türkiye istiyorum, kardeşim. Ben, şahsen üç evladımı öyle bir akla, öyle bir mantığa emanet etmem. Benim çocuğum özgür, yetenekli. Benim ülkemin her çocuğu, en az benim çocuğum kadar yetenekli. Bunun doğusu, batısı; Kürdü, Türkü yok; hepsi. Lütfen bu işi başaralım.”
“O TEK KİŞİNİN AĞZINDAN ÇIKAN LAFLA YÖNETİLME ANLAYIŞINA NE DİYECEĞİZ? YETER”
İmamoğlu daha sonra, Bilecik’te kendisini bekleyen vatandaşlara seslendi. İmamoğlu, şunları söyledi:
“İstanbul olarak sizin yanınızdayız. İstanbul'un İstanbul'daki Bileciklilerin, İstanbulluların hepinize selamını getirdim. Bilecik'te başka bir şey için geldim. Ben haysiyet mücadelesi için, adalet için buradayım. Milletin iradesine karşı duranlara karşı durmak için buradayım. Ve siyaset üstü bir dönemde ittifakların güçlü bir dönemde, altılı masada ortaya konan o güçlü iradeyi daha da büyütmek adına buradayım. Sizlerle birlikte, sizlerle birlikte millet hakkını yedirmez. Otuz. Bir Mart'ta dedim ya, ben hak yemem, hakkımı da yedirmem. Türk milleti olarak seksen altı milyon insanımız da hak, hukuk, adalet. Mücadelesinde hiçbir vatandaşımızın, hiçbir kurumun milletin iradesinin ise asla ve asla yedirilmeyeceğini bir avuç insana ve bugünün rejim. O tek kişinin ağzından çıkan lafla yönetilme anlayışına yargıyı, siyasetin silahı gibi kullanmaya çalışanlara ne diyeceğiz? Yeter. Millet sevgisi olsun.
Hep birlikte bunu başaracağız. Çok inanıyorum. Bu ülkenin, bu şehrin çocuklarına, gençlerine, kadınlarına, erke. Hanımefendilerine, beyefendilerine inanıyorum. Yürekten inanıyorum. Coşkusu çok büyük. Allah sizi var etsin. Memleketimize, memleketimize tek bir gün bile adaletsizlik. Yaşatılması, hiçbir vatan evladına asla ve asla adaletsizlik yaşatılmasın. Hep birlikte başaracağız. Mayısa az kaldı. Bu coşkunuzu devam ettirin. Adaletsizliğe karşı dik durun. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılı milletimize çok iyi gelecek, çok güzel günleri hep birlikte başaracağız. Çocuklarımız için başaracağız. Gençler için başaracağız.”
(ANKA)