Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Muğla Milletvekili Suat Özcan da, konunun takipçisi olacaklarını belirterek, “Ağaç kesiminin yapıldığı yere Bafa ve Danişment muhtarlarıyla gittik. Bir yetkiliyle görüşemedik. Orada bulunan bir görevli, bölgede Orman İşletme Müdürlüğü tarafından gençleştirme çalışması yapıldığını söyledi. Maden uğruna eko-sistemimizin zarar görmesini istemiyoruz. Doğa; ağaç-bitki-su ve her türlü canlıyla bir bütündür.
Bölgemizde yeni Kazdağları olumsuzluğunun yaratılmasına izin vermeyeceğiz. Konunun takipçisi olacağız” dedi. Birgün'ün haberine göre, çevresinde yaşayanlara sağlık ve rahatlık veren Ilbıra Dağı'nın maden bölgesi ilan edilmesi ve ağaç kıyımına başlanılması ise bu dağın eteklerinde kurulan mahalle (köy) muhtarlarının tepkilerine neden oldu. Denizle bağı olan Akbük-Kazıklı ve Gürçamlar muhtarlarıyla Bafa Gölü kıyısındaki Bafa muhtarı, “Bölgeye hayat veren dağın üzerindeki çamlar vd. bitkilerdir. Onlar yok olursa, burada yaşam da yok olur” diyerek görüşlerini dile getirdi.
'ZEYTİN VE ÇAM AĞAÇLARI MADENE FEDA EDİLMEMELİ'
Didim-Akbük Muhtarı Mehmet Çamlı, “Beldemiz turistik bir bölge ve oksijen bolluğundan dolayı tercih edilen bir yer. Birçok hasta burayı çam ağaçlarının yeşili ve pompaladığı oksijen sayesinde tercih ediyor. Ilbıra’nın maden sahası olarak ilan edilmesi, yeşilimizi yok edeceğinden dolayı bizi endişelendiriyor. Ağaçların kesilmesine karşıyız. Bundan, buranın iklim yapısı zarar görür. Ağaç nüfusunun azalması nem oranını arttırır. Bu bölge zeytini ve ormanıyla güzel. Zeytin ve çam ağaçları, madene feda edilmemelidir" ifadelerini kullandı. “Bu ağaçlar bizim oksijen depomuz, doğal güzelliğimiz" diyen Kazıklı Muhtarı Faik Genişoğlu ise, "Ben 70 yaşındayım ve bu ağaçlarla birlikte büyüdüm. Bu dağın yamaçlarındaki zeytinler ve çam ağaçları bizim yaşam kaynağımız. Ağaçlar kesilmemeli. Bu bölge maden arama ve üretimine kapatılmalıdır" diye konuştu.
Gürçamlar Muhtarı Mustafa Er, çam ve zeytin ağaçlarının madenden dolayı kesilmemesi gerektiğini vurguladı. Er, "Ormandaki bitki örtüsünün yoğunluğu nedeniyle nem olmuyor. Deniz ve çam havası bölge insanı kadar, yazlıkçılar için de önemli, yaşamsal bir olgu. Bana maden mi, orman mı daha önemli derlerse; ben orman derim. Çünkü ormansız bir yaşam alanı susuzluk gibi bir şeydir. Susuzluk, canlı yaşamı yok eder” dedi. 'AĞAÇ KESİMİ DURDURULSUN' Bafa Muhtaru Kerim Tekin ise, “Maden aramasının ve ağaç kesiminin yapıldığı 7 bin dönümlük alanın maden arama ruhsat sahibi Milenyum Metal Madencilik AŞ isimli bir firmaya aitmiş. Sahaya CHP Milletvekili Suat Özcan’la gittik. Şirkete bağlı Beyler Metal Madencilik AŞ isimli bir firma bölgede 1-2 metre derinliğinde yüzeysel maden araması yapıyor. Ilbıra Dağı'nda 15 milyon ton boksit rezervinin olduğu ve bunun içinde de dünyada sadece Milas’ta olduğu söylenilen diaspor (zültanit) madeni varmış.
Buradaki ağaçları Orman İşletme Müdürlüğü kesiyor. Çok kalın gövdeli çam ağaçlarının kesildiğini gördük. Bölgede Etibank’a ait eski boksit ocakları var. Biz bölgemize hayat veren zeytin ve çam ağaçların, maden için kesilmesini istemiyoruz. Ağaç kesim alanının genişleyeceğinden endişe ediyoruz. Ağaç kesimi durdurulmalıdır” ifadelerini kullandı. ILBIRA DAĞI Ilbıra Dağı, Didim-Akbük’ten başlayarak Güllük körfezine kadar yüksekliği yer yer bin metreye kadar ulaşan bir dağ.
Bir yüzü Bafa Gölüne ve Herakleia antil kentine bakıyor, bir yüzü de Ege denizine… Bir yüzünde Bafa ve Pınarcık mahalleri diğer yüzünde ise Didim-Akbük, Kazıklı, Gürçamlar köyleri/mahalleleri… Ilbıra Dağı'nda Akdeniz ikliminin asli bitki örtüsü olan kızılçamlar (Pinus brutia) çoğunluktadır. Kızılçamlardan başka yörede fıstık çamı ve Halep çamı da görülür. Çınar dağınık halde, söğüt ve kavak su boylarında yetişir. Zeytin, mersin, defne, kocayemiş, sandal, akçakesme, pırnal meşesi, keçiboynuzu, menengiç; Ilbıra Dağı'nın genel bitki örtüsüdür. Bu bitki örtüsü nedeniyle Ilbıra Dağı; etrafına oksijen pompalıyor.
Hekimler; deniz ve çam havasının sentezlendiği yer olan Gürçamlar, Kazıklı, Bozbük ve Akbük yerleşim alanlarının; nefes darlığı, kalp ve tansiyon rahatsızlığı çekenlerin rahatladığı ve huzur bulduğu yerler olduğunu belirtiyor.
