Haftalık yayınlanan Gazete Oksijen'den Nimet Kıraç'ın haberine göre; günlerdir sabahın erken saatlerinde gelip başında nöbet tuttuğu İşkencedere Vadisi, taş ocağı olarak kullanıma açılıp sonsuza dek yok olma riski altında.
"Çevre bölgelerin yüzde 75 su kaynağı bu dere. İşkencedere Vadisi, dünyanın en kaliteli kestane balı ve komar balının üretildiği yer" diyor İkizdere Dernekleri Federasyonu Çevre Komisyonu üyesi Fazlıoğlu ve ekliyor: "Kazansalar bile kaybedecekler. Onların çocukları da kaybetmiş olacak."
İkizdere’de 16 milyon ton taş çıkartılmak isteniyor ancak bunun için köylülere danışılmamış. 20 Nisan’da direnişin başladığı alan, hafta boyunca şiddetli müdahalelere sahne oldu. Jandarmanın kadın eylemcilerin üzerine doğru kepçeyle taş ittiğini gösteren görüntüler direnişi takip edenler için dahi huzursuzluk yarattı.
Çevre köylerden 20’den fazla vatandaşın adına Rize Valiliği ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na açılan davanın avukatlığını üstlenen Yakup Okumuşoğlu, mahkemenin Çevre Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporuna itiraz ettiklerini açıkladı: "25 hektarlık alan için ÇED gereklidir veya değildir kararı alınması gerek. Bunun için 24.9 hektarlık alanlar üzerinden bu projeleri tasarlıyorlar."
Tokat’tan gelen 51 yaşındaki Funda Okyar ise burada büyüdüğünü; annesi çay keserken bebeklerine uyumaları için salıncak yapıp onlara burada su içirdiğini anlatıyor.
Okyar, birçok eylemci gibi, sesinin biber gazından dolayı kısıldığını söylüyor. "Bizim hayatımızı bitirirler. Su buradan başka nereden gelecek? Kuş gidip nerede ötsün?"
Rize Valiliği eylemcilere müdahalenin demokratik hak arayışı sebebiyle değil, pandemiden ötürü olduğunu açıkladı.
Haberin tamamı için tıklayın...