Elazığ’da 24 Ocak 2020 tarihinde meydana gelen 6,8’lik deprem sonrasında, hasar gören binaların yıkım ihaleleriyle ilgili olarak, müteahhit Tayfur Saylan tarafından, Elazığ Belediye Başkanı AKP’li Şahin Şerifoğulları’nın kardeşi ve Elazığ TÜGVA eski İl Temsilcisi Mustafa Şerifoğulları ile Elazığ Belediyesi Özel Kalem Müdürü Muharrem Doğan’ın da aralarında bulunduğu 5 kişi hakkında, yıkım ihalesinde usulsüzlük yaptıkları iddiasıyla 20 Mayıs 2022’de Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu.
Sözcü'den Evren Demirdaş'ın haberine göre, aradan 1.5 yıla yakın zaman geçmesine rağmen, savcılığın şikayetle ilgili halen bir karar vermediği belirtildi.
USÜLSÜZ İHALE İDDİASIYLA İLGİLİ KOMİSYON ÜYELERİ İFADE VERMEDİ
Müteahhit Tayfur Saylan’ın şikayeti üzerine ifade veren Mustafa Şerifoğulları, iddiaları reddetti. Savcılığın yıkım ihalesini gerçekleştiren belediye komisyon üyelerinin isimlerini Elazığ Belediyesi’nden istediği, bu isimlerin bildirilmesine rağmen, aralarında Elazığ Belediye Başkan Yardımcısı Nazif Bilginoğlu'nun da bulunduğu 7 kişinin ifadesinin henüz alınmadığı öğrenildi.
“YETKİ BELGEM OLMAMASINA RAĞMEN İHALEYE KATILDIM”
Elazığ depreminin ardından ağır hasarlı binaların yıkım ihalesini almak için Mustafa Şerifoğulları ile tanıştırıldığını belirten müteahhit Tayfur Saylan, avukatı aracılığıyla yaptığı açıklama şunları söyledi:
“24 Ocak 2020 Elazığ depreminde Elazığ ilinde büyük bir yıkım meydana gelmiştir. Bu deprem neticesinde yıkılacak duruma gelmiş olan evlerin yıkılması için ihaleler açılmıştır. İhale komisyonu Elazığ Belediye Başkanlığı tarafından yürütülmüştür. Bu süreçte ben de bu ihalelere katılmak istedim.
Beni bu duruma teşvik eden ve katılmamı sağlayan Elazığ Belediye Başkanının kuzeni Umut Tatu'dur. Kendisinin tanıştırması ve aracılığıyla belediye başkanının kardeşi, dönemin TÜGVA Elazığ İl Temsilcisi Mustafa Şerifoğulları bana aracılık yaparak, ihaleler konusunda anlaşmaya vardık.
Netice itibarıyla söylemiş oldukları hesaplara para aktarımı yaparak, ihaleler konusunda mutabakata vardık. Benim yetki belge yeterliliğim olmamasına rağmen ihaleye katıldım. Umut Tatu ve Mustafa Şerifoğulları ile anlaştığımız üzere en yakın rakibimin 4 katı fiyat vererek ihaleyi kazandım.
İhale sonrasında ihale komisyonu ile Mustafa Şerifoğulları ve kuzeni Umut Tatu'yu 2022 yılı Mayıs ayında savcılığa şikayet ettim. Benim ifadem savcılık tarafından alınırken, Mustafa Şerifoğulları ve Umut Tatu'nun ifadesi emniyet tarafından alelade bir şekilde alınmıştır.
Mustafa ifadesinde siyasi sebeplerle kendisine iftira atıldığını söylerken, Umut ise kendi hesaplarının blokeli olması sebebiyle ilgili hesaplara para gönderilmesini kendisinin istediğini itiraf eder şekilde ifade vermiştir.
Şikayetin gündem olması sonrasında olay şehir eşrafınca konuşuldu, aksi durumda gün yüzüne dahi çıkmadan belki de dosya kapatılacaktı. Olay duyulduktan sonra Mustafa Şerifoğulları TÜGVA il temsilciliğinden alınmıştır.
Sonrasında dosya savcılıktayken Mustafa Şerifoğulları dönemin başsavcısına çıkarak görüşmüş ve sosyal medya hesabından da fotoğraf paylaşmıştır.”
“KOMİSYON ÜYELERİNİN İFADELERİ HALEN ALINMADI”
Açıklamaya şöyle devam edildi:
“Mustafa Şerifoğulları ve Umut Tatu bu dosyada aracılık yapmış olup kamu görevlisi sıfatı bulunmamakta, bu nedenle ihale komisyonunundaki kamu görevlilerinin ivedilikle ifadelerinin alınması gerekmektedir.
Savcılık tarafından belediye başkanlığına yazı yazılarak ihale komisyonundaki kamu görevlilerinin isimleri istenmiş ve belediye tarafından bu isimler gönderilmiştir. Encümen başkanının da dahil olduğu belediye encümen üyelerinden 7 tane isim savcılıkta olup, savcılık tarafından bu görevlilerin ifadeleri hala alınmamıştır.
Bu işlerin neticesinde büyük zarara uğradım. İhale vaadiyle vermiş olduğum paralardan ve tarafıma verilen iş sözlerinden dolayı maddi manevi çok kaybım olmuştur. Bana verilen sözler tutulmadı. Bu işlerden dolayı, yaptığım ve yapamadığım işlerden dolayı milyonlarca lira zarara uğradım. Kamuyla beraber bu işlerden benim de zararım olmuştur.
Ortada bu kadar iddia ve itiraf varken savcılık tarafından ivedilikle iddianame düzenlenip dosyanın mahkemeye intikal ettirilmesi gerekmektedir. Bu kadar iddia varken savcılık delilleri toplamakla görevli olup, bu kişilerin suçsuzluğuna veya suçluluğuna mahkemenin karar vermesi gerekmektedir.
Bu nedenle savcı derhal gerekli ifadeleri alıp kimse hakkında takipsizlik kararı vermeden dosyayı tamamlayıp iddianameyi düzenleyip mahkemeye göndermesi gerekmektedir. Bir buçuk senedir tamamlanmamış olan iddianame kamunun adalete olan güvenini sarsmaktadır. Kamu güveninin tesisi adına dosyanın tez zamanda tekemmül ettirilmesi lazımdır.”