Ahmet Davutoğlu, İdlib'de Türk taburuna yönelik dünkü saldırı sonrası Suriye ile ilgili atılması gereken adımları düzenlediği canlı basın toplantısıyla açıkladı. Gelecek Partisi kurucu Genel Başkanı, eski Başbakan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu; bu adımları bugün yapılması gerekenler, orta vadeli adımlar ve uzun vadeli çözüm planı başlıkları altında topladı.
33 askerin hayatını kaybetmesi ve en az 32'sinin yaralanmasıyla sonuçlanan İdlib saldırısını takiben Ahmet Davutoğlu'nun dile getirdiği eylem planında sıraladığı acil adımlar şöyle:
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İdlib'deki gelişmeleri görüşmek üzere bugün acilen toplanmalıdır.
Sayın Cumhurbaşkanı, bütün siyasi parti liderlerin katılımıyla değerlendirme toplanması yapmalıdır.
İdlib'deki saldırıyla ilgili kamuoyunu şeffaf biçimde aydınlatacak ortak bir açıklama metni ulusal ve uluslararası kamuoyuyla paylaşılmalıdır. İdlib'de askerlerimizin ve gözlem noktalarımızın bulunduğu bölge ülkemizin güvenlik alanı olarak ilan edilmeli. Bu alana yönelik her türlü askeri faaliyetin hasmane bir tutum olarak değerlendirileceği ve mukabalede bulunulacağına dair bütün taraflar bilgilendirilmelidir. Artık sadece Astana ve Soçi mutabakatlarına atıfla İdlib'deki askeri varlığımızı korumak mümkün değildir. NATO'nun acilen toplantıya çağrılması yerinde olmuştur.
"Başta hava savunma sistemi olmak üzere ülkemizin dış saldırılara karşı korunması ve mültecilerin sınır ötesinde korunması konusunda ortak askeri plan geliştirilmesine dönük girişimde bulunulması sağlanmalıdır. Türkiye'nin ilan ettiği güvenlik alanının NATO tarafından da kabul edildiği ve bu alanda hava sahasının uçuşa kapatıldığı ve Türk birliklerine yönelik her saldırının İttifak'ın 5. maddesi çerçevesinde değerlendirileceğine ilişkin karar alması talep edilmelidir. Sadece görüşmede kalınmamalı, ortak askeri bir plan talep edilmelidir.
Başta ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya olmak üzere NATO ülkeleri liderler düzeyinde hemen bugün bilgilendirilmeli ve NATO'dan taleplerimiz net bir şekilde ortaya konmalıdır. Liderlerin iradeleri olmadan yapılacak bir toplantı NATO'dan istediğimiz sonucu çıkarmayabilir."
BM Güvenlik Konseyi (BMGK) daimi üyelerinin Ankara'daki büyükelçileri Dışişleri Bakanlığı'na davet edilerek tespitlerimiz, uyarılarımız ve taleplerimiz kendilerine iletilmeli. BMGK'nın acilen tedbir alması talep edilmelidir.
BMGK'daki girişimlerin veto edilmesi ihtimaline karşı, Suriye'de mülteci dalgalarına yol açan saldırıların engellenmesi ve mültecilerin Suriye'de ihtiyaçlarının karşılanmasına dönük insani koridor açılması için BM Genel Kurulu kararı çalışması derhal başlatılmalıdır.
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ile yeni bir mülteci akının sınır ötemizde karşılanması konusunda acilen çalışmalara başlanmalıdır. Suriye'ye komşu ülkelerin büyükelçileri de Dışişleri Bakanlığı'na davet edilmeli, bölgesel istişarelere de açık olduğumuz gösterilmeli. Bu bölge bize ait; ne Rusya, ne ABD ne Çin'e ne Fransa'ya ne İngiltere'ye... Irak, Lübnan, Ürdün gibi ülkelerle derhal diplomatik temas kurulmalı; ihtilaflar bir tarafa konarak aralarında İran, Suudi Arabistan, Mısır, BAE ve Katar'ın da bulunduğu ülkelerin büyükelçileri Dışişleri Bakanlığı'na davet edilmeli ve bilgilendirilmelidir. Sayın Cumhurbaşkanı'nın bugün bölge ülkeleri liderlerini bugün derhal araması ve bilgilendirilmesi son derece önemlidir.
Rusya'ya dönük caydırıcı tedbirler almakla birlikte; ikili iletişim ve istişare kanalları açık tutulmalıdır. Bu kanallarla Rusya'ya komşu iki büyük devlet olarak, Suriye'de vekalet savaşlarıyla karşı karşıya gelmektense stratejik iş birliğimizi düzen kurucu bir şekilde geliştirme çağrısında bulunulmalıdır.
Benzer bir girişim İran nezdinde de yapılmalı. Suriye'nin iki ülkenin çatışma alanı olmaktan çıkarılması gerektiği vurgulanmalıdır. Dar bir coğrafyada yoğun bir yığınak halinde bulunan askeri güçlerimizin benzer saldırılar karşısında korunabilmesi için lojistik ve askeri tedbirler alınmalıdır. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekat alanlarında caydırıcı gücümüz tahkim edilmeli ve buralarda teyakkuz hali sürdürülmelidir. Ayrım gözetmeden bütün Suriye halkına bir çağrıda bulunarak Türkiye'nin hiçbir şekilde Suriye'ye dönük gizli bir emelinin olmadığı, dost ve kardeş Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygılı olduğu, askerlerimizin mevcudiyetinin can kaygısıyla sınırlarımıza yönelen mültecileri koruma amaçlı olduğu açıkça ifade edilmelidir. Suriye halkı bütün taraflarıyla kalıcı bir siyasi çözümde anlaştığı zaman Şam'da kurulacak kapsayıcı bir yönetimle en iyi dostluk ilişkilerini 2011 öncesi bıraktığımız yerden sürdüreceğimizi ilan etmeliyiz.
Bütün bunların bugün atılabilecek adımlar olduğunu dile getiren Ahmet Davutoğlu, orta vadede yapılabileceklere ilişkin önerilerini ise şu şekilde özetledi:
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Suriye'de daha uzun kalmasını önleyebilmek ve en kısa zamanda ülkeye dönüşünü teminat altına alabilmek için; yürütülen misyonların Suriyeli güçlerce yürütülebilmesini sağlayacak bir güvenlik yapılanması gerçekleştirilmelidir. Mehmetçik gerekmedikçe doğrudan muharip güç olarak çatışmalara girmemelidir.
Sınır boylarımızdaki Arap, Türkmen, Kürt, Sünni ve Nusayri her kökenden bütün Suriyelilerle kapsamlı bir sivil diyalog başlatılmalıdır. PYD'nin, YPG'nin mevcudiyeti dolayısıyla Suriyeli Kürt kardeşlerimizi onların insafına bırakamayız...
Suriye rejiminin genelde Suriye'de ve özelde İdlib'de işlediği insanlık suçları ve bunun yol açtığı mülteci krizi konusunda detaylı bir rapor hazırlanmalı ve uluslararası kurumlarla paylaşılmalıdır.
İşlevselliğini yitirmekte olan Astana ve Soçi süreçlerinin Cenevre süreciyle birleştirilerek 2118 sayılı BMGK kararına dayalı olarak BM şemsiyesi altında daha geniş katılımlı; diplomatik, siyasi, insani ve güvenlik boyutlarından oluşan dört ayaklı bir mekanizma geliştirilmelidir.
BM nezdinde yapılan girişimlerde, Suriyeli mültecilerin bulundukları yerde korunabilmesi için bir BM güvenlik gücü oluşturulması talep edilmeli ve böyle bir gücün oluşturulmasına paralel olarak silahlı kuvvetlerimizin ülkemize sağlimen geri dönmesi sağlanmalıdır.
Söz konusu BM gücü oluşana kadar, silahlı kuvvetlerimizin denetimi altında bulunan bölgelerdeki askeri ve sivil koordinasyon tahkim edilmeli ve işleyen bir düzen kurularak mültecilerin ülkelerinde kalması sağlanmalıdır. Afrin’de, Cerablus’ta, Resulayn'da askerlerimizin bulunduğu bütün bu bölgelerde sağlıklı işleyen bir düzen kurmak mülteci akınlarını sağlacak önemli bir faktördür.
İdlib saldırısına Avrupalı yetkililerin tepkileri ne oldu?
"UZUN VADELİ ÇÖZÜM PLANI ORTAYA KONULMALI"
Türkiye'nin Suriye'de kalıcı bir siyasi düzen oluşturmayla ilgili bir çerçeve çözüm planını dünya kamuoyuna duyurması gerektiğini savunan Ahmet Davutoğlu, 'Biz sadece bize saldırıldığında tepki veren, askerlerimiz şehit edildiğinde yas tutan bir konumdan çıkmalıyız' dedi.
BM gözetiminde takvime bağlandırılmış bir siyasi çözüm planı dahilinde müzakerelere derhal başlanması
Suriye’nin yeniden imarı konusunda uluslararası destek fonu oluşturulması
Siyasi çözümle birlikte uluslararası güvencelerle mültecilerin iç savaş öncesi yerlerine dönmesinin temin edilmesi
Suriye topraklarındaki yabancı ülkelerin düzenli ordu unsurlarının, askeri güçlerinin tamamının çekilmesi
Türkiye-Suriye arasındaki Adana Protokolü'nün geçerliğinin korunması
Başta Türkiye olmak üzere bütün ülkelerin Suriye ile ilişkileri iyileştirmesi ve geliştirmesinin sağlanması