Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

İdam talebinden zaman aşımına... O dava düştü!

Diyarbakır Cezaevi’nde gardiyan, polis ve jandarma “isyan bastırma” gerekçesiyle 1996 yılında operasyon düzenlemişti

Diyarbakır Cezaevi'nde 24 Eylül 1996 tarihinde gardiyan, polis ve jandarma PKK'lı tutukluların bulunduğu koğuşa girdi.

Operasyonda 10 tutuklu öldü, 23 tutuklu ağır yaralandı.

Ölümlere tutukluların demir çubuklarla dövülmesinin neden olduğu ileri sürüldü.

Operasyonun gerekçesi "cezaevi nakillerine karşı başlatılan isyanı bastırmak" olarak açıklandı.

İktidarda Refah-Yıl hükümeti vardı. İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, Adalet Bakanı Şevket Kazan'dı.

Kazan'ın talimatıyla olaya ilişkin dava açıldı.

Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı 7 gardiyan hakkında “müessir fiil” iddiasıyla Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açtı.

Asker ve polis şüpheliler hakkındaki dosya memuriyetleri nedeniyle valiliğe gönderildi.

Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın “dava açılsın” talimatı üzerine İl İdare Kurulu dosyayı savcılığa iade etti.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı 30 jandarma ve 35 polis hakkında TCK'nin 452/1. maddesi uyarınca “zaruret sınırlarını aşarak faili gayri muayyen şekilde adam öldürmek” suçlamasıyla 3 ile 15'er yıl arasında değişen hapis istemiyle dava açtı. Tutuklular aleyhine de “devlet malına zarar vermek, görevli memura mukavemette bulunmak ve müessir fiil” suçlarından dava açıldı.

SUÇ VASFI DEĞİŞTİ, İDAM TALEBİYLE YARGILAMA BAŞLADI

Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 23 Aralık 1997 günü görülen ilk duruşmada, sanıkların TCK'nin 450/5. maddesi gereği ek savunması istendi. Suçun vasfı değişti, sanıkların idam istemiyle yargılanmasına başlandı. Asliye Ceza’daki gardiyanların davası ana dosyayla birleşti, sanık sayısı 72'ye çıktı.

29 duruşma boyunca, müdahil avukatlarının davanın idam istemli olduğunu belirterek, sanıkların tutuklanması ve mağdurlarla yüzleştirilmesi, olay yerinde keşif yapılması talebi reddedildi. Mahkemenin, 72 sanığın olay günündeki giysisiyle çekilen fotoğrafının teşhis ettirilmesi kararı da hiç uygulanmadı. Sanık 2 ere uzun süre ulaşılamadı.

TANRIKULU "ZAMAN AŞIMINA SOKACAKLAR" DEMİŞTİ

O dönem davanın müdahil avukatı olan, CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu, davanın açılmasından 6 yıl sonra görülen duruşmasında şöyle demişti:

"İlk celsede yapılması gereken iş 6 yıl sonra mı sorulur? Tüm bunlar, davanın zamanaşımına uğraması ve sanıkların ceza almamasına yarayacak. Çünkü bu tür olaylarda zamanaşımı süresi 20 yıl iken, bu sanıklar görevleri sırasında bu suçu işlediğinden, süre 10 yıla iniyor. Ve zamanaşımına uğratma çabası güçleniyor.”

Aralarında asker, polis, gardiyan, cezaevi doktoru ve cezaevi müdürünün bulunduğu, 72 sanığın yargılandığı dava 27 Şubat 2006'da sonuçlandı.

62 sanık "kastın aşılması suretiyle birden fazla kişiyi öldürmek", "görevi kötüye kullanmak" suçlarından 5'er yıl hapis ve 3'er yıl kamu hizmetinden men cezasına çarptırıldı. Mahkeme 3 sanığın beraatına karar verirken, 7 sanığın dosyası zaman aşımından düştü.

AİHM TÜRKİYE'Yİ TAZMİNATA MAHKUM ETMİŞTİ

Müdahil avukatları, makul sürede sonuçlandırılmadığı gerekçesiyle, davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıdı. AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) yaşam hakkını güvence altına alan 2'nci ve işkence ile kötü muameleyi yasaklayan 3'üncü maddesinin ihlal edildiğine karar vererek, 2010 yılında Türkiye'yi 798 bin Euro tazminata mahkum etti.

Yargıtay 1'inci Ceza Dairesi, 62 sanık hakkında verilen 5'er yıllık hapis cezasını eksik soruşturma yapıldığı gerekçesiyle bozdu. Aralık 2012’de mütalaasını veren savcı, sanıkların "öldürme kastı olmaksızın ölüme sebebiyet vermek” suçundan cezalandırılmalarını, bu suçtan zamanaşımı süresi dolduğu için davanın ortadan kaldırılmasını talep etti.

Olaylarda ağır yaralanan ve daha sonra hayatını kaybeden Kadir Demir'in tedavi altına alınmadan Antep Cezaevi'ne sevk edilmesi nedeniyle, haklarında dava açılan 17 kamu görevlisinin dosyasının da bu davayla birleştirilmesi sonucu sanık sayısı 89'a yükselmişti. Yargıtay 1. Ceza Dairesi, davada yargılanan 89 kamu görevlisi hakkında yerel mahkemenin verdiği kararı 2016’da usul ve esas yönünden bozdu, 62 kişiye verilen 5'er yıl hapis cezasına uygulanan indirim oranın kanuna aykırı olduğuna hükmetti.

DAVANIN DÜŞÜRÜLMESİNE,DEMİR VE TAHTA PARÇALARININ MÜSADERESİNE

Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dünkü duruşmaya sanıklar katılmadı, taraf avukatları hazır bulundu. Savcı 20 sanığın beraatı, 6 sanığın davasının zaman aşımından düşürülmesi, 63 sanığın “öldürme kastı olmaksızın ölümü sebebiyet vermekten” cezalandırılması yönündeki görüşünü tekrar etti.

Müdahil avukatlarından Barış Yavuz, sanıkların kullandığı cop ve maktullerdeki yaralanmalar dikkate alındığında suçun kasten işlendiğinin sabit olduğunu, kasten adam öldürmekten mahkum edilmelerini, AİHM’in verdiği kararın da dikkate alınmasını talep etti. Mahkeme sanıklar hakkında açılan kamu davasının 765 sayılı TCK’nin 102/2 ve 104/2 maddeleri ile Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 223/8 maddesi gereğince düşürülmesine karar verdi. Yani dava zaman aşımından düşmüş oldu. Hiçbir sanık ceza almadı.

Diyarbakır Cezaevi'nde ölen tutukluların isimleri şöyle: Nihat Çakmak, Rıdvan Bulut, Edip Dönekçi, Erkan Perişan, Hakkı Tekin, Ahmet Çelik, Mehmet Sabri Gümüş, Cemal Çam, Mehmet Batuye ve Kadir Demir.

İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER