Hüsnü Mahalli, bugünkü "Kronoloji" başlıklı yazısında, AKP'nin dış politikadaki hatalarını sıraladı. Mahalli, "Suriye müdahalesi olmasaydı bugün içerde ve dışarda yaşadığımız ve bundan sonra yaşayacağımız sorunların hiçbiri olmayacaktı." dedi.
İŞTE MAHALLİ'NİN YAZISI
Her şey, Arap Baharı'yla başladı.
Bir hevesle.
Emevi Camii'nde kalınacak bir namaz uğruna.
Arap İslamcılarının gazıyla ‘Sultan' ve ‘Halife' olma hayaliyle.
100 yıl önce çıkılan coğrafyaya yeniden egemen olma rüyasıyla.
Hiçbiri olmadı ve olması da olası değil. Çünkü burası Ortadoğu.
Kimin eli kimin cebinde belli olmaz ve her zaman tezgahların sonu gelmez.
Sonuç ortada.
20 yıl önce Öcalan'ı getirip Ankara'ya veren ve bir ay sonra FETÖ'yü alıp götüren ABD'nin, içerde ve dışarda Türkiye'nin başına örmediği çorap kalmadı.
FETÖ'nün siyasi ayağını tartışmanın anlamı yok. Çünkü herkes biliyor.
17-25 Aralık 2013 olayı çok şeyi anlatmıştı ama ders alan yoktu.
Yandaş medyaya göre CIA, MOSSAD, Alman BND ve İngiliz MI6 istihbarat örgütleriyle iş birliği yapan FETÖ'cüler herkesi dinlemiş, devletin tüm sırlarını yabancılara vermiş ama kimse olayı ciddiye almamıştı.
‘Kozmik Oda' ayrı bir rezalet.
Sonra da 15 Temmuz'a şaşıranlar oluyor!
Yine yandaş medyaya göre 15 Temmuz başarısız darbe girişiminin arkasında bildik istihbarat örgütlerinin yanı sıra BAE ve Suudiler de varmış.
Zarrab unutulmuştu ama Ankara FETÖ'yü istedi, ABD vermedi.
ABD vermeyince Ankara, Moskova'dan yardım istedi.
24 Kasım 2015'te düşürülen Rus uçağı için 27 Haziran 2016'da özür dilendi, Ruslar 15 Temmuz darbesini haber verdi. Erdoğan 9 Ağustos'ta Putin'le buluştu, o da 24 Ağustos'ta TSK'ya ‘Buyur gir Suriye'ye' dedi.
S-400 hikayesi işte böyle başladı.
Müthiş bir satranç oyunu.
Amerikalılar, Fırat'ın doğusunda cirit atıyor. Türkiye ise Fırat'ın batısında zor durumda.
Başta İdlib olmak üzere birçok konuda Ankara'nın başı büyük belada.
Bu bela ve belalardan kurtulmanın bir tek yolu var, o da Şam ile barışmaktır.
Olağanüstü karmaşık yüz yıllık riskler içeren Fırat'ın doğusundaki sorun başka türlü çözülemez.
S-400'ün intikamını F-35 kararıyla almaya çalışan ABD bununla yetinmeyecektir. Yetinmeye kalkışsa bile Yahudi lobileri buna izin vermeyecektir. Çünkü Filistin, bölge ve Türkiye ile ilgili bir türlü hesabı olan İsrail'in F-35 uçakları var ve S-400, bu uçaklar için büyük bir risk oluşturacaktır.
Özellikle Doğu Akdeniz'de.
Önümüzdeki 50 yılın potansiyel çatışma alanı.
O bölgede herkes Türkiye'ye düşman.
İsrail, Kıbrıs, Mısır, Yunanistan, Suriye ve Lübnan.
ABD, yakında Yunanistan'a F-35 ve Patriot verecektir.
Bölgede gerginlik sürekli tırmanıyor.
Dengeleri Türkiye'nin lehine çevirmenin tek bir yolu var o da Şam ve dolaysıyla Beyrut ile barışmaktır.
Unutulmamalıdır ki, Suriye'nin Akdeniz kıyılarında, Rusya'nın deniz ve hava üsleri bulunmaktadır.
Akdeniz'de güç kazanan bir Türkiye çok kısa bir zamanda Fırat'ın doğusu ve bütün karmaşık denklemleriyle Irak'ta, tüm sorunlarını çözebilecektir.
Elbette Şam, Bağdat ve Tahran'la birlikte hareket ederek.
Mısır, Suudi Arabistan, BAE ve İsrail ittifakına karşı.
ABD, İngiltere, Fransa ve Batılı İttifakın olası hamlelerine karşı.
Türkiye açısından bölgede ve uluslararası ilişkilerde dönüşü olmayan bir süreç yaşanıyor.
Bu coğrafyada bir hata binbir bela demektir.
Karşı koymanın, önlemenin ve bertaraf etmenin bir tek yolu var, o da bir daha asla hata yapmamaktır.
Bu kavgayı her zaman elinde çok fazla kozu olanlar kazanmış ve kazanacaktır.
Kozların büyük bölümü Suriye'de toplanmıştır.
Tarih boyunca bu böyle olmuştur.
24 Ağustos 1516'da, Suriye'den Arap coğrafyasına giren Osmanlı, 402 yıl sonra yine Suriye'den çıkmıştır.
2011'de, Yeni Osmanlılar tarihi tekerrür etmek istediler ama olmadı. Çünkü tarihten ders almamışlardı.
Suriye kilit bir ülkedir.
Şifreleri iyi bilinmezse kilit kırılır yine açılmaz.
Geldiğimiz nokta ortada.
Suriye müdahalesi olmasaydı bugün içerde ve dışarda yaşadığımız ve bundan sonra yaşayacağımız sorunların hiçbiri olmayacaktı.
HİÇBİRİ.
Bir kez olsun beni dinleyin ya da hata yapmaya devam edin.