BIST 100 9.368 DOLAR 34,48 EURO 36,24 ALTIN 2.960,44
7° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Hilal Solmaz, 'Cumhuriyet Çocukları'nı, 100. yılda 'Cumhuriyet'in Yüzleri' belgeselinde buluşturdu

Hilal Solmaz, 'Cumhuriyet Çocukları'nı, 100. yılda 'Cumhuriyet'in Yüzleri' belgeselinde buluşturdu

Gazeteci Hilal Solmaz, yönetmenliğini üstlendiği 'Cumhuriyet'in Yüzleri' belgeseli için Cumhuriyet'in ilk yılarında devlet bursuyla yurt dışında eğitim gördükten sonra ülkelerine dönen isimler 'Cumhuriyet'in Yüzleri' belgesel serisinde bir araya geldi. Muazzez İlmiye Çığ, "Her devrimin bir karşı devrimi oluyor. Ancak hiç kimsenin karşı devrimi yapmaya gücü yetmeyecektir." dedi.

Cumhuriyet'in ilanından sonra devlet bursuyla yurt dışında eğitim gördükten sonra Türkiye'ye dönen isimler, 'Cumhuriyet'in Yüzleri' belgesel serisinde yer aldı.

Gazeteci Hilal Solmaz, Cumhuriyet'in 100'üncü yılında, Cumhuriyet'in ‘eğitimde fırsat eşitliği’ ilkesinden yararlanıp bursla yurt dışında eğitim gördükten sonra Türkiye'ye dönen 'Cumhuriyet Çocukları' ile konuştu.

Yapımcılığını Medya A.Ş’nin yaptığı, yönetmenliğini Hilal Solmaz'ın üstlendiği 'Cumhuriyet'in Yüzleri' belgesel serisinde, Cumhuriyet'in laik, çağdaş ve bilimsel eğitimiyle bugün, alanlarında büyük isimlere dönüşen 'Cumhuriyet Çocukları' anlatıldı.

Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ, Devlet Opera ve Balesi'nin ilk kadın genel müdürü Meriç Sümen, sanat tarihçisi Prof. Dr. Nurhan Atasoy, mimar Dr. Doğan Hasol, ressam Mehmet Güleryüz, müzisyen İlham Gencer'in de aralarında olduğu isimler belgeselde bir araya geldi.

Hilal Solmaz, 'Cumhuriyet Çocukları'nı, 100. yılda 'Cumhuriyet'in Yüzleri' belgeselinde buluşturdu - Resim : 1

'Cumhuriyet'in Yüzleri' belgesel serisi önümüzdeki günlerde Haldun Dormen, Ayla Algan ve Seha Okuş ile devam edecek.

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın üniversite öğrencilerinden Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nin ilk kadın mezunlarından olan Muazzez İlmiye Çığ, Cumhuriyetin 100. Yılını görmenin mutluluğunu yaşıyor. Atatürk’ün büyük aydınlanma seferberliğinin ilk evlatlarından olan Muazzez İlmiye Çığ 109 yaşında. Hayatını Atatürk’ün hayallerini gerçekleştirmeye adayan Cumhuriyet Çınarının, olağanüstü yaşamı ve Sümerolog olmaya giden yolunu “Cumhuriyetin Yüzleri” belgeseline anlattı.

“CUMHURİYET VE ONUN YETİŞTİRDİĞİ ÇOCUKLAR, YOLUNA DEVAM EDECEK”

“Benim hayatımın en muazzam zamanları üniversite yıllarımdı. Kadın ve erkeğin eşitliğinin yaşadığı, kültür sanat etkinliklerini birlikte takip edildiği yıllardı. Maalesef genç kızlığımda yaşadıklarımı, çocuklarıma yaşatamadım! Cumhuriyetin 10. Yıl kutlamaları muazzamdı. İnsanın okudukça açıldığına inanıyorum. Düşünün Atatürk en zor zamanlarda bile hep kitap okumuş. Her devrimin bir karşı devrimi oluyor. Ancak hiç kimsenin karşı devrimi yapmaya gücü yetmeyecektir. Cumhuriyet ve onun yetiştirdiği çocuklar, yoluna devam edecek. Güzel günler göreceğimize inanıyorum.“

İSMET İNÖNÜ: SANATÇI KİMSENİN AYAĞINA GİTMEZ

Türkiye'nin ilk devlet sanatçısı unvanı alan ve Rusya'nın tarihi sahnesi Bolşoy'da sahneye çıkan ilk Türk balerini, Devlet Opera ve Balesi'nin ilk kadın Genel Müdürü, koreograf Meriç Sümen, başarısını Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyetine borçlu olduğunu söylüyor. “İsmet Paşa (İnönü) bale temsillerini sürekli takip ederdi. İlk gelişinde yanına doğru giderken, gelmeyin işreti yaptı. Alla alla yanlış bir şey mi yaptık diye düşünürken yanımıza geldi. “Hiçbir zaman, bir sanatçı kimsenin ayağına gitmez, bunu hiç unutmayın“ dedi. O Günden sonra mecbur kalmadıkça gitmedim, hep bana geldiler. Çok mutluyum. Yurtdışı temsillerinde ‘Atatürk’ün kızı, ‘Cumhuriyetin yüzü’ derledi bana. Cumhuriyet denince iftihar ediyorum. Nice yüzyıllara… Biz Cumhuriyet Çocukları olarak geldik verilen görevleri de en iyi şekilde yapmaya çalıştık. Bütün isteğim memleketimizin en iyi şekilde temsil edilmesi… “

"HER YAPTIĞIYLA 50 YIL SONRASINI GÖRMÜŞ"

Prof. Dr. Nurhan Atasoy, Türkiye’nin yetiştirdiği en yetkin sanat tarihi araştırmacıları arasında ilk sıralarda yer alıyor. 1950’lerde başladığı çalışmalarını, ilk günden bugüne aynı titizlikle sürdürüyor. "Çok gürültülü patırtılı bir evde doğdum. Bizim terbiyemizde, büyümemizde en çok etki yapan büyük babamdı. Tıp tahsili yapmış, doktor olarak Kurtuluş Savaşı'na katılmış. Cumhuriyet kurulduktan sonra Atatürk’ün yapmak istediklerini tatbik etmeye uğraşan biriydi. Bizi de öyle yetiştirdi. Eğitim seferberliğine inanan ve hayata geçiren bir ailede büyüdüm. En büyük zenginliğimiz ,eğitimli bireyler yetiştirmek oldu. Ben Atatürk’ün her yaptığına hayranım. Her yaptığıyla 50 yıl sonrasını görmüş." dedi.

Erzincan depremiyle başlayan hayat, akşamları ajanstan dinlenen ve acaba Almanlar Türkiye’ye de girecek mi endişesiyle geçen endişeli günler, ekmeğin karneyle alındığı yokluk yıllarda başlıyor, Mimar Dr. Doğan Hasol’un hayatı.

Lisesinden kulüp yöneticiliğine Galatasaray günleri, mimarlık yılları, düzenlenen fuarlar, yazılan kitaplar-sözlükler, 50 yılı geride bırakan Mimar Dr. Doğal Hasol, “Atatürk döneminde harcamalarda hiç israfa gidilmemiş, tutumlu ve çok planlı, programlı bir yol izlenmiştir. Üretime yönelik sanayi atılımlarını yollar, köprüler ve demiryolları izlemiştir. Silah ve uçak sanayileri kurulmuştur. Bütün bunlar bir plan ve program içinde yalnızca 10 yılda gerçekleştirilmiştir. Atatürk Türkiyesi’nin planlamaya verdiği önem birçok ülke için örnek oluştururken Avrupa ülkelerinin de dikkatinden kaçmamıştır. Maalesef Menderes İmarıyla pek çok değerli yapı yitirilmiştir. Eğitim, kültür ve ekonomi yapıları, ciddi mimarlık projeleriyle ele alınıp, yapıldı Atatürk döneminde. Sanayi yapıları kuruldu. 1937’de uçak üreten fabrikamız var. Orada yapılan uçak İtalya’ya ihraç edildi. Köy Enstitüleri'nde büyük değerler yetişti. Pek çok sanatçı Halkevleri’nde eğitim gören sanatçıların günümüzde başarılarıyla anılıyor. Yurttaş, bu toprakların sahibi ve özgür insanlar olarak yaşmak istiyorsak, Cumhuriyeti korumak bizim görevimiz”.

Yarım yüzyıldan uzun zamandır Türkiye Resim sanatının öncü isimlerinden olan Mehmet Güleryüz. Kazandığı devlet bursu ile resim ve Lithografie ihtisası yapmak üzere gittiği Paris’e gitti. Performansını geliştirerek ilk heykellerini yaptı. Taş baskı ve yüksek resim dallarında kendisini geliştirerek 1975 yılında yurda döndü. Resmin yanı sıra tiyatroda da ilklerin öncüsü oldu.

"O GÜNÜN DEMOKRATİK ŞARTLARI İÇİNDE BU OYUNU OYNAYABİLDİK, BUGÜN BU OYUNU OYNAYAMAYIZ"

“Resimden sonra ikinci aşkım tiyatro… Çok erken yaşta başlayan bir tiyatro deneyimim var. Arena Tiyatrosu bir devrim tiyatrosuydu, daha sonra Ankara Sanat Tiyatrosu’na dönüştü. Başta Asaf Çiyiltepe, Tolga Aşkıner, Tuncer Necmioğlu, Ani ve Çetin İpekkaya, Genco Erkal, Şevket Altuğ, Umur Bugay ve Başar Sabuncu gibi Türk Tiyatrosu’nun çok önemli isimler vardı. Buradaki tavır, tiyatro edebiyatında düşünce bazlı yazarların oyunları oynamak. Fansız yazar Alfred Jarry'nin dünyaca ünlü oyunu “Übü” ile başladık. Darbe yapan Übü, orduyu, ahlakı, adaleti ve bütün değerleri kanalizasyona atıyor. O günün demokratik şartları içinde bu oyunu oynayabildik. Bugün bu oyunu oynamayanayız. Bütün tiyatronun kostümlerini ben yapardım. Böyle bir tiyatroydu bizimkisi, hepimiz aynı maaşı alırdık. Orada resim sanatındaki tıkanıklığın nedenlerini de anladım. Hiçbir resim hocası bir akımın temel nedenlerini, oturup doğru dürüst anlatmamıştır. Çünkü her birinin arkası sosyopolitiktir. En önemli mesele nedir? Onu da tiyatrodan öğrendim. Neden şikâyetçisin, en fazla neden konuşmak istiyorsun? Bütün hayatımın dayanak noktası, yaptığım işlerin enerjisi ve heyecanı da oradan geldi. Bütün gaye kendi işini gerçek arenada denemen ve bir ömür boyu seçeceğin bu yolu bulmandır. Kendi içinde, kendini aydınlatmalısın ki etrafa o ışık yayılsın. O Cumhuriyet olur. Ne mutlu ki biz Cumhuriyete yaranmaya çalıştık. “

Hilal Solmaz, 'Cumhuriyet Çocukları'nı, 100. yılda 'Cumhuriyet'in Yüzleri' belgeselinde buluşturdu - Resim : 2
Ülkemizde caz müziği ve Türkçe sözlü pop müziğin öncülerinde İlham Gencer, 1938'de 16 yaşındayken Atatürk'ün cenazesinde çıkan kargaşada tören atlarının altında kaldığını, başından yaralanarak 3,5 ay Teşvikiye Sağlık Yurdu'nda yattı. O günün kendisi için büyük bir gurur olduğunu söyleyen Gencer, ölümünden bir kaç ay önce yapılan söyleşide, Cumhuriyetin 100. Yılı için bestelediği marşı, miras bıraktığını paylaşıyor.

“Cumhuriyetin Yüzleri” önümüzdeki günlerde aralarında Haldun Dormen, Ayla Algan Mehmet Güleryüz ve Seha Okuş’unda bulunduğu belgesel serisine devam edecek.

Belgeseli bu linkten takip edebilirsiniz

https://www.youtube.com/@ibbtvcanli/videos