Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

HDP'den iktidara kayyum çıkışı

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, HDP'li 6 belediyeye kayyum atanmasına tepki gösterdi.

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, bu sabah HDP'li Siirt, Iğdır, Baykan, Kurtalan, Muş ve Altınova belediyelerine kayyum atanması hakkında açıklama yaptı.

HDP'li belediyelere kayyum atanmasını 'darbe pratiği' olarak nitelendiren Mithat Sancar'ın açıklamaları şöyle oldu:

'İKTİDARIN KENDİSİ DARBE PEŞİNDEYMİŞ'

Bildiğiniz gibi bu sabah 5 belediyemize daha kayyım atandı. İktidar sözcüleri bir süredir kamuoyunu darbe dedikodularıyla oyalıyor, meşgul ediyorlar. Darbe söylentilerini yayarak kendilerinden bir mağdur yaratmaya çalışıyorlar. Meğer kendileri bir darbe planı peşindeymiş. Bu sabah bu planın hayata geçirilmesine tanık olduk. İktidar 5 belediyemize kayyım atadı, yani bir darbe yaptı. Iğdır, Siirt, Kurtalan, Baykan ve Altınova belediyelerimiz iktidar tarafından gasp edildi.

'BU BİR DARBEDİR'

Böylece 31 Mart’tan bu yana 65 belediyemizden 45’ini iktidar kayyım yoluyla gasp etmiş oldu. 8 belediyemiz de KHK darbesiyle gasp edilmişti. Bunun adı açıktır: bu bir darbedir. Bu, demokrasiyi tanımamaktır. Bu, halkın iradesini yok saymaktır. Bu, toplumun demokrasi inancını ortadan kaldırmaktır. Bu, toplumun bir arada yaşama umuduna darbe vurmaktır. Darbe siyaseti, siyasal kurumları, halk iradesini zorla ortadan kaldırmak anlamındadır. Bu iktidar, elindeki yetkileri kullanarak demokrasiyi, halk iradesini ortadan kaldırmak suretiyle bir darbe gerçekleştirmektedir. Üstelik iktidarın darbeci pratiği zincirleme bir şekilde zamana yayılmış olarak uygulamaya konulmaktadır.

'KAYYIM KÜRT DÜŞMANLIĞININ EN SERT, EN AÇIK ÖRNEĞİDİR'

Kayyım uygulamasının bir diğer adı halk düşmanlığıdır. Daha da açık söyleyeyim: İktidar, kayyım politikasıyla Kürt halkına düşmanlık yapıyor. Kayyım Kürt düşmanlığının en sert, en açık örneğidir.

'HALK İRADESİNE DÜŞMANLIK'

İktidarın darbeci anlayışı başka alanlarda da kendini gösteriyor. Biliyorsunuz, belediyelerimiz gasp edildikten sonra batıdaki belediyelere yönelik tehditler de iktidar tarafından arttırılmıştır. İktidar, CHP’li belediyeleri de kayyım şantajıyla terbiye etme yoluna gitmiştir. İnsanlık, korona virüs salgınıyla mücadele ederken, bu tehlikeyle dayanışma yoluyla baş etmek için uğraşırken; iktidar, dayanışmayı, halkın kendi örgütlenmesini ortadan kaldırma planlarının peşinde olmuştur. Halk iradesini tanımayan bir iktidarın halk sağlığı gibi bir derdi de olamaz. Halk iradesine düşmanlık halkın sağlığına da düşmanlıktır.

'İKTİDARIN GASPÇI UYGULAMALARINA KARŞI BİR ARAYA GELSEYDİK BUGÜN BU TABLO İLE KARŞILAŞMAZDIK'

Kayyım uygulamalarının başından beri kamuoyunu uyarıyoruz. Kamuoyuna çağrılar yapıyoruz. “Kayyım darbesini sadece HDP’nin, sadece Kürt halkının bir meselesi olarak görürseniz yanılırsınız” diyoruz. “Bu, iktidarın faşizan anlayışının bütün ülkeye hâkim kılınması için yapılan bir hazırlıktır” diye altını çizerek uyarıda bulunmuştuk. O nedenle belediyelerimize yönelik bu gaspı hep birlikte göğüslemek gerektiğini de belirtmiştik. Eğer o gün gerekli dayanışmayı gösterseydik, o gün hep birlikte iktidarın gaspçı faşizan uygulamasını hep birlikte durdurmak için bir araya gelseydik bugün belki bu tablo ile karşılaşmadık.

Biz, halkımızın iradesini yok sayan, Kürt düşmanlığı politikasının merkezine koyan bu iktidara karşı dimdik ayaktayız. Her türlü demokratik yönetimi kullanarak mücadele etmeye kararlıyız. Kayyım uygulaması, bizim mücadele kararlılığımızı artırmaktan başka bir sonuç doğurmaz. Yine bütün dünya biliyor ki HDP baskılara boyun eğmez, Kürt halkı baskılardan korkmaz, baskılar karşısında sinmez. Biz her türlü hukuksuzluğa, adaletsizliğe, demokrasi dışı her türlü uygulamaya, savaş politikalarına karşı bütün gücümüzle demokratik zeminde mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu ülkeye barışı ve demokrasiyi bizim bu kararlılığımızın getireceğinden de şüphe duymuyoruz. Ama bütün ülke için demokrasi, Türkiye’de barış, bölgede barış sadece Kürtlere, sadece HDP’ye bırakılamaz. Bu yüzden bütün demokrasi güçlerine bu ülkede barış içerisinde yaşamak isteyen herkese çağrımızı yineliyoruz: Gelin bir arada duralım. Gelin birlikte mücadelenin yollarını genişletelim.

'YOKSULLARIN EKMEĞİNİİN, AŞININ GASPIDIR'

Kayyım uygulaması bir savaş politikasıdır. Kayyım uygulaması savaş politikası yoluyla halkın cebinden, yoksulun evinden aşını gasp etmektir. O nedenle kayyım uygulaması irade gaspıdır; ama aynı zamanda bütün yoksulların ekmeğinin, aşının gaspıdır. Ekmeğini aşını korumak isteyen, onurlu bir yaşam sürmek isteyen bütün emekçilere, emekçilerin örgütlerine buradan sesleniyoruz: Kayyıma karşı mücadele, demokrasi için mücadeledir. Kayyım politikasına karşı koymak savaşa karşı çıkmaktır. Kayyım politikasını reddetmek yoksulluğa karşı çıkmaktır. Ülkenin onurlu insanları, ülkenin demokrasi isteyen barış isteyen bütün güçleri bu gerçeğin farkına iyi varmalıdır.

'HİÇBİR BASKI KÜRT HALKINI SİNDİRMEYE YETMEMİŞTİR'

Bu iktidar bir darbe rejiminin ürünüdür. Bu iktidar darbecidir. Bu iktidar demokrasi düşmanıdır. Halk iradesinin düşmanıdır. Bu iktidar Kürtlerin düşmanıdır. Kürt halkı iradesine ve onuruna sahip çıkmayı bilir. On yıllardır hiçbir baskı Kürt halkını sindirmeye yetmemiştir. Onun temsilcilerini diz çökmeye yöneltememiştir. Diz çökmeyeceğiz, sinmeyeceğiz, mücadeleyi kararlılıkla büyüteceğiz.

İktidarın darbe planı devam ediyor. Belediyeler bu planın en öncelikli hedefi ama toplumdaki bu iktidar, diğer demokrasi alanlarını da darbeci yöntemlerle kendi kontrolüne almak için çalışmalarını sürdürüyor. Mesela iktidar, barolara, meslek örgütlerine ve odalarına benzer bir darbenin hazırlığını açıkça dile getiriyor. O halde bütün avukatları, hukuktan demokrasiden yana olan bütün mimarları, mühendisleri bu darbe planına karşı çıkmak için aynı saflarda buluşmaya çağırıyoruz. Bu saf durduğumuz yerdir. Bu saf barış kararlılığıdır, savaş karşıtlığıdır. Bu saf faşizm karşıtlığıdır, demokrasi taraftarlığıdır. Bu saf yoksulluğa karşı onurdur.

'İKTİDAR DARBE SÖYLENTİLERİ İLE HAYALETLER YARATIRKEN KENDİSİ DARBE YAPIYOR'

Bizim mücadelemiz, darbenin her türüne karşıtlıktır. İktidar, darbe dedikodularıyla suları bulandırmaya çalışırken, darbe söylentileri ile hayaletler yaratırken kendisi topluma darbe yapıyor. Siyaseti ortadan kaldırmaya yönelik her girişim, darbe tartışmalarının zeminini güçlendirir, karanlıkta avlanmak isteyenleri cesaretlendirir. Suyu bulandıran her girişim, demokratik siyaseti boğmaya yönelik her tür uygulama, karanlık arayışlarını teşvik etmektedir.

İktidar, sadece belediyelerimizi gasp etmekle darbe yapmış olmuyor; aynı zamanda demokratik siyaseti bütünüyle tasfiye etme niyetini de ortaya koyarak başka karanlık arayışlara da zemin hazırlıyor. Bu ülkenin aydınlık insanları, bu ülkenin demokratları, her türlü karanlık plana samimiyetle karşı dururlar. Bu planların başlıca kaynağı bu iktidardır. Karanlık planlarını iktidar Sarayda hazırlamakta ve topluma giydirmeye çalışmaktadır. Biz buna karşı mücadelemizi yürütmeye devam edeceğiz. Kimsenin bundan şüphesi olmasın.

'HDP'Yİ DEVRE DIŞI BIRAKMAK BU ÜLKEYİ KARANLIĞA BOĞMAK DEMEKTİR'

Bu ülkeye barış, bu ülkeye demokrasi, bu ülkeye özgürlük ancak HDP’yle gelir; ancak Kürtlerin kararlı mücadelesini ülkenin bütün demokrasi güçlerinin sahiplenmesiyle gelir. Demokratik siyaset ve onun en kuvvetli savunucusu HDP, bu ülkede demokrasinin ve barışın sigortasıdır. Kim ki bu sigortayla çok fazla oynamaya çalışır, kim ki bu sigortayı devre dışı bırakmaya çalışır, işte o bu ülkeyi karanlığa boğmaya niyetlidir. Bu sigortayı devre dışı bırakmak, karanlığa davetiyedir. Biz ülkenin ve toplumun barış içinde, demokratik bir düzen içinde bir arada yaşaması için enerjimizi en üst noktaya kadar çıkarmak kararlılığındayız. Sigorta olma işlevimizi sonuna kadar korumaya kararlıyız. Bu sigorta, bu ülkeyi aydınlatan, bu ülkeye umudu yayan en önemli kaynaktır. Herkes bunu böyle bilsin.

Son 35 yıla bakan herkes, demokratik siyaset sigortasıyla oynayan, halklara düşmanlık yapan ve bilhassa Kürt halkına düşmanlık yapan bütün iktidarların tarihin çöplüğüne gittiğini görür. Turgut Özalları, Süleyman Demirelleri, Mesut Yılmazları, Tansu Çillerleri unutmayalım. Bir yandan Kürt sorunu için çözüm sözlerini dile getirdiklerinde, bu ülkede yeni bir yolun açılması için bir çaba ortaya koydukları düşünülmüş; fakat hızla bundan caydıklarında kendi sonlarını kendi elleriyle hazırlamışlardır. Bugün tarihin çöplüğüne gitmiş olan bütün o siyasi partiler bir zamanlar çok kudretliydiler. Bugün tarihin çöplüğünde yer alan o parti başkanları bir zamanlar çok kudretliydiler. Ama Kürt sorununa savaş politikalarıyla yaklaşmak ve Kürt düşmanlığının aleti olmak onlara bu sonu getirmiştir. İktidarı uyarıyoruz, tarihten ders alın. Demokrasi sigortasıyla oynamayın, toplumun barış umuduna saldırmayın. Aksi takdirde halkların güçlü iradesi ve mücadelesi karşısında en kısa zamanda tarihin çöplüğünü boylarsınız.

'31 MART VE 23 HAZİRAN'IN İNTİKAM OPERASYONUDUR'

Kayyım operasyonu aynı zamanda bir intikam operasyonudur. Bu iktidarı tarihin çöplüğüne sandık yoluyla göndereceğimizin en büyük işareti 31 Mart ve ardından gelen 23 Haziran seçimleridir. Bu iktidara 31 Mart’ta ve 23 Haziran’da kaybettiren bizim güçlü demokrasi irademiz ve Türkiye halklarına aydınlık bir gelecek vaat eden politikalarımızdı. İktidara bu politikalarla kaybettirdik. Sandık kurulduğu ilk anda iktidarı tarihin çöplüğüne gönderecek olan da HDP’dir, Kürt halkıdır, halkların ortak inancı ve kararlılığıdır.

Çağrımızı tekrarlamak istiyorum: Kimse bu darbeci kayyım uygulamasının sadece HDP’ye, sadece Kürtlere yönelik olduğu gibi bir gaflete düşmesin. Bu bütün ülkeye, ülkedeki bütün halklara ve bu toplumun bütün kesimlerine yönelik bir darbe operasyonudur. Gelin hep birlikte bu darbeci iktidarı durdurmak için mücadelemizi büyütelim, yan yana, omuz omuza, kol kola barış ve demokrasi yolunda kararlılıkla yürüyelim.

Soru: Muhalefet bir dayanışma mesajı yayınladı mı, sizinle bir temasa geçtiler mi, bu hususla ilgili ne söylemek istersiniz?

Şu ana kadar temasa geçen hiç kimse yok. Biz çağrımızı çok açık yapıyoruz, çağrımızı buradan da bir kez daha yüksek sesle ve gayet net bir şekilde dile getirdik. Sorumluluk şimdi kendine demokrat diyen, bu iktidara karşı çıktığını söyleyen bütün partilerde, bütün kuruluşlarda ve bireylerdedir.

İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER