Hazine ve Maliye Bakanlığı sosyal medya hesabından son dönemde atılan adımlara ilişkin açıklamada bulundu. Buna göre bakanlık finansal istikrara yönelik tedbirlerin süreceğini belirtti.
Yapılan açıklamada şöyle denildi:
"Son dönemde, BDDK tarafından alınan; Yurt dışı yerleşiklerle türev işlem gerçekleştiren bankalar ve finansal kuruluşlar dışındaki yurt içi yerleşik kişilere kullandırılacak ticari nakdi kredilere yüzde 500 risk ağırlığı getirilmesi,
Konut kredilerinde ve konut teminatlı kredilerde kredi değer oranının farklılaştırılması,
15 milyon TL üzerinde döviz varlığı bulunan ve yabancı para nakdi varlıkların TL karşılığının; aktif toplamından veya son 1 yıllık net satış hasılatından büyük olanı yüzde 10’u aşan bağımsız denetime tabi reel sektör şirketleri için TL cinsinden yeni nakdi ticari krediye erişimlerinin sınırlandırılması kararları, 9 Haziranda attığımız adımların bir devamıdır.
Kredi piyasası gelişmelerine yönelik alınan bu tedbirler hem Türkiye Ekonomi Modelimiz çerçevesindeki selektif kredi yaklaşımımızı hem de finansal istikrarı destekler niteliktedir. Tüm ekonomi kurumlarımızla birlikte ve eşgüdüm halinde birbirini tamamlayıcı ve finansal istikrarın güçlendirilmesine yönelik tedbirler alınmaya devam edilecektir."
NE OLMUŞTU?
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) 24 Haziran Cuma akşamı açıkladığı ve şirketlerin TL ticari kredi kullanımını döviz varlıklarına göre sınırlandıran düzenleme, piyasayı sarsarken, sınırlamayı aşmak için şirketlerin neler yapacağı da takip ediliyor.
BDDK kararına göre, 15 milyon TL üzeri döviz nakdi varlığı bulunan şirketler bu varlıkları aktiflerinin ya da satış hasılatının yüzde 10’unu aşması durumunda yeni nakdi TL ticari kredi kullanamayacak. Kredi başvuru tarihini izleyen üç aylık dönemde net yabancı para pozisyon açığı bulunduğunu belgelendiren şirketler, söz konusu açıkla sınırlı TL ticari kredi kullanabilecek.
Karara göre ayrıca, döviz varlıklarının TL karşılığı 15 milyon TL’yi aşmayan şirketler, kredi kullanım durumunda vade boyunca döviz varlıklarını 15 milyon TL'nin üzerine çıkaramayacak.
Döviz kurlarında ve Borsa İstanbul’daki şirket hisse değerlerinde sert dalgalanmaya neden olan kararın ardından birçok uzman ve kuruluş, kararın olası etkilerine ve şirketlerin olası adımlarına dair araştırma notlarını ve yorumlarını paylaştı.
HANGİ ŞİRKETLER LİSTEDE, FAZLA DÖVİZ NE KADAR?
TEB Yatırım tarafından yayımlanan notta, hisseleri Borsa İstanbul'da işlem gören 400'ü aşkın firmanın 58'inin, Mart 2022 itibarıyla son bir yıllık cirosunun yüzde 10'unun üzerinde nakit döviz varlığına sahip olduğu, fazla yabancı paranın 31 Mart itibarıyla 5,6 milyar dolara (91,5 milyar TL) denk olduğu belirtildi.
Enka İnşaat, Turkcell, Ülker, Ford Otosan ve Kardemir, BDDK'nın belirlediği sınırın üzerinde yabancı para varlıklarıyla öne çıktığını aktaran TEB Yatırım, döviz fazlası yurt dışında olabilecek Enka İnşaat hariç bırakıldığında toplam fazla rakamın 2,3 milyar dolara düşebileceğini öngördü.
TEB Yatırım notunda ayrıca, sınırlamayı aşıp TL kredi almak için şirketlerin söz konusu fazla döviz nakitleriyle ithalat yapmak, yabancı para cinsi finansal varlık yatırımı yapma, kur korumalı mevduata geçme ya da TL'ye dönüş yapma seçenekleri olduğu belirtildi.
EN ÇOK KİMLER ETKİLENECEK?
Yapı Kredi Yatırım tarafından yayımlanan bilgi notunda, özellikle ithal girdiye bağlı, net işletme sermayesi ihtiyacı yüksek, likit oranı düşük sektör ve şirketlerin karardan en çok etkilenecek gruplar olmasını bekleyen Yapı Kredi Yatırım araştırmacıları, “Öte yandan, ilgili karar, şirketlerin, yakın vadeli bilançolarında kur korumalı mevduat veya Eurobond yatırımlarının artmasına yol açabilir” dedi.
Banka dışı 35 şirketin en son açıklanan 31 Mart 2022 konsolide finansal tabloları inceleyen uzmanlar, bunların 28 tanesinin BDDK kararı sonrası TL kredi kullanımında doğrudan bir sıkıntı yaşamasını beklemiyor.
Aksa Akrilik, Ford Otosan, Kardemir, Logo Yazılım, Petkin, Turkcell ve Türk Telekom'un mart sonu finansalları ışığında, yeni TL kredi kullanımında sıkıntı yaşayabilecek şirketler olduğuna işaret edilen notta “Ancak bu şirketler arasında halihazırda faaliyetleri gereği TL kredi kullanımı ihmal edilebilir düzeyde olan Aksa, Ford Otosan, Logo, Kardemir ve Petkim açısından yeni düzenleme en azından yakın dönemde önemli bir aksiyon almayı gerektirmeyebilir. Öte yandan, mevcut TL borçlanmaları dikkate alındığında Anadolu Efes, Coco Cola, Koza Altın, Mavi ve Tofaş, diledikleri takdirde ilave TL borçlanabilmek için en çok manevra alanına sahip şirketler olarak göze batmaktadır” denildi.
Halka açık şirketlerin tamamı nakit varlıklarının detayını vermediği için Borsa İstanbul’daki şirketlerin tamamı için net bir şey söylemenin mümkün olmadığına, aynı şekilde, borsa dışında kalan ve karar kapsamına girebilecek sayıları 10 bine varan diğer işletmeler için de somut bir şey söylenemeyeceğine işaret edilen notta, “Bununla birlikte, ilkesel olarak, getirilen bu tarz kısıtların ve serbest piyasaya müdahalelerin, şirketlerin karar seçeneklerini azaltması ve amaçlanmayan yan etkilerinin ortaya çıkma riskleri nedeniyle reel değerlemeler üzerinde baskı oluşturması şaşırtıcı olmayacaktır. Bankacılık sektörü açısından değerlendirdiğimizde, TL kredi büyümesini düşürecek bu adımları bankaların kârlılıkları için olumsuz olarak değerlendiriyoruz” denildi.
EUROBOND VE KKM’YE GEÇİŞ OLABİLİR
Dün yayınlanan ikinci BDDK genelgesinin koşullarına bakıldığında, nakdi varlıklar hesabına yabancı para mevduat, altın, ters reponun dahil olduğunu, Eurobond'un dahil olmadığını belirten Tera Yatırım Başekonomisti Enver Erkan, “Bu nedenle bir miktar paranın Türk Eurobondlarına kayabileceğini düşünüyoruz. KKM'nin bellir bir tutarının da yeniden çevrilmesini tercih etmelerini bekleyebiliriz” dedi.
Şirketlerin hemen önümüzdeki birkaç günde yoğun bir döviz satışı yapmasından ziyade, kademeli değerlendirme yaparak süreci yöneteceklerini düşündüklerini belirten Erkan, seçenekleri “Nakdi varlıkların finansal varlık kalemine girecek şekilde dönüştürülmesi, bilanço dışına çıkarılması ve TL'ye direkt olarak dönüşmesi şeklinde bu kademelendirme çeşitlilik gösterecektir” ifadeleriyle sıraladı.
YURT DIŞI İŞTİRAKLER VE TEMETTÜ SEÇENEĞİ
Yabancı para nakdi varlıkların, kredi sınırlamalarına takılmayacak şekilde dönüştürülmesi yönünde ciddi riskler de bulunabilir diyen Erkan, “Bazı şirketler yurtdışındaki iştiraklere yabancı para varlıklarını aktarabilir, bunun da anlamı hem şirket bilanço hesabından düşme olacağından değerlemelerde düşüş, hem de yurtdışına para çıkışı olması bakımından boyutu olacağından sürekli değişen regülasyonların bunu engelleyici boyuta taşınması ihtimali de var” uyarısında bulundu.
Şirketlerin yabancı para varlıklarını kâr payı olarak dağıtma yoluna da gidebileceğini belirten Erkan, “Bu her ne kadar yatırımcı açısından cazip görünse de, şirketten para çıkışı demektir ve yatırıma yönlenecek bir kaynağın azalması ve şirketin ekonomi içinde kapladığı alanın azalması şeklinde yansıma gösterebilir. Çünkü bu perspektifte bir temettü dağıtımı şirketin büyümesinden veya kâr artışı sağlamasından kaynaklı değil, varlıkların dönüştürülmesinden kaynaklı olacaktır” dedi.
EN BÜYÜK RİSK BİLANÇO DIŞINA ÇIKIŞ
Ticari faaliyeti için döviz yükümlülükleri bulunan şirketlerin de süreci yönetmekte belirsizliklerle karşılaşacaklarını kaydeden Erkan, riskleri şöyle sıraladı:
“Birçok reel kesim şirketinin üretim ve ihracat yapabilmek için hammaddeye ihtiyacı var ve bunu yurtdışından döviz ile ithal etmek durumundalar. Ya ihtiyaçları olan enerji ve emtiayı önden yüklemeli şekilde ithal edecekler, hem girdi sağlamış hem de döviz varlığı azaltmış olacaklar, ancak bunu yaparken de ithalat yığılmasına yol açacaklarından cari açığın artmasına sebep olacaklar. Ya da kredi kullanım şartlarını sağladıktan sonra yeniden dövize dönüp ithal girdi sağlayacaklar, ancak parite farkından dolayı maliyet artışı olacağından satılan mal ve hizmet fiyatlarını artıracaklar, bu da enflasyon kaynağı olacak. İhracatçının temel stratejini zorlayacak çok değişken var görünüyor, bu nedenle dış ticaret tarafından daha zorlu koşullar söz konusu olabilir.”
Erkan, şirketlerin kredi sınırlamalarına takılmamak ve finansmana erişimi sürdürmek adına varlıkların dönüşümünü sağlama stratejisinde en önemli riskin yabancı para nakdi varlıkları bilanço içeriğinden çıkarmaları olacağını vurguladı.