Bartın’ın Amasra ilçesinde TTK’ya ait maden ocağında hayatını kaybeden 41 madenciden, Ahatlar köyünde yaşayan üç madenci arkadaş Şaban Yıldırım, Mehmet Bulut ve Okan Akgün yan yana gömüldüler. Maden şehitlerinin mezarlarının üzerine Türk bayrağı serildi. Madencilerin eşleri mezarlıktaki toprağı okşarken, madencilerin anneleri ise mezarın başında ağıt yaktı.
ANKA Haber Ajansı'ndan Tamer Arda Erşin ile Ünal Aydın'ın aktardığına göre; Şaban Yıldırım’ın kayınvalidesi Nesrin Akkuş, tek kızını Yıldırım’a emanet ettiğini belirtirken, “O benim yavrumdu. O benim bir tanecik evladıma bakıyordu. Ben İstanbul’dan buraya gönderdim, ben çocuğumu buraya verdim onun için” dedi. Akkuş, Yıldırım’ın hayatını kaybetmeden bir hafta önce “Anne bizi izne çıkaracaklar. İçerileri temizleyeceklermiş” dediğini aktararak, şunları söyledi:
'HEPSİ GİTTİ, GİTTİ. BÜTÜN ARKADAŞLARI'
Yavrularımızı hep temizlediler. Gittiler. Yavrularımız hep temizlendi. Kum gibi, hepsi yandı, kül oldu. Gitti. Ciğerlerimizi yaktılar. Yavrularımız da yandı gitti. Yandı yavrumuz, kaldı bak. (Yıldırım’ın mezarından aldığı toprağı göstererek) Kaldı avucumda. Buraya dedelerine geliyordu benim yavrum su dökmeye.
Hepsi gitti, gitti. Bütün arkadaşları. Her akşam taşıdığı arkadaşlarından bir tanecik bir şey kalmadı. Keşke bir tane kalsaydı. Kaldı, elimizde toprağı kaldı. Bir şey kalmadı. Bütün arkadaşları gitti, koyun koyuna gittiler. En son çıktı yavrum, ezanların yüzü suyu hürmetine dedim ‘Allah’ım yavrularımızı kurtar’. Okan çıktı dediler, yavrumu yüz bin kere sordum. Yerime oturamadım, ayakta bekledim onları, bekledim. En dipteymiş yavrularımız, cayır cayır yaktılar yavrularımızı. Cayır cayır yaktılar bizim yavrularımızı. Ben ona sırtımı dayamıştım. Oğlum bana evlat olacaksan gel, sana açıyorum kollarımı dedim. Tamam anne dedi bana. Tamam dedi. Nerede benim oğlum, ben ona bırakmıştım, o bana bıraktı. Ne kaldı elimde Şaban?
'TEK BAŞIMA BIRAKIP GİTTİ. AŞKIM BEN ÖLSEYDİM'
Mehmet Bulut’un eşi Elif Bulut ise mezarlıkta eşinin isminin yazılı olduğu tahtayı okşadı. Bulut, eşinin ardından “Ne hale gelmiş, yanmış. Öldürdüler eşimi. Öldürdüler. Suratı yanmış, kolu yanmış, bacağı yanmış. Hep yanmış. Ne hale gelmiş? Tek başıma bırakıp gitti. Aşkım ben ölseydim” dedi.
'BEN YANDIM' FERYADI
Bulut’u, eşinin mezarının başından ailesi ikna ederek uzaklaştırdı. Bulut, eşine “Mehmet ben geleceğim aşkım. Mehmet bekle beni. Aşkım, daha gencecikti Mehmet” diye seslendi. Daha sonra fenalık geçirerek bir süre bayılan Bulut, “Ben yandım baba, ben yandım Mehmet” diye feryat etti.
'AŞAĞIDA DA BİR ARADAYDINIZ, BAK ŞİMDİ DE BİR ARADASINIZ'
Bulut’un kardeşi Muhammed Bulut ise abisinin mezarının başında ihmalden söz ederek, şunları söyledi:
Abi sizleri hiç ayırmadık abi. Abi sizleri bile bile attılarsa, size bir şey yaptılarsa var ya. Bir ihmal varsa peşindeyim abi. İhbar aldım abi. İhbarı aldık geldik. 18.30’da ihbarı aldık geldik. En son çıktınız abi. 14 kişi kaldınız en son, en son çıktınız. 17 saat sonra çıktınız. Abi, Şaban, Okan. Oğlum aşağıda da bir aradaydınız, bak şimdi de bir aradasınız.
'OCAKTA BAKIM OLACAK, 40 GÜNLÜK BİZİ İZNE AYIRACAKLAR. 3 AYDAN BERİ MUHABBET VARMIŞ BÖYLE'
Muhammed Bulut, abisiyle son gün konuşmalarını aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:
41 tane can gitti, aileleri, bizler ne yapacağız? Elimizden gelen hiçbir şey yoktu. Ama çocuklar bahsediyorlar. Ocakta bakım olacak, 40 günlük bizi izne ayıracaklar. 3 aydan beri muhabbet varmış böyle. Ama söylüyorum, 3 aydan beri yapılmayan şey, şimdi de yapılmamış, bir dahaki ay yapılacakmış sözde. Bunun için mi yapılacakmış böyle.
'YAPMADILAR, UŞAKLARIN CANINA MAL OLDULAR'
Yatan kişiler arkadaşlar, onlar daha önce konuşuyorlardı bizimle. Muhabbet ederken, pek sırlarını açıklamazlardı açıkçası. Madende 40 gün sürecek bir bakım var dediler. Bunlar biliyor, 3 aydan beri bu muhabbet varmış. Muhabbet, sadece muhabbet. Şu ana kadar bir şey yokmuş. Bu ayı atlayınca, bu ayı çıkınca izne ayırılacaklarmış sözde. Bahse konu olan şeyler. Yapmadılar, uşakların canına mal oldular. 41 tane cana. Gaz ortamında, gaz var dediler. Tecrübesiz kişiler. 2019 yılında girdiler hepsi. Tecrübesiz, yanında tecrübeli kimse yok. Hiç olmazsa yanında bilen biri olsaydı. Mühendis olaraktan, şey olaraktan, içeride olan. Bunlarla girip bunlarla çıksaydın. Abi hepsi gitti abi, evlatlar, çocuklar. Anneler, kiminin çocuğu var.
Mezar başında Kur’an-ı Kerim okuyan Okan Akgül’ün eşi gözyaşlarını tutamadı.