BIST 100 9.550 DOLAR 34,54 EURO 36,01 ALTIN 3.005,46
17° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Hay U’nuz batsın!..

Dünya siyaset tarihine geçeceksiniz.

Hani, çok sevimsiz ve itici bir mevzu olmasa, belki bu “çarpık, komik ve çirkin” mantığınızla, dünya mizah tarihine de geçebilirdiniz.

Zihniyete bakar mısınız?

Bundan böyle metroların yerini işaretlemek için kullanılan tabelaya, “Kim yaptıysa, onun belirleyeceği bir harf konulsun”muş.

İBB’nin yaptığı metroda M harfi kullanılmaya devam etsin, Ulaştırma Bakanlığı’nın yaptıklarında U harfi kullanılsın diyor.

Bunu, dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir kamu yöneticisine ya da sıradan bir insana anlatsanız, herhalde ağzını bırakır da, “tabelası ile güler”.

Bunun adı “arızalı bir ruh sağlığı halidir”. Başka hiçbir şey değil.

Neresinden baksan sıkıntılı, abuk ve mide bulandırıcı.

Bir kere, teknik olarak ciddi bir yanlış var ortada.

1. O metrolar ya da başka bir altyapı, ulaştırma, hizmet projesi, vatandaşın sizlere ödediği vergilerle yapılıyor. Yani, siz bir “özel otorite, özel şahıs veya özel kurum” olarak cebinizden ya da babanızın parası ile yapmıyorsunuz onları. Vatandaş, metroyu kimin yaptığına bakmaz. Vergisini verir, hizmeti alır ve kullanır. Yani, iktidarda (yerel ya da merkezi) kimin bulunduğu onun için önemli değildir. Çünkü dönem dönem değişir “koltuğa oturan”.

Siz siyasi nutuklar atarken ya da vatandaşın oyuna talip olduğunuz seçim dönemlerinde meydanda, kürsüde nutuk atarken “Bizim dönemimizde yapıldı. Biz düşündük. Biz uyguladık. Sen başlattın ama yarım bıraktın. Ben tamamladım. Senin aklına bile gelmezdi ama ben yaptım” gibi söylemlere başvurabilirsiniz. Ama bunun vatandaş için bir anlamı yoktur. O, ayağına getirilen, kendisine sunulan hizmete bakar ve kullanır. Neticede bedava da kullanmıyor zaten. Parayı, hem de çuvalla parayı bastırarak kullanıyor.

2. Metro ve benzeri tesisler, öyle sizlerin kafasına göre adlandıracağı ya da işaretleyeceği oyuncaklar değildir. Yani, her gelen iktidar “Dur ben şuna şöyle bir işaret uydurayım değişik olsun. Ben altı ok yapayım, sen gelince ampul yap.. vs. ” deme hakkına da sahip değildir. Neticede bunları yerli ve yabancı (turist) yılda yüzmilyonlarca insan kullanıyor ve evrensel tanımlama işaretleri bulunması (bu bağlamda M harfi) doğaldır.

Ne yani? Yarın başka bir iktidar gelip de “ben W ya da Q harfini uygun gördüm. Ya da partimin amblemini vereyim ki benim yaptığım iyice belli olsun, (af buyrun - iyice işin şeyini çıkarayım) derse ne olacak?

Kafayı mı sıyırdınız kardeşim?

3. Yukarıda da belirttiğim gibi, zaten bu hizmetler, iktidarlar (yerelde ve merkezde) değişse bile, elden ele bir tür “bayrak yarışı” niteliğinde, hem de vatandaşın vergileri ile yapılan sürekli hizmetlerdir. Herkes üzerine bir lego taşı daha koyarak bunları mükemmelleştirir. Mesela CHP’li Nurettin Sözen zamanında başlamış ve sizin açılışını yaptığınız metroya hangi harfin koyulacağına nasıl karar vereceğiz şimdi? Proje, uygulama ve açıldıktan sonraki gün sayılarını çarpıp, Pi sayısına bölüp onu da bilmem de katsayısının karekökünü alıp mı bulacağız?

Siz ne yer ne içersiniz kardeşim? Bu “kafayı” nasıl yapıyorsunuz Allah aşkına?

4. 2019 yılının 31 Mart ve 23 Haziran günlerinde iki kez aldığınız seçim yenilgisi ve hezimeti (ya evet.. siz hâlâ girdiğiniz bütün seçimleri kazandığınız yalanına kendiniz söyleyip kendiniz inanabilirsiniz tabii) unutmamış görünüyorsunuz. Zaten bu saçma sapan hınç alma, engelleme ve sabotaj girişimleri de bunun bir tezahürü değil mi? Vazgeçin bu sevdadan ve komik olmayın.

5. Enerjinizi, İstanbul ve başka büyük kentlerin (özellikle de yitirdiğiniz büyükşehirlerin) altyapı sorunlarını çözmeye harcayın. Eğer seçmenden bir sonraki seçimde oy olmak istiyorsanız, meselâ otobüs ve metrobüs ihtiyacına odaklanın. İstanbullu sabah ve akşam binecek otobüs metrobüs bulamıyor. Tıkanıklığın önünü açın ve eğer bir şeyin propagandasını yapmak istiyorsanız bunu yapın.

Meselâ, çıkın deyin ki seçmene “Ey İstanbullu. Bak Ekrem bulamadı kaynağı, ben Ulaşırma Bakanlığı olarak şu kadar milyar verip İstanbul’u otobüse kavuşturdum…” Olmaz mı?

Belki de İstanbullu bunu görür, bir dahaki yerel seçimde oyunu sana verir.

Mesela, yeni yeni metro hatları yapın ki İstanbullu “yüzeyden ulaşımdan” kurtulup, vızır vızır yeni metro hatları ile oradan oraya seyahat etsin.

Mesela kentsel dönüşüm olayını bir rant aracı olmaktan çıkarıp gerçekten depreme dayanıklılık ve şehrin medeni bir yüze kavuşması anlamında uygulayıp, sonra da vatandaştan oy istemeye gelince bunu “satın” seçmene…

6. Kalkıp da “Benim harfim – Senin harfin” saçmalığı ile milleti kendinize güldürmeyin.

Metrolar babanızın malı değil.

Hepsi bizim.

Ne Ekrem’in ne Adil’in. Ne Recep’in ne Kemal’in.

Saçmalama!..

Otur yerine!

İşini yap!

Meselâ demiryollarının sinyalizasyon sistemini tamamla da, her gün yüreğimiz ağzımıza gelmesin. Güven içinde trene binebilelim.

Meselâ adam gibi gemi seferleri yap da, insanlar İstanbul’dan (misal) İzmir’e, Samsun’a, Çanakkale’ye filan rahat ve konforlu ve hızlı biçimde gidebilsin.

Mesela uçak biletine bir servet ödemeden seyahat edebilsin.

İşini düzgün yap!.

Ha.. Diyorsan ki, “Ben işi gücü bırakıp komedyenliğe soyunacağım. Bu işten sıkıldım…”

O zaman sahneye çık, gelip para ödeyip gülelim.

Belki Cem Yılmaz’dan daha çok “gişe” yaparsın.