Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

Hablemitoğlu davasında sanık raporları mahkemeye sunuldu

Ankara’daki evinin önünde 18 Aralık 2002’de uğradığı suikast sonucu yaşamını yitiren Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu’nun öldürülmesine yönelik açılan davada yargılama devam ediyor.

Ankara’daki evinin önünde 18 Aralık 2002’de uğradığı suikast sonucu yaşamını yitiren Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu’nun öldürülmesine yönelik açılan davada yargılama devam ediyor. Ancak hem soruşturma sürecinde hem de yargılama aşamasında yaşananlar, davanın üzerindeki karanlığı büyüttü.

Gerçek Gündem'den Furkan Karabay'ın haberine göre, Hablemitoğlu davasındaki puslu havayı artıran sebeplerden biri de dosyanın sanıklarından cinayetin ‘kara kutusu’ olarak görülen Nuri Gökhan Bozkır’ın iddiaları ve yaşadıklarıydı. Bozkır’ın, 2021 yılında Ukrayna’da yakalanıp Türkiye’ye getirildiği günlerde MİT tarafından uğradığını iddia ettiği işkenceye dair Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi tarafından hazırlanan rapor tamamlandı. Rapor, Hablemitoğlu cinayeti davasının görüldüğü Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi’ne 9 Mayıs’ta sunuldu.

SORUŞTURMA NASIL BAŞLADI, İDDİANAMEDE NELER YER ALIYORDU?

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 364 sayfalık iddianame, kasım ayında, Ankara 36. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.

İddianamede, FETÖ lideri Fethullah Gülen, FETÖ’cü Mustafa Özcan, eski MİT’çi Enver Altaylı, Hablemitoğlu'nu tasarlayarak öldürmeye azmettirmekle suçlandı. İddianamede, firar ettikten sonra Bulgaristan’da tutuklanan ve hakkında iade talebi bulunan emekli Albay Levent Göktaş, emekli Yüzbaşı Ahmet Tarkan Mumcuoğlu ve emekli binbaşı Fikret Emek'in Hablemitoğlu'nu "tasarlayarak öldürdükleri" belirtildi ve ağırlaştırılmış müebbet talep edildi.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nden ihraç edilen eski Yüzbaşı Nuri Gökhan Bozkır ile FETÖ firarisi Serhat Ilıcak'ın da "tasarlayarak kasten öldürmeye yardım" suçundan 20 yıla kadar hapsi istendi.

Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlanan duruşmalarda Bozkır, FETÖ kumpası Ergenekon davasında “Ergenekon’un 1 numarasını tanıdığını” ileri süren ve tanık da olan Zihni Çakır’ın telkinleriyle soruşturma sürecinde ifade verdiğini iddia etti.

Bozkır duruşmalarda, Zihni Çakır ile iddianameyi yazan savcı Zafer Ergün ile sık sık görüştüğünü öne sürdü ve “Zihni Çakır dosya içindeki evrakları bana gönderip sorular sorardı. Bal köpüğü renkte bir aracın fotoğrafını da gönderip sanıklardan Tarkan’ın gönderip göndermediğini sormuştu” dedi.


"TÜRK İSTİHBARATI İSTEDİĞİ İÇİN GÖTÜRÜLDÜM"

Şimdiki AYM Üyesi dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili İrfan Fidan ve dönemin İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Mustafa Çalışkan ile 2014 yılında görüştüğünü söyleyen Bozkır, Fidan’a MİT TIR’ları davasıyla ilgili bir tanık götürdüğünü, Hablemitoğlu cinayetiyle ise ilgilenmediğini söylediğini belirtti.

Bozkır ayrıca, Türkiye’ye getirildikten sonra MİT tarafından 25 gün işkence gördüğünü iddia etti. Şimdiki Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ethem Sancak’ın yeğeni Recep Sancak’ın yanına geldiğini söyleyen Bozkır, bu süreçte MİT’te çalıştıklarını ifade eden kişilerin de kendisini tehdit ettiğini belirtti. Bozkır, “Beni gizli tanık yapacaklardı bir anda sanık oldum. Ankara’da beni MİT personeli aldı. 25 gün Esenboğa Havaalanı’na yakın bir yerde başıma çuval geçirildi. Sürekli dayak yedim, küfrettiler. Köpek muamelesi yaptılar. MİT’te gözaltındayken, Sedat Peker ve Can Dündar’ı sordular, Hablemitoğlu suikastıyla ilgili hiçbir şey sormadılar. Ukraynalılar benden çok özür diledi. ‘Sizinkiler istedi’ dedi. Ukrayna istihbaratına ait uçakla tabut içinde Türk istihbaratı istediği için götürüldüm” diye konuştu.

ANKARA BAROSU’NUN İŞKENCE RAPORU MAHKEMEYE SUNULDU

İşkence iddialarını sık sık dile getiren Bozkır’ın, Ankara 1 No’lu Barosu’na yaptığı başvuru sonucunda hazırlanan rapor geçen günlerde tamamlandı.

Yargılamanın yapıldığı Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunulan raporda dikkat çeken tespitler yer aldı.

Ankara 1 No’lu Barosu’nun oluşturduğu avukat heyeti, Sincan 1 Nolu F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu bulunan Bozkır ile görüşerek raporu hazırladı. 17 Ocak 2023’te cezaevinde yapılan görüşmelerde Bozkır, 22 Aralık 2021’de, Ukrayna hakkında yürütülen iadeye ilişkin yargılama süreci devam ederken, Ukrayna Devlet İstihbarat teşkilatı mensuplarınca Romanya sınırında gözaltına alındığını anlattı. Bozkır, elleri ve gözleri bağlı olarak, ailesinden ya da tanıdıklarından kimseye haber verilmeksizin, neresi olduğunu bilmediği bir yere götürüldüğünü ifade etti.

Raporda yer alanlara göre Bozkır, Türkiye’ye getirilene kadar bir bodrum katında, kalorifere bağlı olarak ve başında 24 saat boyunca silahlı iki nöbetçinin bulunduğu bir yerde, elleri ve gözleri bağlı tutulduğunu anlattı.

BOZKIR: TABUTA KONULDUM, MİT TARAFINDAN KESİNTİSİZ İŞKENCEYE UĞRADIM

Nuri Gökhan Bozkır, Ukrayna’da tutulduğu yere iki kez Türk yetkililerin de geldiğini, nerede olduğunu bilmediğini, mağduriyetini ve kendisine uygulanan kötü muameleyi Türk yetkililere anlatmasına rağmen konu hakkında hiçbir işlem yapılmadığını ve kendisine yardımcı olunmadığını söyledi.

Türkiye’ye, elleri ve gözleri bağlı şekilde bir tabuta konularak Ukrayna uçağı ile gönderildiğini öne süren Bozkır, tahminen Ankara Esenboğa Havalimanı’nda Türkiye Cumhuriyeti İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensuplarına teslim edildiğini iddia etti.

Bozkır, MİT mensuplarına teslim edildikten sonra neresi olduğunu bilmediği yerde kapalı tutulduğunu, sürekli ve kesintisiz olarak işkenceye uğradığını; kendisine kaba dayak uygulandığını, ters kelepçe ile bağlı tutulduğunu, cop ile dövüldüğünü, kendisine çok ağır hakaretler edildiğini ifade etti.

Oğlunu ve eşini öldürmekle tehdit edildiğini, tehdidin ciddiyetinin anlaşılması için sadece eşi ve yakın çevresi tarafından bilinen bir konunun kendisi ile paylaşıldığını söyleyen Bozkır, bu sebeple kendisinin ve ailesinin yakından takip edildiğine dair ikna edici izlenim uyandırdıklarını belirtti.

“ÇIPLAK VE AÇ BIRAKILDIM”

Nuri Gökhan Bozkır ayrıca defalarca nefessiz, çıplak ve aç bırakıldığını, bağlandığını, ayaklarına pranga vurulduğunu, aradan yaklaşık 12 ay geçmiş olmasına rağmen pranga izlerinin halen görünür halde olduğunu anlattı.

İşkence altında yapılan MİT sorgusunda, yargılandığı dosyadaki iddialar dışında farklı konularda kendisine sorular sorularak cevaplar alınmaya çalışıldığını söyleyen Bozkır, yaklaşık 21 gün boyunca süren MİT sorgusunun şiddetinin hiç azalmadığı gibi her geçen gün artan işkencenin her türlüsüne maruz kaldığını söyledi. Bozkır devamında, bu işkence ve kötü muamele sürecinde yaklaşık 20 kilograma yakın kilo kaybı yaşadığını, burada gördüğü işkencenin psikolojik yıkıntısının halen devam etmekte olduğunu, geceleri tam olarak uyuyamadığını, kabuslar görmeye devam ettiğini ifade etti.

Takriben 21 gün süren işkence süreci boyunca asla avukatı ile görüştürülmediğini, gözaltında bulunduğu Ukrayna’da da defalarca talep etmiş olmasına rağmen avukatı ile görüştürülmediğini anlatan Bozkır, Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde ilk kez avukatı ile görüştürüldüğünü, avukat olmaksızın mülakat adı altında kendisi ile görüşme yapıldığını, ilk kez TEM Şubeye getirildiğinde ailesine haber verildiğini belirtti.

Bozkır, hiçbir zaman hekim ile baş başa kalamadığını, muayene esnasında polis memurlarının da hazır bulunduklarını, bu sebeple yaşadığı işkenceyi hekime anlatamadığını, herhangi bir rapor alamadığını söyledi. Bozkır ayrıca gördüğü işkencelere ilişkin suç duyurusunda bulunduğunu fakat şikayetinin akıbeti hakkında herhangi bir bilgisinin olmadığını, şikâyette bulunduğu esnada vücudunda işkence izlerinin görünür halde olduğunu ifade etti.

“AYAĞINDA PRANGA İZLERİ HALEN GÖRÜLÜYOR, KONUŞAMAYIP AĞLADI”

Ankara 1 No’lu Barosu avukatlarının, yapılan görüşmedeki tespitlerinde ise Bozkır’ın maruz kaldığı kötü muameleleri anlatırken yüz ifadesinden, hal ve hareketlerinden olayların etkisinde olduğu, büyük üzüntü duyduğu, psikolojik olarak çok fazla etkilendiğinin gözlemlendiğinden bahsedildi.

Avukatlar, Bozkır’ın işkence anlatımında konuşamayıp ağladığı bu sebeple hak ihlalleri anlatımına ara verilmek zorunda kalındığını ifade etti. Devamında ise “Başvurucunun kendisine uygulanan işkenceleri anlatırken tedirginlik hissettiği, ifade edilen işkence iddiaları üzerinde yaklaşık 12 ay geçmiş olmasına rağmen başvurucunun ayağında pranga izlerinin halen görülebilir olduğu gözlemlenmiştir” denildi.

Avukatların hazırladığı raporda, işkencenin Türk Ceza Kanunu, Birleşmiş Milletler, Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi, Avrupa Konseyi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarınca cezaya tabii olduğu belirtildi.

Raporda, avukatların tespitleri üzerine, Bozkır’ın iddialarının cinsel yönden tacizi de içerir şekilde ve ulusal düzenlemelerdeki suçun nitelikli hallerini oluşturur şekilde işkence suçunu oluşturduğu, Bozkır’a yönelik yoğun bir şiddet ve şiddet tehdidi iddialarının bulunduğu görüşüne yer verildi. Raporda ayrıca, “İddiaların ağırlığı karşısında adli makamlarca resen soruşturma başlatılmadığı ve işkence ve kötü muamele iddialarının değerlendirilmediği, işkence ve kötü muamele konusunda başvurucunun şikayetleri hakkında etkili bir soruşturma yürütülmediği başvuru kapsamında anlaşılmaktadır” denildi.

İŞKENCECİLERİN CEZALANDIRILMASI GEREKTİĞİ İFADE EDİLDİ

Yargılamanın yapıldığı Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunulan raporda, işkence iddiaları üzerine suç duyurusunda bulunulması, Bozkır’ın güvenceye alınması gerektiği belirtildi.

Ayrıca, Bozkır’ın işkenceye dair iddiaları kapsamında ilgili kamu personellerinin tespit edilerek haklarında idari işlem yürütülüp yürütülmediği konusunda ilgili kurumlardan bilgi istenmesi, Ankara Emniyet Müdürlüğü TEM Şubede tutulduğu süreler için iddialar kapsamında tüm kamera kayıtları dahil, delillerin ivedi olarak toplanması görüşü sunuldu.

Hablemitoğlu cinayetinin “kara kutusu” olarak ifade edilen Bozkır’ın hem soruşturma hem de yargılama sürecinde yaşadıkları, işkence iddialarının avukatlar tarafından hazırlanan raporda ciddi şekilde işlenmesi ise karanlığı düne göre daha da büyüttü. Hablemitoğlu cinayeti tam olarak aydınlatılır mı bilinmez ancak Bozkır’ın yaşadıkları ve ifadeleri, dosyanın üzerinde büyük bir soru işareti bırakıyor.

İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER