Turizmci Recep Yavuz, bu yıl kapıda vize uygulamasının başladığı ve 'ucuz' algısı nedeniyle Türk turizmine zarar verdiği belirtilen Yunan adalarında tatili değerlendirdi. Bu yaz tatilinin sürekli tartışılan konusu olan Yunan adalarını Türkiye ile karşılaştırmanın elma ile armudu karşılaştırmak gibi olduğunu dile getiren Recep Yavuz, “Çünkü birbirine benzemeyen, birbirinden farklı destinasyonlar. Türk turistler oraya ucuz olduğu için veya otel için de gitmiyor. Tam aksine gezmek, dolaşmak, keyifli bir gün için gidiyorlar" ifadelerini kullandı.
Türkiye'deki dört veya beş yıldızlı otellerle adalardaki bir oteli karşılaştırmanın aynı şey olmadığını kaydeden Yavuz, “Buradan giden Türkleri izlerseniz, hemen hemen hepsi günü otel dışında geçiriyor. Adaları geziyor. Akşam keyifli oturup saatlerce yemek yemekle, sahillerde yürümekle geçiriyor. Yani onlar her şey dahil turisti değil. Onlar daha çok gezen, daha çok inceleyen, daha çok farklı kültürlerle tanışmak isteyen insanlar" diye konuştu.
Yunan adalarının kapasitelerinin çok kısıtlı olduğuna da işaret eden Yavuz, “Dönemleri, sezonları da çok kısıtlı. Yunan adaları en erken nisan ortası-sonu açılıyor, ekim ortasında çoğu kapanıyor ve otel sahipleri Atina'daki evlerine dönüyor. O yüzden adalar aslında en çok 4,5 -5,5 ay arası bir sürede turizme hizmet veriyor. Yunan adalarındaki hizmetle Türkiye'deki hizmet apayrı. Yunan adalarındaki tatille Türkiye'deki tatil apayrı. İki yeri birbiriyle karşılaştırmamak lazım" dedi.
Bu konunun magazinleştirildiğini, sosyal medyada birtakım görüntülerle provoke edildiğini söyleyen Yavuz, “Provoke edilecek hiçbir şey yok. Adalar orada, bu vize anlaşmasından dolayı biraz artış da oldu. Ama yıllardır Türkler, Yunan adalarına gider. Yunanlılar da Yunan adalarından Türkiye'ye gelir. Bu bir turizm gerçeğidir. Olması gerekir. Bundan bizim bir çıkarım yapmamız gerekmiyor açıkçası" diye konuştu.
Yunan adalarına giden Türklerin istatistiğinin tam olarak tutulmadığını, sabah gidip akşam dönenler olduğunu da anlatan Recep Yavuz, “İki günlük, üç günlük gidenler var. Onun dışında bizde tatil yapıp oraya tur olarak giden turistler var. Rodos'ta tatil yapıp Türkiye'ye gelip Marmaris turu yapanlar da var. Görüştüğümüz işletmeciler, yılda yaklaşık 1 milyon civarında vatandaşımızın Yunan adalarına gidip geldiğini tahmin ediyor. Özellikle yaz döneminde birkaç kere gidenler var. İş insanları var. Sürekli feribotlar, adalar arasında hareket halinde. Ama dediğim gibi bundan önceki yıllarda da vardı, bundan sonraki yıllarda da olacak. Yani Türkiye turizmi için zaten onların otelleri çok sınırlı kapasitede ve sayılı. Yani oradaki beş yıldızlı otel sayısı bile sayılacak kadar azdır. O başka dünyayı görmeye gidiyor insanlar. Kesinlikle birbirine benzemeyen iki farklı ürün" dedi.
Recep Yavuz, Bodrum, Çeşme gibi destinasyonlardan paylaşılan yüksek tutarlı restoran faturalarına yönelik ise şunları söyledi:
“Dediğim gibi elmayla elmayı karşılaştırmak lazım. Şimdi Yunan adasında yemek yiyip bir faturayı, 'Ya işte bunu Bodrum'da yeseydim böyle olacaktı. Üç misli ödeyecektim' gibi çıkarımlar çok doğru değil. Yani bu birbirine benzemeyen iki şeyin karşılaştırması. Bazı şeyler orada bizden daha ucuz. Mesela içecekler, yiyecekler, restoranlar daha ucuz. İçeceklerin çoğunu oradaki restoranın sahibi kendi evinde üretiyor ve onu sunuyor, satıyor. Dondurmayı bile restoran sahibinin eşi yapıp masaya getiriyor. Fiyatları da bize göre daha makul. Türkiye'de benzin daha ucuz ama taksi Türkiye'ye göre daha ucuz. O kadar çok kalemi birbirine karşılaştırmanız gerekiyor ki elmayla elmayı, armutla armudu karşılaştırmak için bunların hepsine detaylı bakmak lazım. Ama şunu söyleyebilirim; oteller veya bir tatil bize göre daha ucuz fakat oradaki otellerin çoğu her şey dahil değil. Buradaki bir her şey dahille Yunanistan'daki 60 yıllık dört yıldızlı otelin fiyatını karşılaştırmak bizi doğru sonuca götürmüyor. Moral bozukluğu yaratıyor."