TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmekte olan Öğretmenlik Mesleği Kanun Teklifi'nin tümü üzerine görüşmeler tamamlandı.
Teklifin tümü üzerinde Saadet Partisi Grubu adına söz alan Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan, şunları söyledi:
"Temel sorun eğitime özel sektör işletme, kar-zarar mantığıyla bakılmasında. Maalesef ki ülkemizde en fazla eğitim fakültesi mezunu piyasada boş gezdiği halde bunlara biraz daha yenisi eklenerek yeni işsiz öğretmenler ordusu ortaya çıkarılacak. Burada şunu da net olarak görüyoruz ki yasanın en vahim yönü yeni bir KHK yasası olması. Bu ambalajla bir şekilde şimdiye kadar despotça yaptığınız KHK’li ihraçları bundan sonra legal hâlde yapacaksınız. Herhangi bir aday, öğretmenliği kazanmış, akademide öğrenci, sonra 'Sen başarısız oldun' deyip ihraç edeceksiniz. Arkadaşlar, şunu anlamıyorsunuz: Ülkede iktidar her an değişebilir, her an başkasının eline bu yetkiler geçer. Onun için de sistem adil olmalı, herkesin bu ülkenin eşit vatandaşı olduğu hesaplanılarak yasa getirilmeli.
Bu yasa değil, olsa olsa yama. Burada yapılan faaliyet de yasama değil, olsa olsa yamama faaliyetine benziyor. Getirilen tedbirler, pansuman çözümler, alelacele, hızlı bir şekilde gece yarıları getirilen maddeler işte burada görüşülüyor. Ülkemizin -ne hikmettir- özelliği her yeni Millî Eğitim Bakanı'ndan sonra da sistem değişir. Bu yasa da bir süre sonra arşive, çöpe kaldırılacak. Onun için de bu ülkede kalıcı, adil, herkesin yararlanabileceği yasa mutlaka getirilmeli.
Burada yapılması gereken şey, YÖK’ün ıslah edilmesi, devreye girmesi; mevcut eğitim fakültelerinin ıslah edilmesi, buradan mezun olan öğrencilerin derhâl atanması. Şu anda bütün fakültelerde mezuniyet törenleri düzenleniyor, mezuniyet törenleri matem havasında geçiyor çünkü hiçbir mezun, mezun olduğuna sevinemiyor, atanacağı yer belli değil. Bugün, yüz binlerce öğretmen, eğitim fakültesi ve diğer fakülte mezunları kenarda beklerken bugün 'al sana bir kaya' dercesine yeni bir durum ortaya getirilmesi hiçbir şekilde kabul edilemez. 2022'de Anayasa Mahkemesi iptal etti, bu yasanın da bugünkü bu hâliyle çok uzun sürmeyeceği görünüyor."
İYİ Parti Grubu adına söz alan Manisa Milletvekili Şenol Sunat, kanun teklifinin öğretmenlik mesleğini tehdit edici ve akademiyi baskı altına alma hedefiyle hazırlandığına dikkati çekti. Sunat'ın kanunun tümü üzerine açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Hiçbir ilmi çalışmanın eseri olmayan, eğitim paydaşlarının görüşleri alınmadan, biz yaptık oldu anlayışıyla hazırlanan, muğlak ve belirsiz ifadeler içeren bu teklifin geri çekilerek yeniden düzenlenmesi gerektiğini söylüyoruz İYİ Parti olarak. Bu kanun teklifini incelediğimde dayattığınız Millî Eğitim Akademisi vasıtasıyla Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’yle ortaya koyduğunuz evlatlarımızı kendi ideolojinize uygun kimlik çalışmalarına yönlendirecek, beyin yıkayacak öğretmen yapısını oluşturmaya çalışıyorsunuz gibi geldi. Fikriiktidarınızı gerçekleştirmek için atılan beyhude adımlardır bunlar. Çok ilgi çekici, hem yeni müfredat programınızda hem de bu taslak metinde işte Atatürk ilke ve inkılapları, Atatürk milliyetçiliği ifadelerini geçirmemek için büyük bir çaba sarf ettiğinizi görüyoruz. Üstünü örtmek için 'Millî Eğitim Bakanlığı Temel Kanunu ve Anayasa’da geçtiği gibi…' deyip geçiştirmişsiniz. Samimiyseniz -ki inşallah öyle olduğunu düşünüyorum- önergeyle bunu düzeltin."
DEM Parti Grubu adına söz alan İstanbul Milletvekili Kezban Konukçu, kanun ile öğretmenlerin önüne engelli bir yol getirileceğine dikkati çekerek şöyle konuştu:
"Öğretmenleri de bu proje kapsamında görevlendirebilmemiz, şekillendirebilmemiz, en başta da eleyebilmemiz gerekiyor diye düşünmüşler anladığımız kadarıyla çünkü 'Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi' diye bize sundukları bu teklifte ağırlıklı olarak karşımıza çıkan bir akademi görüyoruz. Bakın, 'Millî Eğitim Akademisi' dedikleri şey şöyle bir şey: İşte, gençler eğitim fakültelerini bitirecekler, oradan mezun olacaklar, KPSS’ye girecekler, başarılı olacaklar, mülakata girecekler, oradan da başarılı olacaklar, nereye gelecekler? Akademiye. Akademiye geldiklerinde iş bitmeyecek. Akademideyken çalıştıkları okullarda 14 bin lirayla çalışacaklar, asgari ücretin altında 'Bunu denkleştireceğiz' falan dediler Komisyonda ama ben önümdeki tasarı üzerinden konuşuyorum, sadece sağlık sigortaları yapılacak, başka hiçbir şeyleri yapılmayacak yani prim gününe sayılmayacak o çalıştıkları günler ve 3 dönem ila 4 dönem arasında bir eğitime tabi tutulacaklar bu Akademide. Bitmedi, Akademinin sonunda tekrar yazılı sınav, tekrar mülakat… Zaten mülakatın ne anlama geldiğini biz çok iyi biliyoruz. Mülakat demek benim istediğim gibi misin yani benim ideolojime uygun musun, değil misin yaklaşımıdır ve engelli koşu gibi, KPSS-mülakat, Akademi-mülakat; ya, bu engelli koşuyu kim, nasıl tamamlayacak gerçekten ben çok merak ediyorum."
CHP Grubu adına söz alan İstanbul Milletvekili Suat Özçağdaş, teklifin kanunlaşsa bile Anayasa Mahkemesi'nden döneceğini belirterek şunları söyledi:
"Öğretmenlerimizin çok sorunu var, öğretmenlerimiz bu sorunları dile getirmek istiyorlar maalesef, şu anda Ankara sokaklarında öğretmenlerin bakanlıktan Meclis'in önüne kadar yürümesini engellemek büyük bir siyasal faaliyet olarak görülüyor. Öğretmenlere zulmedilmesinin kimseye bir faydası yok. 500 metre yürüyecekler diye sabahtan bu yana bekletiliyorlar, öğretmenlerimize bu zulmü durdurun diyorum, çeşitli polisiye tedbirler almayın diyorum.
Eğitim paydaşlarıyla konuştunuz mu? Hayır. Sendikalarla konuştunuz mu? Hayır. Ne yaptı Bakanlık? Sözde Bakanlık hazırlamamış yasa teklifini ama bir PowerPoint sunumu yaptılar, o sunumu sendikalara göstererek -sözde- sürece dâhil etmiş oldular. Bu kurumları davet ettiniz mi? Eğitim STK’lerini davet ettiniz mi? Hayır. Şuna emin olabilirsiniz: Bu kanun bugün, yarın kanunlaşsa bile bir önceki kanun gibi Anayasa Mahkemesi'nden dönecek, buna emin olabilirsiniz. Sizi bir kere daha uyarmak bizim görevimiz. Tıpkı bir önceki meslek kanununda olduğu gibi, tıpkı altı yıl önce başvurduğumuz üniversite rektörlerinin ve YÖK'ün yapısını belirleyen kanun hükmünde kararnamenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi gibi ancak siz Anayasa’ya meydan okumak istiyorsunuz ancak siz Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımamak istiyorsunuz.
Bir siyasi iktidar, her iki yılda bir görüşünü değiştirir mi? Bir siyasi iktidar sürekli her şeyi değiştirir mi? Sizin marifetiniz bu. Bu teklif hukuksuz. Özel sektörde öğretmen, devlette öğretmen adayı olmaz; aynı sınıftan mezun olan insanlar. Başka bir şey söyleyeyim: Kim bu insanlar? Aldınız bu 20 bin kişiyi, bunlar ne çalışan ne kursiyer. Çalışan değil çünkü sigortalarını başlatmıyorsunuz, kursiyer değil çünkü Millî Eğitim Bakanlığı personeli değiller. Çalışan değiller, kursiyer değiller ama para veriyorsunuz. Peki, yaptığınız işin ne kadar absürt olduğunu da söyleyeyim: Bunlar sizin çalışanınız değil ama on yıl kalırlarsa bu sürelerini uzmanlıkta sayıyorsunuz yani o zaman siz kaçak işçi çalıştırıyorsunuz. Siz kaçak işçi çalıştırıyorsunuz, 16 bin lira maaşla kaçak işçi çalıştırıyorsunuz çünkü diyorsunuz ki: 'Bu çalıştıkları süre uzmanlık için sayılır' Çok basit bir dille anlatıyorum; demek ki uzmanlıklarının ilk iki yılında sigortasız, 16 bin lirayla… Ona da utanmıyorsunuz; bu arada 14 bin 190 lira, şimdi, zamla beraber 16 bin 930 lira. Yani bir butikte, bir bijuteride, herhangi bir yerde bir esnaf, bir kişiyi kaçak işçi olarak çalıştırsa ceza kesiyorsunuz. Ya, siz bu insanlara asgari ücreti bile çok görüyorsunuz, asgari ücret bile vermiyorsunuz ve ne istiyorsunuz?"