Diyarbakır'da Narin Güran cinayetine ilişkin dün başlayan ilk duruşma, bugün de devam etti. Duruşma, Narin'in ağabeyi Baran Güran'ın tanık olarak dinlenmesiyle başladı. Mahkeme başkanının soruları üzerine Baran Güran, "8 sıralarında kardeşim Muhammed arayıp, haber verdi. Sonra 112'yi aradım. Ondan sonra su kanalına yöneldik. Gizli bir toplantı olsaydı, köyde mi yapılırdı? Gizli bir yerde yapılırdı. Toplantıya şahit olmadım. Kadınların kavgasında orada değildim. Konu Narin olduğu için en ufak bir şeyde herkes birbirine parlıyordu. Eğer bir şey bilselerdi, söylerlerdi. Olay günü bazı kişiler köye bir araba geldiğini söylediler. Kaçırılmış olduğunu düşündük. Çaresizlikten şeyhlere sarıldılar. Narin'in yaşadığına dair bize ümit verdiler” dedi.
Bu sırada söz alan Eski Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, Baran Güran'a soru sormaya başladı. Eren, "Adli Tıp'ta, hayatın en güzel kokusuna sahip bir çocuğun getirildiği hali izlemek zorunda kaldım. Sana teşhis yaptıracaklardı, 'Baran, görme' dedim" dedi. Bunun üzerine baba Arif Güran, gözyaşlarını tutamadı. Aile avukatları ve baba Arif Güran, Eren'in konuşmalarına tepki gösterdi.
Baba Arif Güran, Eren'e "Benim ömrüm, hayatım, kızımdır. Neyin peşindesin? Ne yapmaya çalışıyorsun" dedi. Eren de "Baran'la birlikte Adli Tıp Kurumu'nun önündeydim. Ben de bir babayım. Neyin peşindeyim? Neyin peşindeyim, gerçeklerin peşindeyim. Hayatıma mal olsa da peşini bırakmam asla. O kızın otopsisinde iken 3 gün boyunca kokusu üstümdeydi. Ömür boyu o kokuyu unutmayacağım. Sana teşhis yaptıracaklardı, izin vermedim. Sana bu kötülüğü yapılmasını engellemek için seni içeri almadım o zaman. Çünkü Baran, her gün öpüp kokladığı kız kardeşinin cesedinin kokusu üstüne sinecekti" dedi. Bu sırada fenalaşan Arif Güran, salondan dışarıya çıkarıldı.
Kardeşi Enes Güran ile cezaevinde yaptığı konuşmayı hatırlatan Eren, "Kardeşin ısrarla kamerayı soruyor, sen de 'İki kişi çıkmış' diyorsun. Dosyada görmedim, sen nerede gördün o kamerayı? Temas ettin mi?" diye sordu. Baran Güran, "18 yaşında, kendini savunacak durumda değil. Orada 'Dik dur' dedim. Hayır, sosyal medyada gördüm. Kardeşim cezaevinde, tabii ki sahip çıkacağız. Yalnız mı bırakacağız?" yanıtını verdi.
Baran Güran, daha sonra sorulan sorulara, "Bence kardeşim tepeye çıktığı zaman bu pislik tarafından kaçırıldı. Benim ailem hayatı boyunca karakolda ifade veren bir aile değil. Bu kadar çelişki olması gayet normal bir şey. Köyde kavga etmeyen tek kişi, Enes'tir. O çocuktur. 'En son Narin'i ben öptüm, DNA'da ben de mi çıkarım' diye korkmuştur. Ben de kafamı duvara vurdum, telefonu duvara vurdum, biliyor musunuz? Hayır, çünkü rapora geçmez bu. Bir insan cinayet işlerse korkmaz mı? Her zaman babamın yanına geliyordu. Bence Nevzat yalan söylüyor. Enes orada Salim'i ya da Nevzat’ı görseydi, silah olmasa bıçakla onları doğrardı" yanıtını verdi.
Ağabey Baran Güran’ın dinlenmesinin ardından, Narin’in amcasının oğlu Osman Güran tanık olarak dinlendi. Osman Güran, olay gününü anlatarak, “Enes’le Narin kaybolduktan sonra görüştüm. Patikadan yengem, ‘Narin kayboldu’ dedi. Ben şehir merkezinde kalıyorum. Kaybolduğunu anladığımız zaman Enes ile görüştük. Sohbetimiz olmadı ama aynı ortamdaydık. Muhammed yol üzerinde terliği gördü. Yaşlılar yukardayken ‘Kolluk evden çıkın, sadece aile kalsın’ demiş. O esnada yaşlıları arabaya alıp aşağı götürdüğünde unuttuğunu söyledi. Ben de o esnada terliği jandarmaya götürdüm. Markete giderken o fark etmiş, dönüş yolunda terliğin üzerine basıp geçtik. Muhammed ‘Geri gelir misin’ dedi, geldik. O eğilip terliği aldı. Muhammed kaçta terliği bulmuştu, hatırlamıyorum. Olay günü Narin’in üzerine ne olduğunu sorarken, Baran’a mesaj attık, ‘Bu onun olabilir mi?’ diye” dedi.
Daha sonra tanıklardan, Narin’in dayısının oğlu Muhammed Kaya dinlendi. Olay gününü anlatan Muhammed Kaya, “14.00-14.30 civarında köy yollarından Mardin’in Derik ilçesine gittik. Saat 20.00'de kuzenim Devran’a haber geldi, ‘Narin kayboldu’ diye. Kuyulara baktık, köyü aradık. Terliğin bulunduğu gün, yengem aradı, ‘Araba var mı, süt alır mısın?’ dedi. Ben de ‘Var’ dedim. Markete giderken terliği gördüm. Markete gidip gelirken, çingenelerin olduğu yerde terliğin üzerine basıp ‘Geri geri gel’ dedim, öyle bulduk. Ben geçtim, gördüm. Çingenelerin olabilir diye takmadım, dönüşte aldım. Ne olur ne olmaz, yengeme gösteririm diye. Eve gittik, herkes bağırıyordu. Ben de komutana, ‘Siz bağırmayın, ben herkesi çıkarırım’ dedim. Sonra onu Hüseyin Güran’ın evine götürdüm. Sigaram bitmişti, markete gittim. Kargaşa vardı diye unuttum. Ben onun için köye götürdüm. Unuttuktan sonra Baran’a attım, Baran ‘Terlik onundur, neredesiniz’ diye sordu, ‘Ormanın oradayız’ dedim. Sonra jandarma geldi. Dayım Arif geldi, ‘Terliği ben aldım Narin’e’ dedi” diye konuştu.
Bu sırada söz alan Anne Yüksel Güran, “Terlik bana geldi. Ben ilk başta sevindim, sonra numarası farklı çıktı” dedi.
İfadesine devam eden Muhammed Kaya, “Emir Dayı diye bir işçimiz vardı. ‘Telim ve cinlerim var’ diyordu, cinciydi. O tele üfleyip, yer buluyordu. Öyle kayıp şeyleri bulduğunu söylüyordu. Dicle Üniversitesi’nin oradaydı, biz de kalktık oraya gittik” diye konuştu.
Daha sonra Narin Güran’ın yengesi Maşallah Güran’ın ifade işlemlerine geçildi. Olay gününü anlatan Maşallah Güran, “Narin’in bulunduğu gün, Hülya komutan geldi, Yüksel’e ‘Başın sağ olsun’ dedi. Yüksel de ‘Hani söz vermiştin, hani Narin’im’ diyerek bağırdı, o sırada ambulansa aldılar. ‘Hangi şerefsizler sana kıydı’ diye ortaya söyledim. O sırada kızım bayıldı. ‘Herkes her şeyi biliyor’ diye bir cümle kullanmadım. Benim ağzımı kapatan da kimse olmadı. Narin 14.00 gibi geldi. Bizim kızları sordu. Kızlarımız evde olmadığı için camiye koşarak gitti. 17.40’ta diğer kızım Mina geldi. Salim bize, ‘Hangi saatte gördüyseniz, o saatte söyleyin’ dedi. Salim 18.00-18.20 gibi geldi. Amcasının elini öptü, 5 dakika sonra gitti. Salim’le oğlu beraberdi. Salim’de şüpheli bir şey görmedim. Her zamanki gibiydi. Şüpheli bir durumu yoktu. Nevzat bizim komşumuz. Kim olursa olsun, Allah belasını versin. Kızım Birsen bana, ‘Salim bize 17.40’ta Narin’i gördüğünüzü söyleyin, yoksa sıkıntı çıkar’ diye bir cümle söylediğini demedi. Yüksel tepeden seslendi, ‘Narin nerede’ diye sordu. O saatlerde hiçbir hareketlilik görmedim. Nevzat ve Salim’in genel olarak arası iyiydi bugüne kadar. Bu saatten sonra iyi değil. Karakolun kamerasını ortaya çıkarın. Kimse katil, Allah belasını versin. Enes'in öldüreceğine de inanmam” dedi.
Bu sırada söz alan Salim Güran, “Maşallah Güran benim amcamın eşidir. Amca, baba yarısıdır. Benim amcam babam gibidir. Bize bu iftirayı atanın Allah belasını versin" ifadelerini kullandı.
Duruşmada 18 yaşından küçük olan tanıklar, adliyedeki Adli Gözlem Odası’nda Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile pedagog eşliğinde ifade verdi. Narin’in ağabeyi M.E.G., “Evde ben, Enes ağabeyim, kardeşim E. vardı. Saat 15.00 gibi Hediye yengem geldi. Narin gittikten sonra benle Enes ağabeyim telefonda oyun oynuyorduk. Ben annemin telefonuyla oynuyordum. 2 oyun oynadıktan sonra oyundan çıktık. 16.30-17.00 gibi aşağı indim. Enes Ağabeyim, Tahir Kaya oradaydı. Hediye geldiğinde hatırlamıyorum ama E. bana ‘Hediye yenge geldi, elbiseleri bırakıp gitti’ dedi. Sonra bakkala gittim, ağabeyimin yanına. Onlar oturmuştu, bir şey almadık. Tahir Kaya saman çekmek için çocukları topladı. Ağabeyim gitmedi. Ben ve kuzenim K.G. çeşmeye gittik. Sonra ağabeyim o sırada geldi. O kadar. Sonra annem ‘Kardeşini çağır, gel yemek yiyeceğiz’ dedi. Ben de ‘Tamam’ dedim. Sonra aradım, bulamadım. Annem, yengem Maşallah’a sordu ‘Narin orda mı’ diye, ‘Yok’ dediler. Sonra Hediye yengemi aradı, o da ‘Burada değil’ dedi.
Daha sonra kuzeni A.K. ifade verdi. Olay gününü anlatan A.K., “Narin’i camide gördüm. Eve geldik. Z. ile birlikte çorap dağıttık. Sonra Melek ablanın evine gittik” dedi.
Salim Güran’ın kızı G.G. de “Çarşıya gittik. Hepimiz sadece ağabeyim yoktu. 14.45'te eve geldik. Babam uzandı, sonra babam kalktı ve çıktı. 15.30 gibi çıktı, tarlaya gitti. Tarladan dönüşte eve gelmedi. Zaten Narin’in kaybolduğunu ben babama haber verdim. O zaman karanlıktı 19.45 gibiydi babamı aradığım zaman. O da tarladaydı” dedi.
Mahkeme Başkanının “HTS kayıtlarında Enes'in 15.57'de salimin evine gitmiş ve 8 dakika kalmış. Enes sizin eve geldi mi?” sorusuna G.G., “Hayır hiç gelmedi, ben de evden çıkmadım hiç” yanıtını verdi.
Hüseyin ve Maşallah Güran’ın kızı M.G. olay gününü anlatarak, “Büyük odadaydım. Telefonla oynuyordum. Sonra kapı çaldı, annem de ‘Kimdir’ dedi, ‘Narin’ dediler. Narin’i görmedim. Yüksel yenge geldi, fenalaştı, ambulansa bindi. Sonra annemle ablam ağlıyordu. Sonra Narin’in teyzesi Yasemin geldi, annem ve ablama saldırdı. ‘Susmazsanız böyle olmazdı’ dedi. Ben de o sırada ayağa kalktım. ‘Biz bir şey bilmiyoruz’ dedik. Ben bayıldım, Hülya komutan geldi ve ayırdı. Biz de gittik. Salim Güran bizi tehdit etmedi. ‘Allah rızası için ne biliyorsanız onu söyleyin’ dedi. Tam olarak saat söylemedi, ‘Ne gördüyseniz onu anlatın’ dedi” diye konuştu.
Diyarbakır'da Narin Güran cinayetine ilişkin dün başlayan ilk duruşma, bugün de devam etti. Duruşma, verilen 2 saatlik aranın ardından 16.00’da kaldığı yerden devam etti. Mahkeme Başkanı Ramazan Dündar, sosyal medyada ve bazı haber sitelerinde yayınlanan 'Gizli tanık' iddialarıyla ilgili, 'Bana gelen bir bilgi yok. Mahkememizde öyle bir şey yok' dedi.
Duruşmada, Salim Güran’ın yanındaki işçisi R.A., dinlenmek istendi. R.A., tanıklık yapmayacağını söyledi. Mahkeme Başkanı Ramazan Dündar, "Tanık R.A. hakkında benzer iddialardan dolayı söz konusu dosyada tutukludur. CMK 48’inci maddeye göre, tanıklıktan vazgeçtiğini bildirir. Biz de CMK 48’inci maddeye göre, onun tanıklıktan vazgeçtiğini kabul ettik" dedi.
Duruşmada, tutuklu tanık Hediye Güran’ın ifade işlemleri başladı. İfadesinde olay gününü anlatan Hediye Güran, "Sabah geldim, kapıyı E. açtı. Kıyafetleri bırakıp gittim. Kimseyi görmedim. İkinci kez 15.40 gibi geldim. Kapıyı kim açtı hatırlamıyorum. Patika yolundan geldim. Herhangi bir şey görmedim. Evden içeri girdiğimde, Enes içeride uyuyordu. İki aydır evde yoktu. Bir süre sonra uyandı. 'Hoş geldin' dedim. Ben Yüksellerin evinden giderken, Enes geliyordu. İlk gittiğimde Muhammed evdeydi. Evde sohbet ettik Yüksel ile. 15.00 gibi eve geldim. Orada uzun süre oturdum. Ben oradayken Salim gelmedi eve. Ben oradayken Enes’i biri aradı. Ne konuştuğunu bilmiyorum. Ben Enes’in dışarı çıktığını görmedim. Narin’in kaybolmasından dolayı kimseden şüpheli bir hareket görmedim" dedi.
Duruşmada Salim Güran'ın işçisi bir başka işçisi Mehmet Selim Atasoy, tanık olarak dinlendi. Olay gününü anlatan Atasoy, Salim Güran ile arasında geçenlerle ilgili, "O zaman ben evdeydim, Salim beni aradı. Saati hatırlamıyorum. Bana dedi ki ‘Ne zaman tarlaya geliyorsun?’ Ben de ‘Yemek yedikten sonra geleceğim’ dedim. Yemekten sonra Tavşantepe ile Batı Karakoç arasındaki tarlaya gittim. Oğlum R.A. ile salim tarladaydı. Kendisine ait tarlada sulama yapıyorum. Tekrar yukarıya çıktım, o anda güneş batmak üzereydi. Orada biraz oturduk. Telefonu çaldı, biraz yürüdü. Sonra ‘Bizim köyde bir çocuk kaybolmuş, yanındaki el fenerini al, beraber köye gidelim’ dedi" diye konuştu.
"O sırada Salim oğlunu arayıp, ‘Senin bir şeyin düştü, sınırın sonunda, taş sınırında’ demiş, oğlun o konuda bir şey söyledi mi?" sorusuna Atasoy, "Salim bir cihaz getirip telefona bağlıyordu. Elektriği kaçak yapmak için. Ondan sonra taşın altına koyuyordu. Kendisi kaçak yaptığında, ‘Biri geldiğinde bana söyleyin’ diyordu. Köye girdiğinde Salim arabayı evin önüne çekti, kalabalığa girdi. O da ‘Ben eve girip üstümü değiştireceğim’ dedi" yanıtını verdi. "Jandarma tutanağına göre, oğlunuzun ‘Öğleden sonra geldiğinde Salim’in bacakları ıslaktı’ diye bir söylemi var" sorusuna Atasoy, "Öyle bir şey yok" dedi. "Aramanızda, Kürtçe olarak ‘Ağabey, derenin yanında o tekeri ne yaptıysam açamadım’ demişsiniz" sorusuna da Atasoy, "Salim iş dışında, başka herhangi bir konuda ne oğlumdan ne benden başka bir şey istemedi. Ben suçsuzum, masumum" dedi.
Dana sonra tanık olarak dinlenen Yüksel Güran'ın kardeşi Yasemin Gül, olay gününü anlattı. Gül, "Haberim yok, yeğenim ‘Narin kayboldu’ deyince, eşimle birlikte köye geldim. Biz onun sağ olduğunu düşünüyorduk. Hep bir umudumuz vardı. Basından gelenlere konuştu. ‘En azından mezarı olsun’ dedi. Olay günü evdeydim. ‘Narin'in cesedi bulunmuş.’ Hemen televizyonu açtım. Eşimi aradım, o da işten çıkıp hemen geldi. Ben hemen köye gittim. ‘Saçmalamayın, köyde çocuk mu kaybolur?’ dedim. Jandarma bana bunu dedi, ‘Narin görmemesi gereken bir şey gördü ki Salim öldürdü’ dediler, ben de ‘Hayır’ dedim. ‘Ablan öldürdü’ dediler, ben ‘Kesinlikle öyle bir şey yapmaz’ dedim. ‘Keyif için bu kız öldürülmez’ dedim. Kadınların olduğu kavgada Maşallah Kürtçe ‘boynun devrilsin’, ‘Gözün kör olsun’, ‘Allah belanı versin’ gibi beddualar etti. Ben balkona çıktım, öyle baktım onlara. Narin’in ölüm şoku ve kavganın şokundaydım. Annem ‘Dışarı çık, hava al’ dedi. O sırada jandarma geldi" diye konuştu.
"Maşallah o bedduayı kime yönelik söyledi" sorusuna Yasemin Gül, "Ben bilmiyorum, kime yönelik ‘Allah belanı versin’ dediğini bilmiyorum. Kızı da ‘Biz nereden bilelim’ dedikten sonra ben balkonun üzerine çıktım" dedi.
Duruşmada Nevzat Bahtiyar’ın kardeşi Vecdi Bahtiyar tanık olarak dinlendi. Vecdi Bahtiyar, Nevzat Bahtiyar’a suçunu itiraf etmesi karşılığında yardım talebinde bulunulduğunu belirterek, "Ali Rıza Güran, Hasan Kaya ile konuşmuş, 'Nevzat kızı öldürmüş, herkes biliyor, suçunu itiraf etsin, suçu üstlensin. Biz de evinizi köye getireceğiz, maddi- manevi size yardım edeceğiz' dedi. Ben de gidip Nevzat’a görüşte söyledim, o da ‘Ben öldürmedim ki kabul edeyim’ dedi. Narin kaybolduğunda, şehir dışındaydım, İlk başta karım söyledi. Sonra da Salim Güran’ı aradım. Birkaç saniye arayıp, ‘Herhangi bir iz bulundu mu, ne durumdasınız?’ dedim. Salim'e ‘İnşallah kızı bulursunuz’ dedim. 23 Ağustos’tan sonra aramadım. O gün Nevzat’ı, beraber arabasıyla işe gidiyoruz diye aradım" dedi.
Daha sonra Narin Güran’ın amcası Erhan Güran tanık olarak dinlendi. Narin Güran’ı arama çalışmaları sırasında çıkan yangınların sorulduğu Erhan Güran, "Amcamın bahçesindeydi, çocuklar yeşil dallarla söndürdü. O sırada bahçeden dışarı taşınca, müdahale edemedik. Narin kaybolduktan sonra 4 Eylül’de, evimin etrafında herkes taktığı için ben de güvenlik amaçlı kamera taktım. İlk köylüler taktı. Ceset bulunmadan kamerayı taktık, korktuğumuz için" dedi.
"Narin’in ölümü konusunda ‘kimse konuşmasın’ diye toplantılar yaptınız mı?" sorusuna da, "Hayır, kim bir şey biliyorsa söylesin, bulunsun diye toplantılar yapıldı. Bir iki sefer kameraların önünde yaptık. Bir kere okulda yaptık, ondan sonra yapmadık. Nevzat yakalandıktan sonra Vecdi aradı, ‘Kimsin’ dedim, Nevzat’ın kardeşiyim. Bil ki bizim sizinle bir sorunumuz yok’ dedi. Ben de ‘Kimse seni tehdit etti mi’ dedim, ‘Hayır’ dedi. O zaman ‘Git, Allah rızası için jandarmaya söyle’ dedim" diye konuştu.
Erhan Güran’dan sonra ifadesi alınan Barış Güran ise yapılan toplantıları anlatarak, "JASAT’çılar, herkese ‘Aile içinde olmuş’ diye diye, Ali Rıza Güran’ın evinde bir toplantı yapıldı. Orada kim ne biliyorsa söylesin diye toplantı yaptık. Salim ağabeyim, sürekli askerlerle birlikte olduğu için yoktu. Kadınların kavgasına şahit olmadım" dedi.
İfadesi alınan tanıklardan Ali Rıza Güran, "Vecdi Bahtiyar’a siz, ‘Nevzat'la konuş, cinayeti kabul etsin, ev ve araba verelim, evini köye getirelim’ dediniz mi?" sorusuna, "Bu işin aslı astarı yok. Tamamen yalandır. Biz onlara iyilikten başka ne yaptık? Köyde arama faaliyetleri sırasında Salim jandarmanın yanındaydı. Nevzat Bahtiyar bile, bir gün benim toplantının içinde ‘Hacı ağabey, Allah hakkımızı bırakmasın’ dedi. Ben toplantı yaptığım zaman da askerlerle iş birliği içinde yaptım. Aile dışında bir kez Nevzat, bir kez de Tahir Kaya ve Şerif Kaya katıldı. Nevzat’la camide hep beraber oturduk. En son ona sordum. ‘Senin bir şeyhin vardı, herkes geldi, o neden gelmedi?’ dedim. O da ‘Herkes İstanbul'a gitmiş, o tek kalmış’ dedi. Ali Rıza Güran, ifadesinin devamında, 'Nevzat’ın söylediği gibi, gidip Arif’in evinden almışsa, ailem öldürmüş. Ancak rampadan çıkmadıysa, o öldürmüştür. Nevzat, evinin önünde kızı parayla 20 TL’ler vererek kandırmış. İddiamız bu. Kamera görüntüsü çıksın, böyle değilse başımın üstüne her şey" diye konuştu.
Daha sonra Ufuk Kaya, Furkan Kaya, Rojin Güran, Rezzan Güran ve Nesrin Güran dinlendi. Rojin Güran, ifade işlemlerinin ardından babası Salim Güran’a bakarak, "Baba sen benim canımsın, ben seninle gurur duyuyorum" dedi.
Ardından Mahkeme Başkanı, duruşmayı savunma makamının tanıklarının dinlenmesi için yarın sabah saat 10.00’a erteledi.