Akıllı saatlerin genellikle okula yeni başlayan çocukların aileleri tarafından tercih edildiğini söyleyen Osman Demircan, “Bu saatlerin en temel özelliği ortam dinlemesi yapabilmesi, çocuğun anlık olarak nerede olduğunu görebilmesi ve tüm bunların yanında da kamerasını açarak çocuğun kiminle iletişim halinde olduğunun aileler tarafından tespit edilebilmesi. Ancak bunlar maalesef bazı siber tehditleri de barındırıyor. Bunların başında da tercih edilen merdiven altı ürünler geliyor. Cep telefonu ya da tabletle bir çocuğun saatine erişim sağlayıp onun hangi durumda, hangi konumda olduğunu görmek aslında temel olarak bir hackleme hareketi gibi düşünülebilir. Bugün bir kişi diğer bir kişiyi hacklediğinde de onun konumuna, kamerasına ve yazışmalarına ulaşabiliyor. Aslında çocuk takip sistemli saatler de bu mantıkla çalışıyorlar. Bu yüzden ebeveynlerin ürün seçerken çok dikkatli olması gerekiyor" diye konuştu.
Güvenlik açısından ve kullanılan yazılımlar açısından kendini ispatlamış ürünlerin araştırılıp tercih edilmesi gerektiğinin altını çizen Demircan, “Bir ürünün kendini ispatlamış olması demek hem saat üzerindeki yazılımın hem de cep telefonunda kontrol için kullanılan yazılımların düzenli olarak güncelleniyor olması, güvenlik açıklarına karşı gerekli yamaların düzenli olarak yapılıyor olması anlamına geliyor. Ama özellikle Uzak Doğu menşeili merdiven altı satılan normalde 3 bin - 4 bin TL'lik akıllı çocuk saatlerinin 3 yüz - 4 yüz TL'ye satıldığı o markalar maalesef ciddi anlamda siber riskler barındırıyor. Bugün bir aile bir merdiven altı kim tarafından üretildiği belli olmayan bir ürünü tercih ettiğinde ve o ürünün uygulamasını cep telefonuna kurduğunda her şeyden önce kendi cep telefonu ve kendi siber mahremiyetini onların ellerine teslim etmiş olabiliyor. Çünkü bu yazılımlar güvenlik açıklarıyla dolu" ifadelerini kullandı.
Demircan konuşmasında akıllı saat alırken destek hattı ile bir muhatap bulunabilecek olan markaların tercih edilmesinin, yaşanabilecek olumsuzlukların önüne geçmek için etkili olacağını vurguladı. Demircan şöyle konuştu: “Çocuğa verilen saatin içerisindeki yazılımların düzenli olarak güncellenen yazılımlar olmaması, çok daha düşük teknoloji ile geliştirilmiş ve yıllar öncesinin teknolojisine sahip olan güvenlik açıklarını bünyesinde barındırıyor. Bu saatlere de uzaktan hackerlar erişim sağlayabiliyor. Hem kendi telefonumuza kurduğumuz uygulama üzerinden, hem de çocuğumuza verdiğimiz saati güvence altına alabiliyor olmamız için mutlaka tanınmış ve bilinen markaların ürünlerini tercih etmeliyiz. Her şeyden önce satın aldığımız ürünün firmasının mutlaka bir destek hattı olmalı ve telefonla arandığında karşı tarafta sizin sorularınıza yanıt verecek bir kişinin çıkıyor olması önemli. Genellikle bu merdiven altı ürünler büyük teknoloji marketlerde değil, daha butik ya da daha seyyar satıcılarda satılıyor ve herhangi bir destek veya kullanma kitapçığı olmuyor. Menüleri Çince ya da Uzakdoğu dillerine sahip olduğu için aileler tarafından da anlaşılamıyor. Bu tarz cihazlar ciddi anlamda çocukların mahremiyetini gözler önüne serebiliyor.
Siber Güvenlik Uzmanı Osman Demircan bir akıllı saate kötü niyetli hackerların ulaştığı takdirde neler olabileceğini örneklerle anlattı:
“Bir çocuğa verilen akıllı saat eğer güvenlik önlemleri sağlanmamış bir saatse, o çocuğun anlık olarak nerede durduğu, kimlerle konuştuğu, kamerası açılarak o anki görüntülerinin tamamı kaydediliyor olabilir. Bunlar başta siber zorbalık için kullanılıyor olabilir. Aynı zamanda sonucu kaçırmalara varabilecek durumlarla karşı karşıya kalınıyor olabilir. Bunun yanında bu çocuk bu saati evinde akşam ailesiyle birlikte otururken de takıyor olacak ve bu şekilde aile içerisinde konuşulan konular ya da aile sırları burada aile mahremiyeti de maalesef yine kötü niyetli kişilerinin eline geçiyor olabilir. Tüm bunları düşündüğümüzde ailelerin kesinlikle tanınmış bilinen markaların ürünlerini tercih ediyor olması, çok ucuz fiyatla satılan merdiven altı ürünlerden de kesinlikle uzak durması gerekiyor"