TBB olağanüstü encümen toplantısı için bugün Ankara'ya gelen Ekrem İmamoğlu, kayyum atamaları gündemini değerlendirmek üzere siyasi parti liderlerini ziyareti kapsamında ilk olarak TBMM'de CHP Genel Başkanı Özgür Özel bir araya geldi. Yaklaşık 40 dakika süren görüşmenin ardından İmamoğlu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Ekrem İmamoğlu, Özel ile görüşmesine ilişkin şunları söyledi:
"Genel Başkanımızla bugün encümen toplantımızda aldığımız temel prensip kararını paylaşmak üzere randevumuzun ilkini gerçekleştirdik. Özgür Özel ile özellikle kayyum uygulamalarının demokrasi adına çok utanç verici olduğunu milletimizi, memleketimizi itibarsızlaştıran hatta uygulamaların ülkemizde pek çok sorunun temelini oluşturduğunu dile getirdik. Bunun çözümünün Meclis'te olabileceğini, partilerle de bu konuda görüşme yapabileceğimizi ve bu hususta TBB olarak bir önerimizin de olduğunu bunu da kendileriyle paylaşmak istediğimizi dile getirdik. Kendileri de grup başkanvekillerimizi görevlendirdi. Onlarla irtibat halinde TBB olarak kendilerine ileteceğiz onlar da Meclis'te takipçisi olacaklarını ilettiler."
GÜLTEKİN UYSAL'I ZİYARET ETTİ
İmamoğlu, Özel ile gerçekleştirdiği görüşmenin ardından Demokrat Parti lideri Gültekin Uysal'ı ziyaret etti.
İmamoğlu'nun gün içerisinde DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile görüşmesi bekleniyor.
Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) olağanüstü encümen toplantısı için Ankara'ya gelen Ekrem İmamoğlu, kayyum atamaları gündemini değerlendirmek üzere siyasi parti liderlerini kapsamında Demokrat Parti ziyaretinin ardından DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ı partisinin genel merkezinde ziyaret etti. Yaklaşık 50 dakika süren görüşmeye DEVA PArtrisi Genel Başkanı Halil İbrahim Çanakçı’da katıldı. Görüşmenin ardından açıklama yapıldı.
''Son gelişmeler seçilmiş olma meşruiyetinin kalbine hançer saplıyor''
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan şunları kaydetti:
“Bugün TTB heyeti ile misafir ettik. Ülkemiz zor dönemlerden geçiyor. 2017-2018’den bu yana sorunlar sadece büyüyor. Yeni sorunlar ekleniyor. Biz prensip olarak ülkenin sorunların çözümü meşru demokratik zeminde çözüm aramalıyız. Demokrasi de kalitenin son derece düşmüş olduğu ülkeler var. Seçilmiş makamda olan herkes onu seçenlerin iradesini temsil eder. Tam da bu ilkelerden hareketle özellikle son dönemde yaşamış olduğumuz gelişmeler seçilmiş olma meşruiyetinin kalbine hançer saplıyor. Demokrasi çözüm olmazsa sandığın seçimin sağlam tablo bozulursa milli birliğimizin ve beraberliğimiz de zarar görür. Aynı zaman da terör örgütleri için de elverişli bir ortam oluşturur. Kayyuma ilişkin ilkesel bir duruşumuz var. Seçilmiş bir başkan eğer görevden alınacaksa bağımsız ve tarafsız bir yargıyla olmalıdır. Bununla ilgili çözümü daha önce ortaya koyduk. Yeni gelecek başkan da belediye meclisinden seçilmelidir. Anayasada bazı dokunuşlar gerekiyor. Çözüm arıyorsak adres TBMM’dir. Sistem çözümüne kavuşturmamız gerekiyor. Ondan sonra da o sistemin takipçisi olmak gerekiyor. Bütün sıkıntıları biliyoruz. Ama hak mücadelesinin zemininin haklı meşrutiyet zemininde yapılmalı.”
Görüşmeye ilişkin konuşan Ekrem İmamoğlu da şunları kaydetti:
''Malumunuz bugün TBB’de acil gündemli bir encümen toplantısı yapıldı. Bu toplantıda bütünüyle yaşana bu demokrasi krizini, hukukun üstünlüğünün bertaraf edildiği bu atmosferi ortadan kaldırmak adına teknik bir çalışmanın Anayasal bir zeminde sonuca kavuşması için konuştuk ki toplantıdan sonra çerçevelediğimiz maddeleri de kamuoyuyla paylaştık. Zaten DEVA partisinin ilkeleri ile çok yakın bir bakış açısını ortaya koymuş bulunduk. Bu beni oldukça sevindirdi. Özellikle bugün için randevu verebilen genel başkanlarımızla yaptığımız konuşma tamamen bu sorunun çözümün TBMM’ye taşımak ve orada anayasal bir zeminde konuşmak. Ve kalıcı bir zemine sağlamak. Zaman içerisindeki iletişim süreçlerini kendilerinin de tariflemesiyle yakın zamanda biz kendilerine TBB çatısında oluşan tespitlerimizi ve çözüm önerilerimizi paylaşacağız. Öyle arzu ediyoruz ki önümüzdeki haftaki ben TBMM Başkanı'nı da bir anlamda ziyaret edeceğim ve bu sonucu kendileriyle de paylaşacağım. Umut ediyorum ki önümüzdeki TBMM’de konuşulabilir, tartışılabilir bir seviyeye gelsin.
Elbette DEVA Partisinin milletvekillerinden de desteği arzu ediyoruz. Şu anda biz ülkemiz adına milletimiz adına bir demokrasi krizini çözmek, hukukun üstünlüğünü ve insanların seçme seçilme haklarının korunduğu asla onlara bir zeval gelmediği bir ortamı sağlama mücadelesini vermekteyiz. Sayın genel başkanımızın son uyarısını çok değerli buluyorum. Kesinlikle başta vatandaşlarımız olmak üzere ama yetmez, siyasilerin de dikkat etmesi gereken şey mücadeleyi hukuki zeminde ve memleketimizde yaşayan her insanın hakkının korunduğu bir süreç üzerinden.. Yani biz sadece bugünün konusu iki partinin belediye başkanlarının haklarını korumak değil; bugünün iktidar partisinin de belediye başkanlarının haklarını korumak, yarınlarda yaşanabileceği haksızlıkların önüne geçme mücadelesi veriyoruz. Başımızı öne eğdiriyor, her şeyimizi etkiliyor. Başta ekonomi olmak üzere aslında temelinde hukuksuzluklar yatar diye düşünüyorum. Devletimiz bizim kutsalımız. Kurumlarımızı, kurallarımızla korumamız gerekir. Manipülasyona maruz kalmayacak bir süreç sonunda anayasal bir süreç ile birlikte sonucunda insanlarımıza hayırlı bir sonuç sağladığı anayasal bir süreci TBMM’de hep beraber var ederiz.''
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) ve Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nu ziyaret etti. İmamoğlu, ''Bu tür ortamların gerilmesine, birtakım hak arama mücadelesinin demokratik ve hukukun dışına çıkan bir seyir haline dönüşmesine kimsenin müsaade etmemesi gerekir. Burada siyasetçiler de konuştuklarına ve topluma verdikleri mesajlara dikkat edecek. Hak mücadelesi veriyor olsa da kimsenin hakkını, hele hele devletimizi aşağıya çekecek dil ve tavırda bulunmaması gerekiyor. Bu manada hak mücadelesi veren, canı yanan herkese tutum, tavır ve davranışlarda yine hukuka uygun, demokratik mücadele uygun davranmaya davet ediyorum’’ dedi.
TBB olağanüstü encümen toplantısı için Ankara’ya gelen Ekrem İmamoğlu, kayyum atamaları gündemini değerlendirmek üzere siyasi parti liderlerini ziyareti kapsamında dördüncü olarak Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ile Gelecek Partisi Genel Merkezi’nde bir araya geldi. İmamoğlu ve Davutoğlu görüşme sonrasında açıklama yaptı. İmamoğlu, şunları söyledi:
“Bu sabah itibarıyla İstanbul’dan buraya gelir gelmez TBB encümenimizi hemen olağanüstü topladık. Bu toplantı vesilesiyle süreci ele aldık. Bizim bu meseleyi hukukun üstünlüğü ve demokrasi zemininde tartışmalı ama bir sağlam bir biçimde bütün belediyeleri, bütün belediye başkanlarını hiçbir hukuk dışı uygulamanın muhatabı yapmamaya dönük bir süreç tarifleme gereği duyduk. Bu bir anayasal zeminde bir ihtiyaç doğuruyor. Ne yazık ki mevcut gündemde olan anayasa maddesi ve daha sonra oluşturulan bir kanun maddesi ve akabinde KHK düzenlemesiyle beraber bağlantı kurarak uygulama biçimi gerçekten çok tartışmalı ve aynı zamanda ülkemizin demokrasi açısından da seçme ve seçilme hakkına müdahale eden bir biçimde uygulanır durumda. Bu bizi derinden üzüyor ve sarsıyor. Başımızı öne eğdiren bir durum. Ülkemizin itibarını zedeleyen bir durum. Bu yönleriyle hep egemenlik kayıtsız şartsız milletindir şiarıyla hareket ederken, bundan bu derece uzaklaşmak, meseleyi, akşamdan sabaha bir şafak operasyonu ya da başka türlü müdahalelerle, çirkin görüntülerle ülkemizin büyük mücadelesini sıkıntıya uğratmak, gerçekten ülkemize yapılacak en büyük kötülüklerin başında.
Encümenimizle aldığımız kararla birlikte bizim mutlaka sizlerle birlikte ortak bir çalışma yaparak bu meselenin köklü bir çözüme kavuşmasıyla birlikte TBMM’ye taşınmasını sağlamak ve orada bu mücadeleyi vererek, açıkçası mevcutta bir CHP’li belediyeyi ya da DEM Partili belediyeyi savunmak değil, bütün belediyeleri savunmak. Bugünün iktidar partisinin, yarınlarda bir başka belediyesinin uğrayacağı haksızlığa ya da hukuksuzluğa karşı onu korumak ya da bugün belki karşı karşıya, farklı fikirlere sahip olduğumuz partilerin yerel yöneticilerini koruma maksatlı, bütün aşamalarını sağlam bir şekilde tariflemiş, yargıyı güçlü kılan ama yargının sonucu oluşmadan bir imzayla yerel yöneticilerin değiştiği, atandığı, atamaların yapıldığı süreci sona erdirmek şeklinde bir tarif yaptık.
Arzumuz, TBB gündeminde ve içindeki ekiplerimiz ve komisyonlarımızla sizlerdeki yerel yönetim reformuyla ilgili yaptığınız çalışmaları, kayyum sürecine dair öngördüğünüz süreçleri elde etmek, bunların her birisini harmanlayıp, arkadaşlarımızın yapacağı çalışmalarla birlikte oluşturacağımız metni önümüzdeki hafta sizlere sunmak ve sonrasında ise sadece ziyaret ettiğim siyasi partileri değil, aynı zamanda TBMM çatısına da bunu arz etmek istiyoruz. TBMM Başkanı’na da randevu talebimiz oldu. Yurt dışı dönüşünde kabul edebileceğini tarafımıza bildirdi. Böylesi bir süreci demokratik zemininde sağlamak istiyoruz. Bugün baktığımızda bir kayyum kararı çıkıyor. Bir tutuklama ya da tutuklamasız görevinden uzaklaştırılan belediye başkanı söz konusu. Bir kere yargılama süreçleri, şafak operasyonları tarzında itibarsızlaştırma tutum ve tavırları tümden artık bu ülkenin gündeminden kalkmak zorunda. Bunun acılarını bu ülke zaten yıllar boyu çekti. Görevden uzaklaştırma belediyelerde mümkündür. Belediye başkanları yanlış, eksik işler yapabilir. Yargı bu konuda kararlar verebilir. Ama seçilmiş bir Meclis var. Şu andaki uygulama meclisi de yok sayan, tümden kapı dışarı bırakan, meclis üyeleri belediyeden içeri giremez durumda. Orada bir grup odası var. Demokrasinin temeli olan gruplara oda vermek, belediye başkanı için itibarlı bir duruştur.
Belediye başkanlığı uzaklaştırılmış ya da hapse atılmış. Meclis üyeleri şu anda belediyeye giremez durumda. Daha da acısı, bir atamayla bu göreve gelinen durum itibarlı değildir. Oraya atadığınız devletin görevlisi fotoğraf çekip, sanki bu işin reklamını yapar gibi bunu aktarmak ya da valinin ziyaret edip, tebrik etmesi gibi görüntüler gerçekten demokrasiye karşı yapılmış bir ayıptır. Bu tür infial ortamlarının oluşması çok sıkıntı verici bir durum. Bunların ülkemize yakışmadığını, bunların yapılmasının ülkemizi geri götürdüğünü, bugün ekonomi kötüyse, gençler bu ülkeden gitmek istiyorsa, yaşadığımız başka sorunların temelinde de hukukun üstünlüğü ve adalete uymayan bu tür durum ve tutumlardır diye düşünüyoruz. Sizlerin katkılarıyla bu süreci çözme arzusundayız.
Bu tür ortamların gerilmesine, bir takım hak arama mücadelesinin demokratik ve hukukun dışına çıkan bir seyir haline dönüşmesine kimsenin asla müsaade etmemesi gerekir. Burada siyasetçiler de konuştuklarına ve topluma verdikleri mesajlara dikkat edecek. Hak mücadelesi veriyor olsa da kimsenin hakkını, hele hele devletimizi aşağıya çekecek dil ve tavırda bulunmaması gerekiyor. Bu manada hak mücadelesi veren, canı yanan herkese tutum, tavır ve davranışlarda yine hukuka uygun, demokratik mücadele uygun davranmaya konusunda hassasiyete davet ediyorum.
Zorlukları aşma konusunda kabiliyetleri, deneyimleri oldukça yüksek bir toplumuz. Keşke bu acıları sürekli tekrar eder bir biçimde yaşamasak ama yaşıyoruz. Keşke başka konuları ülkemiz adına dayanışma içerisinde konuşacak, istişare edebilecek ortamları yaşayabilsek. Ama ülkemizin daha zor günler yaşamaması adına bu tedbirlerin alınması şart.’’
Davutoğlu ise şu ifadeleri kullandı:
''Kuralları işlemeyen bir siyasi sistem ne demokratiktir ne de devlet düzeni niteliği taşır. Karşı karşıya kaldığımız durum bir demokrasi krizidir. Demokrasi krizi, halkın seçme yetkisini, milli egemenlik yetkisini, halkın oylarına saygı duymadığınız anda bir demokrasi krizi yaşanıyor demektir. Ülkede herkes Türkiye’deki demokrasinin olgunlaşmış bir demokrasi olması noktasında artık yeterli tecrübeye sahip olduktan sonra tereddüt etmemesi lazım. Ama bugün bir tereddüt yaşanıyor. Biz esastan kayyum yöntemine karşı çıkarız. Halkın önüne sandığı koyduysanız, çıkan sonuca saygı göstereceksiniz. Hiç kimse hukuk karşısında istisnai bir özerkliğe de sahip değildir. Bir demokrasiyi işletmeye başladıysak iki temel eksende bunu yaşatır hale getireceğiz. Birincisi herkes için tam ve eksiksiz demokrasi, ikincisi ise tavizsiz kamu düzeni. Eğer demokrasiyi tanıyıp, kamu düzeninden taviz verirseniz kaosa yol açarsınız. Eğer kamu düzeni sağlayacağım derken, demokrasiden taviz verirseniz otokrasiye gidersiniz. Kayyum uygulaması geçmişte de bugün de hangi görevde olursam olayım karşı çıktım. Bugün de karşı çıkıyorum. Karşı karşıya kaldığımız şey bir hukuk krizidir. Kamu düzeni hepimizin düzenidir.
Merkezi yönetimler ve yerel yönetimlerde ayrı partilerden bile olsa ortak bir ülke ve şehir yönetildiği bilinciyle devlet ve şehir yönetilir. Merkezi yönetim, yerel yönetimlerin tercihlerini göz ardı edip, ‘ben bildiğimi okurum, kuralı ben koyarım’ derse şehirlerde meşruiyet tartışılır. Yerel yönetim de ben burada kendime has bir hukuk alanı oluşturdum. İstediğimi yaparım’ derse ülkede hukuk düzeni kalmaz. Bugünkü yönetim krizinin sebeplerinden bir tanesi, iktidarın kamuoyuna verdiği mesajlardaki çelişkidir. Kafanız mı karışık yoksa birbirinizle mi bilek güreşi yapıyorsunuz. Bir taraftan kamuoyunun son derece hassas olduğu bir konuda terör başını Meclis’te konuşturmaya kadar gidecek bir açıklama yapacaksınız ve burada kamuoyunun tepkisini de gerektiğinde gözardı edeceksiniz. Diğer taraftan da altı ay öncesinde yapılan bir seçimde, seçilen belediye başkanlarıyla ilgili otoriter bir tasarrufta bulunacaksınız. Bu ikisi bir arada olmaz. Ayrı ayrı olur da demiyoruz. Olması gereken, Türkiye’de bugün bir demokrasi, hukuk, yönetim kriziyle karşıyayız. Bunun çözümü, herkesin demokrasiye saygı duymasıdır. Herkesin hukuk düzenine boyun eğmesidir. Hiç kimse hukukun üstünde değildir. Hiçbir belediye başkanı ‘şehri istediğim gibi yönetirim’ deme hakkına sahip olmadığı gibi, hiçbir merkezi yönetim yetkilisi de ‘ben istediğim belediye başkanını sabahtan görevden alırım. Bunun da hukuki sürecine bakmam, görevden alırım’ deme hakkına sahip değil. Kendinize tanıdığınız özgürlüğü, rakibinize tanımıyorsanız demokrasi yoktur.''
Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu'nu ziyaret etti.
İYİ Parti Genel Merkezi'nde gerçekleşen görüşmenin ardından Dervişoğlu ve İmamoğlu açıklama yaptı.
İmamoğlu, belediyelerdeki görevden uzaklaştırmaların, insanların seçme ve seçilme hakkı konusundaki inançlarını yitirmesine yol açtığını söyledi.
Esenyurt Belediyesi ile başlayan görevden uzaklaştırmaların Mardin, Batman ve Halfeti belediyeleriyle devam ettiğini söyleyen İmamoğlu, "TBMM çatısı altında olan iktidar partisi mensuplarının grup başkanvekilinin 'Bu süreçler devam edecek' açıklaması da demokrasinin nasıl bir tahakküm, nasıl baskıcı bir zihniyet altında olduğunun göstergesi." ifadesini kullandı.
Ekrem İmamoğlu, görevden uzaklaştırmalarla ilgili sürece dair yapacakları çalışmayı gelecek hafta ilgililere sunma arzusunda olduklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Biz, bu oluşturulacak metni aynı zamanda TBMM başkanlık makamına da sunacağız. Buradan çıkacak sağlıklı bir sonucun memleketimizin hak ve hukukunun, insanlarımızın hak ve hukukunun korunması adına değerli bir sonuca dönüşebileceğini, TBMM'nin bu işin çözüm merkezi olduğunu ve siz kıymetli siyasi partilerimizin, özellikle Meclis'te grubu olan partilerimizin özenli bir çalışmasıyla çok güçlü bir hamle yapılabileceğini düşünüyoruz."
Dervişoğlu da Türkiye'nin siyasi krizle karşı karşıya bırakılmak istendiğini, sorunlara hukukun içinde kalarak çözüm aranması gerektiğini söyledi.
"Hiç kimsenin suç işlemiş bir belediye başkanının görevde kalmasını temin etmek gibi bir arayışı yoktur." diyen Dervişoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Arayış hukuktur, adalettir ve demokrasinin kamil anlamda yaşama geçirilmesidir. Hukuk, vatandaşın hem seçme hem seçilme hakkına zarar verecek uygulamalardan kaçabilme imkanını bu ülkeyi yönetenlere veriyor. Ama maalesef üzülerek ifade ediyorum ki bu haktan yararlanılmasının da önünü kesebilecek birtakım idari uygulamalara başvuruluyor. Bunun demokrasi açısından kabul edilebilir bir yanı yoktur."
Bir belediye başkanı suç işlemişse görevden alınabileceğini dile getiren Müsavat Dervişoğlu, belediye meclisinden bir başkan seçilerek hukuken uygunluk zemini oluşturmanın mümkün olduğunu söyledi. Dervişoğlu, "Böyle bir imkan varken siyaseten zorlamalara gitmek, bir siyasi kriz yaratmak, o siyasi kriz vasatından da kendilerine imkan çıkarmaya çalışmak bu hükümetin uygulama yöntemi olmuştur. Öncelikle bu yönteme karşıyız." şeklinde konuştu.
Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nu ziyaret etti.
Saadet Partisi Genel Merkezi'ndeki görüşmenin ardından Karamollaoğlu ve İmamoğlu açıklama yaptı.
İmamoğlu, Karamollaoğlu ve parti yöneticilerine kabullerinden dolayı teşekkür etti.
Belediye başkanlarının görevden uzaklaştırılmasıyla ilgili siyasi partilerin genel başkanlarını ziyaret ettiğini belirten İmamoğlu, "TBMM çatısında, sadece bugün iki partinin maruz kaldığı değil, başka partilerin belediye başkanlarının da hak ve hukukunu koruyan, aynı zamanda kişisel hak ve hukuku da koruyacak sağlıklı bir anayasal düzenlemeye kavuşması talebimizi, Türkiye Belediyeler Birliğinde oluşan bu görüşü, kendileriyle (Karamollaoğlu) paylaştım. Kendilerinin de sürece olan titiz yaklaşımı bizleri mutlu etmiştir." dedi.
Temel Karamollaoğlu da İmamoğlu'nun hem TBB hem de İBB Başkanı olarak yaptığı ziyaretle ilgili, "Son zamanlarda iktidarın aldığı kararların yanlışlığını kamuoyuyla paylaşmak maksadını güdüyor." ifadesini kullandı.
Mahalli idarelerin demokraside çok önemli olduğunu belirten Karamollaoğlu, "Belediye başkanları suç işleyebilir ama bu suç, mahkemeler nezdinde tescil edilmediği müddetçe iktidar tarafından dikkate alınacak bir husus kesinlikle olamaz." dedi.
Görevden uzaklaştırma kararlarının "partizanca bir yaklaşım" olduğunu savunan Karamollaoğlu, şunları kaydetti:
"Bir başkan görevden uzaklaşırsa herhangi bir sebepten dolayı, istifa eder veya bir mahkeme kararıyla alınırsa bunun yerine belediye meclisleri aralarından bir kişiyi belediye başkanı vekili olarak tayin eder. Ülkem adına üzülüyorum. İnşallah aklıselim galip gelir, bu davranışlarını genişletmezler. Aldıkları yanlış kararlardan da vazgeçerler. Yanlıştan vazgeçmek, erdemliliktir. Böyle bir karar dünyanın hiçbir yerinde demokrasiyle bağdaşmaz."
Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ı ziyaret etti.
Zafer Partisi Genel Merkezi'nde gerçekleşen görüşmenin ardından Özdağ ve İmamoğlu açıklama yaptı.
İmamoğlu, TBB olarak yaptıkları çalışmaları bir dosya haline getirerek siyasi partilerle paylaşacaklarını belirtti.
Demokrasinin gelişmesine değinen İmamoğlu, şöyle devam etti:
"Seçme ve seçilme hakkının sekteye uğramadığı, güven kaybının yaşanmadığı bir mekanizmanın kurulmasının da bu yolculuğa katkı sağladığına olan inancımız tamdır. Kayyımla ilgili sürecin işletilmesinde görmek istemediğimiz birtakım tutum ve davranışların olmaması, aynı zamanda suçun ve cezanın kişiselliği üzerinden oluşacak bir görevden uzaklaştırma sonrasında meclisin de yok sayılmaması ve mecliste seçimlerin olması gerektiği gibi aşamalı hukuksal sürecin işletilmesi değerlidir."
Siyasetçilerin toplumu kışkırtacak, kızdıracak ve birbirine düşürecek dili kullanmamaları gerektiğini ifade eden İmamoğlu, tepki veya desteklerin de demokrasi içinde olması gerektiğini söyledi.
Ümit Özdağ da yerel demokrasinin çok önemli olduğunu, ancak bunun "bölücülük" olarak kullanılmasına karşı olduklarını bildirdi.
Türkiye'nin kendini terör örgütleri ve onlarla aynı çizgide olanlara karşı korumak zorunda olduğunu belirten Özdağ, devleti hukuk içerisinde savunmak gerektiğini dile getirdi.
Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile imzaladıkları protokolde kayyım müessesesinin gerekli olduğu, ancak bunun yargı yoluyla yapılması gerektiği maddesinin eklediklerini bildiren Özdağ, "Bugün de terörle ilişkili olduğu tespit edilen belediye başkanlarının ancak yargı kararıyla görevden alınması noktasındayız." diye konuştu.
Özdağ, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in görevinden uzaklaştırılmasının da devlete yaraşır bir şekilde ve yargı kararıyla olması gerektiğini kaydetti.