İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50. yıl dönümü münasebetiyle Artİstanbul Feshane’de düzenlenen resepsiyona katıldı. Adada yaşayan Türkleri soykırımdan kurtaran, yaşadıkları zulme son veren operasyonun yıl dönümü iç in düzenlenen 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı 50. Yıldönümü Resepsiyonu’na Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, İstanbul Vali Yardımcısı Cengiz Karabulut, 1'inci Ordu Komutanı Orgeneral Ali Sivri, KKTC İstanbul Başkonsolosu Fatma Demirel Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Zehra Bilge Eray da katıldı. İBB’nin desteğiyle gerçekleşen resepsiyonda konuşan İmamoğlu’nun konuşması özetle şöyle:
Kıbrıs Barış Harekatı'nın 50. yıl dönümü ve 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı'nın resepsiyonunda, kutlamasında bir arada olmaktan çok mutluyum, gururluyum. Bu duygularla sizlerle bir aradayız. İstanbul'un bu ev sahipliğini çok önemli buluyorum. KKTC, Kıbrıs Türkleriyle olan tarihsel bağımız, ortak mücadelemiz ve yakın ilişkimiz nedeniyle bugün ve geleceğine önem verdiğimiz bir devlettir. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti her zaman KKTC 'nin yanında olmaya devam edecektir. Kıbrıs meselesi, bugün Türkiye’nin dış politika alanında en önemli gündem maddelerinden biridir. Kıbrıs konusu gerek KKTC için gerekse Türkiye için siyasi çekişmelere, kutuplaşmalara malzeme edilemeyecek kadar hayatidir. Hepimizin ortak davasıdır. Hem Kıbrıs Türkleri’nin hem Türkiye Cumhuriyeti’nin ortak çıkarlarını korumak, haklı davamızı uluslararası alanda savunmak için omuz omuza birlikte mücadele etmeyi sürdürmeliyiz.
Dünyanın ve özellikle yakın coğrafyamızın savaşlarla, çatışmalarla çalkalandığı bir dönemdeyiz. Böylesi dönemlerde birlik ve beraberliğin önemi daha çok artıyor. Tabii ‘yurtta sulh, dünyada sulh” diyen bir liderin yolundan yürümekteyiz. Her zaman önceliğimiz barıştan yana tavır almak olmalıdır. Ama bu demek değil ki, soydaşlarımızın zulme uğramasına sessiz kalacağız ya da bir tehdit karşısında pasif ve savunmasız kalacağız. Hayır. Son ana kadar barış için çabalayacak, ama zaruret halinde gerekeni yapmak için de her zaman hazırlıklı olacağız. Tıpkı 1974 yılında, Rum tarafınca her türlü zulme maruz bırakılmış olan Kıbrıs Türk halkını korumak ve adada barışı hakim kılmak için yaptığımız gibi…
Bundan 50 yıl önce kahraman Türk ordusu Türkiye’nin uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan garantörlük hakkı uyarınca harekete geçti, Kıbrıslı mücahitlerle birlikte Kıbrıs Türk’ü kardeşlerimizi zulümden kurtardı. Bu uğurda hayatını ortaya koyan şehitlerimizi, aramızdan ayrılan gazilerimizi sonsuz minnet ve rahmetle anıyorum. O günlerin hafızasını ve gazilik onurunu bugün de yaşamaya devam eden kahraman gazilerimize şükranlarımı sunuyorum. Tabii Kıbrıs Türklerinin varoluş mücadelesi denildiğinde Doktor Fazıl Küçük'ün ve Rauf Denktaş'ın çok ayrı bir yeri vardır. Onların mücadele azimleri hepimize örnek olmalıdır. Türk tarihinde adları altın harflerle yazılıdır. Her ikisini de rahmet ve saygıyla anıyorum.
Eğitim hayatının bir kısmını KKTC'nde geçirmiş birisi olarak Kıbrıs'ta çok ama çok güzel ve yakın dostluklar edindim. Yaşanılan acıları, verilen mücadeleyi tanıklarından dinleme, öğrenme ve izleme şansını yakaladım. O nedenle hiçbir zaman KKTC'ni, Kıbrıs mücadelesinin kişisel olarak sürecinin yanından, zihnimden ayırmadım ve her zaman oradaki dostlarımla iç içe oldum. Her zaman ayrı bir yeri olduğumu dünyamda belirtmek isterim. Tam da onun için Beylikdüzü Belediye başkanlığı yaptığın dönemde sayın Rauf Denktaş'ın Türkiye'deki evinin bulunduğu ilçemizde güzel Yaşam Vadi'mizin tam ortasında hem Kıbrıs Anıtı'nı hem de Rauf Raif Denktaş Anıtı'nı açmanın gururunu yaşadım.
Bu yıl İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak da KKTC'mizin bu kutlu gününü Kıbrıs Barış Harekatı'nın 50. yıl dönümüne özel birçok etkinlikler gerçekleştirdik. O güzel ruhu şehrimizin her köşesinde konserlerle, söyleşilerle, resepsiyonlarla ve sevgilerle karşılamanın gururunu yaşadık. Tarihimizin bu önemli sayfasını kardeşliğimizi, mücadelemizi hatırlayıp yeni nesillere aktarmayı görev edindik. Kahraman şehitlerimizi ve gazilerimizi andık ve anmaya devam edeceğiz. Tabii bizim KKTC’ye olan ilgimiz aynı zamanda oradaki mevkidaşlarımızla, yerel yönetimlerle olan güçlü çalışmalarımız bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da devam edecek. Lefkoşa ve Girne belediye başkanlarımızla yeni dönemde göreve başladığım bu kısa zaman içerisinde bir araya geldik. En kısa zamanda hem İBB Başkanı olarak hem de Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkanı olarak KKTC ‘ni ziyaret ederek oradaki yerel yöneticilerle Türkiye'deki yerel yönetimler arasında hangi ilişkileri kurabiliriz, hangi seviyede yardım ve KKTC'nin yerel yönetim noktasındaki gelişmelerine katkı sunabiliriz görüşmelerimizi yapacağımızı buradan belirtmek isterim. Tabii ki bu arada Türk Ocağı takımının kalecisi olduğumu ve hayranı olduğumu da buradan bütün Kuzey Kıbrıs'a yollamak isterim.
En büyük dileğimiz barıştır. Savaşların, çatışmaların, acıların tekrarlamamasıdır. Bunun için herkese ve başta yöneticilere büyük iş düşüyor. Gerginliği tırmandıracak açıklamalardan, siyasi çıkar uğruna halklar arası barışı tehlikeye atacak söz ve eylemlerden her iki kesim de uzak durmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti her zaman kardeş KKTC’nin yanındadır, ilelebet öyle olacaktır. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlarken tekrar KKTC Cumhurbaşkanımızı İstanbul'da ağırlamaktan kıymetli eşleri hanımefendiyi, İstanbul'da ağırlamaktan duyduğum onuru belirtmek isterim. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlarım."