Tavandaki betonun dökülmesiyle paslı demirler ve betonda kullanılan deniz kumu ile deniz kabukları da ortaya çıktı. Daire sahibi Hakan Ülkü'nün teyzesi olayın ardından sosyal medya aracılığıyla belediyeye ulaştı. Salı günü incelemelerde bulunan belediye ekipleri, binanın eski ve riskli olduğunu belirterek karot örneği alınması gerektiğini belirtti.
Güngören'deki Soğanlı Caddesi'nde bulunan 47 yıllık, 6 katlı binanın en üst katında yaşayan Hakan Ülkü'nün oturduğu dairenin mutfak tavanındaki beton döküldü. Ülkü, evde olmadığı sırada yaşanan olayı ertesi gün fark etti. Uzun zamandır evin farklı noktalarında dökülme ve çatlakların olduğunu belirten Ülkü "Bahçelievler'de oldu geçenlerde gördük haberlerde, Küçükçekmece'de oldu, Avcılar'da oldu. Bir anda yıkılsa geriye sadece ölümden başka bir şey kalmayacak" diye konuştu. Binada dükkanı olan Ethem Polat ise, banka kredilerinin yüksek olduğunu belirterek, bir anda binadan kimsenin çıkamayacağını belirtti. Polat, "Yarın öbür gün belediye buraya gelip suyunu kesse, elektriğini kesse, biz mağdur oluruz. Benim borcum var, harcım var nereye ödeyeceksin? " diye sordu.
Hakan Ülkü, binanın uzun zamandır sallandığını belirterek, "Ben yaklaşık 2 senedir bu binada yaşıyorum. Bu binanın 1977 yılında yapımı bitmiş, 1979 yılında taşınılmış, yani 1979 yılından beri oturumu olan bir bina. Bu bölgedeki ilk bina; böyle söyleyebilirim. İlk yapıldığı zamandan beri bu binanın yani sallantıları bitmemiş, hep varmış. Bir kamyon geçse, bir araba geçse bu sallantı hissediliyormuş ki, şu anda zaten tramvay durağı yol üzerinde olduğu için her tramvay geçtiğinde sallanmaya devam ediyor. Ben 2 senedir bu binadayım benden öncesinde de teyzem, onun öncesinde de dedemle anneannem burada oturuyordu. Teyzemin kaldığı zamandan itibaren bu binada döküntüler var" dedi.
Binanın giriş katında bulunan dükkan sahiplerini ikna edemediğini iddia eden Ülkü, "Gece geldiğimde fark etmedim ama ertesi gün uyandığım zaman fark ettim, mutfağımın tavanı çökmüş bir durumdaydı. Her taraf beton yığını beton da diyemem ona gerçi, deniz kabuğu yığını ve pas, demir de yoktu. Ben o sırada evde olsaydım, evde olduğum sırada başıma düşseydi; belki ölümle sonuçlanabilirdi. Bina kalabalık bir bina, çevre kalabalık bir çevre, cadde üzerindeyiz. Gerek bina içi gerek bina dışı birçok hasara sebep olabilir. Oluşan döküntüler sokaktan geçen insanlara zarar verebilir. Yüksek bir yerdeyiz, bir kişinin başına düşmesi bir kişinin ölümü demek ve bunun önüne kim geçebilir bilemiyorum açıkçası. Aylarca konuştuk görüştük, gerek bina içi gerek çevreyle; ama gelin görün ki bir sonuç alamadık. Binada oturanlar istemedi, isteyemedi. Dükkan sahipleri hiç istemiyor. Belediye bu konuda çok destek çıkamıyor açıkçası. Yani burada şu an kimsenin durumu iyi değil, insanlar o yüzden yanaşamıyor. Kentsel dönüşüme girişemiyorlar. Bu konuda açıkçası sonumuz ne olacak bilemiyorum" ifadelerini kullandı.
Bina yapılırken deniz kumu kullanıldığını söyleyen Ülkü, "Binanın dökülen parçasından, mutfağımın düşen parçasından gördüğüm kadarıyla komple deniz kabuğu dolu. Zaten o deniz kabuğunun deniz tuzundan oluşan oksitlenmeler sebebiyle demir denen birşey kalmamış, pas yığınına dönmüş. Betonu tutacak hiçbir parça yok. Beton düşmesi sadece benim başıma değil bu binadaki herkesin de başına gelebilirdi. Ölümle sonuçlanabilirdi tehlikeli bir durum. Bu durumu bina WhatsApp grubunda paylaşarak bina sakinlerini ikna etmeye çalışıyoruz. Umarım kentsel dönüşüme yanaşırlar yani durumun farkındalardır. Tek değiller, kalabalık aileler, birden fazla ölüme sebebiyet verebilir. Bahçelievler'de oldu geçenlerde gördük haberlerde, Küçükçekmece'de oldu, Avcılar'da oldu. Bir anda yıkılsa geriye sadece ölümden başka birşey kalmayacak" diye konuştu.Olaydan sonra Ülkü'nün teyzesi sosyal medyadan konuyu belediyeye bildirdi. Belediye ekipleri ise, Salı günü incelemelerde bulundukları binanın eski ve riskli olduğunu belirterek, binadan karot örneği alınması gerektiğini söyledi.
Binada dükkanı olan Ethem Polat, "Esnaf olarak ben dükkanda, bir anda binanın zarar etmesini istemiyorum. Sadece müteahhitle beraber anlaşmamız lazım ama müteahhitlerle anlaşmıyoruz şu anda. Şöyle bir şey var bu binada 3- 4 kişinin durumu biraz iyi ama öbürlerinin hiçbirinin değil. Bazılarının kiraya çıksa kiraya veremeyecek kadar durumları yok. 6-7 kişi en az, onlar çıksa mağdur olacaklar. Onların çoğu bilmiyor ben de diyorum ki biz burayı müteahhite vereceksek hep beraber anlaşalım ne gerekiyorsa ben razıyım. Binanın çürük olmasını ben de istemem, yapılmasını isterim; daha güzel olur. Herkes para kazanır. Ben diyorum ki müteahhitle anlaşalım yaptıralım, verelim. Yarın öbür gün belediye buraya gelip suyunu kesse, elektriğini kesse, biz mağdur oluruz. Benim borcum var, harcım var nereye ödeyeceksin? Bir senede biz buradan çıkamayız. Yarın öbür gün gün burada su kapandığı zaman esnaflar mağdur olur. Binadaki sakinler de öyle. Kiracı adam çıkacak burada veriyorsa 5 bin lira, 10 bin lira kira. 20 bin liraya ev tutamaz, çıkamaz bir anda. Zaman verildiğinde, herkes anlaşır, evinden çıkar hep beraber anlaşırız. Maddi kaygı bence, banka kredileri yüksek. Banka kredileri düşürse hep beraber yaparız. 1 milyona 3- 4 milyon istiyorlar. Onu aydan aya nasıl ödeyecek alan kişi ?" diye konuştu.