Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kahramanmaraş Merkez Spor Kompleksi’nde düzenlenen AK Parti’nin Kahramanmaraş 8. Olağan İl Kongresi’ne katıldı. ''Maraş’ın kahramanlığı sadece adında değil, sadece dilinde değil, sadece cesaretinde değil; kanındadır, canındadır, gönlündedir, DNA’larındadır. Maraş’ın kahramanlığı, acılara ve felaketlere karşı onurlu duruşundadır'' diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
''Yârimiz olan, diğer yarımız olan Kahramanmaraş’ı, Allah’ın izniyle yarı yolda bırakmadık, bırakmıyoruz; hiçbir zaman da bırakmayacağız. Bildiğimiz, sevdiğimiz, mamur ve bayındır Maraş’ı, adeta küllerinden yeniden doğarcasına beraberce yeniden inşa ediyoruz. Kongremize gelmeden önce deprem konutlarımızın kura çekiliş törenini gerçekleştirdik. 155 bininci konutumuzun kurasını çekerek, anahtarını hak sahibi kardeşimize teslim ettik. Bu konutlardan 3 bin 499’u Kahramanmaraş’taydı. Ayrıca şehrimizde 17 bin 500 kişilik stadyumun da olduğu büyük bir spor kompleksinin yapımına başlıyoruz.
Burada şunu özellikle vurgulamak arzusundayım: Biz, başarıları büyüdükçe, tevazu da büyüyen bir kadroyuz. Tekebbürden, kibirden, böbürlenmekten daima Allah’a sığındık. Hiç mütevazı olmayacağımız bir husus varsa, o da ülkenin tüm hayati meseleleri gibi, deprem yaralarını saracak inanca, iradeye, birikime ve dirayete bizim sahip olduğumuzdur. Depremin üzerinden henüz 21 ay gibi kısa sayılabilecek bir süre geçmesine rağmen, şehirlerimizin çoğunun yeni silüetleri şekillenmeye başladı. Yeni binalarımız, konutlarımız, köy evlerimiz, yollarımız, meydanlarımız birer birer yükseliyor. Hatırlarsanız birileri, milletimizi umutsuzluk bataklığına itmek için kalplerindeki öfkeyi depremzedelerimize hakaretle dışa vurmuşlardı. Aynı çevreler, sadece bununla kalmamış, yaraları daha da kanatmak için şehirlerimizin imarının mümkün olmadığı yalanını körüklemişlerdi. Bu şeamet tellalların başında da eski CHP Genel Başkanı vardı. Peki, sonra ne oldu? Bize ‘enkazın altında kalacak’ diyen zatın bizatihi kendisi, önce seçim sandığının, sonra da kurultay sandığının altında kalarak bay bay oldu. Şimdi ne yüzüne bakan, ne kapısını çalan var, ne mikrofon uzatan var. Prim kazanmak, gündeme gelmek için sürekli bize sataşıyor. Ama artık bize sataşması da kendisine hiçbir fayda sağlamıyor.
Eski genel başkanın kötü mirasını, maalesef, yeni genel başkan da aynı şekilde devam ettiriyor. ‘Yapıcı muhalefet’ diye bir kavram lügatlerinde yok. Ya yapılan işe takoz oluyorlar ya da milletin umutlarını kırmak için akla ziyan yollar deniyorlar. Konuttan hastaneye, okuldan parka kadar gözlerinin önünde yükselen yeni yerleşimleri inkar eden bir zihniyetle karşı karşıyayız. Ortada parmakla gösterebilecekleri hiçbir eserleri yok; ama iş çamur atmaya, milletin moralini bozmaya gelince, maşallah hep en ön saftalar. Ne demişler ‘Vermeyince mabut neylesin Sultan Mahmut.’ Bizim de bunlara yapabilecek hiçbir şeyimiz yok. Gözü olup görmeyene, hakkı bilip konuşmayana verilebilecek en güzel cevap, evlerine yerleşen vatandaşlarımızın bize ettikleri hayır dualardır. Maraş’ı tekrar ayağa kaldırmak için gecesini gündüzüne katan kamu kurumlarımıza, sivil toplum örgütlerimize, işçilerimize, firmalarımıza, bu şehre gönül veren herkese teşekkür ediyorum.
AK Parti; milletin kurduğu, milletin istikamet verdiği, milletin iktidara getirdiği, maruz kaldığı her badirede milletin dağ gibi arkasında durduğu, milletin demokrasi, hak, özgürlük, eser ve hizmet siyasetine meftun olduğu, yalpaladığında da tabiri caizse milletin ayar verdiği bir partidir. Açık yüreklilikle söylemek gerekirse, yerel seçimlerin sonuçlarını, işte böyle bir ayar verme olarak görüyoruz. Millet, sandık yoluyla mesajlarını çok net biçimde bizlere iletmiştir. Biz de sandıktan çıkan mesajları öpüp başımızın üstüne koyduk. Komplekse kapılmadan, kolaycılığa asla kaçmadan kendimizi her alanda sigaya çekiyoruz. Eksiklerimizi tamamlayacak, hatalarımızı düzeltecek, vizyonumuzu güçlendirecek çalışmaların hazırlıklarını yapıyoruz. Cumhuriyet tarihinde, kaderi, icraatı, kadroları milletle bu kadar iç içe geçmiş bir başka parti göremezsiniz. Rahmetli Menderes ve rahmetli Özal’ın açtığı yolu zirveye ulaştırmak, AK Parti’ye nasip olmuştur. Biz, değişimin hayatın her alanı gibi, siyasetin de tabii parçası olduğuna inanan bir siyasi hareketiz.
İşte bunun için diyoruz ki partimizde kadrolar değişir, aşkımız değişmez. Partimizde kadrolar değişir, millete hizmet sevdamız değişmez. Partimizde kadrolar değişir, devletimize, vatanımıza, bayrağımıza olan bağlılığımız değişmez. Partimizde kadrolar değişir, Türkiye’yi birlik içinde, dirlik içinde, tarihinde hiç olmadığı kadar güçlü bir şekilde geleceğe taşıma hedefimiz değişmez. Partimizde kadrolar değişir, Türkiye Yüzyılını inşa etme azim ve irademiz asla değişmez.
Bunun için kongrelerimizi, tıpkı her baharda tekrar canlanan tabiat gibi, bir yenilenme, yeni başlangıçlara kapı açma fırsatları olarak görüyoruz. Azmimizin bilenmesi, aşkımızın filizlenmesi, sevdamızın gürleşmesi, umutlarımızın tazelenmesi yolunda atacağımız her adım, milletimize olan minnettarlığımızın bir ifadesidir. Hep söylediğimiz gibi, biz bu millete efendilik taslamaya gelmedik. Biz bu millete hizmetkarlık yapmaya talibiz. Rabbim ömür verdikçe, millete hizmet yolundan ayrılmayacağız. Her kim, bu millete tepeden bakıyorsa, inancıyla, örtüsüyle, adetiyle, kıyafetiyle, konuşmasıyla insanlarımızı küçümsüyorsa, bizden değildir. Her kim, bu milleti kökeni üzerinden, hayat tarzı üzerinden bölüyorsa, insanlarımızı kutuplaştırıyorsa, aynı şekilde bizden değildir. Şunu tüm teşkilatımızın bilmesini istiyorum: Bizim hayatımız, köksüz taklitçilerle, devleti ve milleti kene gibi sömüren asalaklarla mücadeleyle geçti. Bizim hayatımız, kendini milletten ve milli iradeden üstün gören kibir kulelerini yere sermekle geçti. Bizim hayatımız, halka rağmen halkçılık yapan jakobenlere hadlerini bildirmekle geçti. Son nefesimize kadar da bu duruşumuzu bozmayacağız.
Rahmetli Aliya İzzetbegoviç, ‘Savaş ölünce değil, düşmana benzeyince kaybedilir’ diyor. Unutmayınız siyasetteki yarış da sandıkta oyunuz azalınca değil, mücadele ettiklerinizin karakterine bürününce kaybedilir. AK Parti olarak biz bu tuzağa düşmeyeceğiz. Şayet içimizde rotasını yitirenler, istikametini şaşıranlar varsa, onları behemehal hak yola, davamızın dairesi içine, medeniyet mücadelemizin saflarına çekerek, yeniden kazanacak, yeniden kucaklayacağız. Tekrar üzerine basa basa söylüyorum. Siyaset, bir gönüllere girme seferberliğidir. Siyasette başarının yolu, insan kaybetmekten değil, insan kazanmaktan geçer. Ayrışarak değil, birleşerek büyüyeceğiz. Öteleyerek değil, saflarımıza katarak güçleneceğiz. Kaybedecek tek bir insanımız, tek bir vatandaşımız, tek bir arkadaşımız yoktur. Hedefimiz, 85 milyon vatandaşımızın hepsinin gönlüne girmek olduğuna göre, işe önce yakın çevremizden, kendi kadrolarımızdan başlayacağız.
Kongrelerimizi, işte bu seferberliğin, işte bu yarışın işaret fişekleri haline getirmemiz gerekiyor. AK Parti’yi yüzde 50 bandının üstünde tutacak yeni bir siyaset anlayışını, yeni bir vizyonu, yeni bir siyasi programı, yeni bir heyecanı, ancak bu şekilde tesis edebiliriz. Velhasıl hem inşa hem ihya yöntemiyle, AK Parti’yi, tıpkı son 22 yılda olduğu gibi, önümüzdeki dönemlerde de umudun ve icraatın partisi haline dönüştüreceğiz. İnşallah bunu da hep beraber başaracağız.
Son dönemde dünyada ve bölgemizde yaşanan hadiseleri, sizler de takip ediyorsunuz. Kuzeyi ve güney ile bölgemizde yanan ateşi ülkemize sıçratmak için her yolun denendiğini de biliyorsunuz. Bakınız Türkiye, geçmişte, soğuk savaş politikalarının bir uzantısı olarak, küresel güç rekabetinin laboratuvarı olarak görüldü. Ülkemiz üzerinde, farklı zamanlarda çok sayıda toplumsal ve siyasal mühendislik projesi denendi. Aynı mahallede yaşayan, aynı sokağı paylaşan, aynı bayrağın gölgesinde huzur bulan insanlarımızın arasına nefret tohumları saçtılar. Kardeşi kardeşe kırdırmak için nice kirli senaryoları devreye aldılar. Ne yazık ki bu alçak provaların yapıldığı yerlerden biri de Maraş’tı.
AK Parti’nin en büyük başarılarından biri, uzunca bir süre ülkemizin iç cephesini sarsan işte bu sinsi senaryoyu yırtıp atmasıdır. Kardeşlik siyasetimizle 85 milyonun tamamını kucakladık. Mezhep, meşrep, köken farklılıklarımızı ayrışma unsuru değil, milletimizin zenginlik kaynağı olarak gördük. Artık herkes biliyor ki, Türkiye birilerinin deneme tahtası, gerginlik hattı, istikrarsızlık üretme alanı değildir. Türkiye artık, ‘hadi çocuklar günü geldi’ deyince harekete geçirilen kuklalarla darbe yapılacak; siyaseti, ekonomisi, sosyal düzeni dizayn edilecek, istikameti belirlenecek bir ülke değildir. Türkiye artık, terör ve şiddet sopasıyla kolayca hizaya sokulacak bir ülke de değildir. Şunu büyük bir gururla ifade etmek isterim. Geldiğimiz seviye itibarıyla milletimizin arasındaki ünsiyeti, kardeşliği ve muhabbeti bozmaya, inşallah, kimsenin gücü yetmeyecektir. Türk, Kürt, Zaza, Arap, Sünni, Alevi fark etmeksizin, 85 milyon hepimiz; biriz, beraberiz, kardeşiz, bu ülkenin eşit vatandaşlarıyız.
Daha önce grup toplantımızda da söyledim: Vatanımız, toprağımız bir, bayrağımız, marşımız bir, devletimiz bir, mazimiz bir, istikbalimiz bir, kaderimiz bir. Biz birlikte Türkiyeyiz. Yarınlara da inşallah birlikte yürüyeceğiz. Terörün olmadığı bir Türkiye’yi birlikte inşa edeceğiz. Türkiye Yüzyılı aynı zamanda kardeşliğin yüzyılı" olacak. Türkiye Yüzyılı; huzurun, güvenliğin, özgürlüğün de yüzyılı olacak. Cumhur İttifakı olarak, terör sorununu kaynağında çözme irademiz, hiç olmadığı kadar güçlüdür. Bu hedefe ulaşmak için cesur, kararlı, yeni ve çok iyi planlanmış adımlar atmaktan çekinmeyeceğiz. Biz, her zaman şunu söylüyoruz: Söz konusu Türkiye’nin ve milletimizin âli menfaatleri ise biz meseleye dar bir pencereden bakamayız. Evlatlarımıza içeride ve dışarıda terörün sıfırlandığı bir ülke teslim etmekte kararlayız. Son 40 yıldır olduğu gibi Türkiye’nin gelecek vizyonlarına ayak bağı olan terör prangasını parçalayıp atmak istiyoruz.
Gerek bölgemizdeki kritik gelişmeler gerek küresel sistemde başlayan sarsıntılar, gerekse iç siyasetimiz bunun için oldukça elverişlidir. Umutlarımızı azaltan sorunlar ve sorumsuzluklar yok mu? Elbette var. Ama hiçbir şey Türk milletinin ebedi kardeşliğinden büyük değildir. İnşallah 85 milyon gönül gönüle vererek, hedeflerimize ulaşacağız.”