Gezi davasında müebbet hapis cezasına mahkum edilen, daha sonra milletvekilliği düşürülen Can Atalay, Soma’da 301 madencinin yaşamını yitirdiği katliamın 10. yılıyla ilgili açıklama yaptı.
Katledilen madencilerin ailelerinin avukatlığını üstlenen isimlerden Can Atalay, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla madenci yakınlarına seslendi.
"İnadımızın ve kararlılığımızın azalmayacağının bilinmesini istiyorum" diyen Atalay, hak savunucusu avukatlarla birlikte mücadeleyi büyüttüklerini ifade etti.
Atalay'ın mesajı şöyle:
"Bundan tam 10 yıl önce 301 maden işçisi SOMA’da öldü!
O günlerde ana rahmine düşen bebekler SOMA’da babalarını hiç göremeden 10 yaşına geldiler. Ülkemizin diğer şehirlerinde 10 yaşında olan çocuklar ise şimdi 20’li yaşlarındalar.
İçine doğdukları teknolojik gelişmeler SOMA’da ya da bir başka madende 301 işçinin ölümünün engellenememiş olduğuna onları inandıramaz. İşçinin canının basit bir kontrol aletinin maliyetinden daha değersiz görüldüğü, “daha daha” sistemi ile ihaleyi alan şirketin işçileri zamanla yarıştırdığı ya da “ısınma” vb. işaretlere rağmen üretime ara verilmesinin imkansız kılındığını anlatarak ikna edemeyeceğimiz biliniyor.
SOMA maden katliamının 10.yıldönümünde ben öncelikle bu yolun baş emektarları; o eşlere, o kardeşlere, o annelere babalara, oğullar ve kızlara seslenmek istiyorum;
Buradan Silivri’den bir kez daha o emektarlara, o cefakarlara teşekkür etmeyi görev biliyorum: Elmas Teyzeye, Gülfidan Ablaya, Gülten’e, Şaban Dayıya, Şerafettin Amcaya, Senem Neneme, Seniha anneye, rahmetli Ali Dedeye, Seher Anne ve İsmail Amcaya, Ergül Kardeşime, Durmuş Amcaya, Aliye Kardeşime, Bayram Dayıya, Havva Anneye, Salih Dedeye, Hüseyin Amcaya, Davut Amcaya, Menekşe Anneye, Vesile Kardeşime, Betül ve Furkan’a, Nermin ve Berkan’a, Umut’a, Hakan ve Efe’ye selamlarımı, sevgilerimi iletiyorum. İnadımızın ve kararlılığımızın azalmayacağının bilinmesini istiyorum.
Peki 2014’te Soma’da ne farklıydı da aradan geçen 10 koca yıla karşın 301 işçi için verilen adalet mücadelesi hala bu denli güncel?
Soma, Gezi’nin toplumsal etkisi hala dipdiriyken oldu. İşçinin hakkı hukuku sadece bizim mahallelerde değil toplumsal formasyonun tam da merkezinde yankılandı.
Tüm Türkiye’nin gözü kulağı buradaydı, nabzı burada attı.
Bu toplumsal iklim içinde avukatlar atak davrandı doğrudur. Beraberinde bir avuç hak savunucusu ile birlikte emek ve demokrasi güçlerinin çabaları da önemliydi. Yokluklar içinde gecelerini gündüzlerine katarak adalet mücadelesini köy köy, gün gün örgütlediler. Soma’nın kime oy verdiği gibi anlamsız tartışmalara kulaklarını tıkayıp kendi kurtuluşlarının, memleketin feraha çıkışının ancak işçi sınıfımızın hakkının teslimi ile mümkün olduğunu bilerek ellerinden gelen her şeyi yaptılar.
Belki bütün muhalefet partilerinin gündemine girdi SOMA…
Ama bu bir avuç insan içindeki bir milletvekilini ayrıca anmak isterim. Bu milletvekili sağdan soldan fısıldananlara kulağını tıkadı; elinin ucuyla tutabilecekken dört elle destek oldu adalet isteyen ailelere… Biz avukatlara yoldaş oldu “özel” bir çabayla… Evet CHP Genel Başkanı Özgür Özel de hep adalet dedi.
Evet ve aileler…
301 işçi, eşti, kardeşti, evlattı ve babaydı…
301 işçinin eşleri, kardeşleri, anneleri, babaları, oğulları ve kızları her şeye rağmen, hiçbir şeye boyun eğmeden sadece ölmüşleri için değil gelecek kuşaklarımız için de adalet dediler.
Ve eksiği ve gediği ile; onca yalana dolana oyuna baskıya tehdide rağmen o “içtihat” ile yeni bir yol açıldı işçi sınıfımızın ve tüm yurttaşlarımızın önünde…
Soma ile başlayan yol, Aladağ’dan, Sakarya’ Hendek’e, Çorlu’ya yalnızca ölmüşlerimiz için değil gelecek kuşaklarımız için de yurttaşın canını, hakkını en yüksele, hak ettiği mertebeye çıkarma mücadelesidir.
Soma’dan Türkiye’nin geleceğine aydınlık bir yol açıldı. Bu yolun açık kalması için her hal ve şartta her birimiz ve hepimiz sorumluyuz ve sorumluluğumuzun farkındayız.
Bu yolu açan tüm emektarlara sonsuz teşekkürler…"