BIST 100 10.101 DOLAR 34,87 EURO 36,67 ALTIN 3.026,14
10° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Bakan Memişoğlu: 2025 yılında 1000 yeni aile sağlığı merkezi açacağız

Bakan Memişoğlu: 2025 yılında 1000 yeni aile sağlığı merkezi açacağız

Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, "2025 yılında 1000 yeni aile sağlığı merkezi açacağız. Mahalle kültürünü yaşatacak ve kurumsal kimliği yansıtacak çok güzel aile sağlığı merkezi projeleri hazırladık." dedi.

Bakan Memişoğlu, TBMM Genel Kurulunda Sağlık Bakanlığının 2025 yılı bütçesine ilişkin sunum yaptı.

Memişoğlu, 2002'den itibaren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde sağlık sisteminde, büyük bir değişim ve gelişim gerçekleştirdiklerini, AK Parti hükümetleriyle Sağlıkta Dönüşüm Programını hayata geçirdiklerini belirtti.

Başta 6 Şubat 2023'teki Kahramanmaraş merkezli depremler olmak üzere son dönemde yaşanılan tüm afetlerde, küresel pandemi krizinde dünyaya örnek olduklarını anlatan Memişoğlu, bu süreçte tüm vatandaşlara sağlık hizmetlerinin sunulduğunu söyledi.

Sağlık Bakanlığı bütçesi kapsamında söz alıp katkı sunan ve eleştiride bulunan milletvekillerine teşekkür eden Memişoğlu, bazı eleştirilerde sağlık sisteminin büyüklüğünü, kapsayıcılığını ve erişilebilirliğini göz ardı eden yaklaşımlar da gördüklerini dile getirdi.

Bugün bütün dünyada yaşlanan nüfus, kronik hastalıklar, sağlık personeli eksikliği, sağlık sistemlerine yetersiz yatırım, kovid sonrası bitkinlik gibi nedenlerle sağlık hizmetlerinin sunumunda ciddi zorluklar yaşandığına dikkati çeken Memişoğlu, Avrupa'nın birçok ülkesinde sağlık hizmetine erişmek için, ameliyat olabilmek için aylarca, yıllarca beklendiğini söyledi.

"Son 22 yılda hastanelerimizin yüzde 80'ini yeniledik"

Memişoğlu, sağlık ailesinin her geçen gün güçlendiğini 2002'de toplam 379 bin sağlık çalışanı bulunduğunu, bugün ise bu sayının 1,5 milyona ulaştığını bildirdi.

Son 22 yılda sağlık altyapı yatırımlarına büyük önem verdiklerini, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "hayalim" dediği, Sağlıkta Türkiye Yüzyılının fiziki şaheserleri şehir hastaneleri vizyonunu hayata geçirdiklerini anlatan Memişoğlu, şöyle konuştu:

"Hastanelerimizin ortalama yaşı 49 yıldı. Son 22 yılda hastanelerimizin yüzde 80'ini yeniledik veya yeniden inşa ettik. Böylece hastanelerimizin ortalama yaşını 13 yıla kadar düşürdük, düşürmeye de devam ediyoruz. Mevcutta sahip olduğumuz 172 bin yatak kapasitemizin 144 binini AK Parti döneminde yenilenen hastanelerimizle elde ettik. Ayrıca yataklı servislerimizde çok önemli bir dönüşüm gerçekleştirdik. 8-10 hastanın kaldığı, tuvalet ve banyosu olmayan koğuş sistemini geride bıraktık, tek ve iki kişilik oda sistemine geçtik.

2002 yılında kamu hastanelerinde 7 binden az nitelikli yatak vardı. Bugün itibarıyla nitelikli yatak sayımızı yani tek veya çift kişilik odalardan bahsediyorum tam 20 kat artırarak 141 bine geldi. Birileri sağlık altyapımıza dair haksız ithamlarda bulunurken, ben de sizlere uluslararası bazı kıyaslamalarla gerçekleri aktarmak istiyorum. Erişilebilirlik, sağlık sistemlerindeki en temel parametrelerden biridir. Bakın, bugün ülkemizde yıllık kişi başına hekime müracaat sayısı 11,4'tür. Bu oran, Avrupa Birliğinde 6,7, OECD genelinde ise 6,4'tür. Bizim vatandaşlarımız, gelişmiş ülkelerdeki kişilere göre hekime çok daha kolay ulaşıyor."

Bakan Memişoğlu, 37 hafta altı doğan bebeklerin prematüre olarak adlandırıldığını, dünyada bu şekilde doğan her 10 bebeğin birinin hayatını kaybettiğini, buna karşılık prematüre bebeklerin yüzde 95,2'sini hayatta tutmayı başardıklarını, bu bebekleri yaşatabilen sağlık çalışanlarına ve sistemine sahip olduklarını söyledi.

Yoğun bakım kapasitesine de değinen Memişoğlu, "2002'de sadece 869 yoğun bakım yatağımız varken bunu 28 kat artırarak 25 bine çıkardık. Bugün Avrupa Birliğinde 100 bin kişiye 19,6 yoğun bakım yatağı düşerken ülkemizde bu rakamı 38,4'tür. Bu veriler, ülkemizin sağlık altyapısının ne kadar güçlü hale geldiğini gösterilen verilerdir." dedi.

Sağlıklı Türkiye Yüzyılı Programı

Acil sağlık hizmetlerinde de adeta çağ atladıklarını dile getiren Memişoğlu, kara ambulanslarına ilaveten envantere kazandırdıkları 16 hava aracıyla acil durumlarda hava ambulans hizmeti verdiklerini anlattı.

Sadece 2024'de 6,5 milyon kişiyi ambulanslarıyla sağlık tesislerine taşıdıklarını belirten Memişoğlu, bütün bu hizmetleri de vatandaşlara ücretsiz sunduklarını ifade etti.

Türkiye'nin, son 22 yılda sağlığın dijital dönüşümü kapsamında da çok önemli mesafeler katettiğini vurgulayan Memişoğlu, devreye aldıkları teknoloji, altyapı, yazılım ve uygulamaların, Türkiye'de dijital dönüşümün öncüsü olduğunu söyledi.

Sadece e-Nabız'ı 76 milyondan fazla kişinin aktif olarak kullandığını, günlük 1 milyon 300 bin kişinin MHRS sistemini kullanarak hastanelerden randevu alabildiğini aktaran Memişoğlu, "İlaç Takip sistemimizde kayıtlı 12 binden fazla ilaç türü bulunuyor. 35,5 milyar kutu ilacı takip edebiliyoruz. Gelinen aşama uluslararası raporlarda da takdir ediliyor Avrupa Komisyonunun 2024 yılında yayınladığı e-Devlet Ölçütü raporuna göre AB ortalamasının 67 puan olduğu 'sağlık' kategorisinde Türkiye, 90 puanla 4. sırada nüfus büyüklüğüne göre birinci sırada bulunuyor." şeklinde konuştu.

Koruyan, Geliştiren ve Üreten Sağlık Modeli ile "Sağlıklı Türkiye Yüzyılı Programı"nı hayata geçirdiklerini belirten Memişoğlu, yeni dönemde Türkiye'nin ekonomik büyümesine ve kalkınmasına katkı sunacak, marka ve katma değer oluşturacak üreten sağlık modelini devreye aldıklarını kaydetti.

Milli Sağlık Teknoloji hamlesinin lokomotifi olacak yeni TÜSEB vizyonuyla, "fikirden ürüne" giden bir ekosistem inşa ettiklerini bildiren Memişoğlu, şöyle konuştu:

"Üreten Sağlık Modelimiz, ülkemizin sağlık alanında yeterliliğini ve sürdürülebilirliğini en üst seviyeye taşıyacağımız kendi ihtiyaçlarımızı karşıladığımız gibi dünyaya teknoloji ve ürün ihracı yapabileceğimiz çok büyük bir adımdır. Bunu yaparken ülkemizin yetişmiş insan gücüne, akademisyenlerimize, hocalarımıza, sanayicilerimizin üretim kapasitesi ve girişimciliğine, devletimizin ve bakanlığımızın sahip olduğu kabiliyetlere ve tecrübeye sonuna kadar güveniyoruz. ARGE ve üretim süreçlerini planlıyor, bilgi, deneyim ve finansal destek veriyoruz. Bu amaçla ilk önemli adımı Etlik, Bilkent ve Çam Sakura'dan başlamak üzere şehir hastanelerinde Teknoloji Transfer Ofisleri kuruyoruz. Bu sayede, başta hekimlerimiz olmak üzere uygulamanın içerisinde olan ve ihtiyaçları en iyi bilen sağlık çalışanlarımızı sürece dahil ediyoruz."

"Tanısı konulamayan nadir genetik hastalıkların tanısını koyabilir hale getirdik"

Tanı ve teşhis ürünleri, tıbbi cihazla aşı ve ilaç geliştirme projelerini desteklediklerini dile getiren Memişoğlu, Bu kapsamda Ar-Ge desteğini 2025'te iki katına çıkardıklarını belirtti.

Nadir hastalıkların tanısında büyük önem taşıyan genom merkezlerinde örneklem sayısını son iki ayda 3 katından fazla arttırdıklarını anlatan Memişoğlu, şunları kaydetti:

"Böylelikle tanısı konulamayan nadir genetik hastalıkların tanısını koyabilir hale getirdik.Türkiye Ulusal Genom Projesi kapsamında ülkemizde kanser ve nadir hastalıklar başta olmak üzere gen tedavilerine erişim, yeni tedavi yöntemleri geliştirme ve nitelikli insan kaynağı konularında birleştirici bir sistem geliştiriyoruz. Yine sahip olduğumuz büyük sağlık verimizi bilim dünyamızla paylaşıyoruz. Böylelikle bu verilerin, sağlık teknolojilerinin ve yeni ürünlerin gelişmesine hizmet etmesini ve uluslararası rekabette yerli bilişim sektörümüzün etkin güç haline gelmesini amaçlıyoruz.

Vatandaşların sağlığa eriştiği ilk kapının, aile hekimliği olmasını istediklerini bu nedenle sağlık sistemi içinde aile hekimliğinin daha işlevsel hale getirilmesi için çalıştıklarını belirten Memişoğlu, yeni yönetmelikle bunu hedeflediklerini ifade etti.

Memişoğlu, şöyle konuştu:

"Bakmayın siz birilerinin, 'aile hekimi bundan sonra ilaç yazamayacak, vatandaş hastaneye giderse aile hekiminin maaşı kesilecek' gibi yalan yanlış iddialarına. Bir kere şunu açıkça ifade edeyim. Biz, görevinin sorumluluklarını yerine getiren aile hekimlerinin mevcutta sahip olduğu maaş ve teşvik ödemelerinde hiçbir surette kesintiye gitmedik ve de gitmeyeceğiz. Tam aksine yeni ilave teşvik mekanizmaları getirdik. Aile hekimlerimize verdiğimiz teşvik ödemelerini 3 kat artırdık. 14 bin 800 liradan 44 bin 600 liraya çıkarttık."

Birinci Basamak sağlık hizmetlerini güçlendirmeye devam edeceklerini bildiren Memişoğlu, "2025 yılında 1000 yeni aile sağlığı merkezi açacağız. Mahalle kültürünü yaşatacak ve kurumsal kimliği yansıtacak çok güzel aile sağlığı merkezi projeleri hazırladık. Yeni yılla birlikte bunları hızla inşa edeceğiz." bilgisini verdi.

Yenidoğan Çetesi

Yenidoğan Çetesi soruşturmasına da değinen Memişoğlu, "bu insanlıktan nasibini almamışlar çetesi"nin, sağlık müdürlüğü, emniyet teşkilatı ve yargı mercileri arasında koordineli ve özenli çalışmayla çökertildiğini söyledi.

Denetimlerde sıra dışılığı fark eden ve CİMER ihbarıyla daha somut bir hal alınca konuyu adli bir operasyona dönüştürenin kendileri olduğunu aktaran Memişoğlu, şunları kaydetti:

"Bakın, bu kadar teknik takibi yapan bu devletin savcıları, bu devletin emniyet mensupları. Bu kadar denetimi gerçekleştiren bu devletin sağlık personelleri. Bakmayın siz, bugün birilerinin operasyon yapıldıktan 6 ay sonra ortaya çıkıp, iddianamenin aleniyet kazanmasının üzerinden 2 ay geçtikten sonra tüm tape kayıtları ve dijital materyallerden elde edilen bulgular kamuoyuna yansıdıktan sonra, sanki konuyu kendileri ortaya çıkarmışlar gibi sözde kahramanlık yapanlara. Madem ellerinde bilgi belge vardı, iddianame yayınlanana kadar akılları neredeydi, bu bilgileri neden kendilerine sakladılar? Neden savcılarla, yetkili makamlarla paylaşmadılar?

Bir kere daha altını çizerek ifade etmek istiyorum; hekimliğin, temel misyonu hayatı korumaktır. Meslek ahlakı ve vicdanından zerre taviz vermeyen bir hekimin, ölümlere seyirci kalması mümkün değildir. Bu insanlıktan nasibini almamışlar çetesine bakarak tüm sağlık sistemini ve çalışanlarını töhmet altında bırakmak vicdansızlık değil midir?"