3 çocuk annesi Serpil Gül, 10 Ağustos'ta boşanma aşamasında olduğu ve ayrı yaşadığı eşi Harun Gül tarafından Arnavutköy'de sokak ortasında başından silahla vurularak öldürülmüştü. Harun Gül tarafından çocuğunun sünneti için görüşmeye ikna edilerek eve çağrıldığı iddia edilen Serpil Gül, Gül ile tartışmaya başlamış tartışma sokak ortasında da devam etmişti. 3 el ateş ederek boşanma aşamasındaki eşinin ölümüne neden olan Harun Gül, polis ekipleri gelene kadar Serpil Gül'ün başında beklemişti. Mahalleli ise olay sonrasında Gül'ü linç etmeye çalışmıştı. Olay yerinde gözaltına alınarak tutuklanan Harun Gül hakkında, 'Eşe karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle dava açılmıştı.
İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşmasında olay öncesi görüntüler izlendi. Görüntülerde, Harun Gül’ün evden kaçmaya çalışan Serpil Gül'e engel olduğu ve 10-15 dakika kendisini ikna etmeye çalışarak ayaklarına kapandığı görüldü. Bunun üzerine mahkemede sanık Gül’e, '3 çocuğun ifadelerinde 'Babamız anneme gitme diye yalvardı' şeklinde beyanda bulunmuşlar. Eşinle ilişkini kestiğini söylüyorsun, o zaman neden yalvardın eşine' sorusu yöneltildi. Sanık çocuklarının yalan söylediğini iddia etti. Tutuklu sanık Harun Gül savunmasında, 'Kesinlikle kasten öldürmek gibi bir niyetim yoktu. Silahı aldatma olayını gördüğüm 2021 yılında aldım. Eşimin telefonundaki whatsapp yazışmalarında Erkan isimli bir kişinin beni tehdit eden nitelikteki mesajları vardı, o zaman kendimi korumak için almıştım silahı. 3 gün sonra eşime karşı boşanma davası açtım. Yaklaşık 2 yıl sürdü süreç. Devlet korumasındaydı, eşimin nerede kaldığını bilmiyordum. O süreçte de hiç görüşmedik. Olaydan 7-8 ay öncesine kadar hiç görüşmedim. Telefonla beni arayarak çocukları özlediğini ifade etti. Çocukların velayeti bendeydi. Ben de o konuşmada 'Çocukları seviyorsun madem neden böyle yaptın, neden yuvamızı dağıttın' dedim. Telefonda bağırdık. Bu yüzden işimden ayrıldım, iş arkadaşlarım bana kötü gözle bakıyordu, benim hakkımda konuşuyorlardı. Kafamda cinayet planı ilk başlarda çok kuruyordum ama çocuklarımı düşündüğüm için onlara kıyamıyordum, bu nedenle kafamdan eşimi öldürmek düşüncesini çıkardım' dedi.
Gül savunmasında, 'Eşimi telefonla çocuklarla konuşturdum ama çocuklarım annelerine soğuktu, anne bile demiyorlardı. Daha sonra eşim beni tekrar arayıp çocukları görmek istediğini söyledi. Ben de küçük oğlumu sünnet ettireceğimi, o zaman hastaneye gelip görebileceğini söyledim. Olay gününe kadar 3 ay kadar hiç görüşmedik. Olaydan 1 gün önce Cuma günü hastanede sünnet için randevumuz vardı, çocuğu hastaneye götürdüm, Serpil de oraya gelmişti. Çocuğu sünnet ettirdik. Çocuklar anneleriyle birlikte hep beraber evde kalmamızı istediler, biz de kabul ettik. Kızımla annesi beraber yemek yapıp yediler. Akşam hiçbir tartışmamız olmadı. Sabah olduğunda ben Serpil'e Sen bize neden yaptın bunu, çocuklarımdan ne istedin' dedim. 'Erkek olsaydın elimden tutsaydın' dedi. Benim de gözüm döndü bağırdım. Bunun üzerine 'Ben gidiyorum' deyip koşarak evden çıktı ben de peşinden koşarak aşağıya indim. Kapı çıkışında kolundan tuttum 'Gel konuşalım' dedim, 'Hayır' dedi. Sonrasını hatırlamıyorum. Silahı çektikten sonraki anlar gözümün önüne gelmiyor. Tahminime göre silahı alarak dışarı çıktım ancak kimseden silahı bana getirmesini istemedim. Sadece kızımın 'Baba' diye bağırdığını hatırlıyorum. O sırada silahı bıraktığımı hatırlıyorum' diye konuştu.
Mahkeme başkanı tutuklu sanık Gül'e, '3 çocuğun ifadelerinde 'Babamız anneme gitme diye yalvardı' şeklinde beyan etmişler. Eşinle ilişkini kestiğini söylüyorsun. O zaman neden yalvardın eşine' sorusunu yöneltti. Sanık Gül soruya, 'Ben kesinlikle maktul eşime gitme diye yalvarmadım. Çocuklarımın beyanı yalan. Kabul etmiyorum. Ben onu hayatımdan tamamen çıkarttım, benim ondan midem bulanıyordu' şeklinde cevap verdi.
Duruşmada olay anına ilişkin kamera kayıtları da izlendi. Serpil Gül'ün can havliyle evden çıktığı, binanın çıkış kapısına geldiğinde peşinden koşarak gelen Harun Gül tarafından engellendiği görüldü. Harun Gül'ün yaklaşık 10-15 dakika boyunca Serpil Gül ile burada konuşmaya çalıştığı, kadının ayaklarına kapandığı ve dışarı çıkmak istediğinde izin vermediği görüldü. Gül'ün küçük kızından içerisinde silahın olduğu çantayı istediği, çantayı aldıktan sonra ise bir anlık boşluktan faydalanıp tekrar kaçmaya çalışırkıen, arkasından ateş ederek Serpil Gül'ü öldürdüğü görüldü.
Görüntülerin izlenmesinin ardından mahkeme başkanı sanık Gül'e bu görüntüleri nasıl değerlendirdiğini sordu. Sanık Gül, 'Ben eşime yalvarmadım. Merdivende oturduğumuzu bile hatırlamıyorum. Öldürme gibi bir kastım olsaydı gece öldürürdüm evde sabaha bırakmazdım. Bir sürü yolu var yani sadece silahla mı öldürebilirdim. Öldürme kastım yoktu. O oturduğu için önüne oturdum, dizlerine kapanıp yalvarmadım' dedi.
Ağabey Abdullah Kartal 'Kardeşimi yalan dolanla kandırıp canice arkadan vurup katletti. Aldatan insanın ayağına kapanır mı bir insan? Soğukkanlılıkla öldürmüş, milletin yardım etmesini engellemiş, ambulansın gelmesini engellemiş. En ağır şekilde cezalandırılsın' ifadelerini kullandı.
Anne Hediye Kartal ise 'Kızımın öldüğünü televizyondan öğrendim. Benim haberim yoktu. En ağır şekilde cezalandırılsın.' diye konuştu. Duruşma başladığı andan itibaren gözyaşlarına hakim olamayan anne kızının öldürüldüğü anlara ilişkin görüntülerden etkilenmemesi için duruşma salonundan çıkarıldı.
Ağabey Uğur Kartal ise, 'Kardeşim Tuzla'da otururken gece ağlayarak beni aradı 'Abi dayanamıyorum artık' dedi. Ben de gittim aldım eve getirdim. Kız kardeşime destek oluyordum yuvaları dağılmasın diye. Serpil bana eşinin kendisine para vermediğini söylediğinde, Harun bize birikim yaptığını söyledi. Kocası geri almaya geldiğinde yuvalarının dağılmaması için gönderdim kardeşimi. Çocukları annelerini çok severdi, şikayetçiyim' dedi.
Esas hakkındaki görüşünü açıklayan Cumhuriyet Savcısı sanık Harun Gül'ün, 'Kadına ve eşe karşı tasarlayarak kasten öldürme' ve 'Ruhsatsız silah bulundurmak' suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 5 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep etti. Taraf ve sanık avukatlarına esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalarını hazırlamaları için süre veren mahkeme, duruşmayı 19 Eylül Perşembe gününe erteledi.