Bilecik'in İnhisar ilçesine bağlı Koyunlu köyünde Meryem Çolak, 27 Şubat 2009 tarihinde evinde, akrabası tarafından ölü olarak bulundu. Kamyoncu olan eşinin ilçe dışında olduğu sırada meydana gelen olayda Meryem Çolak'ın tüfekle vurularak öldürüldüğü tespit edildi. Soruşturma kapsamında gözaltına alınan Meryem Çolak'ın eniştesi Selahattin Semiz (54) çıkarıldığı mahkemede tutuklandı. Hakkında Bilecik Ağır Ceza Mahkemesi'ne 'Tasarlayarak kasten öldürme' suçundan dava açılan sanık Semiz suçlamayı kabul etmezken, yaklaşık 5 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edildi. 2010 yılı aralık ayında Bilecik Ağır Ceza Mahkemesi, sanık Semiz hakkında Meryem Çolak'ın ölümüne ilişkin yeterli delil olmadığından beraatine karar verdi. Karar, 2012 yılında Yargıtay 1'inci Ceza Dairesi tarafından onandı.
Bilecik Ağır Ceza Mahkemesi, sanık Selahattin Semiz'in beraat kararının ardından Meryem Çolak cinayetinin aydınlatılması için Bilecik Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Söğüt Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında Bilecik Emniyet Müdürlüğü ekipleri, bu sene haziran ayında 8 şüpheliyi gözaltına aldı. Şüpheliden 5'i ifadesinin ardından serbest bırakılırken, 3 şüpheli adliyeye sevk edildi. Şüphelilerden daha önce hakkında beraat kararı verilen Selahattin Semiz tutuklandı. Diğer 2 şüpheli ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Sanık Selahattin Semiz, yeniden gözaltına alındığında verdiği ifadesinde Meryem Çolak'ın evine gittiğini olaydan 15 yıl sonra itiraf etti. Meryem Çolak’ın öldürülmesine şahit olduğunu ve K.D. isimli kişinin öldürdüğünü öne süren Selahattin Semiz ifadesinde, "Olaya ilişkin yargılama aşamasında gizlediğim hususlara ilişkin samimi itiraflarda bulunmak istiyorum. Olay günü oğlum hayvanları otlatmak için Taşlıtepe mevkisine çıkardı. Ben de kimseye haber etmeden Meryem Çolak'ın evine gitmeye karar verdim. Çolak'ın evinde birlikte çay içmek istedim. Baldızım olan Meryem Çolak'ın ikamete gittiğimde kapı açıktı, parmaksız lakaplı K.D. ile Meryem'in öpüştüğünü gördüm. Bu kişi, bana tüfek doğrulttu. Meryem Çolak ise 'enişteme silah atma' diyerek ateşlenen silahın önüne atladı. Meryem yaralanarak yere düştü. Ben de korkarak evden uzaklaştım. Yaklaşık 100 metre ilerideki asfalta vardığımda bir el daha ateş edildi. Parmaksız denilen K.D.'den korktum, 5 ay tutuklu kalmama rağmen mahkeme heyetinden bu bilgiyi sakladım. Meryem'i o halde bıraktığım ve polis çağırmadığım için pişmanım" dedi.
Polis ekiplerinin yaptığı incelemede; tüfekle ateş ettiği iddia edilen K.D.'nin olay yerinde olmadığı tespit edildi. Ayrıca polisin yaptığı incelemelerde ve tanık ifadelerinde Selahattin Semiz'in kadınlara karşı zaafının olduğu ve ahlaksız davranışlarının bulunduğu, kendi eşi ve çocuğunu doğru ifade vermemeleri konusunda tehdit ederek uyardığı tespiti yapılırken; Meryem Çolak'ı öldüreceğine ilişkin çevresine söylemlerde bulunduğu anlaşıldı.
Bilecik Cumhuriyet Savcılığı Zamanaşımı Bürosu'nun yeniden yargılama talep yazısında sanık Semiz hakkında, "Baldızı Meryem Çolak ile cinsel birliktelik arzuladığı, Meryem Çolak'ın olay tarihinden önce başka kişilerle birliktelik yaşadığı, Meryem Çolak'ın ise kardeşinin eşi olması sebebiyle Selahattin Semiz ile cinsel birliktelik yaşamak istemediği, bu durumu yakın çevresine aktardığı, taraflar arasında bu sebeple husumet olduğu" bilgisine yer verildi.
Bilecik Cumhuriyet Savcılığı Zamanaşımı Bürosu'nun Selahattin Semiz hakkında yeni deliler olduğunu ve yeniden yargılanması gerektiğini belirterek, Bilecik Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurdu. Zamanaşımı Bürosunca gönderilen talep yazısında, HTS kayıtlarında sanık Semiz'in olay yerinde olduğunu ve çelişkili ifadeler verdiği belirtilerek, "Cinayeti işlediğini oğluna ve eşine ikrar (itiraf) ettiği bulunan yeni delillerin beraat kararı gerekçesini etkileyecek nitelikte olduğu" denildi.
Bilecik Ağır Ceza Mahkemesi ise Selahattin Semiz'in yeniden yargılama talebini kabul etmedi. Mahkeme heyeti ret kararında, "Sanık ve hükümlünün aleyhine yargılamanın yenilenmesi nedenlerini düzenleyen 314/1-C maddesinin 'sanık beraat ettikten sonra suçla ilgili olarak hakim önünde güvenilebilir nitelikte ikrar bulunmuşsa' şeklinde olduğu, sanık Selahattin Semiz'in beraat ettikten sonra mahkememizce gerçek failin tespiti için yapılan suç duyurusu üzerine yapılan soruşturma kapsamında sanığın Söğüt Sulh Ceza Hakimliğince 7/6/2024 tarihli sorguda alınan ifadesinde atılı suçu reddettiği, maddede belirtildiği şekilde güvenilebilir nitelikte bir ikrar bulunmadığı, kısmi ikrarda bulunduğu belirtilmiş ise de bu nitelikteki bir ikrarın yasa koyucunun istediği nitelikte kabulünün aleyhine yargılama yenilenmesi nedenleri arasında yer almadığı, bu haliyle Bilecik Cumhuriyet Başsavcılığının sanık aleyhine yargılama yenilenmesi talebinin, yargılama yenilenmesini gerektirecek CMK 314. Maddesinde sayılan hususlardan herhangi birini içermediğinin anlaşılması karşısında kabule değer görülmediğinden reddine karar verilmiştir" denildi.
Bilecik Cumhuriyet Savcılığı ve Çolak ailesinin avukatlığını yapan Duran Bulut, kanun yararına bozma talebiyle Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'ne başvurdu. Ancak genel müdürlük de 'yeniden yargılama için samimi itiraf gerekir' gerekçesiyle başvuruyu kabul etmedi.
Çolak ailesi avukatı Duran Bulut, çelişkili ifadeler veren, 15 yıl sonra cinayetin önünde işlendiğini iddia eden katil zanlısından itiraf beklemenin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu savundu. Bulut, Meryem Çolak'ın faili meçhul bir kadın cinayeti olarak kalmasının vicdani olarak kabul edilemez bir durum olduğunu belirterek, hukuki mücadeleye devam edeceklerini söyledi.
Meryem Çolak dosyasından tutuklu bulunan Selahattin Semiz, eşinin akrabası S.Ç. (50) isimli kadına cinsel saldırı suçlamasıyla da tutuklandı. Bilecik Ağır Ceza Mahkemesi'nde geçen ay ilk duruşması görülen cinsel saldırı davasında şikayetçi olan S.Ç., sanık Semiz'in kendisine 2009 yılında tüfekle tehdit ederek cinsel saldırıda bulunduğunu, yuvası yıkılmaması için o dönem şikayetçi olmadığını ancak Meryem Çolak'ın katili olduğunu öğrenince şikayetçi olduğunu anlattı. Selahattin Semiz ise suçlamanın iftira olduğunu belirterek, "Kesinlikle cinsel saldırı, tehdit ve rızası dışında eve girme eylemlerinde bulunmadım. Üzerime iftira atılmaktadır" diyerek kendisini savundu. Duruşma ertelendi.