Diken'den Canan Coşkun'un haberine göre; Vakıflar Genel Müdürlüğü, 19 Mart’ta Gezi Parkı’nın mülkiyetinin Sultan Beyazıt Hanı Veli Hazretleri Vakfı’na geçtiğini duyurmuştu. İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, söz konusu vakfın artık aktif olmadığını söylemişti.
Bun karşılık müdürlük 22 Mart’ta bir açıklama daha yayınlayarak Türkiye çapında 1014 taşınmazın mazbut vakıflara devredildiğini kaydetmişti. İstanbul’da devredilen yapıların Gezi Parkı ile kalmadığı, aralarında Selimiye Kışlası, Pera Palas, Sultanahmet, Ayasofya, Süleymaniye, Fatih ve Teşvikiye camileri, Galata Kulesi, Akaretler, Paşakapısı Cezaevi, Sansaryan Han, Sepetçiler Kasrı ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin bulunduğu 76 yapının devredildiği ortaya çıkmıştı.
İstanbul 14. İdare Mahkemesi’ne sunulan dava dilekçesinde, Gezi Parkı’nın tarihsel gelişimi göz ardı edilerek bir mazbut vakfa devredilmesinin şehircilik ilkelerine ve hukuka aykırı olduğu kaydedildi.
Dilekçeden öne çıkan hususlar şöyle:
"AKLİ BİR YANI YOK"
“1920’lerden bu yana donatı/rekreasyon alanı olarak kullanılmış olan ve 1939 itibari ile İstanbul Belediyesi tarafından satın alınan, 1942’den bu yana park olarak kullanılan bir alanın ‘vakıf yoluyla elde edildiği’ iddiasının hukuki bir değeri olmamasının yanı sıra akli bir yanı dahi bulunmamaktadır.”
"BELİRSİZ YÖNETİCİLER TAZMİNAT TALEP EDEBİLİR"
“Dönemin İstanbul Belediyesi tarafından bedeli ödenerek satın alınan ve müşterek yeşil açık kamusal alan olarak yurttaşların hizmetine sunulan bir alanın ‘mazbut’ bir vakfın mülkiyetine geçirilmesi ise açıkça kamu yararına aykırıdır. Tersinden söyleyecek olursak; aslında olmayan bir vakfın aslında bulunmayan bir vakfiyesi olduğu iddiası ile özelleştirilerek mülkiyeti kamu idaresinin elinden çıkarılan Taksim Gezi Parkı ile ilgili olarak söz konusu vakfın nasıl belirlendiği belirsiz yöneticileri taşınmazlarından istifade edemediklerini ileri sürülebilecek, İstanbul’un en önemli parkı ile ilgili olarak ‘kamulaştırmasız el atma’ davası açarak tazminat talep etmek yoluna dahi gidebileceklerdir.”
16 MİLYON İSTANBULLUNUN MÜLKİYET HAKKININ İHLALİ
“1939 yılında İstanbul Belediyesi tarafından satın alınan söz konusu taşınmazın, bedelsiz şekilde var olmayan bir vakfa devri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ve 16 milyon İstanbullunun mülkiyet hakkının ihlali niteliğindedir. İstanbul’un en önemli parkının haksız ve dayanaksız olarak olmayan bir vakfa devri sonrasında kamu idaresi (Belediye) eşdeğer bir müşterek kamusal açık yeşil alan tahsis etmek yükümlülüğünü yerine getiremeyecektir.”
"EKONOMİK KAMU DÜZENİNE AYKIRI"
“Mazbut bir vakfın Taksim Gezisi gibi müşterek kamusal yeşil alanın bakımını gereği gibi yapamayacak olduğu da açıktır. İstanbul’un afet sonrası toplanma alanı yahut en basit ifadesi ile park yoksunu bir kentsel bölgesinde eşdeğer bir alan tahsisi olanaksızdır ancak bir an olsun bunun mümkün olduğunu kabul etsek bile böylesi bir kamulaştırmanın içinden geçtiğimiz ekonomik koşullar göz önünde bulundurulduğunda ekonomik kamu düzenine aykırılığı açıktır.”
İBB yönetimi de parkın devrine karşı dava açmıştı.