İleri Haber eski Genel Yayın Yönetmeni Doğan Ergün ve dönemin Sorumlu Müdürü olan mevcut Genel Yayın Yönetmeni İzel Sezer hakkında AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal’ın şikayeti üzerine açılan davanın karar duruşması görüldü.
İleri Haber’de İnal’ın rüşvet pazarlığı yaptığı iddialarının yer aldığı tweetlerin haberleştirilmesi gerekçesiyle açılan davanın karar duruşması bugün İstanbul Adalet Sarayı’ndaki İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşmada verilen kararda Sezer ve Ergün’e ayrı ayrı 1 yıl 8 ay hapis ve 120 TL para cezası verildi. Açıklanan mütalaada Ergün ve Sezer hakkında 3 ayrı suçlamayla 11 yıl 4 aya kadar hapis cezası istenmişti.
"GEREĞİNİ YAPACAK MISINIZ?"
İleri Haber'in aktardığına göre, Doğan Ergün ve İzel Sezer hakkında Erdoğan’ın eski avukatı İnal tarafından, davaya konu edilen haber nedeniyle "alenen hakaret", "kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların kaydedilmesi suretiyle elde edilen verilerin basın ve yayın yoluyla hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi" ve "iftira" suçlamalarıyla açılan davada mütalaa açıklanmıştı. Mütaalada söz konusu haberlerin Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal’ın, “şeref, haysiyet ve namusu” ile “toplum içindeki itibarını” zedelediği öne sürüldü.
Gazeteciler Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan'ın birlikte kaleme aldıkları "Cendere" isimli kitapta Erdoğan'ın eski avukatının rüşvet pazarlığı yaptığı iddiaları yer alıyordu. Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Ahmet Şık da konuya ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda dönemin Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’e “Gereğini yapacak mısınız?” sorusunu yöneltmişti.
Öte yandan Ergün ve Sezer’in Türk Ceza Kanunu 133 3-2.Cümle. 125 1, 1254, 267 1, 43/1, 53 maddeleri uyarınca 3 yıl 3 ay 15 günden 11 yıl 4 aya kadar hapis cezasıyla cezalandırılmaları istenmişti.
'HUKUKİ DEĞİL, SİYASİ BİR KARAR'
Hapis cezası kararının ardından adliye önünde açıklama yapan Sezer, şu sözlere yer verdi:
“Bugün burada maalesef bu davadan siyasi değil hukuki bir karar çıkmasını istemiştik. Fakat görüyoruz ki aldığımız 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla hukuki bir karar çıkmamıştır bu davadan. Davada AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatlığını yapmış bir kişinin yargıya müdahale girişimi iddiaları konuydu. Bu iddialar dünyanın her neresinde olursa olsun haber değeri taşır niteliktedir. Fakat bugün Türkiye’nin basın özgürlüğü tarihine maalesef kara bir leke olarak geçti. Çünkü bu davadan bir ceza çıktı iki gazeteciye.
Bu davadan siyasi bir karar çıktı dedik, neden? Çünkü saray rejimi sadece kendisini öven bir gazeteci profili yaratmaya çalışıyor ve kendisinin karşısında haber yapan tüm gazetecileri gözaltılarla, davalarla, soruşturmalarla yıldırmaya çalışıyor. Maalesef birçok gazeteci arkadaşımız, birçok yurttaş ifade ve basın özgürlüğü davalarından yargılanacaklar. 2 gün sonra ise Çalışan Gazeteciler Günü’nde, 10 Ocak’ta tutuklanmış arkadaşımız Sezgin Kartal’ın duruşması görülecek. Biz gerçekten gazetecilik ilkelerine bağlı kalarak kamusal bir görevi ifa etmek için çalışan gazeteciler olarak gerçeklere, doğrulara, halkın haber alma, haber olma özgürlüğüne sahip çıkacağız, sahip çıkmaya devam edeceğiz.”
'MAHKEME SALONUNDA HUKUK YOK'
Sezer’in ardından söz alan avukat Özgür Urfa ise şunları söyledi:
“Bugün iki gazeteci arkadaşımızın yargılandığı davada haklarında 3 suçlama vardı. Hakaret, iftira ve ifşa suçuydu. Hakaret ve iftira suçlarından haklarında beraat kararı verildi ama maalesef ki ifşa suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezası aldı her iki arkadaşımız hakkında. Maalesef ki önünde durduğumuz adalet sarayı içinde adalet olmadığı, kararların hukuki değil, siyasi saiklerle verildiği bugün bir kez daha tescillendi. Ama bu karar şunu da göstermiş oldu; bizim içerde yapmış olduğumuz savunmalarda da söylemiştik, gerçeklerin üzerini hapis cezalarıyla örtemeyecekler.
İstedikleri kadar gazetecileri, avukatları, akademisyenleri yargılasınlar gerçekleri söylemeye ve savunmaya devam edeceğiz. Evet, bunun bir bedeli olabilir, gerçekleri savunmanın bedeli yarılanmaksa, hapis cezası almaksa bu bedeli bugün iki gazeteci arkadaşımız aldıkları hapis cezasıyla ödedi. Bundan bir pişmanlık duymuyorlar, çünkü bir suç işlemediler. Gerçekleri halka anlatmanın mesleklerinin gereği olduğunu bir kez daha söylediler. Biz de bir kez daha bunun altını çizmek istiyoruz, burada da hukuk yok, mahkeme salonunda da hukuk yok. Hukuki süreç henüz bitmedi, itirazlarımızı istinaf mahkemesine de yapacağız, sonrasında Yargıtay aşamasına taşıyacağız. Ama orada da hukuksal değil siyasal bir süreç yaşanacağını biliyoruz. Biz esasen toplumsal mücadeleyi güçlendirme, arkasında durduğumuz doğruları halkla birlikte savunmaya devam edeceğiz.”