28 Kasım 2015 tarihinde Diyarbakır'ın Sur ilçesinde silahlı saldırı sonrası hayatını kaybeden Türk hukukçu ve avukat Tahir Elçi ölümünün altıncı yılında mezarı başında anıldı.
Elçi'yi mezarı başında ziyaret eden gazeteci Çetin Yılmaz, Tahir Elçi için bir yazı kaleme aldı. Yılmaz yazısında, "O Tahir Elçi... Sözünü esirgemeyen, inandığı doğruları yüksek sesle haykıran, barışın yoldaşı, özgürlüğün savunucusu... Yani Tahir Elçi o, bir yürekli adam, bir korkusuz cengaver.." diye bahsetti.
İşte o yazı:
Ülkenin Barış Elçi'siydi, bizim Elçi'mizdi O
Kadim şehir Diyarbakır'daydık; çok yer gördük, çok dostla kucaklaştık. O kadar özlemişiz ki, derin derin çektik oksijeni. Havayı her soluduğumuzda ciğerlerimiz yandı. Artık kucaklaşamıyorduk ülkenin Barış Elçisi; Tahir Elçi ile.
Kucaklaşamadık belki Barış Elçi'mizle ama en sevdiği ile, kıymetlisi ile gittik huzuruna... Bir başı dik kadınla, her şeye göğüs geren, Barış Elçi'miz gibi adalet arayan yengemiz Türkan Elçi ile vardık yanı başına.
Vardık, anlattık memleketin halini, akıl danıştık.
Ne hazindir ki yanına vardığımızda katledilişinin yıldönümüne günler kalmıştı.
Anlatmalıydım O'nu... Ve yine O'nu anlatıyorum size. Anlatmaktan yorulmayacağım, O'nu hep anlatacağım, dilim döndükçe, kalemim yazdıkça.
••••
O Tahir Elçi... Sözünü esirgemeyen, inandığı doğruları yüksek sesle haykıran, barışın yoldaşı, özgürlüğün savunucusu... Yani Tahir Elçi o, bir yürekli adam, bir korkusuz cengaver..
Güvercinimizi vurdular, bembeyaz barış kuşumuzu kana buladılar...
Barış Elçi'sine o kurşunu sıkanlar var ya; işte onlardır hain, işte onlardır bölücü, ötekileştirici..
Dört Ayaklı Minare önünde katledilen Tahir Elçi değildi sadece, orada aynı zamanda "barış" katledildi, "kardeşlik" öldürüldü, "adalet" yerin dibine girdi... Milyonlar şahit oldu o anlara, kameralar kayıttaydı çünkü.
Adliye önünde yapamadılar, Diyarbakır ortasında vurmaya cesaretleri yoktu...
Dört Ayaklı Minare önünde kıydılar cancağızım bir yiğide, öylece uzandı yere...
İnsan hakları savunucusuna, adaletin bekçisine, barışın, kardeşliğin sembolününe; şehrin tarihi mirasını korumak için yaptığı çağrıda kıydılar Barışın Elçi'sine... Elçi'mize...
O ki;
Adaleti arayan...
Mağdurlar ve mazlumlar için adalet olan...
Hakikat mücadelesi veren...
Kardeş kavgasının son bulması için çabalayan..
Özgürlük mücadelesine, demokrasi mücadelesine, insan hakları mücadelesine adanmış bir ömür, bir isim... Elçi O, Tahir Elçi O, Barış Elçi'miz O...
Bugün bize düşen yüksek sesle haykırarak; O'nun için adaleti aramak, O'nun için barışa sahip çıkmak, sadece Diyarbakır'da değil ülkenin dört bir tarafında adını duyurmak, hayallerini anlatmak... Anlatmakla olmaz, o hayalleri gerçekleştirmek; baskıya, zulme, adaletsizliğe 'dur' diyebilmek korkusuzca, O'ndan gördüğümüz gibi.
O'nun vasiyetiydi; bu topraklarda rengarenk çiçekler yetiştirmek, baharı getirmek... Boynumuzun borcu olsun, bedeli ne olursa olsun; söz Tahir abi söz; rengarenk çiçekler yetiştireceğiz, baharı getireceğiz... Halayda omuz omuza vereceğiz, zeybekte karşı karşıya geleceğiz, horon teperken kilitlenecek ellerimiz birbirine... Binbir dilde "barış" diyeceğiz, "kardeşlik" diyeceğiz.
Ayrılırken kulağına fısıldadım; abi biz Esenyurt'ta başladık çiçek yetiştirmeye ama bahar daha gelmedi, ona da az kaldı abi dedim az kaldı...
Beni duyduğuna eminim; tebessümünü, gülüşünü gördüm mezar taşında.