Sigmund Weinberg beyaz perdenin Osmanlı’ya tanıtılmasına öncülük eden, bu alanda ülkemizdeki çeşitli ilkleri gerçekleştiren girişimci bir isim. Sinemanın dünyadaki başlangıcı Lumiere kardeşlerin icat ettiği ‘’Cinematographe’’ ile 1895’te Paris’te gerçekleşmiştir. Onu takip eden yıllarda büyüyen, gelişen sinema birçok ülkede olduğu gibi bizde de meyvelerini vermeye başlamıştır. Bunun en büyük sağlayıcılarından biri olan Sigmund Weinberg ve sinema dolu hayatına bakacağız. Aynı ismi taşıdığı, psikanalizin kurucusu Sigmund Freud’un sinemaya mesafeli yaklaşması ise dipnot verilesi bir durum…Sigmund Weinberg 1868 yılında Romanya’nın Galiçya bölgesinde dünyaya gelirAslen Polonya (Leh) Yahudisi olan Weinberg’in Osmanlı’ya geliş tarihi tam olarak bilinmese de 1885’te ülkemizdeki ilk dükkânını açtığı bilinirAyrıca İstanbul Galata’da bir dükkân işlettiği, burada fotoğraf malzemeleri sattığı ve sinemanın yanı sıra tiyatroyla da ilgilendiği belirtilirSigmund Weinberg ilk uzun metraj film çalışmalarının ülkemizdeki öncüsü olduğu kadar Türkiye’ye gramofonu getiren de ilk yabancıdırOnunla ilgili en meşhur anekdotlardan biri 16 Ocak 1897’de Galatasaray’daki Sponeck Birahanesi’nde halka açık ilk film gösterimini yapmasıdır (Fotoğraftaki tarih muhtemelen yanlış, çünkü dünyanın ilk filmi belirttiğim üzere 1895’te Lumiere Kardeşler tarafından çekildi)Sinemanın dünyadaki öncü isimleri Lumiere Kardeşler başta olmak üzere Avrupa’daki fotoğraf makinesi üreten şirketlerin Osmanlı’daki ayağını Sigmund Weinberg temsil eder1900’e gelindiğindeyse sinematografın tüm haklarını Lumiere Kardeşlerden satın alan Fransız Pathe şirketinin ülkemizdeki temsilcisi olurBu sırada bu girişimcinin hayatına kısa virgül koyalım ve devam edelim: 1908’deki İkinci Meşrutiyet’in ilanına kadar sinema Osmanlı’da hızla yaygınlaşır1908’de Makedon asıllı iki Osmanlı vatandaşı iki dakikalık bir belgesel filmi çekerler: Türklerin Hürriyet Üzerine KonuşmalarıDemin bahsettiğimiz Fransız Pathe şirketi de bu devinimin gerisinde kalmak istemez ve sinema salonları açmaya yönelirŞirketin Osmanlı’daki temsilcisi olduğunu söylediğimiz Sigmund Weinberg de 30 Ocak 1908’de Pathe Sineması adıyla ülkemizdeki ilk yerleşik sinema salonunu İstanbul Tepebaşı’nda açar. Daha sonra adı Belediye Sineması olan bu mekânı 8 yıl işletirKonaklar ve okullarda da film gösterimleri yapmaya başlayan Weinberg 1915’te devrin en lüks sinemalarından Cine Palace’taki Aynalı Sinema’yı himayesine alırAynı yıl Birinci Dünya Savaşı dolayısıyla, Osmanlı’nın müttefiki Almanya’ya giden Enver Paşa burada Alman ordu sinemasını ve çektiği filmleri görür. Osmanlıda da böyle bir ordu sineması olması gerektiğini söylerBöylece 1915’te Merkez Ordu Sinema Dairesi (MOSD) kurulur ve Sigmund Weinberg buranın da başına geçerYaklaşık 1 yıl görevde kalan Weinberg savaş sırasında İstanbul’da gösteriler yapan Millî Operet Kumpanyası ile anlaşırBuna göre kumpanyanın oynadığı Leblebici Horhor ve Himmet Ağa’nın İzdivacı adlı eserleri filmleştirme kararı alırLeblebici Horhor, Türk sinemasında çekilen ilk konulu film olma özelliğini taşısa da filmin oyuncularından birinin aniden vefatı ile çalışma yarım kalır. Himmet Ağa’nın İzdivacı da oyunculardan çoğunun askere katılma zorunluluğundan ötürü tamamlanamazBirinci Dünya Savaşı’nın etkisiyle Polonya uyruklu vatandaşların ülke dışına çıkarılması nedeniyle Sigmund Weinberg bir süre gözlerden kaybolur1925’te tekrar gözükmeye başlayan işletmeci bu defa Grand Rue Pera üzerindeki Orientaux Sineması’nın işletmesini alırDaha sonra ne yaptığına dair kesin bilgiler olmamakla birlikte 1950’li yıllarda hayatını yitirdiği söylenirSigmund Weinberg hakkında yeterli kaynak olmasa da bu çalışmalardan biri: Burçak Evren – Sigmund Weinberg: Türkiye’ye Sinemayı Getiren Adam (1995)