İstanbul'un denizi ve tarihiyle ünlü ilçesi Üsküdar'da bulunan Kuleli Emek Mahallesi, betonlaşma ve yüksek binalara meydan okuyor. Tek katlı ve bahçeli evlerden oluşan mahallede vatandaşlar, yerli tohum kullanarak organik tarım yapıyor. Dededen gelen 80 yıllık geleneği sürdüren mahalleli, elde ettikleri ürünleri ise kurdukları dernek çatısı altında satıyor.İlçenin denize açılan kapısı konumundaki Kuleli Emek Mahallesi kültürü ve özgün yapısıyla 80 yıldır dimdik ayakta duruyor. Bu mahalleyi diğerlerinden ayıran en büyük özellik ise herkesin birbirini tanıması ve her evin bahçesinde tarım yapılması.Dededen kalma tek katlı bahçeli evleri ve doğasını korumak adına 2 yıl önce Kuleli Emek Mahallesi Derneği'ni kuran mahalleli, yıllardır geleneksel yöntemlerle yaptıkları tarımı dernek sayesinde daha bilinçli yapmaya başladı. Yerli tohum kullanılarak tarım yapılan evlerin bahçelerinde ürünlerin verimliği iki katına çıktı. 69 yıldır orada yaşayan Mehmet Yılmaz, “ 'Ataşehir'de gökdelenlerden bir daire vereyim bu mahalledeki evinizi satın' deseler vermem. Ben burada çok mutluyum diyerek mahalleye olan bağlılığını anlattı.430 haneli mahallede 2 bine yakın kişi yaşıyor. Mahalle sakinleri bahçelerinde biber, domates, patlıcan, salatalık gibi pek çok ürün yetiştiriyor. Bu yıl üretilen ürünleri tespit etmek ve kayıt altında tutmak için dernek tarafından her bahçenin defteri de tutulacak.Kuleli Emek Mahallesi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Yeşim Yılmaz, “Biz İstanbul'un göbeğinde evleri bahçelerinden küçük kocaman bir bahçe içinde mahallede yaşıyoruz. Doğayla iç içeyiz. Eskiden anneden kalma yöntemlerle tarım yapıyorduk. Şimdi daha çok bilimi kullanıyoruz. Yerel tohum kullanarak ürünler yetiştiriyoruz. Yetiştirdiğimiz ürünleri önce biz kullanıyoruz, mutfak ihtiyaçlarımızı azaltıyoruz. Doğru tarım uygulamalarıyla ürün yetiştirdiğimiz için çok verimli sonuçlar alıyoruz artan ürünleri de komşularımıza, dışarıdan gelen insanlara satarak ek gelir elde ediyoruz" dedi.Tarım yöntemlerini anlatan Yılmaz, “Damla sulama sistemi kullanıyoruz ve yağmur hasadı yaparak su masraflarını azaltmaya çalışıyoruz. Dernek çatısı altında tarım yapıyoruz. Bu nedenle desteğe ihtiyacımız var. İnsanlar eski kullandıkları depoları bizimle paylaşırlarsa yağmur hasadında kullanabiliriz çok da memnun oluruz" diye konuştu.Mahallelinin derdinin lüks yaşam olmadığını söyleyen Yılmaz, “Burası 80 yıllık dededen toruna devrolan bir mahalle, herkes birbirini tanır, insanların anahtarları evlerinin kapısının üstündedir çok güvenli bir mahalledir. Burada doğdum, büyüyorum ve umarım bu mahallede ölürüm. Mahallede kimsenin derdi daha lüks yaşamak değil. Daha sağlıklı yaşamak istiyoruz. Bu nedenle insanlar bahçelerini korumak istiyor o nedenle daha yüksek ve havuzlu binalar istemiyoruz" ifadelerini kullandı.Çok verimli ürünler elde ettiklerini vurgulayan Yılmaz, “Kentsel dönüşüm bizi etkilemiyor çünkü boğaz öngörünüm bir mahalle olduğumuz için sit alanı bu da bizim tutunağımız. Çok verimli ürün elde ediyoruz. Hayvansal gübre kullanıyoruz asla ilaç kullanmıyoruz. Doğa şartlarından dolayı zarar gören meyveleri gübre olarak tekrar doğaya bırakıyoruz, onları kurtarmak için ilaç vermiyoruz" dedi.Mahallede doğup büyüyen ve oradan ayrılmayı hiç düşünmediğini söyleyen 69 yaşındaki Mehmet Yılmaz ise, “Biz, çocuklarımız ve torunlarımız doğal ürünleri yesin diye uğraşıyoruz. Eskiden mahallede hiç ağaç yoktu. Bizim gibi insanlar sırtlarında su taşıyarak bu ağaçları yetiştirdiler. Şimdi bana deseniz ki 'Ataşehir'de gökdelenlerden bir daireye vereyim bu mahalledeki evinizi verin' vermem. Ben burada çok mutluyum. İnşallah buralar çocuklarıma ve torunlarıma kalacak. Onlar da böyle sağlıklı ve uzun ömürlü yaşasınlar" diye konuştu.Sare Alp de, 54 yıldır mahallede yaşadığını aktararak, “Bahçemizde derneğin yardımıyla yerli tohum ekiyoruz. Elimizden geldiği kadar, patlıcan, biber, domates, nane gibi her şeyi ekiyoruz" diye konuştu. (Cumhuriyet)