TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu'nda (KEFEK), kadına ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesi ile ilgili kanun teklifinin görüşmeleri sona erdi.
Komisyonda söz alan CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, aslında cezasızlık algısının son yirmi yılda giderek arttığını gördüklerini belirterek şunları söyledi:
Kamuoyunda bu cezasızlık algısı o kadar yüksek ki Şule Çet davasında olduğu gibi mesela her kadın artık kadın cinayetinde kamuoyu oluşturabilmek için sosyal medyadan çağrılar yapmaya, tepkiler yükseltmeye başladı; hâkimleri, savcıları göre ve çağırmaya başladı. Bu algının sebebi nedir arkadaşlar? Bu algının sebebi sizsiniz, sizin iktidarınızın uygulamaları; bu algının sebebi sizin tek adamınızın, tek bir erkeğin tüm kadınların yaşam hakkını ilgilendiren İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme girişimini tek bir gecede kendi kendine verme girişimidir.
'BU TEKLİF SADECE ‘MIŞ GİBİ’ YAPILAN BİR PANSUMAN KANUN TEKLİFİDİR'
CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, şu eleştirilerde bulundu:
Şimdi, buradan sormak istiyorum: Kasten yaralama suçunda, sorun, kasten yaralamanın alt sınırının dört ay olması mıdır? Kasten yaralamada alt sınır altı aya çıkartılınca sorun ortadan kaldırılacak mı? İki ay artırmakla sorun ortadan kaldırılacak mı? Ya da eziyet suçu düzenlenmiş…Altı ay uzatılınca eziyet suçu ortadan kalkacak ya da bunu işleyen failler ‘aman, cezanın alt sınırı iki ay artırılmış, aman altı ay artırılmış, ben bu suçu bir daha işlemeyeyim’ diyecek mi? Yani bir caydırıcılığı olacak mı? Şimdi, neyi getirecek bu biliyor musunuz? Zaten kadına karşı işlenen suçlarda cezasızlık konusunda toplumda ciddi bir algı vardır ve dört ayı altı aya çıkarmak bu suçu önlemeyeceği için cezasızlık algısını da güçlendirecektir ve en tehlikelisi de aslında budur. Asıl sorun cezaların miktarı değildir aslında, infaz sisteminden kaynaklanan sorunlar vardır…
'ÖRNEĞİN İMAM NİKÂHLIYSA'
Kasten öldürme ya da kasten yaralama suçlarında çocuğun yanında ya da çocuğun bulunduğu ortamda işlenmesi neden nitelikli hâle getirilmemiş, bunun içinde sayılmamış... Israrlı takipte deniliyor ki, ‘çocuğa ya da ayrılık kararı verilen veya boşandığı eşe’ diyor, oysa 6284 sayılı Kanun, birlikte yaşayan nikâhsız birliktelikleri de örneğin imam nikâhlıysa... Boşandığı eş değil, birlikte yaşadığı eş değil. Peki, buna yönelik ısrarlı takibi suç saymayacak mıyız?... İstanbul Sözleşmesi'nden geçtiğimiz yıl 20 Mart’ta az önce anlattığım gerekçelerle, hukuksuz bir şekilde Meclis’in iradesini bir tek kişinin iradesiyle yok saydıktan sonra bir pişmanlık olmuş. Bu pişmanlığı bir nebze olsun giderebilmek için de ‘hadi, bu teklifi hazırlayalım’ denilmiş. Bu teklif sadece ve sadece ‘mış gibi’ yapılan ve sorunun kadına yönelik suçlarda, şiddet ve kadın cinayetlerinde sadece ve sadece pansuman tedavisi uygulayacak bir pansuman kanun teklifidir. Oysa biz artık pansuman tekliflerle oyalanmak istemiyoruz. Neden? Çünkü bir insanın, bir kadının canı sadece pansuman kanun tekliflere emanet edilemeyecek kadar önemlidir. Anayasal hakların ihlalinin önüne geçmek istiyorsak ve gerçekten samimice kadına yönelik suçların önlenmesi ve sizin deyiminizle ‘sıfır tolerans’ noktasına getirmek istiyorsak inanın bu kanun teklifi bu amacınıza hizmet etmiyor.
AKP Malatya Milletvekili Öznur Çalık ise, “Muhalefet zihniyetini ne olur kadın konusunda hiç olmazsa kullanmayın. Beraberce bununla ilgili çalışma yapabilelim diyorum. Tek adam zihniyeti, 2001 yılından itibaren milletin 15 seçimde desteğini almış, milletin yüreğinde yer bulmuş, sevgisi perçinlenmiş bir lider için söylenmez. Seçimleri kaybetmiş ama buna rağmen Genel Başkanlığa devam eden ve bununla birlikte…” diye konuştu.
Bu sözler üstüne CHP milletvekilleri sataşma gerekçesiyle söz talep etti, ancak yapılan oylama ile iktidar mensuplarının ağırlığı ile bu talep kabul edilmedi. CHP’li vekillerin böyle bir görüşme yapılamayacağı gerekçesiyle itiraz ederek komisyonu terk etmesi üzerine toplantı sona erdi.
(ANKA)