15 Temmuz döneminde Milli Savunma Bakanlığı (MSB), Genelkurmay Başkanlığı ve Kuvvet Komutanlıklarında görevli adli müşavir, savcı ve hakimlerin yargılanmasına devam edildi.
Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen, Muharrem Köse'nin 1 numaralı sanık olduğu davanın bugünkü celsesinde heyete başkanlık yapan üye Hakim Tevfik Mehmet Gerçek, dosyaya gelen evrakları okudu. Daha önceki celselerde Milli Savunma Bakanlığı'nda sanıklarla ilgili olarak 60 klasör olduğu bildirilmiş ve bunlar yaklaşık 6 ay önce MSB'den istenmişti. Bakanlıktan 3 klasör geldiğini belirten Başkan Gerçek, bunlarda tanık ve sanık ifadeleri, sanıkların mesleki safahat dosyası, sicil özetleri, MSB müfettişlerinin kanaat raporu, şikayet, talep ve itiraz dilekçeleri ile sözde sıkıyönetim atama listesi gibi bilgilerin bulunduğunu söyledi.
"O ZAMAN DOĞRUSUNU SİZ SÖYLEYİN"
Gelen evraklara karşı beyanların alınmasına geçildiğinde sanıklardan Oğuz Akkuş, işitme kaybı olduğunu, bu nedenle söylenenleri duyamadığını belirtince, zaman zaman yanında oturan Muharrem Köse'nin sorulanları tekrar etmesiyle savunma yaptı. 15-16 Temmuz'da Genelkurmay'daki görüntüleri hakkında, "Bu görüntüler daha önce de gündeme geldi. Turnikelerden geçişim var. Farklı bir şey bekliyordum, ama aynı şeyler ısıtılıp ısıtılıp getiriliyor. Elimizi cebimize sokmak, kaşımızı kaşımak mı darbeye teşebbüs?" diyen Akkuş, hard diskinde bulunan cinsel içerikli görüntülerle ilgili olarak da şunları anlattı:
"Bu görüntüler İzmir casusluk davasıyla ilgili olarak Genelkurmay'da kurulan komisyonda görev yaptığım dönemde incelenen görüntülerdir. Bunun gibi birçok dosya vardı. Bir komisyon inceledi, ulaştığı sonucu rapor haline getirdi. 2. Başkan Hulusi Akar ve Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'e sundu. Sonra bu rapor disiplin işlemi yapılmak üzere Akar imzasıyla Kuvvet Komutanlıklarına gönderildi. Bu, şahsi işim değil, Akar, Özel, Güler'in de dahil olduğu kişilerin bilgisi dahilinde yapılan Karargah faaliyetidir. 1300 civarında CD gelmişti. Bir yığın ahlaksızlık vardı. Buna en çok köpüren de Yaşar Güler'di. 'Vereceksin basına, görecekler günlerini' diyordu."
Başkan Gerçek, Akkuş hakkında askeri lisede disiplin işlemi yapıldığını, ayrıca bir dönem eşinin başının kapalı olması nedeniyle TSK'da "şüpheli kategorisine" alındığını hatırlatınca da şu diyaloglar yaşandı:
Başkan: Neydi okuldaki disiplin işleminin içeriği? Buna hiç girmediniz, cevap vermek istemiyor musunuz?
Akkuş: 1986'da disiplin işlemi yapıldı, ceza alan ve almayan oldu. O zaman ceza verilen bir konu. 33 yıl önceki bir şeyin zamanaşımı ne zaman dolacak?
Başkan: O zaman katıldığınız yasak toplantı, FETÖ'nün, cemaatin toplantısı mıydi?
Akkuş: O zaman FETÖ cemaati diye bir cemaat yoktu.
Başkan: O zaman doğrusunu siz söyleyin.
Akkuş: Niye söyleyeyim?
Başkan: Susma hakkını mı kullanıyorsunuz?
Akkuş: Cevap vermeye layık görmüyorum.
Başkan: Tamam, kayda geçti. Şüpheli kategorisinde olmanız adını vermediğiniz örgütle ilgili olabilir mi?
Akkuş: Evet, eşim kapalıydı. Sonra başını açtı. 28 Şubat'ta yaşananları biliyorsunuz.
Başkan: Yani ikna edilerek başını açma yok mu?
Akkuş: 28 Şubat'ta ikna odaları vardı. Onlar bugünden daha insaflıydı. 28 Şubat'ta delil bulmaya çalışıyor, fotoğraf koyuyorlardı. Eşimin başının örtülü olduğunu gizlemiyorduk. Komutanlarım birkaç kez "Eşinin başını açtır" dedi. Bir noktadan sonra eşimle konuştum. Açtı, ama çok çekti.
Başkan: Şüpheli kategorisinde olup, Genelkurmay gibi üst makamda görev yapmak, Ordunun teamüllerine uygun mu, normal mi?
Akkuş: Bu kategoriden çıkarılmışım. Ben Genelkurmay'a kendi isteğimle de tayin olmadım. Oraya tayin olmak benim suçum değil.
"CUMA'YA DÜZENLİ GİDEN BİRİYİM..."
Akkuş'dan sonra 15 Temmuz'da Genelkurmay Adli Müşaviri olan Hayrettin Kaldırımcı'nın gelen evraklara ilişkin beyanı alındı. Kaldırımcı hakkındaki sicil özetini okuyan Başkan Gerçek, Şükrü Sarıışık, Çetin Doğan, Hasan Iğsız gibi Balyoz mağduru komutanların Albaylık dönemiyle ilgili olumlu kanaat bildirirken, albaylık öncesi dönemde düzenlenen sicillerde ise "Sosyal etkinliklere katılmaz" şeklinde kanaatler bulunduguna dikkat çekti. Olumsuz kanaatlere tepki gösteren Kaldırımcı, "Bunlar bir sancılı dönemin dışa vurumudur. Ben her Cuma'ya düzenli giden, kimseye eyvallah etmeyen biriyim. Bunları yazanların salyalarını okursanız, ben de bunları söylerim" dedi.
Duruşmanın saat 14.00'te başlayan öğleden sonraki bölümünde, tutuksuz sanıklardan Necmettin Aksoy'u sohbet toplantısına katılanlardan birisine benzettiği yönünde ifade veren Ahmet Bacak tanık olarak dinlendi. Teşhis için 19 sanığın SEGBİS kamerası aracılığıyla gösterilmesinden sonra Necmettin Aksoy'u gösteren Bacak, şöyle konuştu:
"Benzettiğim buydu. Beyaz saçlı, kısa boyluydu. Uzun süre önce gördüm, budur diyemem. Kesin olarak teşhis edemem. Adını, mesleğini, memleketini bilmiyorum. 4-5 yaşında çocuğu vardı, İstanbul Çamlıca belediye tesislerindeki sohbet toplantılarına onunla gelirdi. En son Aralık 2012'de gördüm."
Bunun üzerine Başkan Gerçek, "Bu kadar net hatırlıyorsun, nasıl teşhis edemiyorsun?" diye sordu. Bacak, "Hayatımda 3 defa gördüm ya! Hatırlamıyorum" karşılığını verirken, Necmettin Aksoy, o dönemde Ankara'da görev yaptığını vurgulayıp, "Oğlumla sohbet için Ankara'dan Çamlıca'ya mı gidiyordum? Ben şahsı ilk defa görüyorum" dedi.
Aksoy konuşurken, Başkan Gerçek tanığa, "Sesi çağrışım yaptı mı?" sorusunu yöneltti. Tanık Bacak, sesin benzemediğini söyledi.
GERGİNLİK ÇIKTI
Tanık Bacak'tan sonra beyanı alınan Muharrem Köse, MSB'den gelen dosyalarla ilgili olarak şöyle konuştu:
"Burada dinlenen yalancı tanık Mehmet Yüzbaşıoğlu, 'Elimizde sizin elinizde olmayan belgeler var. Tam 60 klasör var' dedi. Buraya 3 klasör gönderildi. 57'sini evinde mi gizliyor? Madem aleyhimizde delil var, neden göndermedi? 57 klasörün araştırılmasını istiyorum."
Öğleden önceki bölümde Oğuz Akkuş'un işitme sorunundan dolayı bazı soruları tam anlayamadığını belirten Köse, "Adli müşavir olduğum için Oğuz Akkuş'un yaptığı ve yapmadığı her şeyden sorumluyum. O nedenle açıklama yapmam gerekiyor" dedikten sonra şunları anlattı:
"İzmir casusluk iddianamesi Ocak 2013'te çıktıktan sonra Hulusi Akar ve Necdet Özel, 'İzmir Savcılığına yazalım ellerinde ne var isteyelim, eğer ahlaksızlık varsa, disiplin işlemini yapalım' dedi. Bin CD ve DVD geldi. Bunlar Genelkurmay'da oluşturulan bir komisyon tarafından inceledi."
Muharrem Köse, operasyonel hat kullandığı ve ankesörlü telefondan arandığı iddiasıyla ilgili olarak hazırlanan bilirkişi raporu hakkında da şu savunmayı yaptı:
"Sözkonusu telefonu kesinlikle kullanmadım. Kullandığıma dair dosyada da tek bir delil olmadığı halde sahibi benmişim gibi analiz yapılmış. Ankesörlü arama ise sizi, bilirkişiyi ne ilgilendirir? Ha ardışık arama varsa, onun savunmasını yaparım. Bilirkişinin taraflı rapor hazırlamasının sebepleri ne olabilir? Allah korkusu ve vicdanının olmaması olabilir. Bugün ve gelecekte hukuk önünde hesap vermeyeceğine inanması olabilir. Bu yalancı tanıklarda da vardı. Bu dönemde tarafsız bilirkişilik yapılamaması olabilir. Dava, FETÖ darbe davası olduğu için raporun sorgulanmayacağına inanma olabilir. Bu taraflı, yetersiz bilirkişi raporunu reddediyorum, bunun iade edilmesi gerekir. Mahkemenizde adil yargılama yapılmıyor."
Başkan Tevfik Mehmet Gerçek'in, Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin Kozmik Oda davasıyla ilgili gerekçeli kararını okuyup, beyanını istediği Köse, her yerde yayınlanan Seferberlik Tetkik Kurulu görevlileri listesinin daha sonra "Devlet sırrı" olarak nitelendirildiğini belirterek, "Hulusi Akar 2015'te Genelkurmay İnceleme Raporu gönderilirken niye şerh koymamış, 2 yıl sonra ne değişmiş? Taraf Gazetesi isimlerini, mesleklerini yayınladı. Hulusi Akar beyefendi, Yaşar Güler beyefendi niye suç duyurusunda bulunmamış?" dedi.
Köse'ye 15 Temmuz'daki görüntüleri sorulduğunda ise duruşmada gerginlik yaşandı. Köse, "2 yıldan fazla zamandır dosya içinde olan görüntüleri şimdi algı oluşturmak için soruyorsunuz" iddiasında bulununca Başkan Gerçek, "Ne algısı?" diye bağırarak, gösterilen fotoğrafların Köse'nin elinden alınmasını istedi Köse'yi 15 dakikalığına salondan çıkarttırdı.
Köse'nin salondan çıkarılmasından sonra tutuksuz sanıkların beyanlarına geçildi. Bedrettin Özgür, İzmir casusluk süreciyle ilgili şunları söyledi:
"O zaman Hulusi Akar ve Yaşar Güler bu konuda mangalda kül bırakmıyorlardı. Şimdi o adamlarla çalışıyorlar. Mideleri nasıl kaldırıyor, bilmiyorum."