Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

Fatih'te 4 kardeşin toplu intiharında kahreden detaylar

Fatih'te Cüneyt (48), Oya (54), Yaşar (56) ve Kamuran Yetişkin (60) kardeşlerin ölümüyle ilgili yürütülen soruşturma çok yönlü devam ediyor. Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan otopside, 4 kardeşin siyanür içerek zehirlendiği ortaya çıktı. Gözler, neden siyanürün tercih edildiği ile birlikte siyanürün kim tarafından getirildiği gibi sorulara da çevrildi. Yaşadıkları ekonomik sorunlar yürek yaktı. Mahalle bakkalı KRT'den Hüda Aslan'a konuştu. Kardeşlerden birinin kanser birinin de sara hastası olduğunu söyledi. Sabah yazarı Dilek Güngör olayın yoksullukla ilgisi olmadığını iddia etti. Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök sır evin içerisindeki bilgileri köşesine taşırken, Cumhuriyet yazarı Mustafa Kemal Erdemol olayın psikolojik boyutuna dikkat çekti. İşte Fatih'te 4 kardeşin toplu intiharındaki ayrıntılar...

Mahalle bakkalı KRT'den Hüda Aslan'a konuştu. Mahalle Bakkalı, Biri sara, biri kanser hastası, çalışamıyorlar. En küçükleri Oya, M.Sinan'da heykeltıraş, asgari ücretle çalışıyordu. Onun da kredi kartında hacizi vardı. 2 bin lira ev kirası var, elektrik, doğalgaz... Yumurta, patates, soğan ile geçiniyordu bu insanlar" dedi.

İşte o röportaj:


Fatih’teki olayla ilgili çalışmalarını sürdüren uzman ekipler, 4 kardeşin Molla Gürani Mahallesi Oğuzhan Caddesi’ndeki evlerinde inceleme başlatmıştı.

İncelemelerde evin salonunda bulunan masada 4 su bardağı dikkat çekti. Ekipler, intihar eden kardeşlerin siyanürü su ile aldığı üzerinde duruyor.

EŞ ZAMANLI İNTİHAR

Yapılan incelemeler ışığında uzman ekipler, uzun süredir birlikte yaşayan kardeşlerin intihar kararını da birlikte almış olabileceğini belirtti. Ön incelemede de vücut reaksiyonlarının birbirine benzer olması ve ölüm anlarının birbirine yakın olması, eş zamanlı siyanür kullanımı ihtimalini de güçlendirdi. Öte yandan siyanürün ölümün hızlı bir şekilde gerçekleşmesi için tercih edildiği üzerinde duruluyor.

“SİYANÜRÜ KİMİN GETİRDİĞİ” SORUSUNA CEVAP ARANIYOR

Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan otopsi sonucunda 4 kardeşin siyanür alarak intihar ettiğinin kesinleşmesi üzerine İstanbul polisi harekete geçti. Siyanürü kimin getirdiğini araştıran polis, kardeşlerin ilişkilerini ve cep telefonlarını incelemeye aldı. İntiharda kullanılan siyanürün türevini de araştıran ekipler, siyanür tedarikçisini bulmak için çalışmalarını sürdürüyor.

4 AYDIR MAAŞ ALMAMIŞ

Oya Yetişkin'in arkadaşları, “Oya Mimar Sinan Üniversitesi'nde sözleşmeli çalışıyordu. Yaz tatili olduğu zaman da işsiz kalıyordu. Bildiğimiz kadarıyla en son geçtiğimiz haziran ayında maaş almıştı. Yaklaşık 4 aydır yaz tatili olduğu için maaş almıyordu. Bu durumda ekonomileri iyice bozuldu. Hatta bir gün sohbet esnasında Oya, ‘Bir gün 4 kardeş araba kiralayıp uçurumdan aşağı atacağız' demişti. Yaşadıkları sıkıntılar nedeniyle ölümü birkaç kez gündeme getirmişti” dedi.

“SİYANÜRÜN KİŞİLERE SATIŞI YASAK”

Polis ekiplerinin çalışmaları sürerken, zehirli kimyasal maddelerin satışıyla ilgili, Türkiye Kimya Mühendisleri Odası üyesi Prof. Dr. Neşet Kadırgan Sözcü'ye değerlendirmelerde bulundu. İzmir'de geçtiğimiz mayıs ayında Dokuz Eylül Üniversitesi Kimya Bölümü öğrencisi Mahmut Can Kalkan'ın anne ve babasını öldürmesinin ardından siyanürle ilgili çalışmalara başladığını anlatan Kadırgan, “Siyanür ‘güçlü zehirler' grubunda değerlendirilir. Karbondioksit zehirlenmesine benzeyen bir özelliği var. Yönetmeliğe göre, siyanürün, laboratuarlara ve firmalara satılması gerekir. Bireysel olarak satışı yasak. Ancak 3 ay öncesinde internette bile satışı vardı” diyerek, bu zehire ulaşmanın o dönem çok kolay olduğunu belirtti.

“SİYANÜR ÜLKEMİZDE İMAL EDİLMİYOR”

Kalkan'ın anne ve babasını öldürmesinin ardından internet üzerinden siyanür satışı yapan birçok firmanın bu uygulamadan vazgeçtiği öğrenilirken; Prof Dr. Neşet Kadırgan, ülkemizde siyanür imal edilmediğini tamamının ithal edildiğini söyledi. Kadırgan, öldürücü zehir etkisi olan kimyasalın yüzde 90'ının altın madenciliğinde, bir kısmının ise metal kaplamada kullanıldığını aktardı.

“FİRMALAR ÜZERİNDEN İZ SÜRÜLEBİLİR”

İthal ürün olduğu için ülkemize girişinin ithalatçı firmalar üzerinden belirlenebileceği bilgisini veren Kadırgan, “Siyanür satan firmalardan iz sürerek, bireylere bu ürünü satanları tespit etmek mümkündür. Nasıl ki ‘saf etil alkolü' herkes alamıyor. Bunun denetimi yapılıyorsa, siyanür için de ilgili bakanlıkların denetim yapması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

SABAH YAZARI: BİRİLERİ BİRŞEYLERİ KAŞIMAK İSTİYOR

Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör, kapısına “Dikkat siyanür var, içeri girmeyin” notu asılan evde ölen 4 kardeş için, “Hem olay, hem veriliş şekli kafamı kurcalıyor” dedi. Güngör, SGK verilerine eriştiğini söyleyerek, "O bilgiler, 4 kardeşi intihara sürükleyen nedenin yoksulluktan öte bir durum olduğunu gösteriyor. Zira, Oya Yetişkin'in Temmuz 2019 itibarıyla Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'ndeki prime dayalı esas kazancı 5.800 TL (yani net maaşı 4.000 TL'nin üzerinde) Kamuran Yetişkin de her ay devletten 800 TL yetim aylığı alıyor. Yaşar Yetişkin'in 1.5 yıl önce SGK kaydı var. Ondan sonra part time işlerde çalıştığı için sosyal güvenlik kaydı bulunmuyor. Ama ne hikmetse, Oya Yetişkin 2 ay önce üniversiteden kendi isteğiyle ücretsiz izne ayrılıyor" ifadesini kullandı.

Olayın olduğu ilk günden beri algı oluşturulduğunu savunan Güngör, “İşin başını BBC Türkçe çekti. Daha intiharın nasıl olduğu bile bilinmezken, mahalle bakkalına borçlarını ve BEDAŞ'a elektrik faturalarını ödeyemediklerini belirterek, 4 kardeşin yoksulluktan öldüğüne dair haberler servis ettiler” dedi.

Güngör yazısında şu ifadeleri kullandı:

“Tabii, BBC topa girer de Cumhuriyet'i Birgün'ü durur mu! Sosyal medyadaki 'etki ajanları' devreye sokulmaz mı?

Hemen 'Susmayın' hasthagleri açıldı. İyi Parti, CHP üzerine atladı. Halkevleri eyleme çıktı.

Belli ki, birileri bir şeyleri kaşımaya çalışıyor.

Hatırlayın… Mayıs ayında köprüde arabasını yakıp denize atlayan adamın da maddi sıkıntıdan intihar ettiğini yaydılar.

Sonra adamın eşiyle sorunları olduğu ortaya çıktı. Bana kalırsa, toplumda infial yaratmak için her yol deneniyor!”

AİLE BİREYLERİNİN TOPLU İNTİHARI HİNDİSTANDA SIKLIKLA GÖRÜLEN BİR DURUM

Cumhuriyet'ten Mustafa Kemal Erdemol'un değerlendirmesi şöyle:

Ülkemizde pek alışkın olunmayan aynı aile bireylerinin toplu intiharı konusunda ikinci örnek oldu bu. Benzeri bir vakaya 2011 Nisanı’nda Kahramanmaraş’ta da tanık olmuştuk. Söz konusu olayda da annelerinin ölüm acısını atlatamadıkları söylenen Raden (31), Rulin (30), Sajen (27) ve Beraris (26) isimli dört kardeş toplu halde canlarına kıymıştı.

Daha önce özellikle Batılı toplumlarda çok sayıda kişinin güçlü dini inançlara sahip karizmatik liderlerin yönlendirmesiyle canlarına kıydıklarını biliyoruz. Bu türü de dahil olmak üzere insan ölümleri konusunda yaygın bir yöntem olan intihara ilişkin çok sayıda araştırma inceleme var, ama “aile intiharları” konusunda durumu anlamamıza yarayacak araştırmalar yok denecek kadar az.

Hindistan’ın Kerala eyaletinde sıklıkla görülen aile bireylerinin toplu intiharlarıyla ilgili araştırmalar belki işimize yarayabilir. Bu araştırmalardan birinde 99 kişiyi kapsayan, 84’ünün ölümüyle sonuçlanan 32 aile intiharı incelendiğinde yöntem olarak zehir alımı görüldü çoğunlukla. Olayların yaklaşık yarısında intihar notu bulundu. İntihar gerekçesi olarak zihinsel ya da fiziksel hastalıklar da vurgulanıyor ama asıl intihar gerekçesi mali imkânsızlıklar. Bu intiharların 17’sinde kararı baba ile anne, 10’unda anne, 5’inde baba almış görünüyor. Bu figürlerin güçlü bağlar üzerine kurulu ailelerinde etkili oldukları anlaşılıyor. Bir tür dayanışma da var toplu ölüm kararı almada.

Fatih’teki toplu aile intiharında da aile içi dayanışma ya da destek duygusu hayli güçlü görünüyor. Birlikte intihara karar verecek kadar güçlü hem de. Ama buna rağmen güçlü bir dış sosyal destek yoksunluğu da var ailenin. Belki de aile bireylerini intiharın çözüm olduğuna aynı anda inandıran olgu bir dış destekten yoksun olmaları.

İntihar ortak bir kararsa, planlayanın bütün aileyi ölüme ikna edecek kadar güçlü bir kişilik olduğu açık. Hayatta kalmaları halinde tatmin edici bir yaşamları olmayacağına aile bireylerini ikna etmek bu güçlü kişiliğin özelliği. Kerela intiharlarında da Fatih’teki vakada da böyle güçlü bir figür var.

PSİKOSOSYAL SIKINTI

Batıda intihar vakalarında psikiyatrik sendromların varlığı üzerinde durulurken bizde durum daha farklı. En sık rastlanan neden olarak uyum bozukluğu, akıl hastalığı akla geliyor önce. Oysa zihinsel sıkıntı ve psikiyatrik bozukluklara neden olan psikososyal sıkıntı göz ardı ediliyor. Yoksulluk, güvensizlik, umutsuzluk, fiziksel hastalık ve şiddete yol açmasından ötürü psikososyal sıkıntıların dikkatlice ele alınması gerekiyor. Fatih’teki vakada bu çok belli. Aile maddi sıkıntılar içinde, bu, topluma kapalı olmalarına, nihayet “yaşama nedeninin” kalmamasına inanmalarına yol açıyor.

BENZERLİKLER VAR

Kahramanmaraş’ta ve Fatih’teki toplu aile intiharları, Kerela’daki intiharlarla benzerlikler gösteriyor. Hepsinde de kurbanlar, yaşadıkları sıkıntılar her neyse dış sosyal destekten yoksunlar ya da bunu özellikle istemiyorlar. Yine kurbanlar topluca intihar etme konusunda birlikte karar alabiliyorlar, kendilerini öldürme yöntemleri de zehir.

PSİKOLOJİK OTOPSİ

Fatih’teki aile intiharı için mutlaka psikolojik otopsi yapılması gerekiyor. İlk kez ABD’de intihar eden polislerin tüm yaşamlarının incelenmesinde başvurulan bir yöntem olan “psikolojk otopsi” Kerela intiharlarında da kullanıldı. Bireyleri intihara sürükleyen nedeni bulmak için, normal otopside elde edilen bulgularla yetinmeyip, kurbanların adli kayıtları, psikiyatrik başta olmak üzere tüm sağlık bilgileri, ilişkide oldukları bireylerle yapılan görüşmelerde elde edilen sonuçlar psikolojik otopsi yöntemi ile elde edilebiliyor.

Fatih’teki toplu aile intiharı, belli ki psikososyal bir mali kriz gerekçesine dayanıyor. Altından kalkılamayacak mali sıkıntıların intihar kararı almada önemli bir etken olduğu Kerela intiharlarında da görüldü.

Kitle intiharları çoğunlukla yaşamlarında kendini sıkışmış hisseden bireylerin oluşturduğu gruplarda meydana geliyor. Yaşamlarının sonuçlarını kontrol edemediklerine inandıklarında da intiharı seçiyorlar. Fatih toplu aile intiharı bunun bir örneği gibi görülüyor.

SIRLARI EVİNİN İÇİ... ERTUĞRUL ÖZKÖK YAZDI

Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök de bugünkü köşesinde şu değerlendirmelerde bulundu:

Hürriyet o daireye “Sırlar evi” adını verdi.

Gerçekten de bir sırlar evi...

Fatih ilçesinde 4 kardeşin ölü bulunduğu Güneş Apartmanı’ndaki olayı birinci elden bilen bir üst düzey Emniyet yetkilisi ile konuştum.

Aklımdaki soruları sordum.

İNTİHAR MI YOKSA BİR KARDEŞİN CİNNETİ Mİ

Dört kardeşten Oya’nın beden ısısı daha geç düşmüş. Acaba bir cinnet sonucu öteki kardeşlerini öldürüp sonradan intihar mı etti?

“Elimizdeki bulgular ve mesleki tecrübemize göre bu bir toplu intihar. Üç kişiye zorla siyanür içirmek ihtimali çok az. Toplu karar aldıkları kanaatindeyiz.”

CESETLER AYRI MI AYNI ODADA MI

Cesetler bir arada mıydı, ayrı odalarda mı?

“Dördü de aynı odadaydı. İkisi çekyat üzerinde yatıyordu, ötekiler koltukta.”

“Dikkat siyanür var” yazısı dış kapının mı içerideki kapının mı üzerindeydi?

“İçerideki kapının üzerindeydi. O kapı içeriden kilitlenmişti.”

İÇKİ İÇİYORLAR MIYDI EVDE ŞİŞESİ VAR MIYDI

“Bakkaldan alışveriş listesinde hiç içki yok. Evin içinde içki içtiklerine dair iz var mıydı?

“Hayır evin içinde hiç içki yoktu. Ayrıca etraftan yaptığımız araştırmaya göre de içki içtiklerine dair hiçbir işaret yok.”

İçeride depresyona karşı ilaçlar bulunmuş...

“Yaptığımız araştırmaya göre eve kapanmışlar. Pek kimseyle görüşmüyorlarmış. İkisi depresyon tedavisi görüyormuş. Biri sara hastası. İçeride bol miktarda depresyon ilacı bulduk.

CENAZALERİ SORAN VE SAHİPLENEN VAR MI

Cenazeleri sahiplenen kimse çıktı mı?

“Biz içeride çalışma yaparken sadece birkaç iş arkadaşı geldi. Şu ana kadar da cenazeleri sahiplenen, soran bir kişi çıkmadı.”

MASADAKİ İKİ KADIN VE YEMEKLER NE ANLATIYOR

En küçükleri 48, en büyükleri 60 yaşında...

Hiç evlenmemişler...

Anneleri ölünceye kadar onunla birlikte yaşamışlar...

Demek ki birbirlerine sığınmışlar...

*

En çok kız kardeşiyle bir restoranda yemek masası etrafındaki çekilmiş bu fotoğrafına takıldım...

İkisi de hiç intihar edecekmiş gibi görünmüyor...

Masada salata ve bir tabak yemek var...

Ve üç kutu kolalı içecek...

Yani içki yok...

Demek ki teselliyi içkide aramamışlar...

*

Çalışma Bakanlığı’ndan verilen bilgiye bakıyorum.

İşsiz ve yoksul oldukları halde “yeşil kart” için müracaat etmemişler...

Bir arkadaşlarına göre “Bizden daha zor durumda olanlar var, onlara verilsin” demişler...


İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden verilen bilgiye bakıyorum.

Yardım için oraya da bir müracaatları yok.

Demek ki yoksulluk gurur duvarını aşamamışlar...

*

Üçüncüleri, yani Oya Yetişkin, belli ki daha genç yıllarında güzel bir kadınmış...

Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencilerine anatomi mankenliği yapıyormuş...

Ama o eski güzellik kalmamış.

“Çocuklar güldüğü için çok ağrıma gidiyor” diyormuş...

Demek ki, bahtsız güzel kadınların çoğuna musallat olan o kahredici ruh hali onun da üzerine çökmüş.

Bir yetkili o Sırlar evinin içini anlatıyor

10 DAKİKA 38 SANİYEDE ACABA NE HATIRLADI

İstanbul Fatih’teki o hazin olayı öğrendiğimde elimde Elif Şafak’ın son romanı vardı...

Adı “10 Dakika 38 Saniye...”

İnsan öldükten sonra beyni bu kadar süre daha yaşamaya devam edermiş...

Ve hatırlarmış...

*

Fatih’teki Güneş Apartmanı’nda ölenlerden biri 54 yaşındaki Oya Yetişkin...

Ön otopsi raporuna göre vücut ısısı öteki 3 kardeşten daha sonra düşmüş.

Demek ki en son o ölmüş...

Mesela o... Acaba 10 dakika 38 saniyede neler hatırlamıştır...

*

Adları Cüneyt, Oya, Yaşar ve Kamuran...

Cenazeleri sahiplenen kimse yokmuş...

Kimsesizler Mezarlığı’na gömüleceklermiş...

*

Elif Şafak’ın kitabının sonunda bir fotoğraf var.

İstanbul’da Kimsesizler Mezarlığı’nda çekilmiş.

Mezar taşları yok... İsimleri yok... Sadece numaralar var.

41572...

Belki bu 4 kardeş de artık sadece birer numaradan ibaret olacak...

İsimlerini o nedenle yazdım...

*

İşte o nedenle merak ettim...

Acaba Oya Yetişkin’in beyni öldükten sonra 10 dakika 38 saniyede neleri hatırlamıştır?

Veya, böyle bir hayattan geriye hatırlamaya değer bir şey kalmış mıdır...

Bir yetkili o Sırlar evinin içini anlatıyor

ONURLU İNSANLARDI

Dört kardeşin aile dostları Serpil Alkan “Daha önce yeşil kart çıkartsınlar diye çok söyledim ama kabul etmediler, onlar onurlu insanlardı” dedi. Alkan “O kadar kötü insanlar varken arsız, yüzsüz insanlar varken böyle olmamalıydı. Onur duyuyorum ama ölmeyi hak etmediler’’ diye konuştu.

CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener de Twitter hesabından şu açıklamayı yaptı:,

Kandil mesajımdır:
Unutamıyorum..
Fatih’te birlikte intihar eden 4 kardeşi..
Yoksulluk ve yorgunluklarını..
Ölüme giderken siyanür uyarısı yapan, başkalarının hayatını korumaya çalışan güzel gönüllerini..
Ruhunuz şad olsun!
Ey ülkemin gerçek RABİA’ları!

İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER