Fabrikada çalışan ablasını kurtarmak için gelen Adem Türgün, patlamanın ardından yaşadıklarını anlattı.
“FABRİKAYA İLK GİREN BENİM”
Türgün, şunları söyledi:
İlk patlamayı deprem olarak nitelendirdim. Fakat art arda geldikten sonra buranın patladığını anladım.
Kız kardeşim de burada çalıştığı için hemen can havliyle ben de buraya intikal etmeye başladım.
Fabrikaya ilk giren benim. Araçla giremedik, aracın üzerine yağan taşlardan dolayı. Aracı mecburen bırakarak, bir 700 metre kadar yaya olarak çıktık.
Daha henüz oraya ulaştığımızda insanlar alevlerden ve dumanın içinden yeni çıkıyorlardı. Birçoğu kadın zaten çalışanların. Etrafta bulunan fındık bahçelerine, yani fabrikadan mümkün olduğunca uzak alanlara kaçmaya çalışıyorlardı.
Hatta bu kaçmaya çalışanlar içerisinde ayağı kırık olanlar, ayağından, kolundan yara almış olanlar, taşlardan ve o uçan parçalardan dolayı yaralananlar vardı.
O sırada içeriden birkaç kişiyi de biz çıkartabildik. Tabii art arda patlamalar sürekli devam ettiği için bir türlü esas başlayan kısma bir türlü itfaiye de ulaşamadı.
“FINDIK BAHÇELERİNE SAKLANMAYA ÇALIŞTILAR”
Adem Türgün alevlerin birbirine yakın olan binalara sıçradığını ifade ederek, şöyle konuştu:
Şunu da gördüm orada; Patlayan alandan diğer birime sıçrayan ateşlerle diğer birimin tutuştuğunu da fark ettim. Binalar birbirine çok yakın. Bir tanesi alev aldığında ya da hasar gördüğünde diğerinin aynı duruma düşmesi kaçınılmaz bir durum.
İnsanlar da olayın şokuyla birlikte kaçınmaya başladılar. Etraftaki fındık bahçelerinde saklanmaya çalıştılar. Kafalarına, üzerilerine bir madde gelmemesi için fındık bahçelerine saklanmaya çalıştılar.
Biz de yakınımızı yaklaşık 1,5 kilometre aşağıda kaçmış halde bulduk. Çok şükür ilk taburcu olan 16 kişinin içerisinde kardeşimiz. Evimizde şu anda.
Tabii o şoku atlatması muhtemelen biraz uzun sürecektir. Doktorlar da içeride soluduğu duman ve kimyasal gaz nedeniyle daha sıkıntılı bir süreç yaşayacağını belirttiler bize. Bundan sonra tedavimize tekrar devam edeceğiz.