Kahramanmaraş merkezli depremlerden en çok etkilenen şehirlerden biri olan Hatay Antakya’da yaşayan Mehmet Hayrettin Bozkır, evlat edindiği kızını depremde kaybetti. Cumhuriyet'te yer alan habere göre, 30 yaşındaki kızı Meral Bozkır Laleci’yi kaybeden baba, kızının cenazesinin bulunması için delil olarak verdiği saç örneğinin de kaybedildiğini söyledi. Yaşadıklarını anlatan Mehmet Hayrettin Bozkır, depremin yaşandığı sırada evli olan kızının Antakya’daki evinde olduğunu, kendisinin de eşiyle birlikte 1 kilometre uzaktaki evlerinde oluduğunu söyledi.
ÇIPLAK AYAKLA 5 SAAT
Bozkır, “Depremde benim evim de çöktü. Biz eşimle birlikte 5 saniyeyle kurtulduk. Dışarıya çıktıktan hemen sonra binamız çöktü. Hemen koşup kızımıza bakmak istedik. Bir kilometre mesafedeki evine 5 saatte yalın ayak, pijamalarımızla yürüyerek gittik. Enkazdan sesimi duyan damadımla konuştum. Meral’i sordum, ‘Yaşıyor mu?’ dedim. Damadım, ‘Baba, malesef. Sanırım üzerine kolon düştü. Meral bana ‘Hayallerimizi gerçekleştir’ diye söz verdirdi. Sonra da konuşmadı’ dedi” şeklinde konuştu.
‘FARKINA VARAMADIK’
Kendi olanaklarıyla kızının cenazesini çıkarmak istediklerini ancak yardım bulamadıklarını anlatan Bozkır, “Kızımı çıkarmak için bir yardım bulabileceğimi sandım ancak o an Antakya’daki yıkımın farkına varamadık. Dünürüm kendi olanaklarıyla damadımı çıkarıp hastaneye götürdü. Sonrasında kızımla aynı binada oturan ve dört evladını kaybeden komşusu, kendi çocuklarını ararken kızımı bulmuş. Enkazın dışına çıkarıp battaniyeye sarmış. Sabaha kadar yavrum orada kalmış. Sabah bir AFAD görevlisi ve ambulans kızımı alıp götürmüş, bundan sonrası yok” diye konuştu.
‘DNA ÖRNEĞİ ORTADA YOK’
Cenazelerinin kaybolması üzerine başvurular yaptıklarını ancak bir sonuç alamadıklarını belirten baba sözlerini şöyle sürdürdü: “Aranabilecek her yere gittik, bizimle ilgilenecek kimseyi bulamadık. Hâlâ bir muhattabımız yok. Günlerce resimlere baktık. Hiçbir sonuç çıkmadı. Kızımızın biyolojik anne ve babası olmadığımız için DNA testi veremiyoruz. Bu yüzden kızımın arabasını bulup arabasından saç tellerini topladık. Görevlilere durumu anlattık. Topladığımız saçları Trabzon Adli Tıp Kurumu’na göndermemizi söylediler, gönderdik. Oradan raporu aldık, Antakya’daki savcıya teslim ettik. Hatay’a Diyarbakır Adli Tıp Kurumu başkanı bakıyormuş. Oranın adli tıp kurumu başkanı, oluşturulan DNA profilini kabul etmemiş. Annesi, kızımız 14 yaşındayken saçlarını kesip bir albümün içinde saklamıştı. Aklımıza bu gelince, kepçe operatöründen rica ederek evimizin enkazında 12 saat boyunca albümü aradık, kızımın saçlarınının olduğu albümü bulduk. Ertesi gün savcıya saçları götürdük, saçlar delil torbasına konuldu. Teslim tutanağı tutuldu. Aradan 10 gün geçti, haber gelmedi. Öğrendik ki savcı saçları kaybetmiş. Bir açıklaması da yok. Personel almış, nereye koyduğunu bilmiyormuş, biraz beklemeliymişiz. O günden bu yana hiç kimse bizi aramadı.”
‘ATATÜRKÇÜ BİR KIZIM VARDI’
Baba Bozkır kaybettiği kızını, “İdealist bir kızım vardı. Atatürk ilke ve inkılaplarına gönülden bağlıydı. Gaziantep Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünü bitirdi, yüksek lisans yaptı. Derslerinde başarısız olan öğrencileri çalıştırırdı. Bizi hiç üzmedi. Harika bir evlattı. Onu çok özlüyorum” sözleriyle anlattı.