Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 4 yıl 1 ay hapis cezasıyla yargılandığı davaya ilişkin çarpıcı bir yazı kaleme aldı.
Ekrem İmamoğlu hakkındaki ihbarı eski YSK başkanı Sadi Güven’e soran Öztürk, “Başkan olarak da ben ilettim. Gerisini takdir edecek yargıdır. O bizim işimiz değil. Sadece o sözler üzerine, Kurula karşı yapıldığını düşünerek böyle bir ihbarda bulunduk. Bizimki sadece kamu kurumunda çalışan Hakim ve Savcılara yapılan sözlü bir hakaret nedeniyle bir ihbardı hepsi bu. Nedir, ne değildir, suç oluşturur mu oluşturmaz mı, oluşturursa ne olur? O yargının konusu. Bizim ifademizin alınmasına gerek yok” yanıtını aldığını dile getirdi.
Saygı Öztürk’ün, ‘İmamoğlu’nun o sözünü savcılığa ben bildirdim’ başlıklı yazısından ilgili bölüm şöyle:
“Ekrem İmamoğlu, ikinci kez seçimi kazandı. Davetli olarak gittiği Avrupa Konseyi’nde konuşma yaptı. İmamoğlu ile en çok uğraşan isimlerin başında, İçişleri Bakanı geliyor. İmamoğlu’nun yaptığı konuşmanın ülkemizi şikayetle ilgisi olmamasına rağmen, İçişleri Bakanı, “Ahmak, memleketi yabancılara şikayet ediyor” dedi. Bakanın “Ahmak” sözü üzerine, İmamoğlu da, “Ahmak, 31 Mart seçimini tekrarlatanlardır” karşılığını verdi
O günlerde, İmamoğlu’nun bu sözleriyle seçimi iptal eden Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) hakaret ettiği yorumları yapıldı. Oysa İmamoğlu, bu olaya farklı bir yorum getiriyor, seçimin iptali için çalışan bakana, bakanın sözleriyle karşılık veriyordu.
YSK toplantısında, “Suç duyurusunda bulunup bulunulmaması” konusunda bir karar çıkmadı. Başkan Sadi Güven, İmamoğlu’nun sözleri üzerine C. Savcılığı’na bir yazı gönderdi. O dönemde de kurulda görevli olan bir üye, “Yapılan suç duyurusu değil, sadece bir ihbardı” yorumunu yaptı. Kendi adlarına da kimsenin savcılığa bir şikayeti olmadı.
SADİ GÜVEN NE DİYOR?
Ekrem İmamoğlu hakkında YSK üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle 4 yıl bir ay hapis istemiyle dava açıldı. Ancak, bu konuda YSK üyelerinin bir şikayeti yok. Sadece, dönemin YSK Başkanının bir ihbarı söz konusu. Dava, işte bu ihbar üzerine başlatılmış oldu. 40 yıl hakimlik yapan, emekliye ayrıldıktan sonra geçmişteki göreviyle ilgili bugüne kadar hiçbir açıklama yapmayan eski YSK Başkanı Sadi Güven’e, İmamoğlu hakkındaki ihbarı sordum.
Şunları söyledi:
“Hamdolsun ben kul hakkına inanan birisiyim. Seçimde normal maddi kul hakkının çok ötesinde insanların kendi geleceklerini belirledikleri bir şey olduğu için daha titiz davrandık. Biz Kurul olarak çalışıyoruz. Bu açıklamanın Kurula karşı yapıldığı düşünülerek konu gündeme geldi, kurul başkanı olarak benim savcılığa bilgi vermem konusu da gündeme geldi ve o şekilde karar alındı. Başkan olarak da ben ilettim. Gerisini takdir edecek yargıdır. O bizim işimiz değil. Sadece o sözler üzerine, Kurula yapıldığını düşünerek böyle bir ihbarda bulunduk. Bizimki sadece kamu kurumunda çalışan hakim ve savcılara yapılan sözlü bir hakaret nedeniyle bir ihbardı hepsi bu. Nedir, ne değildir, suç oluşturur mu oluşturmaz mı, oluşturursa ne olur? O yargının konusu. Bizim ifademizin alınmasına gerek yok. Bizim görevimiz onu duyurmaktı, duyurduk. Biz kurul olarak sadece ihbarda bulunduk. Şikayete bağlı bir suç değil bu. Şikayetçi olsa da olmasa da kamunun resen takip etmesi gereken hususlardan biridir. Şikayete bağlı olsaydı zaten çağırılardı, ifade verilirdi ya da avukatlar gider ifade verirdi. Resen soruşturulacağı için ifade almalarını gerektirmez. Sizi takip ediyorum yoksa seçimle ilgili hiç kimseyle konuşmadım, konuşmuyorum. Benim işim değil. Uzmanlar tartışsın.”