BIST 100 9.652 DOLAR 34,69 EURO 36,75 ALTIN 2.961,83
8° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Eski MİT yöneticisinden yeni açıklamalar: Başka türlü imkanı yoksa işkence olabilir

Eski MİT yöneticisinden yeni açıklamalar: Başka türlü imkanı yoksa işkence olabilir

Eski MİT yöneticilerinden Mehmet Eymür, Ulaş Bardakçı'nın ve Mahir Çayan'ın öldürülmesi olayında 'yargısız infaz yapılmadığını' dile getirdi. Eymür, konuyla ilgili açıklamasında Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'e de değinerek "Bu insanları terör örgütü olarak görüyordum elbette. Perinçek'in durumu daha değişikti. Entelijans faaliyeti onunki" ifadelerini kullandı.

T24 Ankara temsilcisi Gökçer Tahincioğlu, eski MİT yöneticilerinden Mehmet Eymür ile yaptığı söyleşinin ikinci kısmını bugün yayımladı. Söyleşide yine çok konuşulacak detaylar göze çarptı.

Eymür Milli İstihbarat Teşkilatı’nda 80’li yıllarda Kaçakçılık Dairesi Müdürlüğü, 90’lı yıllarda ise Kontrterör Dairesi Başkanlığı yapan Mehmet Eymür, iki gündür T24 Ankara Temsilcisi Gökçer Tahincioğlu ile yalnız medyanın manşetlerinde değil aynı zamanda sosyal medyanın da manşetlerinde.

Eymür, kariyeri boyunca istihbaratçı şablonun dışına çıkan bir profil çizdi. Medyadan kaçmadı, korkmadı bilakis temas mesafesinde kaldı. Bugün belli aralıklarla gündeme gelen 1. MİT Raporu’nun yazarı, bu raporun dönemin en çok satan haber dergisine sızdırılmasında da başroldeydi.

10 Kasım 1987’de MİT Müsteşarlığı’na sunulan ‘‘Banker Bako Olayı, Polis İçindeki Çekişme ve Yeraltı-Polis-Kamu Görevlileri İlişkileri” isimli gizlilik dereceli raporun 4 Eylül 1988’de yayınlanmasından sonra tüm gazetelerin gündemindeydi.

'ZİVERBEY KÖŞKÜ SORGUCULARINDAN EYMÜR'

Türk basının efsane kalemi Uğur Mumcu daha Şubat 1988’de kendisi ve dün ölümünden Vatan Partisi lideri Doğu Perinçek’i sorumlu tuttuğu Hiram Abas’ı 10 Şubat 1988’de yazdığı ‘‘Gözlem’’de şöyle anlatıyordu:

‘‘Hiram Abas ve Mehmet Eymür adları, ilk kez 12 Mart günlerinde İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Faik Türün emriyle kurulan, Tümgeneral Mahmut Ünlütürk yönetimindeki Ziverbey köşkü sorgucuları’’ olarak geçmişti. Mehmet Eymür, CHP hükümeti döneminde Erzincan milletvekili Nurettin Karsu’nun çocuklarının Ankara’da Hoşdere Caddesi’nde dövülme olayına adı karıştığı için Başbakan Ecevit tarafından görevinden alınmış ve İstatistik Genel Müdürlüğü’ne verilmiştir. Eymür’ün daha sonra MİT’e döndüğü ve etkin görevlere geldiği anlaşılmaktadır.’’

Eymür sonrasında da medyanın gündeminde kalmadı, kendi medyası atin.org ile de özellikle DSP-ANAP-MHP koalisyonun zor günler yaşadığı 2001-2002 yılında çok sayıda yazı yazmış. 2003’ten sonra yazı aralıkları azalsa da AKP hükümetinin ilk yıllarında bu sitede görüşlerine ve tanıklıklarına yer verdi.

Eymür’ün Ankara gazeteciliğinin mümtaz ismi Gökçer Tahincioğlu’na verdiği röportajda özellikle 12 Mart dönemine dair önemli açıklamalar var.

'ULAŞ BARDAKÇI'NIN VE MAHİR ÇAYAN'IN ÖLDÜRÜLMESİNDE YARGISIZ İNFAZ YOK'

Bu bilgi ve iddiaların bir kısmı daha önce yine kendisi tarafından zikredilmiş olsa hala dikkat çekici.

1968 gençliğinin öğrenci liderlerinden ve THKP-C liderleri Mahir Çayan ve Ulaş Bardakçı’nın öldürüldüğü operasyonlarda yer alan Eymür, Tahincioğlu’nun ‘‘Kızıldere'de ve Ulaş Bardakçı'nın öldürüldüğü operasyonda yargısız infaz yapılmadı mı?’’ şeklindeki sorusuna şöyle yanıt veriyor.

‘‘Bu operasyonlarda vardım. Yargısız infaz yoktu, ben de ölebilirdim. Milim kaldı ölmeme… Bardakçı'nın kaldığı eve gittik. Kolejli bir kızın eviydi. Bina sahibi Mahmut Dikler’di. Siyasi şubenin başıydı Dikler. Evde girdik arama yaptık. Peruk buldum ben bir odada, yatak odasında. Aldım peruğu evin kiracısı olan Lale Arıkdal’a gittim, bu peruk kimin dedim. O arkadaşımın dedi. O arada bir kıyamet koptu. Benim girdiğim odaya giren polis memuru, fermuarlı dolabı açıyor. Ben de bakabilirdim orada, bakmadım. Kıza sormam beni kurtardı. Polis memuru yaralandı. Ağır yaralandı. Karnından yedi. O da ateş ediyor, dolap yıkılıyor. Ulaş Bardakçı böyle öldü. Dışarıdan da ateş açtılar bizimkiler. ‘Biz varız içeride’ dedik. Hayatta kalmamız tesadüf. Kızıldere'de de yok yargısız infaz. Biz bir kere çok ikna etmeye çalıştık. Sonra keskin nişancı vuruyor Mahir Çayan’ı öyle başlıyor. Damdayken vuruyor.’’

'PERİNÇEK'İN DURUMU DEĞİŞİK ENTELİJANS FAALİYETİ'

Gökçer Tahincioğlu sormaya devam ediyor.

‘‘Siz niye bu operasyonlardasınız?

-Çayan'lar (Maltepe Cezaevi'nden) kaçtıktan sonra Memduh Ünlütürk Paşa bu işle ilgilendi. Sonradan öldürdüler. Benle Süleyman Yenilmez albay, ikimizi ona yardımcı görevlendirdiler. Zırhlı birliğe gittik, teğmenler, üsteğmenler geliyor. Anlatıyorlar. Hiçbir şey yok. Nasıl kaçtıkları araştırılıyordu. O arada Fuzuli Yazıcı isimli teğmen, tutuklulardan Rüçhan Manas’la evlenmek istiyor. Dilekçe veriyor. Öğreniyoruz ki nöbetçi iken kız bunu etkilemiş. Bunu angaje etmişler. Her türlü yardımı yapmış. Bunu sorguya aldık, Yazıcı'yı. Ziverbey'de onun sorgusunu yaptım. Genç bir çocuktu. Ağlamaya başladı. Başta böbürleniyordu, ‘Gözlerimi kapatmayın, ben askerim’ diyordu. ‘Yaparız’ dedik. ‘Burada usul böyle’ dedik. Neticede örgütün çökertilmesi onun konuşması ile başlamıştır. Halka halka büyüdü operasyon. Bu insanları terör örgütü olarak görüyordum elbette. Perinçek'in durumu daha değişikti. Entelijans faaliyeti onunki.’’

'BAŞKA TÜRLÜ İMKANI YOKSA İŞKENCE OLABİLİR'

Uğur Mumcu, Eymür’ün Ziverbey Köşkü’ndeki işkence ve sorgularda olduğunu o yıllarda yakın arkadaşı ve Cumhuriyet gazetesinin başyazarı İlhan Selçuk’tan biliyor olmalı.

Eymür, Tahincioğlu’na İlhan Selçukların olduğu dönemde bir ay kadar çalıştığını söylediği Ziverbey Köşkü’nde olmadığını dile getiriyor. Sonrasında işkence ile ilgili söyledikleri de oldukça çarpıcı.

‘‘Herkese yapılıyor diye söylemek mümkün değil. Ama yapılan da vardı. Mesela bir kurye vardı. Bana dert yanardı. Bugün elektrik tedavisi yok mu, romatizmalarım azdı diye dalga geçiyordu.

- Bu size normal mi geliyor. Sistematik işkence yöntemleri bunlar. Bunların suç olması gerekmez mi? Ama siz hâlâ devlet için gerekli, diyorsunuz.

Hayır, başka türlü konuşma imkânı yoksa olabilir. Hâlâ da öyle düşünüyorum. Çünkü çok inatçı tipler var. Başka türlü konuşturmak çok zor.

- Çok sayıda insan faili olmadığı eylemleri üstlenmek zorunda kalmadı mı?

Vardı, iyi sorgucu arkadaşlarımız vardı.

- Peki bitti mi, bu yöntemler uygulanıyor mu?

E daha ağırları var. Ölümler var. Kayıp MİT mensubu var sorguya alınan…’’

Eymür’e göe, ‘‘çok büyük bir kavgada’’ galip gelmek için sadist ruhlu olmadan da işkence yapmak lüzumlu ama sadist ruhlu olmadan.