Ankara 19'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde 7 sanıklı davada 4 sanığa beraat, 3 sanığa da hapis cezası kararı çıktı. Tutuksuz sanıklar eski Korgeneral Yıldırım Güvenç, Tahmazhan Berk, Cüneyt Soyraç, Emrullah Kaya, Önder Kamiloğlu, Oğuzhan Güney ve Abdullah Yiğit karar duruşmasında avukatlarıyla birlikte hazır bulundu. Sanıklar, karar öncesi son sözlerinde beraatlarını talep etti. Avukat beyanlarının ardından kararını açıklayan mahkeme, Yıldırım Güvenç, Cüneyt Soyraç, Önder Kamiloğlu ve Abdullah Yiğit’e 'anayasal düzeni ihlal' ve 'terör örgütü üyeliği' suçlarından beraat kararı verirken, Emrullah Kaya'ya 'silahlı terör örgütüne üyelik' suçundan 7 yıl 6 ay, Oğuzhan Güney ile Tahmazhan Berk'e ise aynı suçtan 6 yıl 3'er ay hapis cezası verdi. Kaya, Güney ve Berk 'anayasal düzeni ihlal' suçundan ise beraat etti. Hükümle beraber ceza alan sanıkların adli kontrol şartlarının devamına karar verildi.
MEKTUP YAZMIŞTI
Güvenç 2016 yılında Sincan Cezaevi'nde tutukluyken Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga’ya 7 sayfalık bir mektup göndermişti.
Güvenç, mektubunda darbe girişimi gecesi Kasırga dahil çok sayıda rehin askerin kendisinin yönettiği operasyon sonucunda kurtulduğunu söyledi ve “Darbeci FETÖ terör örgütü ile ilintili olabileceğim düşüncesi ile F Tipi cezaevinde bulunmak beni kahrediyor” dedi. 15 Temmuz darbe girişiminde bulunan darbeciler tarafından hazırlanan ‘atama listesinde' adının karşısında ‘TRT Genel Müdürü' yazılan Kara Kuvvetleri Lojistik Komutanı Yıldırım Güvenç, tutuklanarak cezaevine gönderildi. Güvenç, savcılık ifadesinde, darbecilerle birlikte hareket etmediğini, aksine bütün gece darbeyi önleme faaliyeti içerisinde yer aldığını, Akıncı Üssü'nde rehin tutulan Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga'nın da aralarında bulunduğu çok sayıda kişinin kurtarılması operasyonu yönettiğini iddia etti.
OHAL kapsamında yayınlanan KHK ile meslekten ihraç edilen ve o dönem Sincan Cezaevi'nde tutuklu bulunan Güvenç, Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri Fahri Kasırga'ya 7 sayfalık bir mektubunda özetle o geceyi ve sonrasıın şöyle anlattı :
HAREKÂTI KOORDİNE ETTİK
“Sayın Genel Sekreterim, 15 Temmuz geç saatlerinde biten süreçte hiçbir kimseden emir almadan silahımız elimizde mümkün olan en erken zamanda makamımıza koştuk. Lojistik Komutanlığı olarak bizim muharip bir birliğimiz yok ama Türkiye ve Kıbrıs'ta 54 ayrı garnizon, il veya ilçede çok büyük mühimmat depolarımız, silah depolarımız var. Bunların darbecilerin eline geçmemesi için çalıştım. Ankara Valisi ve Ankara Emniyet Müdürü Mahmut Karaaslan Bey ile gece ve gün boyu telefonla görüşerek darbe karşı yürütülen harekatı koordine ettik.
DARBECİLERDEN TEMİZLENDİ
Verdiğimiz emirler ve aldığımız tedbirler ile sırası ile Zırhlı Tümen, 28. Tugay, Kara Harp Okulu, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Kara Havacılık Komutanlığı TRT Müdürlüğü darbecilerden temizlenmiş bir kısmı teslim olmuş, bir kısmı da yakalanmış veya vurulmuştur. Sayın Genel Sekreterim size arz ettiğim bu konuların tüm detayları Kara Kuvvetleri Lojistik Komutanlığı'nın 15, 16 Temmuz 2016 günkü ceridelerinde saniye saniye kayıtlıdır. İstediğiniz zaman alabilirsiniz. Sayın Genel Sekreterim, darbecilerin hiç aklına gelmeyecek şekilde, dikkate almadıkları Kara Kuvvetleri Lojistik Komutanlığı ve Komutanı olarak benim darbeye karşı harekât yürüttüğümüz kendi iç konuşma kanallarında paylaşılmış ki Akıncı'dan kalkan uçaklar kışlamızın üzerinden ses duvarını aşarak en az üç, dört kez geçtiler. Yani darbeciler kendileri ile mücadele eden karargâhımızı ve bizleri etkisiz hale getirmek istiyorlardı.
AKINCI'YA GİTMEMİ EMRETTİ
Sayın Genel Sekreterim, Genelkurmay Başkanvekili olarak atanan Orgeneral Ümit Dündar Akıncı'ya gitmemi emretti. Emri aldıktan sonra Ankara Emniyet Müdürümüz Mahmut Bey'i telefonla arayarak konuyu anlattım. Halkın yanlış anlama ihtimaline karşı, tankları taşıyacak çekicilerin oluşturduğu konvoya polis eskortu vermelerini istedim. Ayrıca, Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı ile görüşerek Akıncı'da kendilerinden kimler olduğunu sordum, beni Akıncı'nın nizamiyesinde karşılamaları emrini verdim. Konvoy ve ben sivil plakalı makam aracım ile Akıncı nizamiyesine aynı zamanda vardık.
Orada beni Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda Akıncı'da darbecilere karşı görev yapacak gurubun başında olan Albay Murat Yiğit karşıladı. Daha sonra bir binaya gittik. Tüm ilgiler etrafımda iken ben kendimi tanıttım. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın emri ile bu kurtarma operasyonu planlayıp sevk ve idare edeceğimi söyledim. Albay Murat Yiğit'i müzakereci olarak görevlendirdim. Darbecilerin yol yakınken teslim olmaları gerektiğini söylemesini istedim.
SİZE DE BÜYÜK GEÇMİŞ OLSUN
Sayın Genel Sekreterim Albay Murat bu emrimi alarak darbecilerin yanına gitti. Tankları ve zırhlı araçları dayalı planımı şekillendiriyordum ki, Albay Murat beni telefonla arayarak sizin serbest bırakıldığını söyledi. Sayın Genel Sekreterim sizlere de büyük geçmiş olsun. Ama lütfen bir düşünün darbeciler eğer başarılı olsalardı, ilk vuracakları kişiler listesinde ben de olacak iken darbeci FETÖ terör örgütü ile ilintili olabileceğim düşüncesi ile F Tipi cezaevinde bulunmak beni kahrediyor.”
OPERASYON YÖNETTİ
2012 yılında dönemin 2. Ordu Komutanı Orgeneral Galip Mendi Hakkari ve Şırnak'ta PKK'lı teröristlere karşı sürdürülen operasyonları bizzat yönetirken, Korgeneral Yıldırım Güvenç de kurşun geçirmez yeleği, siyah gözlükleri, elinde silahıyla mevzideydi.
BABASI KAHRINDAN ÖLDÜ
Oğlu, Korgeneral Güvenç'in tutuklanması ve TSK'dan ihraç edilmesi nedeniyle büyük üzüntü yaşayan Baba Hamza Güvenç 4 Eylül tarihinde hayatını kaybettiği öğrenildi. Ailenin bir yakını Güvenç'e babasının cenazesine katılma hakkı tanındığını belirterek, “Yıldırım Güvenç, 6 Eylül tarihinde yapılan cenaze törenine 30-40 sivil jandarma eşliğinde katıldı. Ellerinde kelepçe vardı. Önce kelepçeleri çözmek istemediler. Aile yakınları tepki gösterince, kelepçeyi çıkardılar. Babasını kendi elleriyle mezara inerek toprağa verdi. Yıldırım Güvenç'in morali yerindeydi. Taziye gelen herkese ‘gerçekleri insanlara anlatın herkes bilsin, ben masumum' dedi.”
ÖZKÖK DE BENZER BİR OLAYI KALEME ALDI
Gazeteci Ertuğrul Özkök dün kaleme aldığı “28 numaralı koltuktaki tuğgeneral” başlıklı yazısında, Yıldırım Güvenç ile benzer bir süreci yaşamış bir başka subaydan bahsetmişti.
Özkök'ün Odatv'de yayınlanan yazısı şu şekildeydi:
O akşam Aliağa T Tipi Cezaevi’nde serbest bırakılan kişi Tuğgeneral Nihayet Ünlü’ydü.
Onun hikayesi son 15 yılda Türk ordusunun şerefli bir çok subayına yapılan haksızlıkların bir başka örneğiydi.
Hikayesi 15 Temmuz’daki o meşum FETÖ darbesi gecesi başlamıştı.
Darbe girişimi olduğunda Edremit 19’uncu Motorize Piyade Tugay Komutanı olarak görev yapıyordu.
O sırada Akçay’daydı ve bunu duyar duymaz Edremit’e geçmişti.
Tam o sırada, Ege Ordu Komutanı Orgeneral Abdullah Recep de “Nihayet Paşam, derhal tugayına git ve tugayına sahip çık” emrini vermişti.
15 TEMMUZ DARBE GECESİ EDREMİT
Yine Sedat Ergin’in yazısına dönüyorum:
“Ünlü, gecenin akışına bakıldığında, maiyetindeki bütün birlik komutanlarını tugaya çağırmış, kendilerine anayasal çizgide duracaklarını bildirmişti. Hem karargâhta hem de tugaya bağlı Ayvalık, Burhaniye ve Bergama’daki birliklerde hiçbir hareketlilik gözlenmemiştir o gece. Üstelik İzmir’deki darbeci generallerden biri, kendisini arayıp Bergama’daki tank taburunu İzmir’e göndermesini talep ettiğinde de bu talebi reddetmişti.”
NE İDÜĞÜ BELİRSİZ GİZLİ TANIKLAR
Ancak bazı asılsız ihbarlar, iftiralar, ne idüğü belirsiz gizli tanıkların ifadeleriyle darbeci olarak tutuklanmıştı. Bu zulüm 6 yıl sürmüş ve Türk Ordusunun bu şerefli komutanının hayatından tam 6 yıl gasp edilmişti.
Sonunda gerçekler ortaya çıkmış ve Yargıtay kararı ile serbest bırakılmıştı.
FETÖ GİTTİ AMA BIRAKTIĞI ARTÇI HAKSIZLIKLAR DEVAM EDİYOR
Peki ya hayatından giden 6 yıl… O bir daha geri gelmeyecek.
Bir kere daha görüyoruz ki, FETÖ bu ülkeye çok zarar verdi.
Çok can yandı. Onlar gitti ama artçı depremleri hala böyle haksızlıklara yol açmaya devam ediyor.
Nihayet Ünlü şimdi serbest. Ama geride böyle mağdur olmuş hala çok sayıda sivil asker insan var…
İnşallah onların mağduriyetleri de giderilir.”