MEF Üniversitesi Hukuk ve Kadın Hakları Kulübü ile Yanındayız Derneği’nin işbirliğiyle bugün Maslak Kültür Merkezi’nde ‘Nafaka Üzerine Güncel Gelişmeler ve Gündemdeki Değişiklik Üzerine ‘ konferans düzenlendi. MEF Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Havva Karagöz,İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı Nazan Moroğlu, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Fidan Ataselim, İstanbul Barosu Adli Yardım Bürosu Sorumlusu Avukat Aylin Moralıoğlu, Yanındayız Derneği kurucu üyesi Gazeteci Ferhat Boratav, Bianet Gazetesi muhabiri Evrim Kepenek, Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) Yüksek Disiplin Kurulu Üyesi Avukat Tuba Torun, Mor Çatı Kadın Sığınma Vakfı Kurucusu Canan Arın ve Nafaka Hakkı Kadın Platformu’ndan Avukat Selin Nakıpoğlu konferansa katıldı. Konuşmacılardan Nazan Moroğlu, nafaka hükmünde hiçbir değişiklik yapılmaması gerektiğini belirterek “ Kadınlar haklarını öğrendikten sonra kullanıyorlar. 2016’dan beri farklı bir zihniyet kadınların yasallarla elde etmiş olduğu hakları geri almaya yönelik bir yol haritası çiziyor. Nafaya dokunmayın hiçbir değişiklik yapmayın. Nafaka mağduru babaların, tepkileri kabul etmek mümkün değil. Nafakanın topyekün kadırılmak istenmesini kabul edemeyiz” ifadelerini kullandı.
‘NAFAKA HÜKMÜNE DOKUNMAYIN’
Moroğlu, toplumda nafakayla ilgili bilinçli bir algı oluşturulmaya çalışıldığına dikkat çekerek “Biz deriz ki kanun karşısında bir kişinin hakları ihlal ediliyorsa yasa değişmelidir. Anayasanın 176. maddesine bakıldığında, nafaka alacaklısı ölümü veya evlenmesi halinde kendiliğinden kaldırılır. Nafaka alacaklısının evlenmeden fiilen evliymiş gibi yada yoksulluğunun ortadan kalkması durumlarda da nafaka hakim kararıyla kaldırılır. Bu madde varken sanki süresiz nafaka hep verilmesi yada öyle kalması zorundaymış gibi toplumda bir algı yaratıldı. Türkiye’de kadının konumu yani sosyal ekonomik yapısı değişmediği sürece nafaka hükmüne dokunmayın. Bu defa kadına yönelik ekonomik şiddet oluşuyor. Türkiye’de kadın nüfusunun yüzde 75’i ilkokul mezunu. 1 milyon 680 bin kadın okuma yazma bilmiyor. 7 buçuk milyon civarında kadın hiç okula gitmemiş ama okur- yazarım dediği için o gruba giriyor. Kadınlar, eğitimle beraber her kapıyı açabilir. Eğitim olmadığı için çalışamıyor, çalışamadığı için güçlenemiyor. Bu durumda nafaka hükmünün değiştirilmesini hele de bakanlar söyleyemez. Ülkede kadın politikası yapan bakanda yok. Kadını güçlendirmek ve korumak bakanların görevidir. Bu devlet eşi ölüp de yoksulluğa düşmüş bir kadına yönetmelik çıkartıp süresiz ödeme yapıyorsa, o zaman boşanmış kadına da yapmalıdır” diye konuştu.
KADINLAR HAKLARINI ÖĞRENDİKÇE DEĞİŞİYOR
Fidan Ataselim ise Münevver Karabulut cinayetinin diğer kadın cinayetlerden farklı olduğunu dile getirerek” Münevver Karabulut cinayetinden sonra bu ülkede ne oluyor diyerek kadın cinayeti raporlaması yapmaya başladık. Artık kadınların yaşam hakları ihlal ediliyor. Türkiye’de değişen, sessiz kalmayan ve daha fazla hak talep eden kadınlar var. Kadınların hangi bahanelerle öldürülmüş olduklarına baktığımızda mutlaka hayatıyla ilgili bir karar vermek istediği için erkek tarafından öldürüldüğünü görüyoruz. Dilediği kıyafeti giymek, kendiyle ilgili karar almak istemesi yani temel haklarından faydalanmak istediği anda bunu kabul etmeyen bir erkekle karşı karşıya kalıyor. Artık kadınlar tipik toplumsal cinsiyet rollerini kırıyor, kabul etmiyor. Kadınlarda genel olarak bir değişim söz konusu. Değişen kadınlar ve bunu kabul etmeyen erkeklerle bir mücadele var. Bu ülkede kadın cinayetleri var denilebiliyorsa bu kadın mücadelesi sayesindedir” ifadelerini kullandı.
‘ERKEKER CAMBAZ OLMUŞ’
Türkiye’de kadınların ekonomik yönden çok ağır şiddete maruz kaldığını belirten Ataselim sözlerine devam etti: “ 11 milyon kadın Türkiye’ de iş gücü kapsamına girmiyor. Çalışabilir bir birey olarak bile sayımıyor. 11 milyon kadın yok sayılıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerinde iş gücü sayılmayanlar diye bir tablo var. Tablo da 11 milyon kadın, ev işiyle meşgul diye yazıyor.Aslında birçok kadının evliyken ya da evli olmadığı zamanlarda bile çalışmayı hayal edememiş olması sistematik bir şekilde ortaya çıkıyor. Çalışmak isteyen kadınlarda erkek egemenin şiddetine maruz kalıyor. Bize başvuran çoğu kadın nafaka alamadığını söylüyor. Erkekler, boşandığı eşlerine nafaka vermemek için cambaz olmuş. Kendini sigortasız, ya da maaşını düşük gösteriyor. Erkekler nafakadan kaynaklı bir mağduriyet yaşamıyor. Toplum erkeklerin ‘nafaka mağduruyum’ demesine inanmıyor.Kadınları erkek şiddetinden korumak için İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanunu uygulanması gerekiyor.